"Hasta la victoria siempre!"

Vtnsvr

New member
Kıymet Nadir Bindebir








4 Nisan 2008’de Venezuela’da; Devlet Başkanı Hugo Chavez çimento sanayiinin yabancı şirketlerin elinden alınarak derhal devletleştiriliceğini açıkladı..

Venezuela’nın çimento sektörü, Meksika’nın Cemex, Fransa’nın Lafarge ve İsviçre’nin Holcin şirketlerinin elindeydi.

Chavez; “Venezuela’da konut sıkıntısı varken özel şirketlerin dışarı çimento ihracına izin veremeyiz, stratejik sanayi maddesidir” diyerek şirketlerin çimento ihracını da yasakladı.

Chavez, 2006’da da Venezuela’daki petrol şirketlerinin yüzde 60 hisselerini Devletin enerji grubuna devretmelerini sağlamıştı.

4 Nisan 2008’de Türkiye’de; özelleştirilerek Lübnan’lı Hariri’ye satılan ve artık Türk olmayan Telekom (Recep Bey Hariri Hanedanı veledleriyle kapalı kapılar ardında gizli görüşmeler yapmıştı), emekliliğini dolduran 4 bin çalışanının sözleşmelerini feshedeceğini duyurdu.

Ol Hariri; Telekom ihalesini alabilmek için 48 bin kişiye istihdam olanağı sağlamayı vadetmişti.

Chavez, kimine göre otokrat/diktatör, kimine göre kahraman, fakir fukaranın sesi. Kesin olan birşey var ki; Chavez, iktidara geldğinden bu yana, zamanında özelleştirilmiş, yabancı şirketlere satılmış sanayisini hızla devletleştirirken ‘kamu yararı’, ‘ulusal çıkar’ gözetiyor, ülkesinin ve halkının çıkarlarına uygun icraatlar yapıyor.

AKP Hükümeti kimine göre vatana ihanet içinde, kimine göre demokrasinin, reformun gülü. Altı yıldır ‘kamu yararı’, ‘ulusal çıkar’ (ay gene ulusal dedim) gözeterek bir icraatta bulundukları görülmedi. Bu kavramlar son altı yılda yasak değilse bile tedavülde olmayan kavramlar.

Tüm icraatları, AB’ye Uyum Pakedi adı altında, ya Türkiye’de yaşayan yabancıları rahatlatmaya yönelik oldu ya Türkiye’nin tüm zenginliklerini ele geçirmeye çalışan çokuluslu/yabancı şirketleri.

Chavez 1998’de seçimle iktidara geldi, 2006’da altı yıllığına yeniden seçildi. Venezuela halkı ‘şimdiye kadar Venezuela’nın gördüğü en demokratik ortamda’ yaşadığını düşünüyor. Halk Chavez’in devrimlerini (aman devrim dedim, başıma iş alır mıyım?) ve Başkanlarını ‘güçlü’ bir kişilik olarak tanımlıyor.

İkinci AKP Hükümeti’nin bundan sonraki seçimlere kadar önünde uzun yıllar vardı, fakat dosyası Anayasa Mahkemesinde... Seçmen yaştaki nüfusun yüzde 75’i (ben yüzde 47 oy aldıklarına hiç inanmadım, gerçek oyları yüzde 25 civarıdır diyorum) bu Hükümet’in ülkeye daha fazla zarar vermesinin önlenmesini istiyor. AKP’nin anladığı anlamda demokratik ortam sadece Fatih’in Çarşamba Mahallesinde var (Admin Beyciğim, buraya o mahalledeki karaçarşaflılarla sarıklı-poturluların bir resmini sıkıştırnız lütfen).

Chavez Bush’un sevdiği bir kişilik değil. Çünkü, gelişmekte olan ülkelerle birleşerek ABD zorbalığına karşı bir kartel oluşturmaya çalışıyor. Mikrofonlara Bush için ‘eşşek’ ve ‘sarhoş’ diyebiliyor. Espirili de bir kişilik Chavez.

Abdullah Bey ve Recep Bey ise Bush’un sevdiği kişilikler. Partileri için kapatma davası açıldığında, (AB ve) ABD arkalarındaki desteğini hissettirecek güçlü mesajları derhal verdi/veriyor. Espiri, mizah yetenekleri yok, karikatürleri çizildiğinde tazminat davası açıyorlar. Bush’a itaatsizlikleri sözkonusu olamaz.

Chavez’i desteklemeyen nüfus, Venezuela’nın kaymak tabakası. ‘Sosyal devrim’ çerçevesinde yaptığı devletleştirmelerden memnun değiller.

AKP Hükümeti’ni desteklemeyen Türkler (hernekadar ‘seçkinci elit’ olarak anılıyorsak da) çalışan, üreten, artı değer yaratan orta sınıf. Kaymak tabaka tüm desteğiyle AKP’nin arkasında.

ABD’nin, petrol zengini Venezuela’nın ‘egemenliği’ üzerinde haliyle hain emelleri var. Chavez’in cesaretinin diğer Latin ülkelerine yayılması korkusunun rahatsız ettiği Bush yönetimi, Chavez’i devirme teşebbüsünde de bulundu. Güney ve Orta Amerika’daki, Karayiplerdeki bütün diktatörleri destekleyen ABD, Chavez’e korkuyla karışık nefretle yaklaşıyor. Chavez ABD emperyalizmi için büyük tehlike.

ABD’nin Türkiye’nin egemenliği üzerine de planları var, o nedenle AKP Hükümeti’nin iktidardan uzaklaştırılmasını istemiyor. AKP’ye muhalif her hareketi anti-demokratik ilan ediyor. AKP, ABD emperyalizminin planlarını gerçekleştirebilmesi için ideal kadro.

Chavez Venezuela’da sosyal bir ‘eşitlik’ düzeni kurmaya çalışıyor. Sosyal reformları en alt tabakadan başlayarak yapıyor.

AKPliler ise, birkaç yılda cukkalıyıverdikleri şaibeli servetlerinin suçluluğu içinde, insanlara ‘ölümde/ölümden sonra’ eşitlikten bahsediyorlar.

Chavez Venezuela’da, fakir halka daha fazla eğitim ve sağlık hizmeti verecek sistemler kuruyor.

AKP Türkiye’de eğitimi Kuran kursu düzeyine indiriyor, sağlık, sosyal güvenlik sistemini darmadağın ediyor.

Chavez ABD medyasına “Eğer yabancı medya kuruluşu dışarıdan ülkemize gelerek Venezüela'ya karşı emperyalizmin oyunlarının bir parçası olursa derhal sınırdışı edilecek! CNN'dekiler! Beni dikkatle dinleyin! Bu sadece bir uyarı!” demişti.

AKP; The Economist’in, Financial Times’in Türk Mahkemelerine tehditleriyle moral buluyor.

Chavez’in Venezuela çimento sanayisini yabancı şirketlerin elinden alarak devletleştirdiği gün Türkiye’de telekomünikasyonun Lübnanlı sahibi 4 bin çalışanına kapıyı gösterdi. Necip Türk basını Gülhane Parkındaydı / ne Telekom çalışanlarının isyanının / ne Chavez’in devletleştirmesinin farkındaydı. ABD medyasının AKP’ye attığı destekle meşguldüler.

Lübnanlı bir işadamının, ya da İngiliz İstihbaratıyla bağlantılı bir Genel Müdürün de (Paul Doany) Türk ulusal çıkarlarına uygun hareket etmeleri beklenemezdi netekim...

Chavez’in reformlarıyla AKP Hükümeti’nin reformları arasındaki fark ‘kamu yararı’,‘ulusal çıkar’ farkıdır. Birincisi kendi halkının yararına değişiklik yapar iken, ikincisi emperyalist ülkelerin, çokuluslu şirketlerin, AB’nin ve ABD’nin çıkarına hizmet etmektedir.

Bugün Chavez’e bir mektup yazmaya kalksam, Che’nin Castro’ya son mektubundaki gibi “Hasta la victoria siempre!” (‘Sonuna kadar, zafere kadar!’ ya da ‘Hastayım amca sana’) diye bitirirdim.

Özelleştirme yoluyla Türkiye’nin tüm sanayisini, stratejik bölgelerini, haberleşmesini yabancılara devreden, reform adı altında ülkeyi pazarlayanlara bir mektup yazmaya kalksam “Hastasınız siz” ya da “Hasta ettiniz” diye...
 

bytan

LinuX GeeK
Moderatör
hugo chavez i abd defalarca darbeyle yıkmaya çalıştı ama becemerediler hala...
zaten abd neye karşıysa yerli halk ve insanlık için mutlaka en az "bir" hayır vardır :goz:
 

Nathanael

New member
özelleştirmek, hele ki kar eden ve stratejik onemi paha biçilmez olan kurumları özelleştirmek vatana açık açık ihanettir, işbirlikçiliktir.
 

GebzeLi

Altın Üye
EmperyaLizme kar$ı mücadeLe her zaman kazanmı$tır örnekLerini tarihte görebiLiriz...ÇanakkaLe,Vietnam,Küba,Kore,VenezüeLLa...
Daha niceLeri oLacak...
 

Vtnsvr

New member
Amerika'ya,dolayısıyla emperyalizme hizmeti siyaset olarak anlayanların aksine Hugo Chavez ve Fidel Castro gibiler Ulusal degerlere önem vererek ve Ulusal cevherlere sahip çıkılarak halkın mutlulugunun doruklara çıkartılabilecegini bizlere göstermektedirler.Emperyalist politikalar izlendikçe "Batının kötülüklerini aldık" diyebilen ama emperyalizmin hizmeti dogrulrusunda politikalar üreten Tayyipler gibilerini gördükçe;Atatürkümüzü kendilerine idol aldıkları belli olan bu liderlerden birinin daha bize nasip olmasını çok diliyorum.Bunun halkımızın çıkarı ve mutlulugu için gerekli olduguna inanıyorum.Emperyalizme hizmet edilerek,halkı kansız bırakırsınız.Halkı mutlu edemezsiniz.
 

64general1

New member
Amerika'ya,dolayısıyla emperyalizme hizmeti siyaset olarak anlayanların aksine Hugo Chavez ve Fidel Castro gibiler Ulusal degerlere önem vererek ve Ulusal cevherlere sahip çıkılarak halkın mutlulugunun doruklara çıkartılabilecegini bizlere göstermektedirler.Emperyalist politikalar izlendikçe "Batının kötülüklerini aldık" diyebilen ama emperyalizmin hizmeti dogrulrusunda politikalar üreten Tayyipler gibilerini gördükçe;Atatürkümüzü kendilerine idol aldıkları belli olan bu liderlerden birinin daha bize nasip olmasını çok diliyorum.Bunun halkımızın çıkarı ve mutlulugu için gerekli olduguna inanıyorum.Emperyalizme hizmet edilerek,halkı kansız bırakırsınız.Halkı mutlu edemezsiniz.
Aynen katılıyorum.
 

HTML

Üst