algoritmaA
New member
Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesi, iki yıldır Türkiye'nin gündeminde. İfade özgürlüğünün genişlemesi amacıyla Avrupa'nın ısrarla istediği değişiklik, 13 saatlik yorucu bir maratonun ardından dün Meclis'ten geçti.
Sabah 04.30'da yasalaşan teklifle, maddedeki 'Türklüğü' kelimesi 'Türk milleti'; 'Cumhuriyeti' ibaresi de, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti' şeklinde değişti. Soruşturma izni ise adalet bakanına verildi. MHP'nin sert tavrına rağmen görüşmeler sakin geçti. Tek tartışma, Adalet Bakanı sorulara cevap verirken yaşandı. Düzenlemenin 'vatana ihanet' gibi gösterilmesini eleştiren Mehmet Ali Şahin, "Sizin tabanınızdan bazı gençler bu lafları ciddiye alıp eylem yaparlarsa sorumlusu kim olacak? O zaman vatanı korumuş olacak mısınız?" dedi. Şahin'in sözleri, MHP'nin tepkisine yol açtı. Grup Başkan Vekili Oktay Vural, söz konusu ifadelerin tutanaklardan çıkarılmasını istedi.
301. madde üzerindeki ilk konuşmayı CHP Grubu adına Hakkı Süha Okay yaptı. Okay, teklifi 'AB'nin siyasi iktidara siparişi' olarak değerlendirdi. Bu maddenin, siyasi istismar konusu haline getirildiğini anlatan Okay, değişikliğin göz boyamaktan başka bir işlevi olmadığını savundu. Okay, "Teklif özensiz hazırlanmıştır. Pratikte hiçbir yenilik getirmemektedir.'' dedi. DTP Grubu adına söz alan Fatma Kurtulan da değişiklikle AB'nin kandırılmaya çalışıldığını dile getirdi. Kurtulan, bu maddenin değişmesiyle düşünceyi açıklamanın suç olmaktan çıkmayacağına dikkat çekti. MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, 301'in dünyaya 'Gece Ekspresi' mertebesinde tanıtıldığını savundu. Türklüğün dışarıda tartışma konusu edildiğine işaret etti. Bal, şunları kaydetti: "301, özürlü yazarların suçlanma gerekçesi olarak takdim edilmiştir, yanlış olarak. Gazetecilere karşı işlenen cinayete azmettirici bir madde olarak takdim edilmiştir, iftira olarak. AB'ye girişin önündeki tek engel olarak kabul edilmiştir, yalan olarak. İfade özgürlüğünün önündeki engel olarak sunulmuştur, yalan olarak." Bal, Cumhuriyet ve Türklükle ilgili intikam almak isteyenlerin amaçlarını 301 üzerinden gerçekleştirdiklerini iddia etti.
AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ ise özgürlükçü bir yaklaşım benimsediklerini söyledi. Bozdağ, 301. maddenin benzerlerinin AB ülkelerinde bulunduğuna da dikkat çekti. Bozdağ, şöyle devam etti: "Avrupa'daki yargılama sonuçlarıyla Türkiye'deki sonuçlar arasında uçurumlar var. Danimarka, Polonya, Avusturya gibi birçok ülkede birer dava açılmasına rağmen Türkiye'de sadece 2003 yılında 55 hapis cezası, 87 para cezası, 13 hapis ve para cezası verilmiş. Uygulamadan kaynaklanan sıkıntıların giderilmesi için değişiklik yapılıyor. Anayasa Mahkemesi'nin içtihatları var. Yargıtay'ın verdiği kararlarda da Türklükten maksadın Türk milleti olduğu anlaşılıyor. Yapılan değişiklik, anayasanın, yargının anladığı şeyi yazmaktır." Nobel ödülü alanların konuşmalarını genellikle İngilizce yaptıklarını belirten Bozdağ, Orhan Pamuk'un ise Türkçe konuştuğunu hatırlattı. Bundan gurur duyduklarını anlatan Bozdağ, "Orhan Pamuk, Türkçenin güzelliğini tüm dünyaya anlattı. Ancak hakkında açılan dava nedeniyle adliyeye giderken yumurta, domates yağmuruna tutuldu. Şimdi Pamuk mu Türk milletinin haysiyetine şerefine hizmet etmiştir, ona yumurta, domates atan mı?" dedi.
Bu arada TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne, 1999 ile 2006 yılında yapılan başvurulardan 205'inin ihlal kararıyla sonuçlandığı bilgisini verdi. İyimaya, bunun 125'inin Türkiye ile ilgili olduğunun altını çizdi. İyimaya, "Sorunumuz daha çok hakim kalitesi, yargı kalitesi. Özgürlük ve demokrasiyi uygulamaya aktarma sorunu." ifadelerini kullandı.
72 yılda 7 kez değişti
Eski TCK'da 159. maddenin karşılığı olan 301. madde 2005 Haziran'ından bu yana tartışılıyor. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk ve Elif Şafak gibi isimlere açılan davalarla şöhreti yurtdışına taştı. Ermeni yazar Dink, bu maddeden 6 ay hapse çarptırıldı. 19 Ocak 2007'de O.S. tarafından öldürüldü. 301. madde 1889 İtalyan Ceza Yasası'ndan esinlenilerek hazırlandı ve 1936 yılında hukukumuza girdi. Bugüne kadar tam 7 kez değişti. 6 Şubat 2002'de hapis cezasının üst sınırı 6 yıldan 3 yıla indirildi. 3 Ağustos 2002'de 'eleştirmek maksadıyla yapılan düşünce açıklamaları ceza gerektirmez' ifadesi eklendi. TCK'nın yürürlüğe girmesiyle 159. madde 301. olarak yeniden düzenlendi. Cezanın alt sınırı 6 aya düşürülürken, "tahkir ve tezyif" kavramlarının yerine "aşağılama" kelimesi kullanıldı. Dava açılabilmesi için Adalet Bakanlığı'ndan izin alınması şartı, 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren yeni TCK'da kaldırıldı. Ünlü isimlere açılan davalarla madde tekrar tartışmaya açıldı. 2006 yılında değişiklik konusu masaya yatırıldı. Bazı çevrelerin tepkisi üzerine Başbakan Tayyip Erdoğan, sivil toplum kuruluşlarından değişiklik önerisi beklediklerini açıkladı. Ancak 18 sivil toplum kuruluşu, ortak bir metin üzerinde anlaşamadı. Hükümet, AB reformu çerçevesinde konuyu geçtiğimiz aylarda tekrar gündeme aldı. Çalışma önce Adalet Bakanlığı'nda başladı. Dava açma izninin Adalet Bakanlığı'na verilmesini öngören bir tasarı hazırlandı. Ancak Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in görüşüne uyularak yetki Köşk'e verildi. Yasa teklifi 7 Nisan'da TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Komisyonda yapılan rötuşla 'kovuşturma izninin cumhurbaşkanı tarafından verilmesi' hükmü değiştirilerek, yetki adalet bakanına verildi.
İşte yeni 301
1. Türk Milleti'ni, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ve devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2. Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, 1. fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
3. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
4. Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması adalet bakanının iznine bağlıdır.
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=683734
Sabah 04.30'da yasalaşan teklifle, maddedeki 'Türklüğü' kelimesi 'Türk milleti'; 'Cumhuriyeti' ibaresi de, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti' şeklinde değişti. Soruşturma izni ise adalet bakanına verildi. MHP'nin sert tavrına rağmen görüşmeler sakin geçti. Tek tartışma, Adalet Bakanı sorulara cevap verirken yaşandı. Düzenlemenin 'vatana ihanet' gibi gösterilmesini eleştiren Mehmet Ali Şahin, "Sizin tabanınızdan bazı gençler bu lafları ciddiye alıp eylem yaparlarsa sorumlusu kim olacak? O zaman vatanı korumuş olacak mısınız?" dedi. Şahin'in sözleri, MHP'nin tepkisine yol açtı. Grup Başkan Vekili Oktay Vural, söz konusu ifadelerin tutanaklardan çıkarılmasını istedi.
301. madde üzerindeki ilk konuşmayı CHP Grubu adına Hakkı Süha Okay yaptı. Okay, teklifi 'AB'nin siyasi iktidara siparişi' olarak değerlendirdi. Bu maddenin, siyasi istismar konusu haline getirildiğini anlatan Okay, değişikliğin göz boyamaktan başka bir işlevi olmadığını savundu. Okay, "Teklif özensiz hazırlanmıştır. Pratikte hiçbir yenilik getirmemektedir.'' dedi. DTP Grubu adına söz alan Fatma Kurtulan da değişiklikle AB'nin kandırılmaya çalışıldığını dile getirdi. Kurtulan, bu maddenin değişmesiyle düşünceyi açıklamanın suç olmaktan çıkmayacağına dikkat çekti. MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, 301'in dünyaya 'Gece Ekspresi' mertebesinde tanıtıldığını savundu. Türklüğün dışarıda tartışma konusu edildiğine işaret etti. Bal, şunları kaydetti: "301, özürlü yazarların suçlanma gerekçesi olarak takdim edilmiştir, yanlış olarak. Gazetecilere karşı işlenen cinayete azmettirici bir madde olarak takdim edilmiştir, iftira olarak. AB'ye girişin önündeki tek engel olarak kabul edilmiştir, yalan olarak. İfade özgürlüğünün önündeki engel olarak sunulmuştur, yalan olarak." Bal, Cumhuriyet ve Türklükle ilgili intikam almak isteyenlerin amaçlarını 301 üzerinden gerçekleştirdiklerini iddia etti.
AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ ise özgürlükçü bir yaklaşım benimsediklerini söyledi. Bozdağ, 301. maddenin benzerlerinin AB ülkelerinde bulunduğuna da dikkat çekti. Bozdağ, şöyle devam etti: "Avrupa'daki yargılama sonuçlarıyla Türkiye'deki sonuçlar arasında uçurumlar var. Danimarka, Polonya, Avusturya gibi birçok ülkede birer dava açılmasına rağmen Türkiye'de sadece 2003 yılında 55 hapis cezası, 87 para cezası, 13 hapis ve para cezası verilmiş. Uygulamadan kaynaklanan sıkıntıların giderilmesi için değişiklik yapılıyor. Anayasa Mahkemesi'nin içtihatları var. Yargıtay'ın verdiği kararlarda da Türklükten maksadın Türk milleti olduğu anlaşılıyor. Yapılan değişiklik, anayasanın, yargının anladığı şeyi yazmaktır." Nobel ödülü alanların konuşmalarını genellikle İngilizce yaptıklarını belirten Bozdağ, Orhan Pamuk'un ise Türkçe konuştuğunu hatırlattı. Bundan gurur duyduklarını anlatan Bozdağ, "Orhan Pamuk, Türkçenin güzelliğini tüm dünyaya anlattı. Ancak hakkında açılan dava nedeniyle adliyeye giderken yumurta, domates yağmuruna tutuldu. Şimdi Pamuk mu Türk milletinin haysiyetine şerefine hizmet etmiştir, ona yumurta, domates atan mı?" dedi.
Bu arada TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne, 1999 ile 2006 yılında yapılan başvurulardan 205'inin ihlal kararıyla sonuçlandığı bilgisini verdi. İyimaya, bunun 125'inin Türkiye ile ilgili olduğunun altını çizdi. İyimaya, "Sorunumuz daha çok hakim kalitesi, yargı kalitesi. Özgürlük ve demokrasiyi uygulamaya aktarma sorunu." ifadelerini kullandı.
72 yılda 7 kez değişti
Eski TCK'da 159. maddenin karşılığı olan 301. madde 2005 Haziran'ından bu yana tartışılıyor. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk ve Elif Şafak gibi isimlere açılan davalarla şöhreti yurtdışına taştı. Ermeni yazar Dink, bu maddeden 6 ay hapse çarptırıldı. 19 Ocak 2007'de O.S. tarafından öldürüldü. 301. madde 1889 İtalyan Ceza Yasası'ndan esinlenilerek hazırlandı ve 1936 yılında hukukumuza girdi. Bugüne kadar tam 7 kez değişti. 6 Şubat 2002'de hapis cezasının üst sınırı 6 yıldan 3 yıla indirildi. 3 Ağustos 2002'de 'eleştirmek maksadıyla yapılan düşünce açıklamaları ceza gerektirmez' ifadesi eklendi. TCK'nın yürürlüğe girmesiyle 159. madde 301. olarak yeniden düzenlendi. Cezanın alt sınırı 6 aya düşürülürken, "tahkir ve tezyif" kavramlarının yerine "aşağılama" kelimesi kullanıldı. Dava açılabilmesi için Adalet Bakanlığı'ndan izin alınması şartı, 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren yeni TCK'da kaldırıldı. Ünlü isimlere açılan davalarla madde tekrar tartışmaya açıldı. 2006 yılında değişiklik konusu masaya yatırıldı. Bazı çevrelerin tepkisi üzerine Başbakan Tayyip Erdoğan, sivil toplum kuruluşlarından değişiklik önerisi beklediklerini açıkladı. Ancak 18 sivil toplum kuruluşu, ortak bir metin üzerinde anlaşamadı. Hükümet, AB reformu çerçevesinde konuyu geçtiğimiz aylarda tekrar gündeme aldı. Çalışma önce Adalet Bakanlığı'nda başladı. Dava açma izninin Adalet Bakanlığı'na verilmesini öngören bir tasarı hazırlandı. Ancak Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in görüşüne uyularak yetki Köşk'e verildi. Yasa teklifi 7 Nisan'da TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Komisyonda yapılan rötuşla 'kovuşturma izninin cumhurbaşkanı tarafından verilmesi' hükmü değiştirilerek, yetki adalet bakanına verildi.
İşte yeni 301
1. Türk Milleti'ni, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ve devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2. Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, 1. fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
3. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
4. Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması adalet bakanının iznine bağlıdır.
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=683734