Vtnsvr
New member
Tek duyduğum bu şu anda.
Fonda yükselen;
“Allah Allah Allah...!!!” naraları giderek sesi tatsız şekilde yükselen hoşgörüsüz insanlara; bütün birliğimizi, düzenimizi, laik cumhuriyeti, çağdaş uygarlıklar seviyesine çıkma hedeflerimizi alt üst etmeyi kafasına koymuş insanlara ait.
Bunu aslında biliyoruz; ama nedense yüksek sesle söylemiyoruz, söyleyemiyoruz.
Hiçbirimiz gerçekle yüzleşmek istemiyoruz.
Endişeliyiz.
Ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Oradan oraya savruluyoruz...
Herkes herkese “karşı” terbiyesiz ve ayrımcı ve ayrılıkçı.
Sizce söylenecek ne kaldı?
Bütün söylenecekler söylendi.
Veryansın edildi.
Sinirler gerildikçe gerildi.
Karşılıklı sesler yükseltildi. Ne değişti?
Azınlık değil, çoğunluk mutsuz oldu.
İçimden “Bravo! İstenilen buyduysa, başarıldı!” demek geliyor.
Diyemem, utanıyorum.
İnsanın aklı, mantığı duruyor başımıza gelenler karşısında.
Göze göz, dişe diş politikasının kurbanı bir ülkenin vatandaşları olarak utancı bir kenara bıraktım, aramızda aklı selim kaç kişi kaldı, bunu hesaplamaya çalışıyorum.
Demokrasiden bahseden herkes faşist ve diktatör olma yolunda.
Bu yüzyılda uğraş didin vardığımız nokta bu yani!
Aferin.
Uygar “azınlık”; ezilip kalmış,
Hukuk; herkesin işine geldiği gibi yorumladığı, üstünlüğünü tartışmaya açmaya cesaret ettiği bir kavram olmuş.
Hukuk devleti olmak sanki demode olmuş...
Vay vay vay...
Ne oldu?
Nasıl oldu da; biz “paranoyaklar(!)” haklı çıkmaya başladık, bilmiyorum hiç düşünen var mı?
Nasıl oldu da o savunulan “özgürlük(!)” değerlerinin altında kalmaya başladık?
Hem de bu kadar hızlı!
Bu işin sonunu gören var mı?
“Hepimiz aynı tehlikenin tehditi altındayız!” diye yazdığımda;
“Kimsenin laik cumhuriyeti yıkmaya gücü yetmez! Buna yeltenirlerse ilk önce biz karşı çıkarız!” diyen “çoğunluğun” azınlık üyeleri şimdi nerede?
Ben esas onlara seslenmek istiyorum şimdi.
Haydi bakalım.
“Acaba biz de mi kandırıldık?” sorusunu mertçe kendi kendinize sorma zamanı gelmedi mi sizce?
Sizce cumhuriyet, laiklik ve demokrasi tehlikede mi, değil mi?
Hukuk düzenini değiştirme çabaları, gece yarısı operasyonları, gözdağı vermeler, kanunları kendine göre değiştirmeye yönelik yeltenişler, giderek sertleşen söylemler... yeterli göstergeler değil mi sizce?
Eyyyy kendilerine bile pişmanlıklarını itiraf etmekten çekinenler!
Neredesiniz?
Üzülerek soruyorum size...
Susacak mısınız?
Yonca
“İsyankâr”
Yonca TOKBAŞ
Fonda yükselen;
“Allah Allah Allah...!!!” naraları giderek sesi tatsız şekilde yükselen hoşgörüsüz insanlara; bütün birliğimizi, düzenimizi, laik cumhuriyeti, çağdaş uygarlıklar seviyesine çıkma hedeflerimizi alt üst etmeyi kafasına koymuş insanlara ait.
Bunu aslında biliyoruz; ama nedense yüksek sesle söylemiyoruz, söyleyemiyoruz.
Hiçbirimiz gerçekle yüzleşmek istemiyoruz.
Endişeliyiz.
Ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Oradan oraya savruluyoruz...
Herkes herkese “karşı” terbiyesiz ve ayrımcı ve ayrılıkçı.
Sizce söylenecek ne kaldı?
Bütün söylenecekler söylendi.
Veryansın edildi.
Sinirler gerildikçe gerildi.
Karşılıklı sesler yükseltildi. Ne değişti?
Azınlık değil, çoğunluk mutsuz oldu.
İçimden “Bravo! İstenilen buyduysa, başarıldı!” demek geliyor.
Diyemem, utanıyorum.
İnsanın aklı, mantığı duruyor başımıza gelenler karşısında.
Göze göz, dişe diş politikasının kurbanı bir ülkenin vatandaşları olarak utancı bir kenara bıraktım, aramızda aklı selim kaç kişi kaldı, bunu hesaplamaya çalışıyorum.
Demokrasiden bahseden herkes faşist ve diktatör olma yolunda.
Bu yüzyılda uğraş didin vardığımız nokta bu yani!
Aferin.
Uygar “azınlık”; ezilip kalmış,
Hukuk; herkesin işine geldiği gibi yorumladığı, üstünlüğünü tartışmaya açmaya cesaret ettiği bir kavram olmuş.
Hukuk devleti olmak sanki demode olmuş...
Vay vay vay...
Ne oldu?
Nasıl oldu da; biz “paranoyaklar(!)” haklı çıkmaya başladık, bilmiyorum hiç düşünen var mı?
Nasıl oldu da o savunulan “özgürlük(!)” değerlerinin altında kalmaya başladık?
Hem de bu kadar hızlı!
Bu işin sonunu gören var mı?
“Hepimiz aynı tehlikenin tehditi altındayız!” diye yazdığımda;
“Kimsenin laik cumhuriyeti yıkmaya gücü yetmez! Buna yeltenirlerse ilk önce biz karşı çıkarız!” diyen “çoğunluğun” azınlık üyeleri şimdi nerede?
Ben esas onlara seslenmek istiyorum şimdi.
Haydi bakalım.
“Acaba biz de mi kandırıldık?” sorusunu mertçe kendi kendinize sorma zamanı gelmedi mi sizce?
Sizce cumhuriyet, laiklik ve demokrasi tehlikede mi, değil mi?
Hukuk düzenini değiştirme çabaları, gece yarısı operasyonları, gözdağı vermeler, kanunları kendine göre değiştirmeye yönelik yeltenişler, giderek sertleşen söylemler... yeterli göstergeler değil mi sizce?
Eyyyy kendilerine bile pişmanlıklarını itiraf etmekten çekinenler!
Neredesiniz?
Üzülerek soruyorum size...
Susacak mısınız?
Yonca
“İsyankâr”
Yonca TOKBAŞ