Albayrak
Can Feda
- Katılım
- 23 May 2007
- Mesajlar
- 4,439
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Son zamanlarda boyaları iyice dökülmeye başlayan AKP, ekonomide ki kötü gidişatı unutturmak için can havliyle beklenmeyen bir anda, her zaman “oy” için geçerli en uygun malzeme türbana sarıldı…
Başbakan birkaç hafta önce, Türkiye’den binlerce kilometre uzaktaki bir ülkede yaptığı iş gezisi sırasında ne olduysa birdenbire düğmeye bastı.
“Türban siyasi bir simgedir.”
Buyurun buradan yakın!
Bayram değil. Seyran değil… Bu ne iştir.
Arkası geldi tabi.
“Siyasi simgeyse ne olmuş yani” lere dayalı kabarmalar diklenmeler hızla kulvara girdi… Şimdilerde AKP’ye yakın kimi çevrelerde “dayılanmalar” kendini göstermeye başladı…
Ülke için çok önemli bir mevkide bulunan bir zat çıkıyor ortaya, gidilen yol yanlıştır anlamında hükümete mesajlar veriyor. AKP’nin önemli kişisi konumunda ki sözcülerinden buna gelen yorum şaşırtıcı, “ O onun şahsi görüşüdür…” Algılamaya, konulan tavra ve vurdumduymazlığa şaşırıyorsunuz…
Türkiye geriliyor…
İç savaş tehlikesinden söz edenler var..
Bölünmeler, kapmalaşmalar, çatışmalar kapıda mı düşüncesi gittikçe yaygınlaşıyor… Kendinizi ümitsizlik ve karamsarlığa kaptırdığınızda ürperiyorsunuz.
Ülke, rejim ve Cumhuriyete dönük olarak, bugün ki kadar risk altında olmamıştı.. Türbanın üniversiteye girmesi için AKP ve MHP’nin vardığı mutabakat, pek çok kimseye kimi yönleriyle komik geliyor. Kafada ki bez parçası neymiş, “çeneden bağlanacak…” mış. Böyle olursa sorun çözülecekmiş.
Çeneden bağlamanın denetimini kim hangi ölçülere dayalı olarak nasıl yapacak yapacak?
Olacak şey değil!
Üniversitelerarası Kurul, dün Ankara’da toplandı ve sert bir açıklamada bulundu. Üniversitelerde, türban - başörtü dayatması ülkeyi içinden çıkılmaz noktalara götürür diye feryat figan uyarıda bulundu!
YÖK, Üniversitelerarası Kurul toplanmadan önce, rektörleri arayarak toplantıya katılmayın, toplantı yapmayın çağrısı yapıyor. Karşılıklı uzlaşma olmadan, daha da açıkçası sağduyulu davranmadıkça, dayatmalar, direnmeler ve engellenmelerle nereye varılabilir ki?
x
Devlet Bahçeli ve MHP, kendisine başka partilerden gelip de 22 Temuz seçiminde oy vermiş olan seçmen kitlesini büyük ölçüde hayal kırıklığına uğrattı. İnsanlar üzerinde, demek MHP’nin de AKP’den farkı yokmuş kanaatını yarattı. İnanıyoruz ki pek çok seçmen MHP’ye oy verdiği için şimdi pişman!
Devlet Bahçeli, istikrarlı, güvenilir, sağduyulu lider imajını ciddi ölçüde sarstı.
2002 seçimlerinden sonra, yenilgi karşısında “başarısız oldum” gerekçesiyle istifa etmesinden sonra, hiçbir şey olmamış gibi yeniden partinin başına geçmesi ve koltuğuna oturması Sayın Bahçeli’nin “koşullara, zaman ve zemine göre değişime açık bir yapıda bir siyaset adamı(!)” olduğunun tartışılmaz kanıtıdır.
Pek çok vatandaş, Sayın Bahçeli’nin ve MHP’nin son icraatlarıyla neyi yapmak istediğini anlayabilmiş değil.. AKP’nin ittifak yaptığı bir parti gibi, her konuda AKP adına tavır ve icraatların içerisinde oluyor… Bundan sonra ki seçimlerde, MHP’nin 22 temmuz seçiminde oy aldığı pek çok seçmenden artık oy alamayacağı uzak olasılık değil.. Durum onu gösteriyor.
AKP, Türbanın üniversitede serbest kalması yönünde ki karar çıkmasa bile, Anayasa Mahkemesi’nden dönse de, yaptığım girişimle seçmenin gönlünü hoş ettim, bu yönde ne denli samimi uğraş verdiğimi seçmene kanıtladım, havasını yarattığı görüşüyle “oy” açısından yine de puan kazandığı hesabını yapabilir.
Ancak, ekonomide gerileme ve daralma devam ettiği, insanlar gittikçe artan biçimde işsiz ve aç kaldığı sürece evdeki hesap çarşıya uymayacaktır.
AKP’de “balayları” bitti.
Boyalar dökülmeye. Cila solmaya başladı.
Dış destekli, ülke semalarında dönmekte olan “emperyalist akbabalarca” yapılan sıcak para pompalamaları ve Cumhuriyet tarihinde görülmemiş oranda yapılan iç ve dış borçlanmalar; yaratılan “yalancı cennet” in devamını sağlamaya yetmeyecektir.
Çünkü üretimde ve istihdamda, gözle görünür ciddi gelişmeler yaratmadıkça, halk diliyle daha da açıkçası, ülkenin her yerinde yeni fabrika bacaları tüttürmedikçe, borsa, faiz, döviz rakamlarını “dans ettirerek” başarılı olunmaz.
Eğer ortada bir başarı varmış gibi görünüyorsa, bunun anlamı ve yorumu şudur;
Sakın buna inanmayın bu başarı sanaldır, “kartondan kaplan” olmaktan öte bir şey değildir!...
BURHAN ÖZBEY
Başbakan birkaç hafta önce, Türkiye’den binlerce kilometre uzaktaki bir ülkede yaptığı iş gezisi sırasında ne olduysa birdenbire düğmeye bastı.
“Türban siyasi bir simgedir.”
Buyurun buradan yakın!
Bayram değil. Seyran değil… Bu ne iştir.
Arkası geldi tabi.
“Siyasi simgeyse ne olmuş yani” lere dayalı kabarmalar diklenmeler hızla kulvara girdi… Şimdilerde AKP’ye yakın kimi çevrelerde “dayılanmalar” kendini göstermeye başladı…
Ülke için çok önemli bir mevkide bulunan bir zat çıkıyor ortaya, gidilen yol yanlıştır anlamında hükümete mesajlar veriyor. AKP’nin önemli kişisi konumunda ki sözcülerinden buna gelen yorum şaşırtıcı, “ O onun şahsi görüşüdür…” Algılamaya, konulan tavra ve vurdumduymazlığa şaşırıyorsunuz…
Türkiye geriliyor…
İç savaş tehlikesinden söz edenler var..
Bölünmeler, kapmalaşmalar, çatışmalar kapıda mı düşüncesi gittikçe yaygınlaşıyor… Kendinizi ümitsizlik ve karamsarlığa kaptırdığınızda ürperiyorsunuz.
Ülke, rejim ve Cumhuriyete dönük olarak, bugün ki kadar risk altında olmamıştı.. Türbanın üniversiteye girmesi için AKP ve MHP’nin vardığı mutabakat, pek çok kimseye kimi yönleriyle komik geliyor. Kafada ki bez parçası neymiş, “çeneden bağlanacak…” mış. Böyle olursa sorun çözülecekmiş.
Çeneden bağlamanın denetimini kim hangi ölçülere dayalı olarak nasıl yapacak yapacak?
Olacak şey değil!
Üniversitelerarası Kurul, dün Ankara’da toplandı ve sert bir açıklamada bulundu. Üniversitelerde, türban - başörtü dayatması ülkeyi içinden çıkılmaz noktalara götürür diye feryat figan uyarıda bulundu!
YÖK, Üniversitelerarası Kurul toplanmadan önce, rektörleri arayarak toplantıya katılmayın, toplantı yapmayın çağrısı yapıyor. Karşılıklı uzlaşma olmadan, daha da açıkçası sağduyulu davranmadıkça, dayatmalar, direnmeler ve engellenmelerle nereye varılabilir ki?
x
Devlet Bahçeli ve MHP, kendisine başka partilerden gelip de 22 Temuz seçiminde oy vermiş olan seçmen kitlesini büyük ölçüde hayal kırıklığına uğrattı. İnsanlar üzerinde, demek MHP’nin de AKP’den farkı yokmuş kanaatını yarattı. İnanıyoruz ki pek çok seçmen MHP’ye oy verdiği için şimdi pişman!
Devlet Bahçeli, istikrarlı, güvenilir, sağduyulu lider imajını ciddi ölçüde sarstı.
2002 seçimlerinden sonra, yenilgi karşısında “başarısız oldum” gerekçesiyle istifa etmesinden sonra, hiçbir şey olmamış gibi yeniden partinin başına geçmesi ve koltuğuna oturması Sayın Bahçeli’nin “koşullara, zaman ve zemine göre değişime açık bir yapıda bir siyaset adamı(!)” olduğunun tartışılmaz kanıtıdır.
Pek çok vatandaş, Sayın Bahçeli’nin ve MHP’nin son icraatlarıyla neyi yapmak istediğini anlayabilmiş değil.. AKP’nin ittifak yaptığı bir parti gibi, her konuda AKP adına tavır ve icraatların içerisinde oluyor… Bundan sonra ki seçimlerde, MHP’nin 22 temmuz seçiminde oy aldığı pek çok seçmenden artık oy alamayacağı uzak olasılık değil.. Durum onu gösteriyor.
AKP, Türbanın üniversitede serbest kalması yönünde ki karar çıkmasa bile, Anayasa Mahkemesi’nden dönse de, yaptığım girişimle seçmenin gönlünü hoş ettim, bu yönde ne denli samimi uğraş verdiğimi seçmene kanıtladım, havasını yarattığı görüşüyle “oy” açısından yine de puan kazandığı hesabını yapabilir.
Ancak, ekonomide gerileme ve daralma devam ettiği, insanlar gittikçe artan biçimde işsiz ve aç kaldığı sürece evdeki hesap çarşıya uymayacaktır.
AKP’de “balayları” bitti.
Boyalar dökülmeye. Cila solmaya başladı.
Dış destekli, ülke semalarında dönmekte olan “emperyalist akbabalarca” yapılan sıcak para pompalamaları ve Cumhuriyet tarihinde görülmemiş oranda yapılan iç ve dış borçlanmalar; yaratılan “yalancı cennet” in devamını sağlamaya yetmeyecektir.
Çünkü üretimde ve istihdamda, gözle görünür ciddi gelişmeler yaratmadıkça, halk diliyle daha da açıkçası, ülkenin her yerinde yeni fabrika bacaları tüttürmedikçe, borsa, faiz, döviz rakamlarını “dans ettirerek” başarılı olunmaz.
Eğer ortada bir başarı varmış gibi görünüyorsa, bunun anlamı ve yorumu şudur;
Sakın buna inanmayın bu başarı sanaldır, “kartondan kaplan” olmaktan öte bir şey değildir!...
BURHAN ÖZBEY