Doğan Güreş'ten şok iddia:Türkiye için bölünme riski var.

sedapinar

New member
ABD-AB, TÜRKİYE'NİN BÖLÜNMESİNİ İSTİYOR

Eski Genelkurmay Başkanı Güreş, "Türkiye için bölünme riski var. Bunu ABD de, AB de istiyor. Hedefleri, Türkiye'nin küçülmesi. Benim korkum, bir gün birisi, 'Bunlar başımıza bela, verelim gitsin' diyecek. Bakacaksınız Hakkâri gitmiş, Barzani'nin olmuş" diyor.
04.11.2007 13:16
PKK'yla geçen 24 yılın komutanları / Fikret Bila - 2

Doğan Güreş Paşa, Körfez Savaşı'nın tam ortasına düşmüştü. Org. Necip Torumtay'ın istifası üzerine Genelkurmay Başkanlığı'na getirildiğinde tarih 3 Aralık 1990'dı.

ABD, Saddam'ı Kuveyt'ten çıkarmış ama Bağdat'a girmemişti. Saddam bu kez kuzeyde isyana hazırlanan Kürtlere döndü. Helikopterlerle saldırı başlattı. Saddam'dan kaçan 200-300 bin kadar Iraklı Kürt, Türkiye sınırına yığılmıştı. Güreş Paşa, atlayıp sınıra gitti. Durum neydi? Güreş Paşa'dan dinleyelim:

"Durum hakikaten perişanlıktı. İnsanlar sınıra yığılmış, hatta geçmişler. Sınıra yakın yerlerdeki manavları talan etmişler. İnsanlar aç, perişan. Soğuk bir taraftan. Hudut bölgesindeki bizim elma ağaçlarını bile sökmüşler. Isınmak için yakmışlar.

'İnsanlık suçu'

Bizim vatandaşımız elinden gelen yardımı yapıyor. Mehmetçik sırtında ekmek taşıyor bunlara. Ne yapalım, ne edelim dedik? Birleşmiş Milletler'den yardım istemeye karar verdik.

Bu bir insanlık suçu. Tarih 2 Nisan'dı galiba. Saddam bir mekanize taburla gelmiş, helikopterlerin dışında. İnsanlar kaçışıyor, sığınacak yer arıyorlar. 36. Paralel çizildi. Saddam'a bunun kuzeyine geçemezsin denildi.

ABD Silopi'ye bir mekanize tabur kuruyor. Biz 250 bin kişiye nasıl bakacağız?

36. Paralel'in kuzeyini korumak için Provide Comfort kuruldu. Önce, 'Çekiç Güç' denildi. Sonra bu ismi beğenmediler. Silopi'ye kurulan taburun komutanı ABD'li, yardımcısı Türk. Bu taburun içinde bizim de bir mekanize bölüğümüz var. Şimdi baktım duruma, ne oluyor, diye."

'Herkes PKK'yı destekliyor'

36. Paralel'in kuzeyini korumak için bir güç kuruldu. Siz de duruma baktınız. Ne gördünüz?

- İncirlik'ten uçaklar kalkıyor, koalisyon güçlerinin uçakları, Kuzey Irak'ı denetliyorlar. BM kararına da uygun. İngiliz uçakları var, ABD uçakları var. Biz de Kuzey Irak'ta PKK varlığını biliyoruz. Saddam onları destekliyor. Irak ordusunun silahlarını veriyorlar. İstihbaratımız var.

Saddam'dan kaçan Kürtler arasında PKK'lı var, diye düşünüyoruz. Fırsattan istifade bunlarla birlikte belki Türkiye'ye de PKK'lı teröristler giriyor. Kuzey Irak'taki durumdan yararlanıp silahlanıyorlar. Bu bilgiler geliyor bize.

Ben de Provide Comfort uçuşlarını fırsat bildim. Dedim ki, ben de uçaklarımla 36. Paralel'in kuzeyinde uçabilirim. Keşif yapabilirim.

Neye karar verdiniz?

- Ben de 36. Paralel'in kuzeyinde uçaklarımızı uçurmaya başladım. Şimdi, kendi kendime sordum: Kim var senin karşında? Suriye var, PKK'yı destekliyor. İran var, bize karşı. Irak var, Saddam bize karşı, PKK'dan yana. Rus silahları çok ucuza ortalıkta satılıyor. Herkesin elinde Kalaşnikof, PKK'da bunlarla donatılmış.

'100 bin Kalaşnikof'

Ne önlem aldınız?

O zaman, oturup düşündüm. Ne yapmalıyım? Belli ki, ne yaparsak kendimiz yapacağız. Kimseden fayda yok. 1991'de Sovyetler dağılmış. Sovyetler'in ve Doğu Bloku'nun diğer ülkelerinin silahları ortalıkta. Kimi satılıyor, kimi başıboş bırakılmış, ortalığa atılmış. Doğu Almanya ortadan kalkmış. Silahları da ortalıklarda geziyor.

O zaman Doğu Almanya'nın Genelkurmay Başkanı General Franz benim dostum. Askerler arasında ikili ilişkiler çok önemlidir. Franz'ı aradım. Dedim ki, "Bu Doğu Alman silahlarını ne yapıyorsunuz?" Dedi ki, "Ne yapalım? Tarlalara atmışız, duruyor. Tarlalar Kalaşnikof dolu."

"Peki" dedim, "Benim ihtiyacım var, bana verir misiniz?"

"Tabii" dedi, "İstediğin kadar al..."

Aldınız mı?

Almaz olur muyum? Bir ekip gönderdim oraya. 100 bin Kalaşnikof aldım. Getirttim Türkiye'ye. Jandarmaya zimmetledim. PKK'nın elinde bunlardan var ve Kalaşnikof bizimkilerin kullandığı G-3'lerden daha iyi. Dağıttırdım bizim askerlere, koruculara da bunlardan verdirdim. Tam 100 bin Kalaşnikof, para da ödemedik, atılmış silahlar...


Önemli açıklamalar

Orgeneral Torumtay'ın istifası üzerine Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral Güreş, Körfez Savaşı'nın tam ortasında görevi devralmıştı. 1992'de PKK'ya karşı büyük bir operasyonu yöneten Güreş, sınıra yığılan Kürt mülteciler sorununu da yaşamıştı. Güreş, Çekiç Güç'ün kurulması ve sonrasındaki gelişmelerin de yakın tanığı oldu.

Talabani PKK'yı kurtardı

Türkiye, 1992'de Kuzey Irak kaynaklı PKK saldırıları karşısında Kuzey Irak'a büyük bir sınır ötesi harekât yapmaya karar vermişti.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş'in söyleşimizin başında detaylarıyla anlattığı hazırlıklar, gece görüşlü M-60 tankları, Leopar tankları, Kobra ve süper kobra helikopterleri, uçakları yer hedeflerine yönlendiren GPS cihazları, özel kuvvetler bu harekât içindi.

Güreş Paşa'ya sordum:

Bu harekâtı biraz anlatabilir misiniz?

- Çok büyük bir harekâttır o...

Ne büyüklükte bir kuvvet kullandınız?

- Toplam 50 bin asker görev almıştır o harekâtta. Kuzeyden de birlik kaydırmıştım. 20 binden fazla. Bölgedeki birliklerle birlikte 50 bini geçti. O harekât düşük yoğunluklu çatışma değildi. Alan kontrolü dediğimiz konsept uygulanmıştır 1992 Kuzey Irak harekâtında. Girilmiş, ancak, çıkarken önemli yerlere, önemli sayıda birlik bırakılmış ve alan kontrolü sağlanmıştır.

Bunlar özel eğitimli A ve B timleridir. A timleri subay, B timleri subay, astsubay ve uzmanlardan oluşmuştur. Ateş gücü, eğitimleri yüksek timlerdir.

PKK'ya karşı en büyük vuruş

Nasıl bir plan yaptınız?

- Planın esası PKK'yı arkadan çevirmekti. Bu çevirme yapılınca, sınırdan PKK kamplarına girilecek ve kaçan teröristler çevirmeyi yapan birliklerimizin önüne düşeceklerdi. Öyle de oldu. Ben hazırlıklarla ilgili şu emri verdim komutanlarıma:

Hazırlıklarınız gizli kalacak. Sınıra açık yığınak yapmayacaksınız. Yaparsanız bunu fark eder ve kaçarlar. Hareket ettiğinizde doğrudan sınırı geçip gideceksiniz. Sınırda günlerce önceden yığınak olmayacak. Kara Kuvvetleri'ne bağlı birlikleri Kuzey Doğu'dan çekeceksiniz, bu bölgeye dayayacaksınız. Sonra dedim, bu Hezil Çayı'na bir köprü atacaksınız. Tanklar geçip gidecek. Getirin panellerinizi, köprüyü atın. İstihkâm birliklerine güveniyordum. Kısa sürede köprüleri attılar. Bu köprüden M-60 tankları geçti ve PKK'nın kaçacağı yollarda mevzilendi.

Sınırdan harekât başlayınca, bunlar da tahmin ettiğimiz gibi geriye doğru kaçmaya başladılar ve M-60'ların önüne düştüler. M-60'larda gece görüşü var. Tanklar hepsini etkisiz hale getirdi. PKK'da büyük panik başladı. Tabii piyade de takip ediyor onları. Önden birliklerimiz kovalıyor, arkada ise M-60'lar bekliyor. Kaçamadılar. En büyük vuruşu yaptık.

Sınır ötesi harekâttan önce bildiğim kadarıyla Barzani ve Talabani kuvvetleri PKK'ya karşı bir harekâta girişiyorlar ve başarılı olamıyorlar. PKK püskürtüyor. Bunun üzerine sizden yardım istiyorlar ve bu talep üzerine 12 Ekim 1992'de siz sınır ötesi harekâtı başlatıyorsunuz?

- Evet, öyle oldu. O bir savaş hilesidir işte. Şimdi o zaman Barzani ve Talabani ile PKK'nın arası iyi değildi. Gerçi, Talabani samimi değildi. Biz bunlara yardım ettik. Ben komutanlara da söylemiştim: Bu peşmergelere az miktarda Kalaşnikof veriyorum. Ama, bunlara güvenmeyeceksiniz. Onları da tespit için orada tutun. Hududun 10-15 kilometre gerisinde. Arkada dursunlar, beklesinler. Maksat psikolojiktir.

Yardım istediler mi ?

- Tabii. Peşmergeler dağınık ve silah bakımından zayıflar. Adil Bey'e bağlı peşmerge kuvvetleri vardı. Ama, PKK ile başa çıkamadılar. PKK bunları püskürttü. Yardım talep ettiler. Biz de harekâtı başlattık. Çok önemli bir manevra yaptık.

Neden ateşkes istedi?

Barzani ve Talabani yardımcı oldular mı?

- Barzani uğraştı, ama Talabani PKK'lıları kurtardı. 1000 veya 2000 kadar teröristi alıp İran yakınındaki Zeli kampına götürdü. Ancak, bu harekâtın üç önemli sonucu oldu: PKK psikolojik olarak yıkıldı. Kürt devleti kurma fikri iflas etti, bundan sonra biz Türkiye'yi bölmek istemiyoruz gibi sözler söylemeye başladı Öcalan.

PKK silahlı güç açısından bir daha kendini düzeltemeyecek kadar kayıp verdi. PKK darmadağın oldu. Örgütten kaçmalar başladı. Bunun üzerine Mart 1993'te ateşkes ilan etmek zorunda kaldılar. Harekât amacına ulaşmıştı.


'Dilini, kültürünü kullansınlar, ama'

Geleceği nasıl görüyorsunuz?

- Türkiye için bölünme riski var. Çünkü, geçmişten gelen bir hedef var. Her ne kadar Abdullah Öcalan 1993'ten sonra, "Bizim Türkiye'nin bölünmesi hedefimiz yok" dediyse de o konjonktürel olarak sıkıştığı için sarf ettiği sözlerdir. Yakalandıktan sonra da böyle konuşmayı sürdürdü, ama bence hedefleri değişmiş değil. Barzani ve Talabani de aynı hedefin peşindeler. Bunu ABD de istiyor. İşte ellerinde haritalar (Türkiye'yi bölünmüş gösteren haritalar) var.

Cheney de istedi bunu. Kim Cheney? ABD Başkan Yardımcısı. "Batıdan başlayıp doğuya gidinceye kadar tek dostumuz Kürtlerdir" dediler. Bunu söyleyen Amerika. Buna dikkat etmek lazım. AB de bunu istiyor mu? Evet, istiyor. Hedefleri var? Nedir hedefleri? Türkiye'nin küçülmesi. Bir gün gelecek, birisi ne diyecek biliyor musun, benim korkum o: "Bunlar başımıza bela, verelim gitsin", diyecek ve bakacaksınız Hakkâri gitmiş, Barzani'nin olmuş.

Alın sizin olsun dendiği anda ne olacak biliyor musun? İstanbul'daki bütün Kürtleri Türkler kovar. Uluslararası açıdan baktığımızda; acaba Büyük Kürdistan'a gidiliyor mu? Evet, gidiliyor. Emareleri belli. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney bunu söylüyor.

Amerikalıların askeri mecmuasında bu çıkıyor. Yunanistan sevincinden ne yapacağını bilemiyor. Cheney, "Orada Haşimi Krallığı kurulsun" demiş, "Türk devletinin yanı sıra, Suriye ve İran'dan da alsın" demiş. Bunlar resmi belgeli. Sonra, "Güney Lübnan'da bir Hıristiyan devleti olsun, kuzeyde Müslüman devlet olsun", demiş. "Libya diye bir devlet kalksın, Mısır'a bağlansın" demiş. Bütün bunlar önemli işaretlerdir.

Sorunun iç boyutuna bakarsak.... Şimdi, anadillerini kullansınlar, kültürlerini yaşasınlar, folklorlarını oynasınlar tabii. Buna bir şey denmiyor zaten. Ama, üniter yapıyı bozacak, Türk milleti dışında başka bir milleti Anayasa'da kabul edecek bir durum olamaz. Türkiye Cumhuriyeti'ni, onun temel niteliklerini, ulus anlayışını, üniter yapısını kabul edeceksin.

Türk Silahlı Kuvvetleri güçlü olduğu sürece bunu kabul edecekler. Söylediğim gibi 'al, gitsin' olmaz. Bu kabul edilemez. Anadili konuşmak, kültürü yaşamak başka şeydir, Türkiye'yi bölmek başka şeydir. Benim köyümde de Çeçence konuşurlar, müzikleri, mızıkaları vardır, ama sorduğunda, "Sapına kadar Türküm" derler. Bu devleti, bu milleti kabul etmişlerdir, mensup olmaktan gurur duyarlar. Türkiye'nin duracağı çizgi budur."

'Özel Kuvvetler, bir nevi Türk PKK'sı'

Güreş Paşa, silah teminiyle birlikte Özel Kuvvetler'i nasıl kurduklarını şöyle anlatıyor:

"İlk taburu Ankara'da kurduk. O tabur dağlarda, ovalarda birlikte eğitim yaptı. Günlerce yürüdü. Teçhizat taşıdı. Silah eğitimi aldı. İstediği elbiseyi giydiler. Doğada mücadeleyle yaşadılar. Arazi koşullarına alıştılar. Hepsi özel bir asker oldu. Ellerinden her şey gelir. Çok dayanıklıdırlar. Çok sağlamdırlar. Çok güçlüdürler. Çok iyi silah kullanırlar. Bütün bunları kazandılar.

Eğitim tamamlanıp birlik istenilen düzeye gelince de Kemal Paşa onları alıp Güneydoğu'ya gitti. Onlar Güneydoğu'nun gizli kahramanlarıydılar. Bir nevi Türk PKK'sı. Dağlarda gezer, teröristler gibi onlar da dağlarda, o koşullarda yaşar. Teröristi dağda bulur ve etkisiz hale getirir."
http://www.haber10.com/haber/98983/
 

Vtnsvr

New member
'Özel Kuvvetler, bir nevi Türk PKK'sı'

Bu ne biçim söz.Bu Güreş paşayı zamanında bir etek giyme polemigi yüzünden sevemedim ve sevemeyecegim ve şu kullandığı cümleye bak.bir grup askerimizle bu nankör it sürüsünü nasıl bir birine benzetebilir.Bizim askerimiz eşkiyamı?
 

Kara Kartal

Banned
-türkiye bölgede büyük güç durumundadır bu bilinen bi gerçek ve türkiyenin etkisiz dışabağımlı ve kolayca yönetilip sömürülmesi için bölünmesi lazım ....bunun içinde milleti kandırıp birbirine düşürmek lazım tabii iki torba kömüre oyunu satan milletimiz bu oyunlara kesinlikle gelmez kesinlikle türk-kürt die birbirine düşmez bakın avrupada nasıl da kardeşçe geçiniyorlar deilmi tahriklere gelmiyorlar değilmiii.....

-avrupa uyum yasaları parçalanmamızın alt yapısını oluşturuyor cumhuriyetimizin temellerine dinamit konuluyorr avrupa uyum yasaları anayasaya ters geldiği için aksaklık yaşanıyor bunun için anayasamızı değiştirelim sivil anayasa dierek bi kılıf bulalım cumhuriyetimizin temel ilkelerini dejenere ederek içeriğini boşaltalım halka ırkçılk pompalayalım kürtlere düşman olalım sonra birbirimizle kavga edelim bölünelim dış dünyaya muhtaç olalım gelsin bizi sömürsünler ülkemizi sömürsünler...
 

ELAZIĞ

New member
Turkiye asla bolumez buna hic kimsenin gucu yetmiyecektir.
Pasa bazi konularda hakli ama turk milletinin ne zaman dostu olduki.
Pasa sen rahat ol bu ulkeyi koruyacak yeterince mert ve yigitler var.
 

VoyVoy

FoRuM MüHeNDiSi
Böyle bir risk hiçbir zaman olamaz Türkiyeyi bölmeye kimsenin gücü yetmez hele hele üç beş çapulcunun bunu yapmaya hiç gücü yetmez bizler osmanlı torunlarıyız zamanında dünyayı titretmişiz gün gelir yine yaparız...
 

react

Admin
Süper Moderatör
Böyle diye diye, o köpeklere "bölücülük" yapabileceklerini kendimiz aşılamış olduk.
 

Albayrak

Can Feda
'Herkes PKK'yı destekliyor'
Evet herkes çıkarları doğrultusunda destekliyor pkk yı...

Şöyle kaldırıp kafanızı dünyaya baktığınızda herkes düşman bize.

Bu düşmanlığın en büyük nedeni de Ulu Önder e duyulan intikam. Dehası dünyayı sarmış bu insana değişik şekillerde karşıtlık oluşturmaya çalışıyorlar.
 

HTML

Üst