Biz, hepimiz “zulmün canlı şahitleri”yiz!

T

Banned
Katılım
8 May 2006
Mesajlar
3,665
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun
Ellerindeki "malzeme"ler tükendikçe ve "uyanan" millet, "yalancı dolma"ları yutmayı reddettikçe şaşkına dönen "odak" ve "mahfil"ler ile onlara "gönüllü sözcülük" yapmayı "vazgeçilmez görev" olarak gören "kartel medyası"nın kalemşörleri, sık sık "yapay gündem" oluşturuyor...

Kabul ve itiraf etmek gerekir ki; "yapay gündem" oluşturmakta ve bunun "tartışılmasını" sağlamakta son derece başarılılar!.. En azından "kendilerinin gündeme gelmesini" sağlayıp, uzun süre "tartışma gündemi"nde kalıyorlar... Bir gazetecinin, "tartışmaların odağında" olması, elbette bir avantaj... Ancak, aynı gazetecinin; her defasında "ayağı yere basmayan iddialar" ileri sürmesi, onu "yalancı çoban" durumuna düşürür ki; bir süre sonra "sözlerine itibar eden" hiç kimse kalmaz... Koyunların bulunduğu "otlak"tan koşa koşa "köy"e gelen ve "sürüye kurt saldırdığını" iddia edip, köylüleri otlağa kadar koşturan ancak ortada kurt-murt olmadığı görülünce de, "şaka yaptım" diyen çobanın, "sürüye gerçekten kurt saldırdığını" söylediğinde ise köylülerin kılını kıpırdatmadığını bilirsiniz... "Yalancı çoban"ın düştüğü bu durum, "yalancı gazeteciler" için de geçerlidir... Bir gün gelecek, onların "yalan"larına da itibar eden olmayacak!.. Ve tabiî, "yalancı çoban"ın boynunu bükerek, süklüm-püklüm köyü terketmesi gibi, "yalancı gazeteciler" de, "sahneden inmek" zorunda kalacaklar!.. Çünkü, "yalancının mumu yatsıya kadar yanar" sözü, boşuna söylenmemiştir!.. "Yalancı" gazeteciler için, artık "akşam" geçmiş, "yatsı" yaklaşmaktadır!..

HAFIZALARIMIZ TAZELENDİ!
Biliyorsunuz; önceki haftaları "mahalle baskısı" tartışmalarıyla geçirdik... Geçen haftanın tartışma gündeminde ise, "dindara baskı" vardı... Prof.Dr. Nur Vergin'in, "Türkiye'de dindar insanların baskıya maruz kaldığını" söylemesinin ardından, "laikçi odak ve mahfil"ler ile onların "gönüllü sözcüsü" durumundaki gazeteciler, adeta "Bremen Mızıkacıları" gibi, hep birlikte karşı saldırıya geçtiler!..
"Hayır" dediler, "Türkiye'de dindar insanlara baskı yoktur... Böyle bir iddiada bulunanlar Cumhuriyet rejimine iftira atıyorlar... Kaldı ki; iddia edilen baskı, laikçi yöneticiler tarafından değil, dindar ve muhafazakâr yöneticiler tarafından yapılmıştır!"
İşte bu ifadeler, hafta boyu tartışıldı... "Dindarlara yapılan baskı"lardan örnekler verildi, belgeler sunuldu... Bu örnekler, aynı zamanda "hafızalarımızın tazelenmesine" de vesile oldu... İskilipli Atıf Hoca'yı, Said Nursi Hazretleri'ni, Menderes, Zorlu, Polatkan'ı, "Türkçeleştirilen Ezan"ı ve "28 Şubat süreci"ni... bir kere daha hatırladık... O dönemlerde yaşayan insanların maruz kaldıkları "baskı" ve "zulüm"leri bir kere daha gözlerimizin önüne getirdik...
Gerçekten "zor" bir dönemdi... Türkiye'de "dindar" olmak, "avuçta kor ateş" tutmak gibi bir şeydi!..

DİNDAR VALİYE, MARKSİST YAFTASI
Hemen her gün yeni baskı örnekleri çıkıyor karşımıza... İşte, bugünkü manşetimizde yer alan Mehmet Bozdemir'in açıklamaları... Bir dönemin Başbakanlık ve Personel Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bozdemir, şahit olduğu bir "baskı örneği"ni şöyle anlatıyor:
"Personel Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyordum. İsmini söylesem, bütün vatandaşlarımızın anında tanıyacak olduğu büyük illerimizde görev yapmış ünlü bir valimizin göreve atanması söz konusuydu. Vali adayımız dindar bir insan, o şekilde yaşıyor.
MİT, hakkında rapor ulaştırdı, dönem merhum Özal'ın dönemi. Dindar olduğunu bildirseler, amaçlarına ulaşamayacaklar. Gidiyorlar, hırsızlıktan dolayı görevden atılmış olan bir bekçinin beyanlarına dayanarak kendisinin aşırı solcu Marksist örgütlerle işbirliği içinde olduğuna dair bir rapor sunuyorlar.
Tabii raporun, vali adayının sırf dindar olduğu için dizayn edildiği böylece ortaya çıktı. Yeni bir rapor hazırlandı. MİT tarafından tekrar incelendi, vali adayının sol örgütlerle işbirliği içinde olduğunu iddia eden aynı MİT, bu kez aynı şahsın, 'temiz' olduğunu bildiriyordu. Görev sürem boyunca dindarların ayağının kaydırılmak ya da belli göreve gelmesini engellemek için sahnelenen pek çok uygulamaya şahit oldum."

YA BAŞÖRTÜSÜ, YA ZABIT!

Ve yine, "açık ilköğretim sınavı"na alınmayıp, "ya başını açacaksın, ya da hakkında zabıt tutacağız" tehdidine maruz kalan Büşra Sevgili'nin şu anlattıkları:
¥ "Ben bu ülkenin vatandaşıyım. Vatanseverliğime kimse laf söyleyemez. Bu yaşıma kadar kimseye bir zararım dokunmadı. Okumayı çok seven biri olmama rağmen, başörtüsü yasağı nedeniyle öğrenimimi dışarıdan tamamlamak istedim. İki yıldır açıköğretim sınavlarına giriyorum. Hiçbir sıkıntı yaşamamıştım. Sınav günü öğleden önce de yaşamadım, ancak öğleden sonraki sınavıma girerken gözetmen tarafından uyarıldım. Bana 'Ya başörtüsünü çıkaracaksın ya da tutanak imzalayacaksın' dediler. Okulda okutmadılar, mağdur oldum. Dışarıdan okumak istedim, yine mağdur oldum. Ne yaparsam yapayım mağdur oluyorum."
¥ "Bir taraftan okumak, bir taraftan çalışmak istiyorum. Ancak çalışamıyorsunuz, diploma istiyorlar. Diploma almak istiyorsunuz 'başını aç' diyorlar. Motosiklete kasksız binmenin suç olduğu İngiltere'de, inançları gereği başlarını örten Sihler'e kask zorunluluğu yok. Şimdi, kadının sosyal hayattan silinmeye, eve kapatılmaya çalışıldığını söyleyenlere sesleniyorum: Kadını tüm bu dünyadan silmeye, eve kapatmaya çalışan kim?"
Evet, kim onlar?..
Kadınları, "tüm bu dünyadan silmeye" ve "eve kapatmaya" çalışanlar kimler?..
"Dindara baskı yok" deyip de, "başlarını kuma sokan laikçi devekuşları" mı?..

"TOPYEKÛN SAVAŞ" AÇILANLAR KİMLERDİ?
Bir an için, söylediklerini/yazdıklarını "doğru" kabul edelim ve bunca baskıyı "yok" farzedelim... Peki, kendilerine şöyle bir "soru" sorsak, nasıl cevap verirler acaba?..
Madem "dindarlara baskı yok"tur, o halde kendilerine karşı "topyekûn savaş" açılanlar kimlerdir?..
Bu insanlar; sırf "dindar" oldukları için, sırf "namaz" kıldıkları, "gümüş yüzük" taktıkları için maruz kalmadılar mı bunca baskıya?..
"Kur'an kursları" niye kapatıldı?.. "Kur'an öğrenme yaşı" niye 12'ye çıkarıldı?.. "İmam Hatip Liseleri'nin orta kısımları" niye kapatıldı?.. Gelelim, şu "katsayı zulmü"ne... Katsayı engeli; sırf "İHL mezunlarının önlerini kesmek" ve onların üniversitelere girebilmesini engellemek için konulmadı mı?..
"İrticai sermaye!.. Yeşil sermaye" denilerek, "Anadolu sermayesi"ne yönelik "baskı"ları, "geceyarısı baskınları"nı yapan kimdi?..
BU HAKARETLERİ KİM YAPTI?

Yazar arkadaşımız M. Emin Kazcı'nın da geçenlerde ifade ettiği gibi, bu ülkenin "dindar" insanlarına;
"- Bidon kafalılar... Güneşten rahatsız olan yarasalar... Gericiler... Yobazlar... Kuş beyinliler... Karafatmalar... Başındaki örtüden kafasının içi örümceklenmişler... Sıkmabaşlar... Kan içen vampirler... Habis urlar... Lumpen dinciler... Büfeci İslâm... Göbeğini kaşıyan adamlar... Kıllı bacaklarıyla mangal yapanlar... Çağı anlamaktan aciz mahluklar... Geri zekâlı, ahmak, züppe, snop..."
Diyerek, ağızlarına gelen her türlü "hakaret"i savuranlar kimlerdi?.. Bunlar "küfür" değilse, bunlar "hakaret" değilse, bunlar "baskı" değilse; küfürden, hakaretten ve baskıdan kastedilen nedir?..

Hasan KARAKAYA
Kaynak
 
yazık size çok üzüldüm durumunuza....

" Kadınları, "tüm bu dünyadan silmeye" ve "eve kapatmaya" çalışanlar kimler?.."
1500 yıllık erkek egemen islam tarihine bi bak bakalım kadınları eve kapatmaya çalışanlar kimlermiş? ya da daha kolayından yakın çevremizdeki islam devletlerine de bakabilirsin.-afganistan, pakistan,iran,arabistan vs..- orda kadınlar ne alemde...
 
yahu 37 masum insanın öldürülmesine ''yav kardeş kurcalama bu işi YANMIŞ Bitmiş boşver keyfine bak'' yorumuna katılan ve bu yorumu yapana minnet duyan birinden ne hakkı bekliyorsunuz.normal düşünemeyen insanlar ancak tedavi ile düzeltilir.bu yeteneği olan varsa gelsin.yoksayapacak birşey yok ne desek BOŞ!
 
yazık size çok üzüldüm durumunuza....

" Kadınları, "tüm bu dünyadan silmeye" ve "eve kapatmaya" çalışanlar kimler?.."
1500 yıllık erkek egemen islam tarihine bi bak bakalım kadınları eve kapatmaya çalışanlar kimlermiş? ya da daha kolayından yakın çevremizdeki islam devletlerine de bakabilirsin.-afganistan, pakistan,iran,arabistan vs..- orda kadınlar ne alemde...

Kadını eve kapamak onların okuma hakkını siyasi amaçlar uğruna ellerinden almak olarak yorumlanamaz hiçbir zaman bu önyargılar olduğu müddetçe

Atomu parçalamaktan zor dememiş boşu boşuna
 
hakikatende dindar insanlara şimdi çok acıdım...!!!

Yukarıdaki yazının tek amacı olayları çarpıtmak ve dindar insanların zulüm gördüğünü iddia ederek toplumda daha fazla yer edinmesi amacını güdüyor..

Kadınlar konusundaki yoruma katılarak gülüyorum sadece. Cumhuriyet rejimi kadın hakları konusunda oldukça hassas davranmıştır.

Maksatları belli bu ve bunun gibi gazetecilerin, ajitasyon yaparak yandaşlarını artırmak, yandaş olanları daha bir bağlamak sözde davalarına...
Bu ülkede dindarlara hiçbir zaman baskı yapılmadı... Hiçbir insana neden namaz kılıyorsun, oruç tutuyorsun denmedi tam aksine bu ülkede namazını kılmayan insanlar kollarına girilerek camilere götürüldü, oruç tutmayan kişiler sokaklarda dövüldü, öldürüldü, başları açık kadınlara baskı yapıldı

Birde sermaye konusuna gelinmiş, Kombassan ve Yimpaş holdingin başkanları şu anda hapisteler. dürüst oldukları veyahut dindar oldukları için mi acaba? siz cevabı zaten biliyorsunuz

EDİT: Kadınların okuma hakkı ellerinden alınmıyor; sadece kurallar uygulanıyor.. Okumak isteyen başına peruk takar yine okur...
 
Kadını eve kapamak onların okuma hakkını siyasi amaçlar uğruna ellerinden almak olarak yorumlanamaz hiçbir zaman bu önyargılar olduğu müddetçe

Atomu parçalamaktan zor dememiş boşu boşuna

kadınlar eve kapatıldığı zaman onların okuma hakları nasıl devam ediyor?
örneğin afganistan da kadınların birkaç meslek hariç çalışmasına bile izin verilmiyor. diğer islam devletleri de pek farklı durumda değiller.
1500 yıllık tarihinde kaç tane kadın "alim" yetişmiş?
erkek egemen kültürel yapı içerisinde kadınlara verilen görev kocana bak, çocuk yetiştir, ev işlerini yap vs. değil mi. bunları yapabilmesi içinde biraz eve kapatmak lazım değil mi?
eve kapatmak okuma ve çalışma hakkının elinden alınmasıdır. bunun siyasetle ilgisi yok.


"önyargıları parçalamak Atomu parçalamaktan zor"dememiş boşu boşuna einstein
 
Bu ülkede namaz kılıyo diye insanlar fişlendi
Başı örtülü diye insanların okuma hakkı ellerinden alındı
Bu ülkenin eski cumhurbaşkanlarından biri başıörtülüler arabistana gitsin dedi
Bir sonraki cumhurbaşkanı başıörtülüye kiralık ev yok dedi
Bu ülkede cuma vakti davulla zurnayla çengi çalarak insanların sabırları test edildi
Bu ülkede başıörtülü bir öğrenci Asker tarafından terörist muamelesi görerek kürsüden indirildi
Bu ülkede namaz kılan öğrenciler teröristmiş gibi günlerce bazı yayın kuruluşları tarafından lanse edildi
Bu ülkede bunlar gibi nice olaylar yaşandı sarıklı diye insanlar asıldı

Bu ülkede birileri bunları yazarsa olayları çarpıtmış sayıldı
Komik..
 
incubus84 yazdıkların hiçde inandırıcı değil.

özellikle cuma vakti cengiyle davulu kim nerede çalmış bir açıklasana bana.

benim yazdığım baskıları sana kanıtlarım ama sen bu işi kanıtlayamazsın. özellikle son 10 yıllık geçmişte
 
bu ülkede oruç tutmuyo diye insanlar dövüldü,öldürüldü
bu ülkede namaz kılmıyo diye öğrenciler yurtlardan atıldı
bu ülkede 37 insan canlı canlı yakıldı -2 temmuz 1993-
bu ülkede türban takmıyo diye öğrenciler yurtlarda baskı gördü.
bu ülkede 6. filoyu istemeyiz diyenler dövüldü,işkence gördü
cumhuriyet kurulduğundan beri birileri sürekli şeriat isteriz diye isyan etti. -kürt isyanlarını saymıyorum-
vs.vs.
incubus84 konuyu daha fazla uzatmaya gerek yok. her ikmizde konuya farklı pencerelerden bakıyoruz. ikimizin de tezleri farklı. ortak payda da buluşamayacağız gibi görünüyo.
birileri 50 yıldır din üzerinden siyaset yaparsa hiç haketmedikleri halde dindar insanlarında baskı görmesi doğaldır.-ki kesinlikle tasvip etmiyorum-
şunu da unutma 1950'lerden beri bu ülkede sürekli birileri haksızlığa uğradı baskı görü. bizim yapmamız gereken bu baskıların gerçek nedenini tespit etmek. böyle sürekli birbirimizi suçlayarak bu vatana bir faydamız olmaz. ab-d yıllardır ülkemiz üzerinde oyunlar oynuyor sürekli çatışma durumu yaratıyor. en son örneğide dindar-laik çatışması. benzerlerini daha önce de görmüştük.
bence yapmamız gereken birbirimize karşı yumruklarımızı sıkacağımıza ellerimizi uzatark batının oyunlarına son vermek olmalı.
 
konu hala türban hala ,birazda dünyanızı izleyin odun gibi kapanmayın türban türban bu ülkenin tek sorunu türban değil,tayyeap işsizlerle türbanlılarla ilgilendiği kadar ilgileniyormu,?çatır çatır maaşlara zam yapmadan gemicikler almak için herşeye zam yapmıyormu neden bunlar kimseye görünmüyoda tek konunuz türban?
 
incubus84 yazdıkların hiçde inandırıcı değil.

özellikle cuma vakti cengiyle davulu kim nerede çalmış bir açıklasana bana.

benim yazdığım baskıları sana kanıtlarım ama sen bu işi kanıtlayamazsın. özellikle son 10 yıllık geçmişte

Onlar için çok inandırıcı şeyler.İnandırıcı olmak zorundalar.Tarikatlar bu tür şeyleri sık sık gündeme getirecek ki ekmeksiz-müridsiz- kalmasınlar.Ülkemide en kolay şey;dini arkana alıp yada dindar görünürsen ne iş yaparsan yap,kolaylıkla sömürürsün ki istersen Yaradanımızın hoşnut olmayacagı işler yap...
 
bu ülkede oruç tutmuyo diye insanlar dövüldü,öldürüldü
bu ülkede namaz kılmıyo diye öğrenciler yurtlardan atıldı
bu ülkede 37 insan canlı canlı yakıldı -2 temmuz 1993-
bu ülkede türban takmıyo diye öğrenciler yurtlarda baskı gördü.
bu ülkede 6. filoyu istemeyiz diyenler dövüldü,işkence gördü
cumhuriyet kurulduğundan beri birileri sürekli şeriat isteriz diye isyan etti. -kürt isyanlarını saymıyorum-
vs.vs.
incubus84 konuyu daha fazla uzatmaya gerek yok. her ikmizde konuya farklı pencerelerden bakıyoruz. ikimizin de tezleri farklı. ortak payda da buluşamayacağız gibi görünüyo.
birileri 50 yıldır din üzerinden siyaset yaparsa hiç haketmedikleri halde dindar insanlarında baskı görmesi doğaldır.-ki kesinlikle tasvip etmiyorum-
şunu da unutma 1950'lerden beri bu ülkede sürekli birileri haksızlığa uğradı baskı görü. bizim yapmamız gereken bu baskıların gerçek nedenini tespit etmek. böyle sürekli birbirimizi suçlayarak bu vatana bir faydamız olmaz. ab-d yıllardır ülkemiz üzerinde oyunlar oynuyor sürekli çatışma durumu yaratıyor. en son örneğide dindar-laik çatışması. benzerlerini daha önce de görmüştük.
bence yapmamız gereken birbirimize karşı yumruklarımızı sıkacağımıza ellerimizi uzatark batının oyunlarına son vermek olmalı.

Olaylara farklı pencerelerden baktığımız doğrudur
Yukarda yazdıklarının hepside senin için gerçekleşmş olması muhtemeldir.
Her olaya iki taraftan bakmak tarafsızlık açısından gereklidir öyleki 2 temmuz 1993 olayında 37 kişi yanarak ölmüştür Birileri bunu müslümanlara mal etme çabasındadır ama olaya iki taraflı bakmayı deneyen kişi
Cuma namazı esnasında davul zurna sesleri duyan müslümanların sadece sivasta değil heryerde haklı tepkilerini koyacaklarını iyi bilir
Haklı tepkiden kastın 37 kişinin cayır cayır yanarak can vermesimidir dersen asla..!!
O insanları bi şekilde kullanan bir güç olmadığı müddetçe asla cuma namazı çıkışı insanlar herne olursa olsun canlı canlı insan yakmaya gitmez
Peki kimdir bu güç Ordaki 37 kişiyi müslüman halkmı yakmıştır yoksa O halka cami içerisinde aziz nesini öldürün yazan kağıtlar dağıtan...
Bütün televizyonlar olayı canlı yayınlardan Avrupa kupası maçı gibi açık seçik sunarken Olaya müdahlesi gereken askeri oraya saatlerce göndermeyen güçmü istemiştir o otelin yakılmasını...
Olatyları tek taraflı incelersek benim açımdan ordaki halk suçludur 37 kişi o yada bu şekilde ölmüştür ama o halkın kabahati
O halkı o derece kışkırtan aziz nesin ve adını hepimizin bildiği diğer gücün yanında pekte fazla değildir

Bir diğer nokta namaz kılmıyo diye yurtlardan atılan öğrenciler olduğu gerçeğidir.Ama bunların hangi yurtlardan atıldığını iyi bilmek gerekir.Devlet yurtlarından bu şekilde atılan öğrenci olduğunu sanmıyorum.Aynı şekilde türban takmadığı için yurtlarda baskı gören insanlarında devlet yurtlarında kaldığını düşünmüyorum.Buna ihtimak bile vermiyorum çünkü türbanlı türbansız konusunda devlet kurumlarının tutumu son derece bariz

Cemaat evlerinde böyle bir baskı varmı dersen varsa da yanlıştır Allah cc. insanı yaratmış ve bir zamana kadar serbestlik vermiştir isteyen namaz kılar isteyen kılmaz isteyen başını örter isteyen örtmez buna herhangibir cemaatin yada herhangibir kurumun karışma hakkı kesinlikle olamaz..
Kabul olunmasada olması gereken tam olarak budur

Bunun haricinde yazının son bölümü son derece gerçekçi ve son derece yapıcı olmuş dediğin gibi uzun zamandan beri bu ülke üzzerinde oynanan oyunlar vardır
bunların en büyüğüde insanları uyutup her olayı sadece birilerinin görmesini istediği gibi görmesini sağlamaktır

Mesela birileri sivas hatırlansın isterken birileri başbağlarıda hatırlatırsa yobaz oluyor
yine aynı şekilde birileri başbağlar hatırlansın isterken birileri sivas da olanları unutmayın derse Allahsız kitapsız oluyor

Bu kimin işine geliyor peki o gün ekilen tohumları bugün bi şekide ekmek isteyen kimse bu onların işine gelmektedir

Sadece şunu açık açık belirtmek gerekir son olarak İnsanlar herşeyi görmelerini isteyen kişilerin gösterdiği pencereden görmeye devam ettiği sürece bu ülkede Metaliica gider başkası gelir incubus gider başkası gelir
Tek taraflı pencerelerden kurtulamazsak kim giderse gitsin kim gelirse gelsin
Aynı olaylar aynı pencerelerden sadece şahıs isimleri farklı olarak yıllar boyunca tartışılır çözümlenemeden kapanır gider


araghon
Sorduğun sorunun cevabı yukardaki metinde mevcuttur.
 

Olaylara farklı pencerelerden baktığımız doğrudur
Yukarda yazdıklarının hepside senin için gerçekleşmş olması muhtemeldir.
Her olaya iki taraftan bakmak tarafsızlık açısından gereklidir öyleki 2 temmuz 1993 olayında 37 kişi yanarak ölmüştür Birileri bunu müslümanlara mal etme çabasındadır ama olaya iki taraflı bakmayı deneyen kişi
Cuma namazı esnasında davul zurna sesleri duyan müslümanların sadece sivasta değil heryerde haklı tepkilerini koyacaklarını iyi bilir
Haklı tepkiden kastın 37 kişinin cayır cayır yanarak can vermesimidir dersen asla..!!
O insanları bi şekilde kullanan bir güç olmadığı müddetçe asla cuma namazı çıkışı insanlar herne olursa olsun canlı canlı insan yakmaya gitmez
Peki kimdir bu güç Ordaki 37 kişiyi müslüman halkmı yakmıştır yoksa O halka cami içerisinde aziz nesini öldürün yazan kağıtlar dağıtan...
Bütün televizyonlar olayı canlı yayınlardan Avrupa kupası maçı gibi açık seçik sunarken Olaya müdahlesi gereken askeri oraya saatlerce göndermeyen güçmü istemiştir o otelin yakılmasını...
Olatyları tek taraflı incelersek benim açımdan ordaki halk suçludur 37 kişi o yada bu şekilde ölmüştür ama o halkın kabahati
O halkı o derece kışkırtan aziz nesin ve adını hepimizin bildiği diğer gücün yanında pekte fazla değildir

.


İncubus;Geçeceksin bunları.Olaylara farklı pencerelerden bakılabilir ama bakılan pencereler o kadar farklıdır ki bir tarafta Cuma namazı kılınırken,Cuma namazı sırasında başka inanca sahip birilerinin namaz esnasında dügünü olabilecegi ihtimaline saygı ve hoşgörü gösteremeyenlerin,diger pencereye 37 masum insanın yakılmasını koyabilmeleri hangi adaletin ve inancın terazisinde denge bulabilir.37 insanımız bir Aziz Nesin sözü (kışkırtmak amacıyla uydurulmuş şeyler)nedeniyle yakılması ve bahane olarakta camii de dagıtılan bildirileri göstermek,birer müslüman olarak bizleri kesinlikle aklamaz ve orada yapılanlar birer Müslüman olarak bizlerin yüzkarasıdır.Müslümanlık hoşgörü dinidir.Müslümanlık ben Cuma namazındayken hiç kimse ses çıkartmamalı ve hayat durmalı demek degildir.Ben oruç tutarken,benim görüş alanımda hiç kimse bir şey agzına atmamalı demek hiç degildir.Hoşgörüsü olmayan Müslüman olamaz.Müslüman;Canına ve Vatanına kastedildigi zaman hoşgörü sınırına gelir.Müslüman; her türlü sömürüyle işbirligi içinde olmaz.Sömürücülere destek olmaz.(Ben sünniyim)
 
Geri
Üst