Ya Sömürgesin Ya Egemen

sedapinar

New member

Lagendijk: Türkiye AB’ye girmek istiyorsa içişlerine karışırız!




Papanın dizinin dibinde teslimiyet imzasını atanlar, şimdi önlerine konan her faturayı ödeyecek!..

BAŞBAKAN Erdoğan ile dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 29 Ekim 2004’te, Türk milletinin Cumhuriyet Bayramı’nı kutladığı günde, Roma’da AB Anayasası’na imza atıp egemenliği AB’ye devretmişti. İşte o AB, şimdi imzanın karşılığını istiyor!


Talimatlarımız sürecek!
AB’nin ’içişlerine karışmak’la eleştirilmesine anlam veremediğini belirten Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Lagendijk, açık konuştu: Türkiye AB’ye girmek istiyorsa içişlerine karışmak görevimiz. Gelecekte de karışacağız!


Sömürge tebligatı
Türk milletine ait egemenliği AB’ye devreden AKP iktidarından cesaret alan Lagendijk, “Türkiye AB’ye girmek istiyorsa iç işlerine karışmak görevimiz” dedi



AKP’nin teslimiyetçi politikası nedeniyle Türkiye’ye müstemleke gibi davranan Avrupa Birliği, ardı arkası kesilmeyen dayatmalarının ardından işi iyice azıttı. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk, “Türkiye’nin iç işlerine karışmak görevimiz” diyerek, resmen sömürge tebligatı yaptı. Türkiye’nin AB ile ilişkilerini değerlendiren Lagendijk, Avrupalı bir politikacı olarak Türkiye’nin iç işlerine karıştığı yönünde eleştiriler aldığını belirterek, “Türkiye AB’ye katılmak istiyorsa, Avrupa ülkeleri kulübüne katılmak istiyorsa, AB de sizi gözleyecek. Bu tek taraflı bir süreç değil. Eğer katılmak istiyorsa, kulüp de sizin politikalarınıza karışır. Sadece ben değil, diğer arkadaşlarım, Avrupa Komisyonu Türkiye’de neler olduğunu gözlüyoruz” diye konuştu.

Müdahale ederiz
Türkiye’nin katılım süreci için iyi olmadığını düşündüğükleri gelişmeler yaşandığı takdirde bunları ifade ettiklerini anlatan Lagendijk, “Türkiye’nin içişlerine katılmamam konusundaki eleştirilere gelince, Türkiye’nin içişleri, Türkiye katılım sürecindeyken Avrupa’nın politikaları anlamına geliyor, bu yüzden biz Avrupa politikacıları bunlara müdahale etmek zorundayız” dedi. Lagendijk, açıklamasında, İzmir’de verdiği konferansta “CHP bir felaket. Avrupalı sosyal demokratlar CHP’den utanç duyuyor” şeklindeki sözlerini de yalanladı. CHP hakkında söylediklerine bir çok tepki geldiğini belirten Lagendijk, açıklamasında bu tür bir ifade kullanmadığını öne sürdü.

Atılan imzanın eseri
Joost Lagendijk, “Konuşmamda söylediğim, CHP’nin Avrupa politikasını görmememizdi. Türkiye’de Avrupa taraftarı olan bir sol parti görmeyi de gerçekten istiyorum”dedi. Hatırlanacağı gibi, Başbakan Tayyip Erdoğan ve dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 29 Ekim 2004’te İtalya’nın başkenti Roma’da, Türk düşmanı Papa X. Innocenizo’nun heykeli önünde AB Anayasası’na imza amıştı. Ulu Önder Atatürk’ün Türk milletine emanet edilen egemenlik, bu imzayla birlikte kısmen AB’ye devredilmişti.
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haberdetay.php?hit=7105
 

srkngncy

New member
boşuna demiyoruz bu AKP bu ülkeyi satti artik sömürü bir devlet olma yolunda hizla ilerliyoruz diye.. haber için tşk ler
 

bytan

LinuX GeeK
Moderatör
İşte "aptal yerine konduğumuz" AB süreci...

11 / 04 / 2008 Yiğit Bulut



Barboros (Barosso’yu çok bizden gördüğüm için bu ismi taktım), TBMM’de “milletin vekillerine” hitap ediyor, anlatıyor, anlatıyor... En komiği, iki cümleden biri “Türkiye’nin AB süreci”... Gerçekten çok komik! Hangi süreç!

Her neyse benim gibi “garibe mi” kaldı, koca “Barboros’u” eleştirmek, Türk milletinin vekilleri de “alkışladığına” göre herhelde vardır bir bildikleri!

Onlar biliyor ama ben de “en azından” görüyorum; Türkiye’nin üstünde gittiği bir yol yok! Tek yol; taviz!

Onlar “alkışlayadursunlar, Barboros’un elini” sıkmak için sıraya girsinler hatta “ekselansları” diye başlayan “İngilizce cümleler” kursunlar, biz de “bildiğimizi” yazalım.

İşte özet olarak Avrupa ile geldiğimiz nokta...

* AB ile müzakerelerde “tarama süreci ve müzakere süreci” kamuoyunda birbirine karıştı ve “hâlâ müzakere edilmiş” Türkiye’nin AB standartlarına uyduğuna dair “onaylanmış” tek bir başlık dahi yok...

* Son alınan resmi kararla “başlayamayan müzakereler” askıya alındı. Askıya alınan başlıklar “malların serbest dolaşımı, taşımacılık, gümrük birliği, tarım, balıkçılık, dış ilişkiler, mali hizmetler ve iş kurma hakkı.”

* Başlıkların çok büyük önemi var. Bu başlıkları çıkardığınızda “tam üyelik süreci” Chirac’ın “ortaya attığı” imtiyazlı üyelik sürecine dönüşüyor. Veya Sarkozy’nin “bizi ittiği” yeni “açılıma”.

* Alınan son kararlarda çok önemli bir detay daha var; “Hangi başlık açılırsa açılsın, Türkler Rum tarafını Kıbrıs olarak tescil etmezse, o başlık kapanmaz.”

* AB aynı kararla “Türkiye’nin limanlarını açıp açmayacağına dair” gözlem süresi koydu ve 2007, 2008, 2009’da “rapor yazılacağını” belirtti. Bunun anlamı çok açık. Üç yıllık bir süre için an azından “ilerleme” yok.

* Sarkozy ve Merkel, “Türkiye’nin AB üyelik sürecinin” imtiyazlı ortaklık şeklinde olabileceği konusunda anlaştı. Merkel, bu anlaşmayı “partisinin yazılı sözü” yaptı.

Bu noktada soralım; hani “win-win” vardı, hani herkes kazanacaktı! Benim gördüğüm kazanan “bir taraf” ve süreçten dışlanan bir “diğer taraf” var!

Sonuç 1: Resmi olmayan sözler ile “halklar” uyutulmaya çalışılsa bile “resmi belgeleri incelediğimde” karşıma Türk halkından saklanan gerçek çıkıyor; Türkiye için “tam üyelik ve katılım” süreci “bitti”...

Bazıları “Hayır” dese bile gerçek bu...

Sonuç 2: Diyelim bitmedi, zorla devam edecek. Size küçük bir detay vereyim; “müzakerenin ilerlemesi”, Türkiye’nin Rumları “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tescil edip, tanımasına bağlandı. Türkiye’nin 60 yıllık Avrupa serüveni “Rumlar’ın tanınmasına” endekslendi ve politik anlamda “tarihin en ağır yenilgilerinden” birini aldı. Rumlar insaf etmezse “ilerleme yok!”

Son söz: “Avrupa projesi” diye bir şey yok. Bana inanıyorsanız, size şerefimle bütün resmi belgeleri incelemiş biri olarak söylüyorum; Avrupa, Türkiye ile, bu gerçeği bilen siyasetçi-yazar-enteller de Türk halkı ile dalga geçiyor... Barboros “tipi” adamları ile de; “Sömürgelerim olsaydı” denemesi yapıyor!

Haksız değiller, Barboros’un “burada gördüğü” tutum ancak ve ancak kendisine “bir sömürgede” gösterilebilirdi
 

algoritmaA

New member
boşuna demiyoruz bu AKP bu ülkeyi satti artik sömürü bir devlet olma yolunda hizla ilerliyoruz diye.. haber için tşk ler
şu soz bence haksızlık olur çünkü bu ülkeyi akp değil tüm partiler sattı kimi el altından kimi gostere gostere sonuçta sattı oyuzden hepsinde toplu bir temzlik yapmak lazım...

ve kendimi bildim bileli bu ab ye muhtaçmışız gibi davranlmasının mantığını anlamadım..adamlar bize muhtaçlar ama biz onların peşinden ayrılmıyoruz yazık ya harcıyorlar bu vatanı bu milleti...
 

Vtnsvr

New member
Avrupalı abilere nereden çakılır

BEN şu "Olli / Barroso / Lagendijk" üçlüsünün, ikide bir Türkiye’ye dönüp "Façanı düzelt" diye laf sokmasından hiç ama hiç alınmam...

Değil mi ki biz, tam 50 yıldır, "Aman abiler! Yaman abiler! Alın bizi aranıza" makamındayız...

Değil mi ki biz, tam 50 yıldır, "Hem vallahi hem billahi zavallı kıstaslarımızı sizin yüce standartlarınıza yükselteceğiz" diye adamların kapısındayız.

O halde, "Hey dostum! Düzelt bakalım şu yakanı paçanı" diyen Avrupalılara, "Clark çekme"ye ya da artistlik yapmaya hakkımız yoktur.

Gururuna mı dokunuyor? Laf yemekten hazzetmiyor musun? "Sömürge valisi" edası canını mı sıkıyor?

O zaman "Koyacaksın postanı / Göreceksin restini"...

Ama hem "Beni de al... Beni de al" diyeceksin, hem de "Ne karışıyorsun lan bana" diye diklenecek, kafa tutacaksın...

İşte bu olmaz...

Yani "Avrupalı abiler"e buradan çakılırsa "tutarsızlık" dışında hiçbir sonuç elde edilemez...

Çakılacaksa şuradan çakılmalıdır:

* * *

Bu abiler, bugünlerde yaşam tarzıyla ilgili ağırdan kaygı duyan, AKP’nin kapatılmasına hafiften destek çıkan, "laiklik" diye ortalığı inleten yurttaşlarımıza resmen "faşist" muamelesi çekiyorlar ya...

Aslında buna hiç mi hiç hakları yok...

Neden mi?

Çünkü...

Bu memlekette yüzde 21.5 gibi hiç de azımsanmayacak oyu kapmış, birinci parti olmuş bir parti vardı... Adı Refah’tı... Bu parti, AKP’den biraz farklıydı... Sorunlu bir dili vardı... Ancak sonuçta, "Vur gerilla vur / Anadolu şeriat devletini kur" falan demiyordu... "Kırlardan kentlere doğru" bir silahlı ayaklanma falan da başlatmamıştı... Erbakan gibi ekranda belirdiğinde herkesin dudaklarında hafiften bir gülümsemeye yol açan, Nasreddin Hoca kadar olmasa da şeker mi şeker bir genel başkanı vardı...

İşte bu partiye, bu memleketin "laik duyarlılık" sahipleri, yani bugün "Avrupalı abiler" tarafından "faşist" muamelesi çekilenler, resmen savaş açtılar... Silahlı Kuvvetler harekete geçti... "Post" ya da "Most" bir darbe yapıldı... Generaller darbeyi ikrar da ettiler... Hatta darbeyle de yetinilmedi... Bu parti, yargı kararıyla kapatıldı...

Peki o zaman bu "Avrupalı abiler" ne yaptılar?

Ne yapacaklar?

İktidar ortağı olmuş, halktan epeyce oy almış ve şiddete bulaşmamış partiye yönelik askeri darbeye ses etmediler... Bu abilerin mahkemeleri, Refah Partisi’nin kapatılmasına bırakın karşı çıkmayı, "Türkiye’nin ellerine sağlık... Ne de güzel kapatmışlar" diye karar verdi...

Hadi Refah’ı geçelim...

Leyla Şahin adlı türbanlı bir kardeşimiz, "Ben türbanımla üniversitede okumak istiyorum... Ama Türkiye’deki yetkililer beni mektebe sokmuyorlar" diye gitti bu "Avrupalı abiler"in mahkemesine başvurdu...

Mahkeme ne dedi?

"Üzgünüm Leyla... Sen haksızsın, Türkiye haklı..."

* * *

Bu durumda "Avrupalı abiler"e sormamız gerekmez mi?

Ey abiler!

Daha dün şiddete hiç bulaşmamış, epey de oy almış, iktidara ortak olmuş bir partinin hem de askerlerin yardımıyla iktidardan alaşağı edilmesine sesinizi çıkarmadınız... Kapatılmasına yüce mahkemeniz eliyle onay verdiniz...

"Leyla bacı"ya "üzgünüm" dediniz...

Peki bugünlerde Refah’a ve Leyla’ya yapılan muamelenin bir benzerini görünce nasıl oluyor da "Bu kadar da olur mu canım... Bunlar resmen faşist yani" diyerek çok "acayibül garaib" bir durumla karşı karşıya kalmış gibi yapabiliyorsunuz?

Sizin değerleriniz nasıl değerlerdir ki...

Refah karşısında "Kapatanların ellerine sağlık" hükmünü verirken...

AKP söz konusu olduğunda, "Bu kadar da olmaz... Resmen faşizm" hükmünü verebiliyor?

"Leyla" kararınız ortadayken...

Bugün nasıl oluyor da "Türban yasağını anlayamıyoruz" falan gibi laflar edebiliyorsunuz?

* * *

Evet... "Avrupalı abiler"e bu sorular sorulmalı...

Ve altına da yabancı dile nasıl çevrileceğine hiç bakılmaksızın...

"Kestane kebap / Acele cevap" yazılmalı...

Şundan adım gibi eminim:

"Ne karışıyorsunuz bizim içişlerimize?" sorusundan çok daha zorlu bir soruyla karşılaşmış olacaklar...




Ahmet Hakan
 

sergahcan

New member
“CHP bir felaket. Avrupalı sosyal demokratlar CHP’den utanç duyuyor” demişler. yahu dalgamı geçiyorsunuz, eğer onlar utanç duyuyorsa CHP doğru yoldadır. adammı kandırıyorsunuz. güleyimmi yoksa kahkahalarlamı güleyim.
ALINTI:Joost Lagendijk, “Konuşmamda söylediğim, CHP’nin Avrupa politikasını görmememizdi. Türkiye’de Avrupa taraftarı olan bir sol parti görmeyi de gerçekten istiyorum”dedi.
yahu eğer bir parti AB taraftarı ise solcu olamaz, hiç bir solcuda ona oy vermez ki dahada ötesi AB denilen bu sömürücü düzene destek olan hiç bir partiye sağ-sol farketmez aklı başında hiç kimse oy vermez . diyeceksinizki e bu partilerin hepsi AB ci. sorunda burda ya, biz demekki aklımızı yitirmişiz. yani milli benliğimizi kaybetmişiz. yani............. ( lütfen boşluğa uygun sözcükleri koyunuz).saygılarımla.
 

shadyyy

New member
“CHP bir felaket. Avrupalı sosyal demokratlar CHP’den utanç duyuyor” demişler. yahu dalgamı geçiyorsunuz, eğer onlar utanç duyuyorsa CHP doğru yoldadır. adammı kandırıyorsunuz. güleyimmi yoksa kahkahalarlamı güleyim.
ALINTI:Joost Lagendijk, “Konuşmamda söylediğim, CHP’nin Avrupa politikasını görmememizdi. Türkiye’de Avrupa taraftarı olan bir sol parti görmeyi de gerçekten istiyorum”dedi.
yahu eğer bir parti AB taraftarı ise solcu olamaz, hiç bir solcuda ona oy vermez ki dahada ötesi AB denilen bu sömürücü düzene destek olan hiç bir partiye sağ-sol farketmez aklı başında hiç kimse oy vermez . diyeceksinizki e bu partilerin hepsi AB ci. sorunda burda ya, biz demekki aklımızı yitirmişiz. yani milli benliğimizi kaybetmişiz. yani............. ( lütfen boşluğa uygun sözcükleri koyunuz).saygılarımla.
Emperyalizm artık bu kadar açık olarak yönetiyor resmen ona oy vermeyin bekleyin biz size söyliyicez diyor!
 

HTML

Üst