MHP (Milliyetçi Hareket Partisi)

marjinal99

New member
Üstad N. fazılın kasidesinden bir alıntı ....


Allahsızın nefret, Namussuzun dehşet,Yüreksizin heybet, Başıboşun mihnet, Devrimbazın zulmet, Eyyamcının şirret, İnmelinin sıklet, Anarşistin devlet, Komünisttin illet sandığı sen "
ülkücülük şereftir ..


Bayrağın dinin ve devletin en büyük savunucularıdır onlar. Kimi zaman vatanperver bir aşık, bazende eli silahlı bir militandır onlar. Namerdin sofrasına azrail olur. Mazlumun yanına gardaş..

Vatanın teminatıdır O, türk devletlerinin gurur kaynağı, tek dertleri üniter yapıdır bölünmezlik, gerektiğinde vatan için kan da dökerler kuvayi milleye gibi.. Hele bir ozanları vardır ki sorma! Ozan Arif gibi.. O söyleyince yer titrer bozkurtlar uyanır, Siz sessiz göründüğüne bakmayın vaktin dolmasını bekler O her daim..

Birliktelik tek gayeleridir, bölünmezlik...

Onlar heryerdedir ki öyle olmalıdır da zaten, bozkurtların terk etmesi ne demek bu ülkeyi kan emici sırtlanlara emanet etmektir devleti.. Bu yüzden siz rahat olun, biz öyleyiz zaten...

Mitinglerde, döviz pankart taşımaz onlar, pek bellide etmezler namerde,, ensesinde olduğunu, zamana inanırlar, zamanını beklerler.. Onların sabrı iradesi güçlüdür yeri peygamber evi yolu Allah yoludur..Birgün vatan için dini için şehit düşeceklerine inanır, tarihin ve tarihin tekerrür etmesidir O'nlar..

Dış mihrakların korkulu gözlerle takip ettiği, adım atmayı sevmeyen, yeri geldiğinde büyük basan, ülkücü mücahitlerdir O'nlar..


Sümsüklerin alaycı eylemlerine sabrımızı yokluyanlara gelmeyiz biz.. Dedim ya hani herşeyin zamanı var, tilki hükmü varsa bozkurt'un töresi var hele bir şafak söksün ya hani TÜRKÜNDE cevabı var
 

bosver

New member
Sümsüklerin alaycı eylemlerine sabrımızı yokluyanlara gelmeyiz biz..


Bu söz herşeyi en güzel biçimde anlatıyor.....
 

marjinal99

New member
teşekkür ederim ülküdaşlarım..
Bildiğim ve yaşadığım ülkücülüğü az çok anlatmaya çalıştım sizlere.
 

arap_ninja

New member
ülkücülük şereftir



ülkücüler çok şerefli ve namusludur
şerefininde namusununda bu foto belgesi olmuş
 

marjinal99

New member
ülkücülük şereftir



ülkücüler çok şerefli ve namusludur
şerefininde namusununda bu foto belgesi olmuş
bak arap arkadaş sürekli bu resmi yayınlıyosun ? Merak ediyorum sebebi nedir?
onlarda bu ülkenin vatandaşı değil mi? onlarda insan değil mi? yok onlar vatan haini diyosan, birazda onları eleştiren mesajlar yaz konular aç ki hep beraber olalım, üzerlerine gidelim...
bu şekilde hangi yanı temsil ettiğini anlayamıyorum...
 

Kan_Koksun

New member
Allahsızın nefret,
Namussuzun dehşet,
Yüreksizin heybet,
Başıboşun mihnet,
Devrimbazın zulmet,
Eyyamcının şirret,
İnmelinin sıklet,
Anarşistin devlet,

Komünisttin illet sandığı sen, bütün bu menfilerin top yekün ve müşterek düşmanı olduğuna göre acaba nasıl bir Müsbet belirtmekte veyabelirtme yolunda ilerlemeye davetli bulunmaktasın?...
Bunca hıyanet tipinin bir arada düşmanı olabilmen riyazi bir katiyetle ispat eder ki, Sen sanıldığın ve tanındığın gibi olmak:
Böyle bir sanılma ve tanınmanın kıymetini gerçekleştirmek borcundasın!
Sanıldığın ve tanındığın gibi ol!
Allah seni düşmanlarınca sanıldığın ve tanındığın üzere yetiştirsin!...
Allahsızın.Vatansızın.Namussuzun.Yüreksizin. Başıboşun. Devrimbazın. İnmelinin. Anarşistin.Komünistin gözünde ben buyum!. Demekten üstün bir hüviyet ve hak tespitin olamaz! Tezini kötülerin antitezinden devşirmek nasibi ne büyük talih!...

Allaha hamdet !...

N.F.KISAKÜREK



Birde Ülkücülere Adam Dövüyorlar Derler Kim Görmüş Adam Olanı Dövdüğümüzü!!
 

ikRa

Banned
önceLikLe her cümLesini tüyLerim diken diken okudum
çok güzeL hazırLanmış bir yazı
Kan Koksun sana da ayrıyetten teşekkür etmek isterim bu güzeL yazın için

güzeL tespitLer güzeL duyguLarın oLduğu bir yazı
ama bazen gerçekLeri görmek körü körüne bağLanmamak gerekLi...
4 Nisan 1997 de bu inandığımız dava tek Liderini son başbuğunu kaybetmiş
Ve o günden dava adına ne varsa son buLmuştur

Bu davayı AnadoLuya köy köy beLde beLde bucak bucak yayan
Davanın yetiştirdiği en büyük dava adamı biLe bugün ihraç konumundaysa
Daha üzerine yorum yapıLacak sırtLanıLacak bir dava oLmadığı için aşikardır
Tek diLeğimiz o dur ki nazLı üç hiLaL eskisi gibi deLicesine daLgaLansın
Boynu bükük bozkurt ait oLduğu hiLaLin başında hep kaLsın..
TitreyeLim ve tez zamanda kendimize döneLim inşaLLah

Allah Türkü Korusun ve Yüceltsin..!
 

osmanalp23

New member
ne demiş ALPARSLAN TÜRKEŞ ;


ÜLKÜCÜLER İNSANLIK ALEMİ İÇİNDE;
NE UŞAK OLMAYI,NE BAŞKALARINI UŞAK OLARAK KULLANMAYI KABUL ETMEYEN,
ŞEREFLİ BİR BAYRAĞIN TAŞIYICISIDIRLAR...
 

giyotin

New member
güzel bir yazı kardes eline sağlık..ama bu yazdıkların biraz eskide kaldı gibime geliyor..herşeyin zamanla değişmesi gibi bu akımda bana göre zamanla değişime uğradı..bu tamamen kendi fikrimdir arkadsalar kimse baska yöne çekmesin..
 

Vtnsvr

New member
Tebrikler turbo;Alt yapısı olmadan,araştırmadan,sokak çocuklarından ögrendiklerini burda milliyetçilik sananlara gerçek milliyetçiligin ne oldugunu göztermişsin.
 

USLanmAZ™

FORMUN USLANMAZI
bu mesaj sana ait.



buda sana ait




bu mesaj da sana aitt

dünyadan haberin yok senin kendi kıçındanda haberin yok gelmiş milliyetçi geçiniyorsun...
dtp ye açılmış kapatma davasından haberin yok
gelmiş akp ye açanlar niye dtp ye açmıyor diye soruyorsun
herkesi kendin gibi sanma
anandan bacından haberinde yoktur senin
kıçındanda haberin yok seninn
senin ve senin gibi cahil cühelanın ülkücülüğün bukadar olur
bas gitt bir daha milliyetçiyim deme gerzek herifff




sen ne kadar araştımacıymışsınki ülkenden haberin yok
basss gitt çakkallll..sen ülkücü değil arap hayranı ümmetçisin
bir daha ülkücülük lafını ağzına alma gerizekalı

bu mesajda mhp konusunu açan ülkücü geçinen zavallının mesajı buyrun inceliyelim


kemalizmi faşist diktorya olarak tanımlayan bu zavallı kendini milliyetçi sanıyor
buyrun ikinci mesaj tam bomba



burdada kemalizmi dinsizlik olarak tarif etmiş

maleseff ülkücü geçinen ler milliyetçi felan değil bunların alayı ümmetçi
kemalizimle alakaları yok
bunlar çakkallll
bunlar soysuz
bunlar mhp li
bunlar cahil
mhp den ayrılmamın sebebi bu ümmetçi zeka özürlüler yüzündendir
Atatürkçülüğü dinsizlik sanan faşist diktorya sanan bu zavallı ülkücü olduğunu yazıyor ayrıca bu konuyuda kendi açıyor
hoşşşştttt

Haddini cok aşma istersen sen birilerine soysuz it çakal dersen.......senin soyun sopun hangi sınıfa dahil oldugundan süpe ederim.....edepli olmadan tartısma olmaz....edepli olmadan insanda olunmaz bi birrrrrr

ikincisi Peygamber efendimizi sevmek...Hadislerini söylemek ve arkasından gitmekle arap hayranı degil müslüman olunur.....beyninin bir yerine yaz bunu....

3.cusu milleti cahil cühalılıkla sucluyorsunda kendinden haberin yok senin.......EVET ümmetciyiz.......her müslüman gibi.........Müslümanlık senin, benim kurallarımla degilALLAH ın kuralları ile olur......Allah müslümanlarınların kardes oldugunu söyler...Müslüman kardeslerimize yardım etmeyi ve bir olmamızı tembihler...........Peygamberimizin ardından gidip müslüman olanlarda ümmettir.........sadece araplar degil....müslüman olmus avrupalıda kardesimiz ve ümmettir ve bizdendir........Bizim ümmetciligimiz de budur......senin kafandaki yada birilerinin kafasında nasıl bir ümmetçilik var bilmiyorum...

4.cüsü ülkücülük hakkında a ahkam kesiyorsun ama......etraftan duydugun iki sözle ahkam kesiyorsun......sana ülkücülügün kurucu rahmetli BAŞBUG TÜRKEŞ in sözünü sözliyeyim kısa ve öz


TANRI DAGINA KADAR TÜRK

HİRA DAGINA KADAR MÜSLÜMANIZ...

ve son olarak kısa ve öz ülkücük...

TÜRKLÜK BEDENİMİZ
İSLAMİYET RUHUMUZ........
 

turboo

New member
Ümmetçiler ve Milliyetçiler!..

Haddini cok aşma istersen sen birilerine soysuz it çakal dersen.......senin soyun sopun hangi sınıfa dahil oldugundan süpe ederim.....edepli olmadan tartısma olmaz....edepli olmadan insanda olunmaz bi birrrrrr
ikincisi Peygamber efendimizi sevmek...Hadislerini söylemek ve arkasından gitmekle arap hayranı degil müslüman olunur.....beyninin bir yerine yaz bunu....
3.cusu milleti cahil cühalılıkla sucluyorsunda kendinden haberin yok senin.......EVET ümmetciyiz.[/SIZE]......her müslüman gibi.........Müslümanlık senin, benim kurallarımla degilALLAH ın kuralları ile olur......Allah müslümanlarınların kardes oldugunu söyler...Müslüman kardeslerimize yardım etmeyi ve bir olmamızı tembihler...........Peygamberimizin ardından gidip müslüman olanlarda ümmettir.........sadece araplar degil....müslüman olmus avrupalıda kardesimiz ve ümmettir ve bizdendir........Bizim ümmetciligimiz de budur......senin kafandaki yada birilerinin kafasında nasıl bir ümmetçilik var bilmiyorum...
4.cüsü ülkücülük hakkında a ahkam kesiyorsun ama......etraftan duydugun iki sözle ahkam kesiyorsun......sana ülkücülügün kurucu rahmetli BAŞBUG TÜRKEŞ in sözünü sözliyeyim kısa ve öz
TANRI DAGINA KADAR TÜRK
HİRA DAGINA KADAR MÜSLÜMANIZ...
ve son olarak kısa ve öz ülkücük...
TÜRKLÜK BEDENİMİZ
İSLAMİYET RUHUMUZ........



bir enkaz daha...bu zat taa ülkücüyüm diyor.ümmetçi olduğunu belirttii
Atatürkçülüğün dışına çıkan hiç bir sapık ideoloji milli değildir milliyetçi olamaz
gördüğünüz gibi üsteki ülkücüyüm diyor ama ben utanıyorum onun adına
başka ülkücü varsa gelsin

Ne Mutlu TÜRKÜM Diyene!


Ümmetçiler ve Milliyetçiler!..


"Milliyetçiler"; "Türk - İslam Sentezi"nin kendilerini yok edecek bir tuzak olduğunu yıllar yılı fark edemediler!.. "Ümmetçiler"in Arap milliyetçiliğine hizmet eden İslam şeriatçıları olduklarını göremediler!.. Ulusal kimliği (Türk kimliğini) kabullenmeyen ümmetçilerin karşısında direnç gösteremediler!.. Ve ümmetçiler, milliyetçilerin sırtında yol katederek bugünlere geldiler!..

O. Doğu SİLÂHÇIOĞLU

Türkiye'de "milliyetçilik" ; sonunda Türk ulusunu kendi yurdunda dinsel bir topluluğa dönüştürme amacı güden "ümmetçilik" tuzağına düştü!.. Milliyetçi olduklarını söyleyenler öngörüsüz değerlendirmelerle son dönemde Türkiye'yi üç kez zora soktular!.. 57'nci hükümeti sonlandıran ve Türkiye'yi "siyasal İslam" iktidarına mahkûm eden bu dar görüşlülük; 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde de egemen oldu!.. Son adımda ise Türk ulusunu ortaçağ karanlığına götüren toplumsal bir ayrışmanın zeminini oluşturdu!.. Tarihin gerçekleri unutuldu!..

Çarpıtılmış tarih

Türkler Arapların putlara taptığı dönemde Orta Asya'da, Tanrı bilincinde Şaman inancında yaşamaktaydılar!.. İslamiyetin yayılma süreci başında (MS. 632) Arap ordularının saldırısıyla karşı karşıya kaldılar. Yüz yılı aşkın bir mücadele sonunda bölge tümüyle Arapların istilasına uğradı!.. Türkler teslim oldular (MS. 751)!.. Arap tarihçi İbn-i Dahak vahşeti şöyle anlatıyordu: "Katledilmeyen çocuk, ırzına geçilmeyen kadın kalmamıştı!.. Türkler diri diri yakılmıştı!.."

Ne acıdır ki, tarihin bu en büyük "Türk soykırımı" sistemli çabalarla unutturuldu!.. Kılıçla katledilen Türklerin İslamı gönüllü olarak kabul ettikleri yalanı uyduruldu!.. Sonradan bu gerçeği ifade eden "milliyetçiler" de "ümmetçiler" tarafından susturuldu!..

Yok edilen kimlik

Türkler çokuluslu Osmanlı İmparatorluğu döneminde yönetim kademelerinden uzaklaştırıldı!.. "Türk kimliği" yıkıma uğratıldı!.. Tüm coğrafyada Türkler; "etrak-ı bi idrak" yani "aptal Türk" olarak anılmaya başlandı!.. İmparatorluk topraklarında diğer uluslar, kimliklerini koruyarak yaşarlarken Türkler, İslamiyetin ulusçuluğu reddeden, ümmetçiliği esas alan anlayışı içinde kimliklerinden arındırıldılar!.. "Türk'üm" diyemedikleri için, yalnızca "Müslümanım" demek zorunda kaldılar!..

I. Dünya Savaşı'nda Filistin cephesinde, ihtiyat zabiti olarak görev yapan Falih Rıfkı Atay, "Zeytin Dağı" adlı eserinde şöyle diyordu: "Suriye, Filistin ve Hicaz'da, 'Türk müsünüz' sorusunun birçok defalar cevabı 'estağfurullah'dı!.."

Zaten Osmanlı hanedan mensupları da kendilerini "Türk" görmüyorlardı!.. Prof. Dr. Bozkurt Güvenç' in belirlemesiyle; "Türk Osmanlı idi ama, Osmanlı Türk değildi!.."

Ulus milliyetçiliği

"Türkiye Cumhuriyeti" kurulduğunda Atatürk , yeni devleti kuran halkı "Türk ulusu" olarak tanımladı!.. Ona bir ulusal kimlik kazandırdı. "Yurtseverlik" temelinde "ulus bilinci" geliştirmek için, eylem ve söylemlerinde Türk ulusunu yüceltti!..


Atatürk bugün kimilerinin "ecdat" olarak gördüğü ve "laf söyletmem" dediği Osmanoğulları'nın Türklükle ilişkisini şöyle açıklıyordu:

"Anadolu-Rumeli insanı, elbette bizim insanımızdır. Bizler o insanların devamıyız. Ama bizim atamız Osmanlı Hanedanı değil!.. Biz hanedan soylu değiliz!.."

"Osmanoğulları 600 yıldan beri zorla Türk ulusunun egemenlik ve saltanatına el koymuşlardır. Şimdi de Türk ulusu, bu saldırılara artık yeter diyerek, ayaklanarak egemenlik ve saltanatını doğrudan kendi eline almış bulunuyor!.."

Soy milliyetçiliği

II. Dünya Savaşı yıllarında (1939-1945) Türkiye'de, "ulus milliyetçiliği" dışında, yeni bir milliyetçilik anlayışı gelişti. Bu anlayış 1900'lü yılların başlarında ortaya çıkan, Orta Asya kaynaklı "Türkçü-Turancı" milliyetçilik anlayışıydı!.. Başka ulusların, özellikle de Çinliler ve Rusların egemenliği altında yaşayan Türklerin özgürlüğünü ve birlikteliğini savunuyordu. Savaştan Almanların galip çıkması halinde Sovyet yönetimindeki bütün Türklerin özgürlüğe kavuşacağını öngörüyordu!.. Ama umulan olmadı!..

Savaş sonrasında Türkiye demokrasiye geçti!.. Yeni dönemde güç kazanan karşıdevrim; ideolojik zemin arayışına girişti!.. Altyapı oluşturmak üzere dine yöneldi!.. Türkiye Sovyet tehdidine karşı NATO'ya ve Müslüman ülkelerin oluşturduğu "yeşil kuşak" içine sokuldu!..

Türk-İslam sentezi milliyetçiliği

"Komünizm" karşıtlığı,Türkiye'de önce "milliyetçi-mukaddesatçı" ideolojiyi; sonra da "Türk-İslam Sentezi" ni doğurdu!.. Bu sentez doğası gereği birlikteliği mümkün olmayan iki öğretinin alaşımıydı!.. Ulus kimliğini reddeden "ümmetçilik" le bu kimliği savunan "milliyetçilik" yapay bir beraberlik içine sokuldu!.. Aslında yapılan, iki öğretinin birbirinden ayrılmaz olduğunu beyinlere çivileme amacını güdüyordu!.. Ardında ise "ulusal kimlik bilinci" ni yok etmeye kararlı güçler duruyordu!..

"Milliyetçiler", "Türk- İslam Sentezi" nin kendilerini yok edecek bir tuzak olduğunu yıllar yılı fark edemediler!.. "Ümmetçiler" in Arap milliyetçiliğine hizmet eden, İslam şeriatçıları olduklarını göremediler!.. Ulusal kimliği (Türk kimliğini) kabullenmeyen ümmetçilerin karşısında direnç gösteremediler!.. Ve ümmetçiler, milliyetçilerin sırtında yol katederek bugünlere geldiler!..

ABD dayatması

Sovyetler sonrasında (1991) dünya egemenliği amaçlayan ABD, Ortadoğu ülkelerinde "ulusal kimlik bilinci" ni yok etmeye yöneldi!.. Yeni bir proje üretti!.. "Büyük Ortadoğu" adı verilen geniş bir coğrafyada yeni bir İslam anlayışı -"ılımlı İslam"- geliştirdi!.. Model olarak da Türkiye'yi seçti!..

Sonuçta Türkiye'de "ulusal kimlik bilinci"nden arındırılmış yeni nesillerin yetiştirilmesi için yeni olanaklar yaratıldı!.. Dinsel kuralların geçerli olduğu bir yaşam tarzı topluma dayatıldı. Bu yolda ümmetçilere en büyük desteği de milliyetçiler sağladı!..

Aslında iki grup arasında derin bir anlayış farkı vardı. Bu fark "Türk milliyetçisi" Nihal Atsız' la, "şeriat ümmetçisi" Mehmet Akif' in düşünce yapısındaki fark kadardı!.. Bugün coşku içinde okuduğumuz "İstiklal Marşı" mızın, 10 kıtalık tüm metnine "Hakk", "ezan", "cennet", "iman" gibi sözcükleri ustalıkla yerleştirmiş, ama bir tek "Türk" sözcüğü için yer bulamamış ümmetçi Mehmet Akif'in yeni ardılları, onun; "Türk Arapsız yaşayamaz. Kim ki 'yaşar' der delidir!.. Arabın Türk ise, hem sağ gözü hem sağ elidir!.." dizelerinde belirttiği yoldan giderlerken, beraberlerindeki "milliyetçiler" gerçekleri göremediler!.. Vasiyetinde (4 Mayıs 1941) Arapları "yeni düşman" , Amerikalıları "yarınki düşman" olarak niteleyen Türk milliyetçisi Nihal Atsız'ın yolunu terk ettiler!.. "Ulusçuluk güden, ulusu için savaşan ve ölen bizden değildir" diyen ümmetçilerin peşine düştüler!..

Gelinen nokta

Ümmetçilerin Türklere bakış açısını ortaya koyan İslam önderlerinin bir söylemi çok anlamlıdır: "O insanlar ki tepsi gibi düz yüzlü, elmacık kemikleri çıkık, burunları basık, gözleri çekiktirler (Türkler); onlar yeryüzünden yok edilmedikçe İslam sâlâh bulmayacaktır!.."

Bugünün dünyasında bunun bir yolu kalmıştır. O da Türklerin Araplaştırılmasıdır!..

Türk-İslam sentezi milliyetçileri; bugün "Ya Allah bismillah Allahü'ekber" diye peşlerinden koştukları ümmetçilerin, gün gelecek kendilerine "Ben Türk'üm" dedirtmeyeceklerini anladıkları an, iş işten çoktan geçmiş olacaktır!.. Unutulmamalıdır ki, ümmetçiler için yalnızca bir değer vardır; o da "İslam" dır!.. Bunu "milliyetçiler" akıllarından hiç çıkarmamalıdır!..





"Baylar, dış siyasanın en çok ilgili bulunduğu ve dayandığı temel, devletin iç örgütüdür. Dış siyasanın, iç örgütle ve ülküsü başka başka ve birbirleriyle bağdaşamayan toplulukları tek sınır içine almış bir devletin iç örgütü kuşkusuz temelsiz ve çürük olur. Bu durumda, dış siyasası da köklü ve sağlam olamaz. Böyle bir devletin, özellikle iç örgütü, ulusal olmaktan uzak olduğu gibi, siyasal yönetimi de ulusal olamaz. Buna göre Osmanlı Devleti'nin siyasası ulusal değil, ancak, kişisel, bulanık ve karasız idi.

Değişik Ulusları ortak ve genel bir ad altında toplamak ve bu değişik ulus topluluklarını eşit haklar ve koşullar altında bulundurarak güçlü bir devlet kurmak, parlak ve çekici bir siyasal görüştür, ama aldatıcıdır. Dahası, hiçbir sınır tanımayarak dünyadaki bütün Türkleri de bir devlet olarak birleştirmek, ulaşılamayacak bir amaçtır. Bu, yüzyılların ve yüzyıllarca yaşamakta olan insanların çok acı, çok kanlı olaylar ile ortaya koyduğu bir gerçektir.

İslamcılık ve Turancılık siyasasının başarı kazandığına ve dünyayı uygulama alanı yapabildiğine tarihte rastlanmamaktadır. Soy ayrımı gözetmeksizin, bütün insanlığı kapsayan tek bir dünya devleti kurma tutkularının sonuçları da tarihte yazılıdır. "Baskıncı ve yağmacı" olmak hevesleri konumuzun dışındadır. İnsanlara her türlü özel duygularını ve bağlantılarını unutturup, onları kardeşlik ve tam eşitlik içinde birleştirerek, insancıl bir devlet meydana getirme kuramının da kendine özgü koşulları vardır.

Bizim aydınlık ve uygulanabilir gördüğümüz siyasal yöntem, "ulusal siyasa"dır. Dünyanın bugünkü genel koşulları ve yüzyılların kafalarda ve duyunçlarda yerleştiği gerçekler karşısında düşçü olmak kadar büyük yanılgı olamaz. Tarihin dediği budur; bilimin, us'un, mantığın dediği böyledir.

Ulusumuzun güçlü, mutlu ve sağlam bir düzen içinde yaşayabilmesi için devletin bütünü ile ulusal bir siyasa gütmesi ve bu siyasanın iç örgütlerimize tam uyumlu ve dayalı olması gereklidir. Ulusal siyasa demekle anlatmak istediğim şudur: Ulusal sınırlarımız içinde her şeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup ulusun ve yurdun gerçek mutluluğuna ve bayındırlığına çalışmak; gelişidgüzel, ulaşılamayacak istekler peşinde ulusu uğraştırmamak ve zarara sokmamak; uygarlık dünyasının uygarca ve insanca davranışını ve karşılıklı dostluğunu beklemektir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, II, a.g.y., s. 322-323)

 

USLanmAZ™

FORMUN USLANMAZI
bir enkaz daha...bu zat taa ülkücüyüm diyor.ümmetçi olduğunu belirttii
Atatürkçülüğün dışına çıkan hiç bir sapık ideoloji milli değildir milliyetçi olamaz
gördüğünüz gibi üsteki ülkücüyüm diyor ama ben utanıyorum onun adına
başka ülkücü varsa gelsin

Ne Mutlu TÜRKÜM Diyene!


Ümmetçiler ve Milliyetçiler!..


"Milliyetçiler"; "Türk - İslam Sentezi"nin kendilerini yok edecek bir tuzak olduğunu yıllar yılı fark edemediler!.. "Ümmetçiler"in Arap milliyetçiliğine hizmet eden İslam şeriatçıları olduklarını göremediler!.. Ulusal kimliği (Türk kimliğini) kabullenmeyen ümmetçilerin karşısında direnç gösteremediler!.. Ve ümmetçiler, milliyetçilerin sırtında yol katederek bugünlere geldiler!..

O. Doğu SİLÂHÇIOĞLU

Türkiye'de "milliyetçilik" ; sonunda Türk ulusunu kendi yurdunda dinsel bir topluluğa dönüştürme amacı güden "ümmetçilik" tuzağına düştü!.. Milliyetçi olduklarını söyleyenler öngörüsüz değerlendirmelerle son dönemde Türkiye'yi üç kez zora soktular!.. 57'nci hükümeti sonlandıran ve Türkiye'yi "siyasal İslam" iktidarına mahkûm eden bu dar görüşlülük; 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde de egemen oldu!.. Son adımda ise Türk ulusunu ortaçağ karanlığına götüren toplumsal bir ayrışmanın zeminini oluşturdu!.. Tarihin gerçekleri unutuldu!..

Çarpıtılmış tarih

Türkler Arapların putlara taptığı dönemde Orta Asya'da, Tanrı bilincinde Şaman inancında yaşamaktaydılar!.. İslamiyetin yayılma süreci başında (MS. 632) Arap ordularının saldırısıyla karşı karşıya kaldılar. Yüz yılı aşkın bir mücadele sonunda bölge tümüyle Arapların istilasına uğradı!.. Türkler teslim oldular (MS. 751)!.. Arap tarihçi İbn-i Dahak vahşeti şöyle anlatıyordu: "Katledilmeyen çocuk, ırzına geçilmeyen kadın kalmamıştı!.. Türkler diri diri yakılmıştı!.."

Ne acıdır ki, tarihin bu en büyük "Türk soykırımı" sistemli çabalarla unutturuldu!.. Kılıçla katledilen Türklerin İslamı gönüllü olarak kabul ettikleri yalanı uyduruldu!.. Sonradan bu gerçeği ifade eden "milliyetçiler" de "ümmetçiler" tarafından susturuldu!..

Yok edilen kimlik

Türkler çokuluslu Osmanlı İmparatorluğu döneminde yönetim kademelerinden uzaklaştırıldı!.. "Türk kimliği" yıkıma uğratıldı!.. Tüm coğrafyada Türkler; "etrak-ı bi idrak" yani "aptal Türk" olarak anılmaya başlandı!.. İmparatorluk topraklarında diğer uluslar, kimliklerini koruyarak yaşarlarken Türkler, İslamiyetin ulusçuluğu reddeden, ümmetçiliği esas alan anlayışı içinde kimliklerinden arındırıldılar!.. "Türk'üm" diyemedikleri için, yalnızca "Müslümanım" demek zorunda kaldılar!..

I. Dünya Savaşı'nda Filistin cephesinde, ihtiyat zabiti olarak görev yapan Falih Rıfkı Atay, "Zeytin Dağı" adlı eserinde şöyle diyordu: "Suriye, Filistin ve Hicaz'da, 'Türk müsünüz' sorusunun birçok defalar cevabı 'estağfurullah'dı!.."

Zaten Osmanlı hanedan mensupları da kendilerini "Türk" görmüyorlardı!.. Prof. Dr. Bozkurt Güvenç' in belirlemesiyle; "Türk Osmanlı idi ama, Osmanlı Türk değildi!.."

Ulus milliyetçiliği

"Türkiye Cumhuriyeti" kurulduğunda Atatürk , yeni devleti kuran halkı "Türk ulusu" olarak tanımladı!.. Ona bir ulusal kimlik kazandırdı. "Yurtseverlik" temelinde "ulus bilinci" geliştirmek için, eylem ve söylemlerinde Türk ulusunu yüceltti!..


Atatürk bugün kimilerinin "ecdat" olarak gördüğü ve "laf söyletmem" dediği Osmanoğulları'nın Türklükle ilişkisini şöyle açıklıyordu:

"Anadolu-Rumeli insanı, elbette bizim insanımızdır. Bizler o insanların devamıyız. Ama bizim atamız Osmanlı Hanedanı değil!.. Biz hanedan soylu değiliz!.."

"Osmanoğulları 600 yıldan beri zorla Türk ulusunun egemenlik ve saltanatına el koymuşlardır. Şimdi de Türk ulusu, bu saldırılara artık yeter diyerek, ayaklanarak egemenlik ve saltanatını doğrudan kendi eline almış bulunuyor!.."

Soy milliyetçiliği

II. Dünya Savaşı yıllarında (1939-1945) Türkiye'de, "ulus milliyetçiliği" dışında, yeni bir milliyetçilik anlayışı gelişti. Bu anlayış 1900'lü yılların başlarında ortaya çıkan, Orta Asya kaynaklı "Türkçü-Turancı" milliyetçilik anlayışıydı!.. Başka ulusların, özellikle de Çinliler ve Rusların egemenliği altında yaşayan Türklerin özgürlüğünü ve birlikteliğini savunuyordu. Savaştan Almanların galip çıkması halinde Sovyet yönetimindeki bütün Türklerin özgürlüğe kavuşacağını öngörüyordu!.. Ama umulan olmadı!..

Savaş sonrasında Türkiye demokrasiye geçti!.. Yeni dönemde güç kazanan karşıdevrim; ideolojik zemin arayışına girişti!.. Altyapı oluşturmak üzere dine yöneldi!.. Türkiye Sovyet tehdidine karşı NATO'ya ve Müslüman ülkelerin oluşturduğu "yeşil kuşak" içine sokuldu!..

Türk-İslam sentezi milliyetçiliği

"Komünizm" karşıtlığı,Türkiye'de önce "milliyetçi-mukaddesatçı" ideolojiyi; sonra da "Türk-İslam Sentezi" ni doğurdu!.. Bu sentez doğası gereği birlikteliği mümkün olmayan iki öğretinin alaşımıydı!.. Ulus kimliğini reddeden "ümmetçilik" le bu kimliği savunan "milliyetçilik" yapay bir beraberlik içine sokuldu!.. Aslında yapılan, iki öğretinin birbirinden ayrılmaz olduğunu beyinlere çivileme amacını güdüyordu!.. Ardında ise "ulusal kimlik bilinci" ni yok etmeye kararlı güçler duruyordu!..

"Milliyetçiler", "Türk- İslam Sentezi" nin kendilerini yok edecek bir tuzak olduğunu yıllar yılı fark edemediler!.. "Ümmetçiler" in Arap milliyetçiliğine hizmet eden, İslam şeriatçıları olduklarını göremediler!.. Ulusal kimliği (Türk kimliğini) kabullenmeyen ümmetçilerin karşısında direnç gösteremediler!.. Ve ümmetçiler, milliyetçilerin sırtında yol katederek bugünlere geldiler!..

ABD dayatması

Sovyetler sonrasında (1991) dünya egemenliği amaçlayan ABD, Ortadoğu ülkelerinde "ulusal kimlik bilinci" ni yok etmeye yöneldi!.. Yeni bir proje üretti!.. "Büyük Ortadoğu" adı verilen geniş bir coğrafyada yeni bir İslam anlayışı -"ılımlı İslam"- geliştirdi!.. Model olarak da Türkiye'yi seçti!..

Sonuçta Türkiye'de "ulusal kimlik bilinci"nden arındırılmış yeni nesillerin yetiştirilmesi için yeni olanaklar yaratıldı!.. Dinsel kuralların geçerli olduğu bir yaşam tarzı topluma dayatıldı. Bu yolda ümmetçilere en büyük desteği de milliyetçiler sağladı!..

Aslında iki grup arasında derin bir anlayış farkı vardı. Bu fark "Türk milliyetçisi" Nihal Atsız' la, "şeriat ümmetçisi" Mehmet Akif' in düşünce yapısındaki fark kadardı!.. Bugün coşku içinde okuduğumuz "İstiklal Marşı" mızın, 10 kıtalık tüm metnine "Hakk", "ezan", "cennet", "iman" gibi sözcükleri ustalıkla yerleştirmiş, ama bir tek "Türk" sözcüğü için yer bulamamış ümmetçi Mehmet Akif'in yeni ardılları, onun; "Türk Arapsız yaşayamaz. Kim ki 'yaşar' der delidir!.. Arabın Türk ise, hem sağ gözü hem sağ elidir!.." dizelerinde belirttiği yoldan giderlerken, beraberlerindeki "milliyetçiler" gerçekleri göremediler!.. Vasiyetinde (4 Mayıs 1941) Arapları "yeni düşman" , Amerikalıları "yarınki düşman" olarak niteleyen Türk milliyetçisi Nihal Atsız'ın yolunu terk ettiler!.. "Ulusçuluk güden, ulusu için savaşan ve ölen bizden değildir" diyen ümmetçilerin peşine düştüler!..

Gelinen nokta

Ümmetçilerin Türklere bakış açısını ortaya koyan İslam önderlerinin bir söylemi çok anlamlıdır: "O insanlar ki tepsi gibi düz yüzlü, elmacık kemikleri çıkık, burunları basık, gözleri çekiktirler (Türkler); onlar yeryüzünden yok edilmedikçe İslam sâlâh bulmayacaktır!.."

Bugünün dünyasında bunun bir yolu kalmıştır. O da Türklerin Araplaştırılmasıdır!..

Türk-İslam sentezi milliyetçileri; bugün "Ya Allah bismillah Allahü'ekber" diye peşlerinden koştukları ümmetçilerin, gün gelecek kendilerine "Ben Türk'üm" dedirtmeyeceklerini anladıkları an, iş işten çoktan geçmiş olacaktır!.. Unutulmamalıdır ki, ümmetçiler için yalnızca bir değer vardır; o da "İslam" dır!.. Bunu "milliyetçiler" akıllarından hiç çıkarmamalıdır!..





"Baylar, dış siyasanın en çok ilgili bulunduğu ve dayandığı temel, devletin iç örgütüdür. Dış siyasanın, iç örgütle ve ülküsü başka başka ve birbirleriyle bağdaşamayan toplulukları tek sınır içine almış bir devletin iç örgütü kuşkusuz temelsiz ve çürük olur. Bu durumda, dış siyasası da köklü ve sağlam olamaz. Böyle bir devletin, özellikle iç örgütü, ulusal olmaktan uzak olduğu gibi, siyasal yönetimi de ulusal olamaz. Buna göre Osmanlı Devleti'nin siyasası ulusal değil, ancak, kişisel, bulanık ve karasız idi.

Değişik Ulusları ortak ve genel bir ad altında toplamak ve bu değişik ulus topluluklarını eşit haklar ve koşullar altında bulundurarak güçlü bir devlet kurmak, parlak ve çekici bir siyasal görüştür, ama aldatıcıdır. Dahası, hiçbir sınır tanımayarak dünyadaki bütün Türkleri de bir devlet olarak birleştirmek, ulaşılamayacak bir amaçtır. Bu, yüzyılların ve yüzyıllarca yaşamakta olan insanların çok acı, çok kanlı olaylar ile ortaya koyduğu bir gerçektir.

İslamcılık ve Turancılık siyasasının başarı kazandığına ve dünyayı uygulama alanı yapabildiğine tarihte rastlanmamaktadır. Soy ayrımı gözetmeksizin, bütün insanlığı kapsayan tek bir dünya devleti kurma tutkularının sonuçları da tarihte yazılıdır. "Baskıncı ve yağmacı" olmak hevesleri konumuzun dışındadır. İnsanlara her türlü özel duygularını ve bağlantılarını unutturup, onları kardeşlik ve tam eşitlik içinde birleştirerek, insancıl bir devlet meydana getirme kuramının da kendine özgü koşulları vardır.

Bizim aydınlık ve uygulanabilir gördüğümüz siyasal yöntem, "ulusal siyasa"dır. Dünyanın bugünkü genel koşulları ve yüzyılların kafalarda ve duyunçlarda yerleştiği gerçekler karşısında düşçü olmak kadar büyük yanılgı olamaz. Tarihin dediği budur; bilimin, us'un, mantığın dediği böyledir.

Ulusumuzun güçlü, mutlu ve sağlam bir düzen içinde yaşayabilmesi için devletin bütünü ile ulusal bir siyasa gütmesi ve bu siyasanın iç örgütlerimize tam uyumlu ve dayalı olması gereklidir. Ulusal siyasa demekle anlatmak istediğim şudur: Ulusal sınırlarımız içinde her şeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup ulusun ve yurdun gerçek mutluluğuna ve bayındırlığına çalışmak; gelişidgüzel, ulaşılamayacak istekler peşinde ulusu uğraştırmamak ve zarara sokmamak; uygarlık dünyasının uygarca ve insanca davranışını ve karşılıklı dostluğunu beklemektir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, II, a.g.y., s. 322-323)





iste böyle insanlar cıkıyor...sanki herseyi okumus ögrenmis herseyi kendi dogru biliyormus gibi konusur.....konusurda bos konusur.........ENKAZMIS SENSİN ENKAZ BE.....YIGINLARCA CAHİLLİGİN ALTINDA KALMISSIN HABRIN YOK.........kopyalımıs bır metın hala ne alaka oldugunu anlamadıgım.ben neden bahsetmısım sen (daha dogrusu kopyal-yapıstır yaptıgın adam nelerden bahsetmıs)..........Banane arapların yaptıgından sana onları savunan mı oldu.........ümmet kelimesi sadece arap olmakla esdeger tutan nasıl bir zihniyet olabilir..........üstüne basa basa demisim islama inanmıs bir avrupalı da ümmettir diye........senın gibiler yada metnini kopyaladıgın adamlar ümmetciligi nasıl tarif ederseniz edin.........o sizin cahilliginiz..............ama yinede sana ümmet ne demek bir ögren........gercek manada ne demek.........Beni iki sey baglar......biri Allah ın ne dedigi diyeri Peygamberimizin ne dedigi........Baskası ne demıs ne yapmıssa kendısını baglar.......


Ümmet Kelimesi ve Türevleri: “Ümmet’, anne anlamına gelen ‘Ümm’ kelimesinden türemiştir. “Ümm’, bir şeyin meydana gelmesine, terbiyesine, ıslahına veya başlangıcına temel olan köküne verilen isimdir. Kur’an’da geçen ‘ümmü’l kitap/kitabın anası’, ‘Levh-i Mahfuz’ yerine kullanılmıştır. Bütün ilimlerin oluşumu ona nisbet edilir, bütün ilimlerin kaynağı odur.

“Hâ Mîm. Apaçık olan Kitaba andolsun; Gerçekten Biz onu, belki aklınızı kullanırsınız diye Arapça bir Kur’an kıldık. Hiç şüphesiz o, bizim katımızda ‘ümmü’l kitaptadır, çok yücedir, hüküm ve hikmet doludur.” (43/Zuhruf, 1-4). ‘Ümmü’l Kitap’, bütün peygamberlerle gönderilen mesajın kendisinden alındığı asıl ‘kitap’tır. Onun bir adı ‘Levh-i Mahfûz’, diğer adı da ‘Kitab-ı Meknûn’dur (85/Bürûc, 22; 56/Vâkıa, 78). O, korunmuş ve saklanmıştır, her türlü değişiklikten uzaktır. Ona ‘kitabın anası’ denilmesi, vahyin kaynağının aynı olduğuna işaret etmek içindir. Farklı kavimlere gönderilen peygamberlerin dilleri ayrı olsa da, insanlara anlattıkları hak ve bâtılın, hayır ile şerrin ölçüsü aynı idi. Bütün peygamberler ve İlâhî kitaplar insanları aynı İlâhî gerçeğe dâvet etmişlerdir. Gönderilen peygamberlerin ve kitapların dilleri farklı olsa bile geldikleri kaynak ‘ümmü’l kitap/levh-i mahfuz’dur.

Kur’an’da bir âyette geçen ‘ümmü’l kura/şehirlerin anası’ sözü, birçok tefsirciye göre Mekke’dir. “İşte Biz sana, böyle Arapça bir Kur’an vahyettik; şehirlerin anası (olan Mekke halkı)nı ve çevresinde olanları uyarıp korkutman için…” (42/Şûrâ, 7). ‘Ümm’ kelimesi Kur’an’da kelime anlamıyla hem anne, hem de ana, asıl, temel, uygun karşılık anlamlarında geçmektedir.





Ümmet Kelimesinin Anlam Sahası: ‘Ümmet’ sözlükte, cemaat, nesil veya topluluk demektir. ‘Ümmetin’ çoğulu ‘ümem’dir. Aslında ‘ümmet’ kelimesi bir çoğunluğu, bir cemaatı ifâde ederken, ‘ümem’ kelimesi çoğulun çoğulu gibidir. ‘Ümmet’ kavram olarak, kendi irâdeleriyle veya bir zorunluluk sonucunda aynı yerde, aynı zamanda veya aynı dine uymak sûretiyle bir arada yaşayan insan topluluğudur. Bu tanımdan hareketle birçok müslüman bilgin, ‘ümmet’ kelimesiyle İslâm’a inanan topluluklar kasdedilmiştir, görüşündedirler. Kur’ân-ı Kerim ‘ümmet’ kavramını farklı topluluklar için kullanmaktadır. Söz gelimi, “Yerde debelenen hiç bir canlı ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur ki, sizin gibi ümmetler olmasın…” (6/En’âm, 38) âyetinde olduğu gibi hayvanlar ve kuşlar da birer ümmettir. Peygamberimiz (s.a.s.), köpeğin ve karıncanın bile bir ümmet (topluluk) olduğunu belirtiyor (Müslim, Selâm 38, Hadis no: 2241; İbn Mâce, Sayd 2, Hadis no: 3205). ‘Ümmet’ kelimesinin birkaç âyette ‘topluluk’ anlamında kullanıldığını görüyoruz. “Sizden, hayra çağıran, ma’rufu (iyiliği) emreden, münkeri (kötülüğü) önleyen bir ‘ümmet’ (topluluk/cemaat) olsun…” (3/Âl-i İmran, 104; Aynı kullanılış için bkz. 3/Âl-i İmran, 113; 5/Mâide, 66; 7/A’râf, 159, 164, 181; 28/Kasas, 23
 

sssubay

New member
Zerre kadar Türk milliyetçiliği yok bence bunlarda artık.
Arap milliyetçiliği yapıyorlar ama.
İçinde biraz vatan sevgisi olanlarda bunların pençesine düşüp körelip gidiyor malesef.
 

HTML

Üst