Resimli Satış Haritaları.

1.Tim

New member
Bazılarımız okumayı pek sevmiyor en iyisi satılan yerleri satınalan ülkelerin bayrağıyla sunmak diye düşündüm.
Her fırsatta kan kustuğumuz meşhur israil, amerika, yunanistan ve ingilizler nasılda sarmış etrafımızı.
Önceden limanlarımız.

Ve şimdiki sahipleri

Önceden Petkim

Ve şimdiki Petkim

Önceden Seka

Şimdiki Seka

Önceden Sümerbank

Şimdiki Sümerbank

Önceden Şeker Fabrikaları

Şimdiki Şeker Fabrikaları

Önceden Tekel Fabrikaları

Şimdiki Tekel Fabrikaları

Öceden Tüpraş

Şimdiki Tüpraş
 

MULC

New member
tablo ortada kim nediyebilir bilemiyorum savaşarak alınamayan yerler peşkeşlerle şuan ellerinde özelleştirme adı altında yapılan bu ihaneti hangi göz görmez ?
 

Metallica_17

New member
Toprak aldıkları yok ... Bence abartmayın evet hiç bir hoş görünüş değil... Fakat bunlar sadece fabrikalar ... Kötü yanları varmı ?. Evet kötü yanları var fakat iyi yanlarıda var ... Belki kötü yanları daha ağır basabilir ama ... Hiç Bir kötü yanı bizi yok etme yada zayıflatmaya yetmez..
 

=SP4WN=

- нєℓℓ кє&#110
Aman arkadaşlar eleştirmeyin fazla hükümeti... yoksa sizide alırlar ergenekona üyesiniz diye :S

Maşallah tayyip efendiye muhalefet yapab herkes içeri giriyor bu aralar...
 

regal85

New member
Toprak aldıkları yok ... Bence abartmayın evet hiç bir hoş görünüş değil... Fakat bunlar sadece fabrikalar ... Kötü yanları varmı ?. Evet kötü yanları var fakat iyi yanlarıda var ... Belki kötü yanları daha ağır basabilir ama ... Hiç Bir kötü yanı bizi yok etme yada zayıflatmaya yetmez..
umarım öyle olur. oturdugumuz yerden konuşmakla son dediğin olmuyo güzel kardeşim.olsa keşke.....
 

regal85

New member
Türklüğünüzü Çabuk Unutuyorsunuz... Bu Dünyada Şeytanların Bile Gücü Yetmez Türkleri Devirmeye... :durdurun ... Muhtaç Olduğun Kudret Damarlarındaki Asil Kanda Mevcuttur ...

orası bi gerçek tabi ki de. bu kadar özelleştirme sonucu vatanımızın tekelini kurtarmak amacında olacagımıza göre bu da masa başında olamayacagına göre. /herhangi büyük çaplı asker müdehalesi)ülke olarak ekonomik ve politik gerileme olması avantajımız da olmayacagına göre. bu tür satım işlerinin belli bir düzende olması . satılacaksa(özelleştirilecekse) da belli bir oran dahilinde olması gerektigini. en azından %51 lik kısmından fazlasınnın serbest buırakılmaması gerektigini vb... hatırlatmama gerek var mı ?
 

Metallica_17

New member
Evet haklısın ... Özelleştirmenin amacının şu olduğunu biliyorum kiii Bence AKP çok erken davrandı... Orası devletin olduğunda , çalışanların maaşları , sigortaları , yiyecek içecek , yol masrafları devlete boş bir gider görünümü veriyor. Bunun sonucunda devlet fazla bir kâr elde edemiyor.. Fakat bura özelleştirildiğinde sadece oranın vergisini alır diğer türlü maaş , sigortalama vb işlemler özel kişiye ait olur. Dolayısıyla devlet zarar değil sürekli kâr elde etmiş olur.. Sürekli vergi akışı kazanılmış olur ve özelleştirilen kurum kuruluşları ise sürekli maliye tarafından mercek altında olur ... Yani bunun dışında bilmediklerim varsa yazarmısınız ? :)
 

regal85

New member
Evet haklısın ... Özelleştirmenin amacının şu olduğunu biliyorum kiii Bence AKP çok erken davrandı... Orası devletin olduğunda , çalışanların maaşları , sigortaları , yiyecek içecek , yol masrafları devlete boş bir gider görünümü veriyor. Bunun sonucunda devlet fazla bir kâr elde edemiyor.. Fakat bura özelleştirildiğinde sadece oranın vergisini alır diğer türlü maaş , sigortalama vb işlemler özel kişiye ait olur. Dolayısıyla devlet zarar değil sürekli kâr elde etmiş olur.. Sürekli vergi akışı kazanılmış olur ve özelleştirilen kurum kuruluşları ise sürekli maliye tarafından mercek altında olur ... Yani bunun dışında bilmediklerim varsa yazarmısınız ? :)

haklı oldugunuzyerler var elbette.ben özelleştirmeye karşı olmadıgımı tekrar yazmiyim ancak .dediğim gibi kısıtlama getirilmeli.ayrıca şunu da belirteyim.
özelleştirmeyle birileri hem kar elde ederken hem de o karın içinden işçi maaşları,sigortaları vs. artı bi ton masraf edercek kadar güce sahip olabiliyorken. koskoca devlet adam gibi denetimlerini yaparak bu saydıklarımızı yapamıyormu?yada yapamaz mı?şimdiye kadar yapamadıgını varsayalım ki bir çogunda da öle. bunu organize şekilde yapacak bir özel şirket de mi yok. o kadar danışmanlık sektörü , denetleme kuruluşları öldü mü?yine de özetle amaç şu olmalı. bi süre belirlenmeli(5-10-15 yıl ve ya daha fazla).vatanının bekası şuurunda "ben bu süre içinde bir şrketi nasıl en karlı biçimde ülkemde barındırırım " deyip bunun içinde bişeyler yapıyorsa.bu konu da kendiliğinden kapanmış olmazmı .
 

Nathanael

New member
Evet haklısın ... Özelleştirmenin amacının şu olduğunu biliyorum kiii Bence AKP çok erken davrandı... Orası devletin olduğunda , çalışanların maaşları , sigortaları , yiyecek içecek , yol masrafları devlete boş bir gider görünümü veriyor. Bunun sonucunda devlet fazla bir kâr elde edemiyor.. Fakat bura özelleştirildiğinde sadece oranın vergisini alır diğer türlü maaş , sigortalama vb işlemler özel kişiye ait olur. Dolayısıyla devlet zarar değil sürekli kâr elde etmiş olur.. Sürekli vergi akışı kazanılmış olur ve özelleştirilen kurum kuruluşları ise sürekli maliye tarafından mercek altında olur ... Yani bunun dışında bilmediklerim varsa yazarmısınız ? :)
ozellesen kurumlardan zarar eden bir tane soyle tmm haklısın dicem. bu kurumların her birisi satıldıgı fiyatları 3-4 bilemedin 5 yılda kar(toplam hasılat-toplam maliyet) olarak devlete getiriyordu zaten. bu kurumlar resmen yabancılara peşkeş cekildi, akp nin kapatılma davasına en cok karsı cıkanlar kim?avrupa israil amerikadaki yandasları, o sirketlerle ortaklıgı olan siyasiler.
 

MULC

New member
Türkiye’de Özelleştirme Çılgınlığı
18 Eylül 2007 - Prof. Dr. Cihan DURA

Özelleştirme “kamu mülkünün yerli ya da yabancı özel şahıslara satılması, devletin ekonomik ve sosyal rolünün daraltılması, sosyal güvenlik hizmetlerinin en düşük düzeye indirilmesi” demektir.


Özelleştirme Batı oligarşisinin kendi çıkarı için, kendi koşullarına göre geliştirdiği Neoliberalizm’in bir gereğidir. Neoliberalizm, dünyaya 1979 yılından itibaren hâkim olmaya başlamıştır. Neoliberalizm, köhne liberalizmin yeni versiyonudur. dayanışmaya (barışa) değil, rekabete (savaşa) dayanır. Neoliberalizm’e göre devlet (kamu sektörü) küçültülmeli ve etkisizleştirilmelidir. Nasıl? Özelleştirme yoluyla...

A) Türkiye’de özelleştirme süreci üç döneme ayrılabilir: 1980’li yıllar, 1990’lı yıllar, 2000 sonrası. 1980’li yıllarda satış için gerekli hukuki altyapı oluşturuldu. KİT yatırımları önemli ölçüde daraltıldı. 1990’lı yıllar yoğun bir ideolojik koşullandırma kampanyası ile başladı, satışlar arttı. Özellikle “Büyük Sermaye”, bu ihanet yarışının hep ön safındadır. Bu aşama 2002 yılı sonunda tamamlanmıştır. Özelleştirme asıl “altın dönem”ini bu tarihten sonra, yani AKP iktidarında yaşamış, kamu işletmelerinin elden çıkarılması korkunç boyutlara ulaşmıştır. Denebilir ki AKP Türk kamu sektörü üzerinden buldozer gibi geçmiştir. Türkiye’nin en kârlı kuruluşları aydınların, bürokratların, askerlerin gözü önünde -en olumsuz koşullar altında- birer birer elden çıkarılmıştır. Elde satılacak sanayi tesisi hemen hemen kalmadığından, bu sefer de gözler altyapı tesislerine, doğal kaynaklara çevrilmiştir: Şimdi de otoyollar, köprüler, topraklar, akarsular sıralarını bekliyor. Özelleştirmeler nükleer santral, elektrik enerjisi alanlarına yayılacak; bu arada TEKEL ve elde kalan şeker fabrikaları da satılacak. Ve ben kendi kendime soruyorum:Bu vatanı korumakla görevli olanlar bundan sonra neyi koruyacaklar? Bunlar Vatan’ı topraktan, dağdan tepeden, çakıl taşından mı ibaret sanıyorlar? Görmüyorlar mı: “Şehitlerimizin yattığı” topraklar bile yabancıların malı oluyor!

B) Ne yazık ki 22 Temmuz’da halkımızın %47’si AKP’ye marifetlerine devam etme imkânını verdi. Önümüzdeki dönemde şunları yapacaklar:

- Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 19 Nisan 2007’de aldığı karar gereği, otoyol ve köprülerin özelleştirme işlemleri 2008 yılı sonuna kadar tamamlanmış olacak.

- 60. Hükümet’in kritik kararlarından biri de elektrik özelleştirmeleriyle ilgili: 2007’de tamamlanacak çalışmaların ardından 2008 yılı içinde elektrik dağıtım ihaleleri gerçekleştirilecek.

- Atılacak adımlardan biri de Hükümet kurulur kurulmaz, TEKEL’in sigara bölümünün özelleştirilmesi, yabancıya satılması olacak.

- Varlık satışı olarak gerçekleştirilecek özelleştirme için yurt içi ve yurt dışından 5 ayrı grup hazır beklemektedir.

- Türk Hava Yolları, çeşitli limanlar ve şeker fabrikaları da özelleştirilecek yerler arasında bulunuyor. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi 2006 sonunda durdurulmuştu. Yeni dönemde Kayseri Şeker Fabrikası, Bor, Ereğli ve Ilgın Şeker fabrikaları ilk aşamada özelleştirilecek tesisler arasında yer almakta.

- İkinci AKP Hükümeti’nin önündeki bir başka kritik karar PETKİM konusunda olacak. PETKİM’i alan Kazak-Rus “TransCentralAsia Petrochemical” grubu ortaklarının kimliği tartışma konusu olmuş ve ihalenin arkasında Ermeni sermayesinin bulunduğu ortaya çıkmıştı. Özelleştirme İdaresi de bu iddiaların inceleneceğini bildirmişti. Konuyla ilgili son kararı Özelleştirme Yüksek Kurulu verecek.

- AKP iktidarının yeni dönemde en önemli önceliklerinden biri de nükleer santral ihalesi olacak. Seçim öncesi bu konuda adım atan ancak başarılı olamayan AKP, yeni dönemde önce bu konuda düğmeye basacak. Hükümet, özel sektörle uzun süren görüşmeler yaptı. Ağırlıklı görüş bu işi özel sektörün üstlenmesi, devletin de gerektiği yerde devreye girmesi yönünde. İhale çerçevesinde yapımcı firmalara, nükleer santral kurulduktan sonra 15 yıl elektrik alım garantisi verilmesi öngörülüyor.

- Kurbanlık koyun gibi şu anda satış sıralarını bekleyen başlıca kamu varlıkları ise şunlar: Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Boğaziçi Köprüsü, Edirne-İstanbul-Ankara Otoyolu, İzmir-Aydın Otoyolu, Pozantı-Tarsus-Mersin Otoyolu, Tarsus-Adana-Gaziantep Otoyolu, Toprakkale-İskenderun Otoyolu, Gaziantep-Şanlıurfa Otoyolu , İzmir-Çeşme Otoyolu, İzmir ve Ankara Çevre Otoyolu , Başkent Elektrik Dağıtım AŞ, Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ, İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ, TEKEL Sigara Fabrikası, Türk Hava Yolları, Kayseri Şeker Fabrikası, Bor Şeker Fabrikası, Ereğli Şeker Fabrikası, Ilgın Şeker Fabrikası.[1]

C) AKP’nin çılgınlık derecesine varan özelleştirme saplantısını, akıl dış bir uygulama olarak gören ben; uzun süredir şu görüşü savunuyor, özelleştirme uygulamalarını şiddetle eleştiriyorum: Türkiye’de yapılan özelleştirmeler halkımızın ihtiyacından doğmamıştır. Tam tersine Türkiye’ye büyük zararlar vermiştir. Özelleştirme, Emperyalist Batı’nın ihtiyacı olup onun ve aramızdaki işbirlikçileri tarafından Türkiye’ye dayatılmıştır. Özelleştirme, Batı’nın “merdiveni itme” stratejisisinin bir gereğidir. Peki, ben özelleştirmelere böyle şiddetle karşı çıkarken yalnız mıyım? Kesinlikle hayır, başkaları da var. Birçok özelleştirme muhalifi arasından, burada üç örnek vermekle yetineceğim.

1) Prof. Dr. Baran Tuncer, Türkiye’nin “duayen” iktisatçılarındandır. Ankara Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmış, Orta Doğu Teknik, Hacettepe ve Bilgi üniversitelerinde ders vermiştir. 1934 doğumlu olan Baran Tuncer liberal eğilimli iktisatçılarımızdandır, dolayısıyla özelleştirme yanlısıdır. Ancak bilim adamı olduğu için bir kayıt koyar: Özelleştirmede ana amaç işletmelerin daha verimli çalışmasını sağlayarak ekonomiye yaptıkları katkının artırılması olmalıdır. Bu amaca yönelik olarak yalnız zarar eden değil, kâr eden kuruluşlar da özelleştirebilir. Yeter ki ana amaca hizmet etsin. B. Tuncer “gerçek anlamda özelleştirme” dediği bu anlayıştan hareketle AKP’nin yaptığı tarzda özelleştirmeyi şiddetle eleştiriyor; bir yazısından[2] aşağıda özetliyorum.

Özelleştirme adı altında yapılan tesis satışlarına bir yenisi daha eklendi: PETKİM… Satışın tarafları, televizyon ekranlarında gördük, birbirlerini kucaklayarak sevinçlerini sergilediler. Beni en fazla etkileyen ise, şu oldu: Şirketin yeni sahipleri; PETKİM'i Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev'e hediye etmek için aldıklarını söylüyordu! Biz ise babalarından miras kalan malları satışa çıkaran müflis evlatlara benziyorduk. Sanki diğer ülkelerin zenginleri “Türkler yine paraya sıkıştı, bir şeyler satsalar da alıp dostlarımıza hediye etsek” diye sabırsızlıkla bekleşiyorlar. Ya da bugün satın aldıkları bir tesisimizi, birkaç yıl sonra çok daha yüksek bir fiyata satıp havadan para kazanma peşindeler.

Halkımızın geçmişte dişinden tırnağından artırarak sağladığı birikimin ürünü kuruluşları satarak aldığımız para ile bari borçlarımızı kapatabilsek ya da hiç olmazsa azaltabilsek… Nerede? O da olmuyor: Sağlanan bütün özelleştirme gelirlerine rağmen iç ve dış borçlarımız artmaya devam ediyor. O zaman şu soru geliyor akla: Özelleştirmeden gelen paralar nereye gidiyor? Ekonomi için gerekli altyapı yatırımlarına mı gidiyor? Bazı reformların yapılmasına mı destek oluyor? Ne yazık ki hayır, bunların hiçbirisi söz konusu değil. O parayla yaptığımız, daha fazla mal ithal etmek; daha büyük cari açıkları kapatmak... Bunlara bağlı olarak da biraz yüksekçe bir büyüme hızını sürdürmek… Bu ise AKP iktidarına “ekonomiyi büyüttük” diyerek övünme fırsatı veriyor. Bari büyüme ile birlikte istihdamı da artırabilsek, onu da beceremiyoruz. İktidardaki yöneticilerin çoğunun ticaret dışında bir deneyimleri yok. Önlerine gelen her şeyi “babalar gibi” satmaya girişmeleri bundan olmalı. PETKİM satışından sonra Bakan Kürşad Tüzmen, bir marifetmiş gibi "PETKİM'i satıp ülkeye para kazandırdık" diyebiliyor. Babadan kalanı satarak “para kazanmak” dünyanın en kolay işi, bunu herkes yapabilir. Zor olan, yeni tesisler kazandırmak ekonomiye, insanlara iş olanakları sağlamak…

Kimileri ise özelleştirmeye yalnızca cari açığın yönetilmesi açısından bakıyor. Özelleştirme gelirini doğrudan yabancı sermaye girişi olarak değerlendiriyor ve şöyle diyorlar: “Cari açık büyük, doğru; ancak bu açık sıcak paradan ziyade doğrudan yabancı yatırımla finanse ediliyor.

O yüzden de korkulacak bir şey yok. Her şey sağlıklı.” Biz böyle olduğunu kabul etsek bile, şu da bir gerçektir ki onun da bir sonu var. Birgün gelecek elde satılacak bir şey kalmayacak; o zaman ne yapacaksınız?

Son olarak Oyak Bankası'nın satışı ile birlikte bankacılık sektörümüzde yabancıların payı yüzde 42'ye yükselmiş bulunuyor. Sermaye piyasasından aldıkları banka hisse senetleri de dahil edilirse, yabancı sermayenin bankalardaki payı rahatlıkla yüzde 50'nin üzerine çıkıyor. AKP iktidarının, ekonominin en önemli sektörlerinin yabancı şirketlerin denetimine geçiyor olmasından rahatsızlık duymadığı açık. Oysa, pek çok ülke yabancıların finans kesimine girmesi durumu karşısında fazlasıyla duyarlı davranıyor. Finans kesiminde denetimi yabancılara kaptırmış olan ülkeler ise, şimdi bunun büyük sıkıntısı ve pişmanlığı içindeler. Sayın Baran Tuncer şöyle bağlıyor yazısını: Her şeyi satarak bir yere varılamayacağını anlamak zorundayız.

Ben de diyorum ki bu tehlikeyi ve daha nicelerini keşke halkımızın yüzde 47’si de bilebilseydi. Atatürkçüler işte asıl göreviniz bu: Gerçekleri halka götürebilmek, AKP’nin politikalarının yanlışlığını somut olarak göstererek onu ikna edebilmek.

2) Hükümetin özelleştirme uygulamalarını eleştirenlerden biri de muhalif yazarlarımızdan Hasan Pulur. Bakın, bu duayen gazetecimiz de neler yazmış, Türkiye’deki özelleştirme faciası hakkında[3]: Devletin ve milletin malını, saçı bitmedik yetimin hakkını ne idiğü belirsiz kimselere haraç mezat satarken, bir marifet yapmış gibi, "Satarım, babalar gibi satarım!" diyenlerin "ulusal çıkar" sözünü duyunca tüyleri diken diken oluyor. Ne demektir ulusal çıkar? Küreselleşen dünyada "ulusal çıkar" gibi kavramların lafı mı olur hiç? PETKİM gibi bir kuruluşu, "Sen kimsin?" diye soranlara adını bile söyleyemeyen birileri satın alırsa ne olur? "Ne olur, hiçbir şey olmaz! Adam fabrikayı yükleyip dışarıya kaçırmıyor ya!" gibi anlamsız cevaplar verilir, örnekler sıralanır. Avrupa'da kim kime ne satmış misali... Acaba öyle mi?

Sekiz yıl süren Irak-İran savaşı Kuveyt'i zengin etmiş, Irak ve İran ekonomisi çökmüştür. Kuveyt elde ettiği petrol geliriyle Batı Avrupa'da ve Amerika'da büyük şirketlerin hisselerini satın almaya koyulmuş; bu arada İngiltere'nin önemli petrol şirketi BP'nin hisselerinin yüzde 22'sini ele geçirmiştir. Ünlü İngiliz devlet adamı W. Churchill, petrolün gelecekteki stratejik önemini düşünerek BP hisselerinin en az yüzde 51'nin devletin elinde kalmasını öngörmüştür. Şu dinozorun yaptığına bakın, ta 1914'te bunları düşünüyor, bu mu devlet adamlığı? Devlet adamlığı önüne geleni "babalar gibi satmak!" Her neyse, Churchill'in bu kararını İngiltere Başbakanı Margareth Thatcher kaldırır. Kuveyt de bu sayede BP'nin yüzde 22'sini alınca, Londra'da alarm zilleri çalmaya başlar. İngiliz hükümeti harekete geçer, baskı uygulayarak Kuveyt'in hisselerini yüzde 10'a düşürtür. İşte "ulusal çıkar" budur. "Ulusal Çıkarlar" kitabında buna başka örnekler de veren Onur Öymen şöyle diyor: "Batılı devletler önemli şirket hisselerinden büyük payların yabancılara satılmasına sıcak bakmazlar.” Gelin de bu gerçeği devletin malını " babalar gibi satarım!" diyerek ortalığı yıkanlara anlatın.

3) Üçüncü eleştiri Selahattin Altıer’e ait. Bu yazarımız eleştirilerini, özelleştirmeye uluslararası açıdan bakarak formüle ediyor, özetliyorum[4]: Bugün Dünyada başta ABD olmak üzere diğer zengin ülkelerce estirilen globalleşme (küreselleşme) rüzgârı ülkemizi de kapsamına almış bulunuyor. Globalleşmenin doğal araçlarından biri özelleştirme olarak görülüyor. Ülkemiz globalleşme yoluyla Dünya ekonomisine entegre edilmek istenmektedir. Bu süreçte ülke borçları dört buçuk yılda 300 milyar dolardan 500 milyar dolara çıkmış, cari açık 33 milyar dolar olmuş, dış ticaret açığı 50 milyar dolara tırmanmıştır, Gelir bölüşümü adaletsizliği daha da artmış, işsizlik çoğalmış, ülkenin büyük kesimleri fakirleşmiştir. Peki, çare olarak ülke mallarının satışı dışında başka bir yol yok mudur?

Venezüella Devlet Başkanı Chaves globalleşmenin ve onun araçlarından özelleştirmenin ülkesine zarar verdiğini görerek, IMF ve Dünya Bankası ile ilişkilerine son vermiştir. Petrol sektöründeki şirketleri yabancılardan satın alarak devletleştirmiştir. Böylece yabancı petrol şirketlerinin elde ettiği devasa kârlar devlete [halka] geçmiştir. Demek ki globalleşmenin uygulayıcısı IMF ve Dünya Bankası olmadan da bir Dünya kurulabilmektedir. Venezüella’nın uygulaması; devletin malını satmak yerine, tam tersine kritik ve yüksek kârlı sektörlerin devletleştirilmesinin ülkeye faydalı olduğunu ortaya koymuştur. Başkan Chavez bankacılık sektörünü de devletleştirmeyi planlamaktadır. Venezüella’nın yaptığı uygulama akla hemen Türk Telekom’un satışını getirmektedir. Türk Telekom’un 2006 yılı kârı 3,8 milyar YTL’dir. Bu meblağ bugünkü kurlardan 2,8 milyar dolar yapar. Bunun 1,5 milyar doları yabancı ortak Oger’e düşmektedir. Oysa Oger özelleştirme için sadece 6,5 milyar dolar ödemiştir. Kendini dört yılda amorti eden bir yatırım dünyada zor bulunur. Böyle özelleştirmeler halkımıza nasıl yararlı olabilir?

Sonuç olarak derim ki “aklın yolu bir…” Ama “akıllar” akılsa… Yukarda dört yazar ana fikir olarak aynı sonuca ulaşıyor: AKP tarzı özelleştirme yanlıştır, bir cehalettin eseridir. Türkiye’nin düşmanlarının projesidir. Ekonomimiz bu yoldan çok büyük zararlara uğramakta, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği karartılmaktadır.

Toplum hayatında öyle muzır sonuçlar vardır ki yıllar sonra kendini belli eder, ancak o zaman da iş işten geçmiş olur.

Bilimsel gerçeklerde demokrasi sökmez, oy çokluğu kesin bir ölçüt değildir.

Türkiye’nin gidişi hiç iyi görünmüyor. Bir yol bulunup bu cahilce politikalara son verdirmelidir



bunu okuyup üzerine biraz düşünün
 

algoritmaA

New member
şahsım adına ozellştirmelere herzman destekciyim ama %51 satılması ve yer altı kaynakları yada gerçkten milli değerlerimizin satılmasına şiddetle karşıyım...bunun dışında yapılan ozellştirmelerede sonuna kadar desteğim..
 

space0020

New member
benim anlamadıgım neden hep yabancılar..... yok mu bu ulkede buraları alacak vatan evladı ....... var ama almıyorlar..... neden almıyorlar bırde bunlara bakmak lazım..... hadı hukumet bir hata yaptı ozellestırdı peki neden biz almadık..... yeri geldiginde cıkıp tv lerde hukumete kızan zengin iş adamları o zamanlarda nerelerdeydi..... madem vatanını cok sevıyorsun adamların bır verdıgıne sen on ver al .... her zaman soyluyorum madem satılacak madem ozellesecek biz alalım.... ama almıyoruz cunku bizler kolay para kazanma pesindeyiz, oraları en az bi bes sene calıstıracaksında oyle kara gececeksin bu da bizim işimize gelmiyor...... bır gunde trılyonlar kazanmak varken kım bekler fabrıkaların karını....... arastırın butun bu yabancıların hepsının ufak tefek turk ortakları vardır onlarda bır kac sene sonra yabancılara devrederler butun hısselerını......bızde oyle bakar kalırız..... ve buralarda konusmaya devam ederiz.......
 

Metallica_17

New member
Bende Onu Diyecektim Space0020 ... Yani özelleştirme sırasında Bir kural bir kanun yok Türkler katılamaz diye... Hisse satışa çıktığında neden hiç bir türk ben varım demiyor kafam almış değil...
 

alpercan32

New member
1. Tim çok teşekkürler....

Ama boşuna

Senin de dediğin gibi yazarak olmuyor,
inan ki çizerek de olmayacak.

İnsanların gözlerinin içine soksan bu bilgileri
yine de görmemekte direnecekler.

Özelleştirilen bu işletmeler zamanın da özel sektörün gücünü aştığından devlet tarafından yapıldı. Sonra da siyasiler tarafından arpalık olarak kullanıldı. Şimdi de devletin sırtında kambur bahanesi ile satılıyor.

Bahaneler hiç de gerçekçi değil.
Özelleştirme tamam da niye hepsini yabancılar alıyor?
Güya ithal sermaye getiriyorlar. Yabancı sermaye sadece para getiriyor.
Özelleştirme ile gelen sermaye yeni yatırım yapmıyor.
Türkiye' deki toplam üretimde görünür bir artış olmuyor.
İşsizlik azalmıyor, artıyor. Vergi artmıyor. Teknoloji gelişmiyor,
Sadece üretimdeki yatırımlar el değiştiriyor.
BÖYLECE TÜRKİYEDEKİ SEKTÖRLERİN TAMAMINA YAKINI YABANCILARA GEÇİYOR.
STRATEJİK İŞLETMELERİN TAMAMI YABANCILARIN ELİNDE.

Hala bazıları özelleştirmeye Alkış Tutuyor.
Ben de onlara Alkış Tutuyorum
:clap:clap:clap:clap:clap:clap:clap:clap
 

GebzeLi

Altın Üye
AKP'nin ne yapıp ne yapmak istediği ortada.AB a$kıyLa üzerindeki asker baskısını KaLdırmak için bir takım amaçLara uLa$mak için Sevr hükümLerine benzer hükümLer AB ye girecez diye yutturuLuyor bizLere...FabrikaLar özeLLe$tiriLiyor LimanLar kuLLanıLamıyor vs vs vs...
 

jekkeyn34

New member
Saygıdeğer üye eğer sen bu kadar düşünceli isen neden OYAK'ın ilk sahibini yöneticilerininin kim olduğunu ve bu yöneticilerin OYAK'ı KİME SATTIĞINI .......... YAZMIYORSUN Ya da harita etmiyorusun.. lütfen bir saniye dürüst ve etik olsak bu işte bir iş olmadığını daha iyi anlarız..
 

Kara Kartal

Banned
Bazılarımız okumayı pek sevmiyor en iyisi satılan yerleri satınalan ülkelerin bayrağıyla sunmak diye düşündüm.
Her fırsatta kan kustuğumuz meşhur israil, amerika, yunanistan ve ingilizler nasılda sarmış etrafımızı.
emeğine sağlık..dediğin gibi okumayı bazılarımız sevmiyor.ayrıca okuduklarınıda anlıyamıyor
-bir ********** diorki devlet işletmeci olmamalı burası komnis bir ülkemi..

aslında konular bu *********** anlıyacağı basitlikte olmalı..tekrardan sağol

-bir devlet güçlü olduğu oranda halkı refah içindedir.
-zayıf bir devlet bir karar alacağı zaman kırk yerden izin ister.
-zayıf bir devlet sermayenin oyuncağı dır

 

HTML

Üst