Yargıtay Başkanlar Kurulu bildiri yayınladı

fatihsan

New member
Yargıtay Başkanlar Kurulu, 8 ay sonra hükümeti hedef alan sert bir bildiri daha yayınladı.


Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun bildirisinde Anayasal çalışmalar, AKP'ye açılan kapatma davası, yargıya yönelik eleştiriler konusunda 5 başlıkta sert ve kritik mesajlar verildi. İşte o 5 kritik mesaj:

1- Yargı bağımsızlığı hazmedilemiyor, Yargı mensupları hedef gösteriliyor.

2- Kapatma davası açan Yargıtay Başsavcısı, ile toplum arasında husumet yaratılmaya çalışılıyor

3- Türbanla ilgili düzenleme eleştirilere ve toplumsal mutabakat oluşmamasına rağmen engellenemeyen bir hızla yasalaştı.

4- Hazırlanan Anayasa taslağı bir siyasi görüşün direktif AB kriterlerini bile karşılamıyor.

5- Yargı ve mensupları yabancılara şikayet ediliyor. Hazırlanan düzenlemeler bizden önce onlara gösteriliyor. Bu hiçbir devlet ciddiyeti ile bağdaştırılamaz.

Yargıtay Başkanlar Kurulu Bildirisi'nin tam metni:
Kuruluşunun 85. yılında Cumhuriyetin temel niteliklerinin tartışmalara ve yeni tanımlamalara konu edilmesinden ve Yargı erkine yönelik sistemli saldırıların ivme kazanmasından duyduğu kaygıyla Yargıtay Başkanlar Kurulu;

Aşağıdaki görüş ve önerilerini, adına yargı yetkisi kullanmaktan onur duyduğu Yüce Milletiyle paylaşmak gereğini duymaktadır.



Tartışılmaz bir gerçektir ki;

“Demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti” idealinin, yüceltmeyeceği kişi ve kurum yoktur.



Cumhuriyetin temel niteliklerini benimseme, sahiplenme ve koruyup yüceltme işlevinde, Devletin temel organları olarak Yasama, Yürütme ve Yargı, Anayasa gereği, uygar bir işbölümü ve işbirliğiyle yetki ve sorumluluk üstlenmiş, erkler arasında üstünlük sıralaması olmadığı, üstünlüğün sadece Anayasa’da bulunduğu ilkesi getirilmiş, yargının bağımsızlığına özellikle vurgu yapılmıştır.



Ne var ki;

Bir yıla yakın süreçte ve özellikle son zamanlarda, giderek artan bir biçimde, Yargı erkine yönelik ve hukuk devleti olma ilkesiyle bağdaşmayan sistemli saldırılar, anılan temel ilkeleri zedeler olmuştur.



Süreklilik gösteren bu davranışlar, toplumun, çözüm bekleyen sorunlarının ve gerçek gündeminin ötelenmesine, gelişimine harcanması gereken zamanın gereksiz biçimde yitirilmesine neden olur hale dönüşmüştür.



Bu cümleden olarak;

Gelişen dünyaya uyumda yetersiz kalan Anayasanın kimi hükümlerinin yenilenmesi konusunda oluşan genel kabulden yararlanılmak suretiyle bir siyasi görüşün istek ve direktifi doğrultusunda bütünü değiştiren bir taslak hazırlattırılarak, “en doğru ve en çağdaş Anayasa” tanımlamasıyla kamuoyuna sunulmuş, Anayasaların en geniş toplumsal mutabakatla, tartışma, uzlaşma ve sahiplenmelerle hazırlanması gerekeceği göz ardı edilmiş, böylece ilk ciddi gerilim, beklenmedik bir zamanda ve hiç de gerekli olmayan yöntemle gündeme yerleştirilmiştir.



Taslağın, içeriği itibariyle “lâik cumhuriyet, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı” temel kavramlarıyla önemli ölçüde çelişmesi, haklı tepkilere zemin hazırlamış, o evrede Yargıtay Başkanlar Kurulu, 28.09.2007 günlü bildirisiyle;



“1- Yürürlükteki Anayasanın özünü ve lâik Cumhuriyetin dayanağını oluşturan ve metne dahil olduğu 176. maddede ifade edilen “Başlangıç” bölümünün sözünde ve özünde kısaltma yapılarak etkisiz hale getirilmesinin kabul edilemeyeceği,



2- Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükümleri korunur gibi görünse bile başka maddelerde yapılacak değişikliklerle Cumhuriyetin temel ilkelerinin zaafa uğratılmasının benimsenemeyeceği,



3- Cumhuriyetin vazgeçilmez temel dayanağını oluşturan ve Yüksek Mahkeme kararları ile çerçevesi isabetle çizilmiş olan lâiklik ilkesinin doğrudan veya dolaylı yeni düzenlemelerle zayıflatılmasının kesinlikle kabul edilemez olduğu,



4- Tarafsızlığı tartışma konusu olamayacak, bağımsızlığı ise bir türlü sağlanmak istenmeyen Yargı erki’ni, Yasama ve Yürütmenin denetim ve hakimiyetine daha ziyade çekme niyetini açığa çıkartan önerilerin asla uygun bulunamayacağı,



Açıklanan vazgeçilmez ilkeler doğrultusunda ve bu sorumluluk duygusu ile gelişmelerin takipçisi olunacağı”

Yönündeki karşı duruşunu Ulusuna duyurmak zaruretini hissetmişti.



Toplumun yoğun ve isabetli refleksi, anılan taslağın yasalaştırılması girişiminde duraksama yaratmış; ancak, Anayasanın 10. ve 42. maddeleriyle ilgili değişiklik, engellenemeyen bir hızla yasalaştırılmıştır.



Tüm gelişmeleri izleyip değerlendiren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasanın ve yasaların kendisine yüklediği sorumluluğun gereği ve tezahürü olarak, yasal yöntemle topladığı kanıtlara dayanmak suretiyle bir siyasi parti hakkında iddianame düzenleyerek Anayasa Mahkemesi nezdinde yargılama ve müeyyide talebinde bulunmuş, ne var ki talebin muhatapları ve onların yandaşları, iddianamenin kurumsal olduğu gerçeğini gözardı ederek, akla, mantığa ve hukuka aykırı tavır, söylem ve yazılarla ve hatta çoğu suç teşkil eden davranışlarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı, toplumun tepki ve husumetine muhatap kılmaya yönelmişlerdir.



Bu türden davranışların, kişisel tatmin duyguları ötesinde, yargılanan siyasi kuruluşa hukuken hiçbir yarar sağlamayacağı, yargılamanın sonucunu da etkileyemeyeceği gözetilmemiş, zaman zaman şiddetini kaybetse de bütünüyle sona erdirilmediği, belki de bilinçli tarzda sona erdirilmek istenmediği gözlenir olmuştur.



Süreçte;

Çelişki ve yanlışlıklar sürdürülmüş, açılan davayı Anayasal ve yasal sorumluluk ve yetkinliğiyle hukuka uygun olarak değerlendirilip sonuçlandıracağında hiçbir kuşku bulunmayan Anayasa Mahkemesi’nin, her tür etkiden uzak biçimde yargı yetkisiyle baş başa bırakılması ve sonucun saygıyla karşılanacağı kanısının yaratılması yerine, Anayasa’nın 138. maddesi hükmünü gözardı eder bir sorumsuzlukla, yargıyı etkilemeye yönelik tavır, davranış ve görüş açıklamaları artan bir hızla sergilenmiştir.



Yargı huzurunda, kendini ve siyasi teşekkülünü hukuka uygunluk içinde savunmak, ithamların asılsızlığı inancına sahip olunuyorsa kendi karşı kanıtları ve gerekçeleriyle iddiaları çürütmek yerine, “dilediği her şeyi yapabilme yetkisini halktan aldığı” gibi şaşırtıcı bir inançla, Yargıyı ve mensuplarını halka şikayet ederek, hedef göstererek, hatta yabancı kişi ve kuruluşların yardım ve katkılarını sağlayarak, Türk yargısını etkileme niyet ve gayretine girmek suretiyle, açılan kapatma davasında lehe sonuç alma heves ve yöntemleri sıklıkla denenir olmuştur.



Son olarak;

Avrupa Birliği genişlemeden sorumlu Komiseri’ne “Yargı Reformu Strateji Taslağı” adıyla bir belge tevdi olunmuş, bu konuda Yargıtay’ca yapılan düzeyli ve hukuki uyarıya hiç de icaplı olmayan biçimde karşılık verilmiş, zamanlaması, biçimi ve içeriği itibariyle kabulü mümkün olmayan böylesi bir taslakla, yürütme erkinin nasıl bir yargı erki yaratmak istediği gün ışığına çıkarılmıştır.



Yargı erkinin geleceğini şekillendirecek böylesine ciddi bir taahhüdün, yargıda reformu geçmişten bu yana ısrarla savunan, tüm toplumca benimsenir nitelik ve nicelikte öneriler saptayan ve bu önerileri de Avrupa Birliği temsilcilerine kabul ettirerek geçmiş tavsiye kararlarına yansıttıran Yargıtay’a sunulmadan, görüş, düşünce ve deneyimlerinden yararlanmadan diğer Yüksek Mahkemelerin ve yargı erkinin sair üst organ ve kuruluşlarının ve mensuplarının görüş ve önerilerinden de yararlanma gereksinimi duymadan Avrupa Birliği yetkilisine verilmesinin Devlet sorumluluğuyla bağdaşmayacağı, hiçbir gerekçeye de sığınılarak açıklanamayacağı ortadadır.



Kaldı ki, yayımlanmış içeriği itibarıyla reform gibi gösterilen ve gerçekleştirileceği Devletçe taahhüt edilen birçok önerinin, yargı bağımsızlığı adına asla kabul görmeyeceği, yoğunluğunun Avrupa Birliği’nin önceki istişare ve ilerleme raporlarıyla ve keza kabul görmüş uluslararası yargı bağımsızlığı kavramlarıyla büyük ölçüde çeliştiği gözlemlenmiştir.



Bu bağlamda;



Avrupa Birliği ilerleme raporlarında, Yargıtay’ın da görüşlerine uygun olarak yer alan;

1) Türk yargı erkinin bağımsızlığını zedeler düzeyde, yürütme erki kaynaklı müdahalelerin giderilmesi gereğine ilişkin tavsiyelerin dışlandığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun oluşumunda Bakan ve Müsteşarın yer alışının, “milli hakimiyet ilkesine yönelik önemli bir adım” olduğu gerekçesiyle savunulup korunduğu, bununla da kalınmayarak, geçmişte sakıncaları görülerek uygulanmasından vazgeçildiği gözetilmeden, “yargının yasama organına karşı sorumluluğunu temin” adı altında Yasamanın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na üye seçmesinin gerekliliği ve bu doğrultuda düzenlemeler yapılacağının ifade edildiği, böylece Yasama erkindeki etkinliğini kullanarak, yargıç ve Cumhuriyet savcıları üzerinde Yürütme Erkinin baskı ve denetiminin geliştirilmek istendiği,



2) Yargı mensuplarının yürütme erki güdümünde bir sivil örgütlenme oluşturabilmelerinin öngörüldüğü, bağımsız ve özgür bir kuruluşa izin verilemeyeceği görüşünün öne çıkarıldığı,



3) Tüm olumsuz koşullara karşın, yargı işlev ve yetkisini özveriyle yürüten yargıç ve Cumhuriyet savcılarının, her türden engele rağmen ulaştıkları başarı düzeyini takdirle değerlendirmek, özlenen yargı hizmetinin sunulamamasının nedenlerini isabetle saptamak ve diğer erklerin sorumluluğu kapsamındaki eksikleri gidermek yerine, karşılaşılan olumsuzlukların yegane sorumlusu yargı mensuplarıymış gibi bir önyargıyla etik değerlere atıfta bulunulduğu, “yargıya güvenin tartışılması” başlığı altında “…asıl sorumluluk öncelikle yargının kendisine düşmektedir”… “bu çerçevede hakimlik makamına, bütün kişi ve kuruluşların yanı sıra ve bunlardan da önce olmak üzere bu makamı temsil eden kişilerin saygı göstermesi ve bu makamda bulunmanın onurunu hissedip bu onura uygun tavır ve davranışlar içerisinde bulunmaları vazgeçilmez bir sorumluluktur.” sözleri seçilerek, hiç de yerinde olmayan ifadelerle, ulusal yargının ve mensuplarının yabancılara şikayet edilebildiği esefle gözlemlenmiştir.



Bu düşünce, niyet ve tasarrufların, yargı erki adına ve Adli Yargının en üst kurumu olan Yargıtay tarafından asla kabul edilemeyeceği, “bağımsız yargı hedefiyle” bağdaştırılamayacağı, dahil olmayı amaçladığımız Avrupa Birliği müktesebatıyla da uyum sağlamayacağı açıktır.



Sorgulamak gerekmektedir ki;



Tüm bu gelişmeler, ısrarlı bir biçimde ve sistemli olarak yargı erkinin bağımsızlığının hazmedilemediğini, tarafsızlığı sağlama adı ve aldatmasıyla yürütmeye yandaş, onu koruyup kollayan ve onun tarafından denetlenen bir yargının oluşturulmasının amaçlandığını belgelemeye yetmektedir.



Hedeflenen budur !



Ancak asla unutulmamalıdır ki;

İnsanlık tarihi, böylesi güdümlü bir yargı ile varlığını sürdürebilen, bireyini güvenli ve mutlu edebilen ve uygarlık yarışında başarılı olabilen hiçbir millet ve devlete tanıklık etmemiştir.



Yüce Türk Ulusu ise bağımsızlığı ve etkinliği eksiksiz bir Yargı Erkine her zaman layık olmuştur.



Yüce Ulus adına yargı yetkisini, bu görüş ve sorumlulukla; kullanmayı sürdüreceğimizi, yargı bağımsızlığının takipçisi olacağımızı saygıyla duyururuz.


kaynak:

:clap:clap:clap:clap
 

sedapinar

New member
Yargıtay Başkanlar Kurulunca yapılan bildiriye muhatap olan bu ülkenin yurttaşlarından biri olarak ortaya koydukları tepkiden gurur duydum.Yargının bağımsızlığı konusunda gösterilen hassasiyet, belki söz konusu bağımsızlıktan rahatsızlığı olanların içinde bulundukları aymazlığa bir an evvel son vermelerine ve akıllarını başlarına devşirmelerine neden olur. Haber için teşekkürler....
 

fatihsan

New member
Yargıtaya,danıstaya,anayasa Mahkemesıne Uzanan Akp''lı Bütün Yobaz Eller Kırılsın !!



Söz Konusu Vatansa Gerisi Teferruattır.!!! M. Kemal Ataturk ...
 

raul_evs

Banned
Ülkenin gerçek sahipleri konuşmaya başladı.
Bu ülke sahipsiz degildir.Bu böyle biline...

Cahil insanları fakirleştirip sonrada bir paket makarna ile oylarını alabilirsiniz ama bu ülkenin gercek sahiplerinin oldugunu asla unutmamanız gerekir.
 

VolkaN

Altın Üye
kaynak yazmıssın eklememissin ben ekledim daha dikkatli olalım...

konuyla ilgili ise acıklamanın ne yeri ne zamanı önce kapatma davası sonuçlansaydı bu acele neden bir yerler etkilenmek isteniyo gibime geldi davadan sonra yapılsa bu acıklama belki samimi değerlendirilebilirdi ama su an için bana art niyetli geldi yargıtay siyasi parti gibi davranmaktan ne zaman vazgeçeçek acaba
 

raul_evs

Banned
su an için bana art niyetli geldi yargıtay siyasi parti gibi davranmaktan ne zaman vazgeçeçek acaba
Aynı yorumu anayasa mahkemesi başkanının açıklamalarından sonrada yapman gerekli.Kaldı ki o akp nin kapatılıp kapatılmayacagı yönünde oy verecek kurumun başkanı ve tarafsız olması gerekirken birkaç gün önce resmen akp nin sözcüsü gibi açıklamalar yaptı...
 

VolkaN

Altın Üye
Aynı yorumu anayasa mahkemesi başkanının açıklamalarından sonrada yapman gerekli.Kaldı ki o akp nin kapatılıp kapatılmayacagı yönünde oy verecek kurumun başkanı ve tarafsız olması gerekirken birkaç gün önce resmen akp nin sözcüsü gibi açıklamalar yaptı...
tamamda benim sözlerim fikirlerimin birilerini etkileyecek ve yönlendirecek değil ve ben davacı taraf gibi önemli bir mevkidede bulunmuyorum Anayasa mahkemesi baskanı eger senın dediğin gibi yanlı konusmussa oda hata yapmıs ben bunada itiraz etmedim:goz:
sonucta yargıtay Akp yanlısı gibi davranmış onun kapatılmasını istemiyo heralde bütün tepkileri üstüne çekecek bu acıklamayı neden yapsın ki yersiz olmus ben sadece bunu belirttim saygılar
 

AntidepresaN

New member
ABD ve AB ile kolkola yürüyen iktidarın neler yapmak istedikleri mükemmel bir şekilde özetlenmiş.Akepe kendi kuyusunu kazmaya devam etmektedir. Eylem ve söylemleriyle yargı erkini ciddi şekilde tehdit eden , Laiklik ve Cumhuriyet'e zarar veren AKP'ye, cesurca meydan okuyarak elini taşın altına sokan Yargıtay mensuplarını saygıyla destekliyorum.
 

Liberation

New member
halk iradesini sandıkta ortaya koymuştur,,,,cumhuriyet,laiklik değil ama demokrasi tehlikede gibi.:goz:
 

sergahcan

New member
halk iradesini sandıkta ortaya koymuştur,,,,cumhuriyet,laiklik değil ama demokrasi tehlikede gibi.:goz:
halkın iradesi çal, çırp, cumhuriyetin temel ilkelerine dinamit koy demiş. tehlikede olan demokrasimi AB-D piyonlarının geleceğimi. şu demokrasi dediğin nerde satılıyor, birazda bu ülkenin yasalarını ve hukuku savunanlara işlese nasıl olur? örneğin hiç bir hukukçu yasaları kendine vermediği bir yetkiyi kullanamazken hukuka dayalı yetki kullandığı kişi ve kurumlar iktidar sahipleri olunca demokrasimi birden işe el atıyor. hani demokrasi, sıradan vatandaş suç işleyince hukuk işlemiyormu. demokratik hakkım yasaları hiçe sayarımmı diyor vatandaş. vatandaş yasalara uymak zorundada vekili kim oluyorda istina olup demokrasi masalına saklanıp feryat figan ediyor. halkın yüzde 47 si seçmiş. o halde seçtikleri kişiler suç işlemişse yargılanır ve halkta bunu desteklerse basit bir mantık vardır, onlarda suç işliyor demektir. ve gerekirse onlarda yargılanır. bunun adı demokrasidir işte. yani çoğuz suç işleriz, yasaları çiğneriz diyemezsin, aç anayasayı oku, eşitlik ilkesine göre gerekirse yüzde yüz bile karışsa bir suçu bu suçu suç olmaktan çıkarmaz. koyduysan yasayı uyacaksın. yanlışsa zamanında değiştireceksin. değiştirmiyorsan sesini kesip yargılanacaksın ve ya suçlu çıkarsın ya suçsuz. işte bunun adıdır demokrasi. hep nalıncı keseri gibi kendine yontmaktır sananlar demokrasiyi komediye dönüştürmeden önce düşünmeyide öğrenmeli.saygılarımla..
 

Liberation

New member
halkın iradesi çal, çırp, cumhuriyetin temel ilkelerine dinamit koy demiş. tehlikede olan demokrasimi AB-D piyonlarının geleceğimi. şu demokrasi dediğin nerde satılıyor, birazda bu ülkenin yasalarını ve hukuku savunanlara işlese nasıl olur? örneğin hiç bir hukukçu yasaları kendine vermediği bir yetkiyi kullanamazken hukuka dayalı yetki kullandığı kişi ve kurumlar iktidar sahipleri olunca demokrasimi birden işe el atıyor. hani demokrasi, sıradan vatandaş suç işleyince hukuk işlemiyormu. demokratik hakkım yasaları hiçe sayarımmı diyor vatandaş. vatandaş yasalara uymak zorundada vekili kim oluyorda istina olup demokrasi masalına saklanıp feryat figan ediyor. halkın yüzde 47 si seçmiş. o halde seçtikleri kişiler suç işlemişse yargılanır ve halkta bunu desteklerse basit bir mantık vardır, onlarda suç işliyor demektir. ve gerekirse onlarda yargılanır. bunun adı demokrasidir işte. yani çoğuz suç işleriz, yasaları çiğneriz diyemezsin, aç anayasayı oku, eşitlik ilkesine göre gerekirse yüzde yüz bile karışsa bir suçu bu suçu suç olmaktan çıkarmaz. koyduysan yasayı uyacaksın. yanlışsa zamanında değiştireceksin. değiştirmiyorsan sesini kesip yargılanacaksın ve ya suçlu çıkarsın ya suçsuz. işte bunun adıdır demokrasi. hep nalıncı keseri gibi kendine yontmaktır sananlar demokrasiyi komediye dönüştürmeden önce düşünmeyide öğrenmeli.saygılarımla..


Bu durum Türkiye değil'de bu kuralların mükemmlel bir şekilde uygulandığı başka bir ülkede olsa yazdıklarına belki katılırdım.Türkiye'de bir çok parti geldi iktidara hepsi ak pak -bi ak parti mi kötü?bu ancak masal kitaplarına konu olabilir başka bir yere değil.Neden diğer partiler değilde Ak parti.Daha öncede refah partisi döneminde de 28 şubat olayı yaşanmıştı..Başka bir şey var sanki...
 

sergahcan

New member
kardeş başka bir şey varki demeklemi çözdün işi. önceki partiler yada şu bu partiler bende soruyorum sana hukuk anayasa çerçevesinde işlemezmi. mükemmel işleyen başka ülkelerde olsaydı belki diyorsun, mükemmel işlemiyorsa bak ne demişim anayasada düzenleme yapsalardı, ki yaptılarda ama iş kendilerine gelince ne hikmetse yaptıkları yasayı yetersiz buldular. yasa koyucu yasadan şikayet edemez.yanlışsa değiştirir. hani unakıtana erbakana özel aflar, dokunulmazlık zırhını kaldırmama ve daha nicesini bir çırpıda yaptılar. demokrasimi istiyorsun, o halde doğru işlet, burası mükemmel işlemeyen bir ülkemi, o halde ne diye demokrasi yara alır gibi boş bir cümle sarf ediyorsun, olmayan şey yara alırmı. çok net söylüyorum kardeşim, anayasanın vermediği hiç bir gücü hukukçular kullanamaz. yasada varsa kullanıyorsa kimsede şikayet edemez. yok şuna işlemiş buna işlememiş, 6 yıldır hükümet bu adamlar, eski hükümetler suç işlemişse buyursunlar yüce divan orda, işletsinler süreçleri, diğer hükümetler değiştirilemez hükümlerle oynamışlarsa bu hükümetin ilk görevi onların hakkında soruşturma yapmak değilmi. niye yapmamış. yasalar yanlışsa niye değiştirmiyor. ayrıca AB-D den icazet alıp ülkeme başbakan olanları halk iradesi diye sunanlarada şaşıyorum.
saygılarımla.
mümkünse şu linkteki eski bir yazımıda okursan sevinirim kardeşim..
http://www.hackhell.com/showthread.php?t=411458
 

HTML

Üst