Şeriatın ve Terörün Ilımlısı

turboo

New member
- Ilımlı İslam ürkütmeyen İslam, yavaş yavaş giydirilen şeriat düzeni mi? Önce türban sonra sarık daha sonra da kara çarşaf mı?

- Kurbağayı sıçratmadan, yavaş yavaş alıştıra alıştıra kaynatmak gibi...

- Şeriatçıların penceresinden olay böyle. Malezya'da olduğu gibi önce ılımlısından başlayarak işi "oruç müfettişlerine" kadar götürmek... Faşizmin içine din sopasını da yerleştirmek...

- Ancak ABD ve AB için ılımlı İslamın anlamı çok farklı. Onlara göre İslam ikiye ayrılıyor; ABD ve AB'nin istediklerini yapmayanlara "radikal İslam" diyorlar. İşbirliği yapıp emperyalizmin maşası olan İslamcı siyasilere ise "ılımlı" adını uygun görmüşler.

- İran ve S. Arabistan örneklerinde olduğu gibi; her ikisi de şeriat düzeni içinde. İşbirlikçi olan ılımlı; ABD'nin emrine girmeyen ve kendi ulusal çıkarlarını koruyan İran ise radikal İslam sayılıyor; emperyalizm için tabii...

Tek ölçü işbirlikçilik; sömürgeci ile işbirliği yapana, "işbirlikçi demeye utandıkları için", ılımlı sözcüğünü uygun görüyorlar. Köktendinci kimliğini örtmek için ve "biraz anlamında, ılımlı" diyorlar... Biraz hamile gibi bir şey işte...

Benim şeriatçılarım, benim teröristlerim...
PKK, Amerika'nın gözünde "ılımlı terör örgütü" değil mi? Kırmızı çizgi işbirlikçilikten geçiyor. İşbirlikçiyse ılımlı; değilse radikal... Amerika'nın "bizim çocuklar" dediği generalleri, köktendincileri, teröristleri, patronları hepsi de ılımlı; çünkü emperyalizmin emrindeler. Hepsi de Amerika'ya gebe...

George Bush yıllar önce söylemedi mi?

- Ya benim yanımda ve emrimdesin;

- Ya da benim karşımda...

İşte köktendincilerin ve teröristin ılımlısı da böyle. ABD'nin emrindeyse ılımlı İslam ve ılımlı terörist adını alıyor.

- Necmettin Erbakan Amerika'nın emrine girmeyip ona karşı çıktığı için radikal İslamdan sayıldı ve 28 Şubat süreci ile tasfiye edildi.

- Yerine işbirliğini kabul edenler getirildi. ABD tarafından onların kimliklerine "ılımlı İslam" yazıldı.

- PEJAK ve PKK, ABD tarafından "ılımlı teröristler" olarak kabul edilirler. Diplomatik dille, biraz kınanmalarına karşın ABD ve AB'den silah, eğitim, para ve siyasal destek alırlar.

Herkes kendi yolunda...
- ABD ve AB şeriatçılara ve teröristlere "ılımlı" adını vererek onları Büyük Ortadoğu Projesi için bir maşa gibi kullanır.

- Kendini kullandıran köktendinciler, karşılığında, şeriatçı bir düzen kurma yolunda destek alırlar.

- Ayrılıkçı teröristler ise, Batı emperyalizminin, "böl ve yönet" kuralı ile örtüşerek kendi yollarında ilerlemeyi sürdürürler.

Sömürgeciler, köktendinciler ve teröristler Türkiye'de ve bölgede böylesine bir işbirliği içindedirler. Her biri kendi amacı doğrultusunda ilerlemeye çalışır.

Ya arada kalanlar!..
Bu arada işbirlikçi büyük sermaye çevreleri çelişkili bir konuma düşerler:

- Bir yandan Türkiye'ye ve bölgeye Washington'in ve Brüksel'in gözü ile bakmak zorundadırlar. Çünkü kaderlerini vahşi kapitalizm ile bütünleştirmişlerdir. Batı kapitalizminin bölgedeki ve Türkiye'deki bağlı değişkeni konumundadırlar.

- Ancak bunu yaparken Türkiye'deki köktendinciler ve bölücülerle işbirliği yaparak "ülkedeki oligarşiyi onlarla paylaşmaları gerekir".

Washington ve Brüksel'in emrinde, Batı ile paylaşmaya itiraz etmezler; ancak köktendinciler ve bölücülerle paylaşımda sorun yaşamaya başlarlar; çelişkileri su yüzüne çıkar.

O zaman da kendi takımlarından popüler birini sahneye sürüp, "mahalle baskısı var..." diye feryada başlarlar.

Batı'nın güdümünde olarak, "aynı oligarşi içinde yer aldıkları halde", oligarşinin diğer ortaklarını "ısmarlama düşünürlere" şikâyet ettirirler!..

Bütün sorun, emperyalizmle işbirliğindedir. İşbirliğine başladıktan sonra "sömürgecilerin dayatmalarını ayıklamanıza izin vermezler".

İşbirliği içindeyseniz "köktendinci, bölücü ve büyük sermaye için proje, bir bütündür" . Hatta büyük sermaye, şeriatçılardan ve bölücülerden daha da zor duruma düşer. Çünkü diğer ortakların yaptığı gibi takıyye yapma olanağı yoktur.

Şeriatçı ve bölücü kendi yolunda ilerleme olanağına sahipken, büyük sermaye, organik olarak Batı kapitalizminin bir parçası durumundadır; manevra olanağı yoktur.

Oligarşi içindeki çatlama kaçınılmazdır…


E.Manisalı
 

Vtnsvr

New member
"Tek ölçü işbirlikçilik; sömürgeci ile işbirliği yapana, "işbirlikçi demeye utandıkları için", ılımlı sözcüğünü uygun görüyorlar. Köktendinci kimliğini örtmek için ve "biraz anlamında, ılımlı" diyorlar... Biraz hamile gibi bir şey işte..." denmiş ama ılımlı İslam utandıkları için değil işbirlikçilerin kümesindeki kazlar ürkmemesi için "ılımlı" yoksa dediği gibi Manisalı hocanın dediği gibi daha mülayim olan Erbakan radikal sayılıyor ama daha radikali olan işbirlikçi özelliğinden dolayı ılımlı olabiliyor.
 

sedapinar

New member
BOP Projesine bir peygamber aradılar; o, yeniden gelecek İsa olarak belirlendi. Bir kitap lazımdı; onu da İncilleştirilmiş Kur'an olarak belirlediler. İslamiyetin tahribi sürecindede dinler arası diyalog, karma namaz, Kalvenist ve Protestan İslam denemelerinden sonra, Kur'an'ın İncilleştirilmesi sürecini de açtılar.İşte bu ne idüğü belirsiz ucubeye birde isim buldular;ılımlı islam.

Batı, Türkiye'de, kendine itaati dinleştirecek bir din devleti kurmak istiyor. Bu istek, Türkiye'de, Batı'nın çıkarlarına zarar vereceği düşünülen toplumcu gelişmelerin ezilmesi pahasına işlerlik kazanmaktadır. Batı, bir yandan İslamdan nefretini her vesileyle dile getiriyor, öte yandan, kendisine itaatkâr olacağını düşündüğü hurafeci bir din modelini, Türkiye'yi kullanarak yaygınlaştırmak ve diğer İslam coğrafyalarına da dayatmak istiyor.
 

2PAC_tupac

New member
Çok doğru bir yazı.Cahil örümcek beyinli halkımız baştakilere kanıyor.Ama napıcaksın halk çaresiz bir torba kömür verene kanıyor.!!!
 

ali.can45

New member
Kafirler




Bakara 171 :
kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler


Araf 179:
Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da sapıktırlar. İşte asıl gafiller onlardır. *

Furkan 44 :
Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.

Tevbe 28:
Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir.

Bakara 65 :
İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz.


Maide 60:
De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lanetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tağuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.

Cuma 5-:
Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kitaplar taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlayanların durumu ne kötüdür. Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.

Araf 176 :
Dileseydik elbette onu bu ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte ayetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler

İnanmayan birini böyle gören dinin ılımlısı ılımsızı nasıl olur onu da siz tayin edin. Japonlar puta taparlar. Şimdi Muhammede inanmıyor ve puta tapıyor diye niye zalim olsun aşağılık maymun olsun. Böyle inamayana saygısız bakana gelde sen saygı duy.

Amacımız kimsenin inancıyla da dalga geçmek de değil.

Amacımız sadece,

"Hak din" diye birşey olamayacağını",

"Tanrı"nın insanlara kitap/kural vermiş olamayacağını",

"Tanrı'nın bir insanı elçi seçmiş olamayacağını";

"Tanrı'nın bir ırka üstünlük vermiş olamayacağını"

ispat etmek ve bütün semitik dinlerdeki inançların ve ibadet ritüellerinin

putperest bir kökeninin olduğunu görmek ve göstermek.


Peki insanın putperest olmaya hakkı yok mu? Var elbette.

Ona saygı duyarız. Hatta şahsen daha çok saygı duyarım,

nedeni de en azından bana "benim gibi inanmazsan, yanasın" demez, kendi halinde tapınır durur.


Kimseyi inancından dolayı eleştirmeyiz, küçümsemeyiz. Peki Nereye kadar eleştirmeyiz?

Bu inanç, o inanca tabi olmayanların hayatına, yaşayışına, düşüncesine müdahale edinceye kadar.


Semitik dinler evrensellik iddiasında bulunan dinler.

Ortada everensellik iddiası olduğu için, inansın veya inanmasın herkesi ilgilendiren,

bugün olmasa bile yarın herkesin hayatına, düşüncesine, yaşayışına müdahale etme potansiyeli olan dinler bunlar.


Ben ve benim gibiler de, bu tehlikenin bertaraf edilmesinin en iyi yolunun, bu "evrensellik", "tanrıdan gelmişlik", "ebedi/mutlak doğruluk"

iddiasının çürütülmesi olduğunu gördüğümüz için, bu dinlerin içinde barındırdıkları inanç ve ritüellerin putperest kaynaklarını burada göstermeye, mutlak doğru ile alakalarının olmadığını göstermeye çabalıyoruz.
 

digiklan

New member
Süper bir yazı, uluslararası konjonktre güzel bir açıklama.
Türkiye liberal kapital ve radikal islamın çatışması altında.
Bu çatışmanın arasında avrupa birliği yalanından güç alan ayrılıkçı kürtlerin de biti kanlandı.
Sonuçta gereken şey;
Uluslararası sermayenin Türk siyaseti üzerindeki etkinliği azaltılmalı
Radikal dinci süreç sert bir şekilde kesilmeli ve sindirilmeli
Bölücü kürt gruplara öyle sert bir karşılık verilmeli ki bir daha başlarını kaldıramamalılar.

Bunlar yapılması gereken ve herhangi bir tanesinin yapılmaması durumunda Türkiye'yi 50 sene içinde çöküşe götürecek meseleler.
Önemli olan nasıl yapılabilir, nasıl projelendirilebilir ve nasıl uygulanabilir.
 

_KeMaLiST_

New member
Bu ulkede hala bazı salaklar ılımlı islamın iyi bir sey oldugunu sanıyor...

İşte size ılımlı islamın tanımı:

"Hristiyanların emri altında hareket eden ver her dediklerini yapmakla yukumlu olan musluman ulke."

EGER KENDİNİZE BU SIFATI YAKISTIRIYORSANIZ, DURMAK YOK YOLA DEVAM......
 

on2

New member
Ilımlı islam abd'nin oluşturmak istediği projedir. İşgal ettiği ülkelerdeki müslüman halk abd ye karşı direndiği için "radikal islam" diye bir tabir üretildi ve onun panzehiri "ılımlı islam" modeli olarak sunuldu ve uygulama girişimleri başlatıldı.

abd'de cia ve fbi korudugu fetullah gülen denen zibidiyi bunun için kullanıyorlar ve Türkiye'ye uyarlamak istedikleri model budur.

nedir ılımlı islam? ılımlı islam, emperyalist devletlere karşı gelmeyen her dediğine "hee." diyen bir modeldir özetle. bunu da ülke içindeki cıkarcı zihniyetler ile uygulamaya calısıyorlar. Medya, Köşe yazarları vb.

Ve bizim halkımızın okuma yazma oranı düşük oldugu için, bazı şeyleri göremediği için, bunların yandaşcı partilerine oy atıp atıp duruyorlar..
 

sergahcan

New member
Kafirler




Bakara 171 :
kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler


Araf 179:
Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da sapıktırlar. İşte asıl gafiller onlardır. *

Furkan 44 :
Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.

Tevbe 28:
Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir.

Bakara 65 :
İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz.


Maide 60:
De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lanetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tağuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.

Cuma 5-:
Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kitaplar taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlayanların durumu ne kötüdür. Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.

Araf 176 :
Dileseydik elbette onu bu ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte ayetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler

İnanmayan birini böyle gören dinin ılımlısı ılımsızı nasıl olur onu da siz tayin edin. Japonlar puta taparlar. Şimdi Muhammede inanmıyor ve puta tapıyor diye niye zalim olsun aşağılık maymun olsun. Böyle inamayana saygısız bakana gelde sen saygı duy.

Amacımız kimsenin inancıyla da dalga geçmek de değil.

Amacımız sadece,

"Hak din" diye birşey olamayacağını",

"Tanrı"nın insanlara kitap/kural vermiş olamayacağını",

"Tanrı'nın bir insanı elçi seçmiş olamayacağını";

"Tanrı'nın bir ırka üstünlük vermiş olamayacağını"

ispat etmek ve bütün semitik dinlerdeki inançların ve ibadet ritüellerinin

putperest bir kökeninin olduğunu görmek ve göstermek.


Peki insanın putperest olmaya hakkı yok mu? Var elbette.

Ona saygı duyarız. Hatta şahsen daha çok saygı duyarım,

nedeni de en azından bana "benim gibi inanmazsan, yanasın" demez, kendi halinde tapınır durur.


Kimseyi inancından dolayı eleştirmeyiz, küçümsemeyiz. Peki Nereye kadar eleştirmeyiz?

Bu inanç, o inanca tabi olmayanların hayatına, yaşayışına, düşüncesine müdahale edinceye kadar.


Semitik dinler evrensellik iddiasında bulunan dinler.

Ortada everensellik iddiası olduğu için, inansın veya inanmasın herkesi ilgilendiren,

bugün olmasa bile yarın herkesin hayatına, düşüncesine, yaşayışına müdahale etme potansiyeli olan dinler bunlar.


Ben ve benim gibiler de, bu tehlikenin bertaraf edilmesinin en iyi yolunun, bu "evrensellik", "tanrıdan gelmişlik", "ebedi/mutlak doğruluk"

iddiasının çürütülmesi olduğunu gördüğümüz için, bu dinlerin içinde barındırdıkları inanç ve ritüellerin putperest kaynaklarını burada göstermeye, mutlak doğru ile alakalarının olmadığını göstermeye çabalıyoruz.
ve ekleseydin ya canım kardeşim, emperyalizm bu yüzden en güzel inançlar üstünde yükselir. buna en uygun inançlarsa ilahi denilen ve kendinden başka hiç bir doğruyu kabul etmeyenlerdir. bu nedenle katı kurallara bağlı bu inançlar direk emperyalizmin istediği gibi insanları bağlayıp susturmakta kullanılır...
inanca saygı evet, ama inanç üzerinden sömürülmeye hayır...
 

ali.can45

New member
Tanrının ölümü

TANRININ ÖLÜMÜ
Din sömürü olgusunun ilk aşamasıdır. Zayıf karakterli insanlar ruhsal tutkularını gidermek için bazı saçmalar ortaya atmışlar zaman içerisinde bu saçmalar din adını almıştır. Bu sabuklamalar hakim sınıflarca sömürü malzemesi olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise siyasilerin iktidara çıkıp orada kalmasının ve toplumu bir arada tutmanın ideal bir dayanağı konumundadır.

Emeviler, sözüm ona İslamiyet i yaymak için savaşıyordu. Diğer Arap ülkeleri de öyle. Bu bahane ile yapılan savaşlar, talanlar, yağmalar şu anda gizli olarak yapılan din sömürüsünün dışa vurumudur aslında.

Bir çok saplantı içinde bulunan insanlar evrenin var oluşunu tanrı düşüncesinde açıklamıştır. Bu ve buna bağlı, bilgisizlikten kaynaklanan bir çok saçma düşünce Darwin in evrim teorisi ile çürütülmüştür. Fakat bazı insanlar saplantılarından kurtulamadıkları için bu teoriyi görmezden gelmişler sorgulamaya dahi kalkışamamışlardır. Darwin in yanı sıra Jean Paul Sartre, Frederic Nietzche gibi düşünenlerin öne sürdüğü kanıtlarda insan oğlunun büyük bir kısmını ikna edememiştir. Hatta materyalizmin öne sürmüş olduğu maddenin öncesizliği bile insanları saplantılarından vazgeçirememiştir.

İnsanlar içinde bulundukları mantıksızlıklar içindeyken bile mantıklı yaklaşımları niçin kabul etmemektedirler? Bunun nedeni insanların evrenin var oluşundaki mükemmelliği metafizik güçleri olan tanrı olgusuna bağlamalarıdır. Dine insanlar doğdukları gün kendi iradelerinin dışında, körü körüne; sırf ailesi o dine mensup olduğu için söz konusu dine mensup olmak zorunda kalıyor. Bu sebepten dolayı dinsel konularda pek fazla araştırma ve eleştiri yapılamıyor. İnsanların saplantıları her ne kadar tutarlı yollardan çürütülürse çürütülsün bu insanların fikirleri değişmiyor.

Tanrının varlığı sadece metafizik yollarla açıklana bilirken tanrı denen olgunun olmadığı bir çok bilimsel yolla kanıtlanmıştır. Örneğin ruh konusu: teizme göre tanrı insan oğlunu yarattıktan sonra ona kendisinden bir parça olan ruhu ekleyip yeryüzüne göndermiştir. Oysa genetik kopyalama yapan bilim adamları teizmin yargılarını tamamen çürütecek nitelikte ruhsuz insanlar var etmişlerdir. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Tanrı düşüncesi hangi açıdan ele alınırsa alınsın tutarsızlıklarla yüklüdür. Zaten din bilimciler de bunun bir inanç meselesi olduğunu kabul etmektedirler. İlk zamanlar akılla temellen dirilmeye çalışılan tanrı düşüncesi daha sonraları dogmatikleşmiştir.
Yeryüzünde meydana gelen savaşlar iki nedenden dolayı çıkar; biricisi çıkar diğeri din çatışmalarıdır. O halde çıkarcılık ne kadar kötüyse dinde o kadar kötüdür.
Sonuç olarak insan kendi aklı ile yolunu bulur ve hiçbir şekilde dış güçlerin güdümü altında insanlığını oluşturup doğruları bulamaz
.

Doğadaki Vahşet Tanrının Olmadığının KANITIDIR !


Düşünün.
Evimde hayvanlar besliyorum, ve canım sıkılıyor biraz kan izlemek istiyorum.
Kedi ve köpeğimi bir odaya atıp köpeğin kediyi parçalamasını izliyorum .
Benim için ne düşünürsünüz ?

_Psikopat , taş kalpli , acımasız , sadist ,yok edilmesi gereken biri , pislik .
Öyle düşünüyorum ki bunları söylersiniz.

Peki ya Tanrı için neden bunu düşünmüyorsunuz.

Doğada her gün milyonlarca suçsuz ve masum canlı acılar içindi ölüyor .
İyi kalpli denilen tanrı bu vahşeti umursamaz bir şekilde izliyor .
Ne felsefi ne bilimsel, başka hiçbir kanıta gereksinim bırakmayan gerçek .

II Fizibilite
I Başımız fena halde belada, öldükten sonrada peşimizi bırakmayacak bir tanrıyla karşı karşıyayız .

Hayvanların acı çekmesinden zevk alan bir tanrıyla .

II Tanrı yok .

Jef Jerfi NOZDIRN

Adam diyorki bu dünyadaki canlı sayısını düzenlemek içindir. Allah bunu böyle bu dünya bir birini yiyerek düzeni koruyor.
kainatı bir fiske ile yapan Allah demekki daha adil ve sadistçe olmayan bir yol bulamamış.

Bizim ve hayvanların birbirlerini canlı canlı yememiz haricinde bir yol bulamamış ÇOK YÜCE TANRI.
 

turboo

New member
bak şimdi alican kardeşim

bu mantıkla hareket edersek insanları diğer canlılarla eş değer tutmamız gerekir

sence hayvanlarla insanlar dünyaya hükmetmekte eşitmidir

insanlarda irade vardır bu irade sayesinde dünyada hüküm sahibidir

irade eğitilebilir eğitim sayesinde ilmi ve manevi yönde güçlü duruma gelir

dünyaya bak ilim ve manevi-sosyal değerleri yüksek toplumlar dünyaya hakimdir yobazlığın olduğu hurafelerin olduğu toplumlara bak zillet içinde yaşıyor hayvandan daha aşşağılık hayatları var
 

sergahcan

New member
ali.can45 konuyu din tartışmasına çevirmişsin. inanç konusunda düşüncelerin bunlardır eyvallah,ama konuya daha uygun yorum yapıp insanların farklı algılamasına meydan vermemen daha iyi olurdu. zaten yeterince sorunumuz yokmu sence ülke ve millet olarak. bu konuda tartışmak istiyorsan daha uygun forum bölümleri var. orda yapabilirsin.teşekkürler...
 

HTML

Üst