Hukuka ve Demokrasiye Aykırı.....

nedensiz35

New member
21 Ekim 2007 günü yapılacak olan halkoylaması, hem hukuka hem de demokrasiye aykırıdır. Hukuka aykırılık: Anayasamızda, halkoylamasına sunulmuş bir metinde değişiklik yapılmasına olanak verecek hiçbir yol yoktur. Anayasamızın izin verdiği tek yol, oylanacak metnin bütünüyle yürürlükten kaldırılmasıdır. Oysa TBMM, halkoylamasından beş gün önce kabul ettiği yeni bir anayasa değişikliğiyle, halkoylamasına sunulacak metni değiştirmiştir. Bu işlemin sonucu, halkın önüne yeni bir metnin konmasıdır. TBMM'nin böyle bir yetkisi yoktur. Anayasanın 6. maddesine göre hiçbir organ, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz. Kuşkusuz, bu hüküm TBMM'yi de bağlar. Anayasanın, ne anayasa değişikliklerini düzenleyen 175. maddesinde ne de başka herhangi bir maddesinde, TBMM'ye bir metni halkoyuna sunma yetkisi verilmiştir... Bu yetki yalnızca Cumhurbaşkanına aittir. Cumhurbaşkanı da, bu değişik metinle ilgili olarak bu yetkisini kullanmamıştır. Zaten kullansaydı, Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun'un hükmüne göre bu yeni metinle ilgili halkoylaması ancak yaklaşık dört ay sonra yapılabilecekti.

Görüldüğü gibi ortada, açık bir anayasaya aykırılık vardır. Yaptığı bu son işlemle TBMM, açık ve belirgin bir biçimde yetkisini aşmıştır. Eski terimle, bariz bir salahiyet tecavüzü gerçekleştirmiştir. Bu işlem Anayasa Mahkemesi'ne götürülürse, iptal bir yana, yokluk kararı verilmesi bile beklenebilir. Kamu hukukunda bir işlemin hukuka uygunluğu araştırılırken, önce yetki konusuna bakılır. TBMM, anayasanın kendisine hiçbir biçimde tanımadığı bir yetkiyi kullanmıştır. Yetki aşımı varsa, kesinlikle iptal kararı verilir. Örneğimizde olduğu gibi, yetki aşımı bu denli açık ve belirgin olursa, yokluğa da hükmedilebilir.

Ne yazık ki, bu açık hukuksuzluğa Cumhurbaşkanı da, 5697 sayılı son yasayı Meclis'e geri göndermemekle ya da halkoylamasına sunmamakla, açıkça ortak olmuştur. YSK de, yaptığı değerlendirmede işin özünü gözden kaçırmıştır. Konu, gümrük kapılarında oy verme işleminin başlamış olması değildir. Bu işlem hiç başlamamış olsa bile, yapılanlar hukuk dışıdır. YSK halkoylamasını her şeye karşın gerçekleştirmeye karar vermekle, kendi yetkisini aşmıştır. Yapabileceği tek şey, halkoylamasını erteleyerek yetkili organların bu kez anayasaya uygun yeni bir düzenleme yapmalarına olanak vermekti.

Özetle Türkiye, bu pazar günü hukuk dışı bir oylama gerçekleştirecektir.

Demokrasiye aykırılık: Önümüzdeki halkoylaması iki bakımdan demokrasiye aykırıdır. Oylanacak anayasa değişikliği, hem Türkiye'nin bütün demokrasi geleneğini çiğneyen yepyeni bir cumhurbaşkanı seçim yöntemi getirmekte, hem de üstelik bunu antidemokratik bir biçimde düzenlemektedir.

Türkiye 98 yıldır, demokrasisini parlamenter sistem çerçevesinde kurmaya çalışmaktadır. Bu süreç kolay geçmemiştir. Türkiye ancak elli küsur yıllık bir çaba sonucunda parlamenter sistemi az çok oturtmayı başarmıştır. Bu sistemin özelliği, yürütme işlerinde devlet başkanının yetkisiz olması, buna karşılık yürütme yetkisinin, yasama organı karşısında siyaseten sorumlu bir başbakan tarafından kullanılmasıdır. Getirilen anayasa değişikliği, devlet başkanının halk tarafından seçilmesini öngörmekle, bu sistemi kökünden değiştirmektedir. Çünkü, halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı, parlamenter sistemin gereği olan siyaseten tarafsız ve yürütmede güçsüz bir kişi olamaz. Böyle olmasını istemek demokrasiye aykırıdır. Oy veren seçmen, yürütmenin başına getireceği kişinin tarafsız olmasını değil, kendi tarafında olmasını ister. Demokrasinin gereği de budur. Böyle olmasaydı, demokrasinin temeli olan çoğunluğun yönetimi ilkesi gerçekleşemezdi. Devlet başkanının dolaylı da olsa halk tarafından seçildiği ABD'de de, Fransa'da da durum böyledir. Başkan, açıkça, bir ya da birkaç partinin desteğiyle göreve gelmektedir. Başkan taraflıdır. Kendisini halk seçiyorsa, demokrasi açısından doğrusu da budur.

Görüldüğü gibi, halkoylamasıyla, bir yüzyıla yaklaşan bir devlet yönetim geleneğimiz değiştirilmektedir. Demokratik bir devlette, yasama organının halk tarafından seçileceği, yargının da tam bağımsız olacağı zaten tartışma dışıdır. Devletin yönetimiyle ilgili esas tartışma konusu, yürütme gücünün nasıl düzenleneceğidir. Dolayısıyla önümüzdeki halkoylamasının konusu sıradan bir anayasa değişikliği değildir. Sistem değişmektedir. Böyle köklü bir değişikliğin, hiçbir inandırıcı gerekçesi yokken alelacele gerçekleştirilmesi, son genel seçimlerden beri yürütülen yeni bir anayasa yapma çalışmalarını da anlamsız duruma düşürmektedir. Yeni anayasa daha yapılmadan, yürütme gücünün nasıl düzenleneceği bir oldubitti ile karara bağlanmaktadır. Buna demokratik bir anayasa hazırlığı biçimi denemez. Halkın oyuyla gerçekleştirilmesi, durumu hiç kurtarmaz. Unutmayalım ki halk, özellikle ilk biçimiyle tamamen antidemokratik olduğunda herkesin birleştiği 1982 Anayasası'nı da yüzde doksanın üzerinde bir oy oranıyla onaylamıştır.

Üstelik getirilen bu yeni sistemin kendisi de antidemokratik bir biçimde düzenlenmiştir. Tek bir örnek vermekle yetineceğim. Yeni 102. madde düzenlemesinde, kimi durumda, tek adayla seçim yapılabileceği öngörülmektedir. Tek adaylı bir seçime, düşünme yeteneğine sahip hiç kimse seçim diyemez. Zaten yeni 102. madde de seçim demiyor "referandum" diyor. Türkçesi halkoylaması. Ne var ki, Türkçeyi sevmeyenlerin yabancı dil merakı onları bir kez daha yanıltmış. Tek kişi için yapılan oylamaların yabancı dilde karşılığı, referandum değil plebisittir. Bu tür plebisitlerin antidemokratik olduğunu görmek için, 1804'te I. Napolyon 'un, 1852'de III. Napolyon 'un, Fransız halkının milyonlarca oyuyla imparatorluklarını onaylattıklarını, daha yakınlarda ise 1934'te Hitler 'in, Alman halkının yüzde 88 oyunu alarak kendisini Führer (Başbuğ) ilan ettiğini anımsamak yeter. Yeni düzenlemenin demokratik cılızlığını görmek için, cumhurbaşkanını halka seçtiren Fransa'nın bu alanda nasıl bir düzenleme getirdiğine bakılabilir. Fransa'da, adaylıklar kesinleşmeden bir hafta önce bir aday kendi istemi dışında seçim dışı kalırsa, adaylıklar kesinleşmemiş olsa bile kamuoyunda bir beklentinin yaratıldığı göz önüne alınarak, seçimin ertelenmesi olanağı tanınır. Boşalma, adaylıklar kesinleştikten sonra ve ilk oylamadan önce olursa, seçim ertelenir. Boşalma iki oylama arasında olursa seçim iptal edilir ve adaylık başvuruları dahil, bütün sürece sıfırdan başlanır. Fransızların bu titizliğinin demokrasi duyarlığından kaynaklandığı ortada. Yürütme gücünü eline vereceğiniz kişiyi halka seçtiriyorsanız, bu en önemli seçimin gerçek bir seçim olması için her türlü düzenlemeyi yapmak zorundasınız. Son anayasa değişikliğinin demokrasi açısından bir sakatlığı da bu.

Özetle, 21 Ekim 2007 günü gerçekleştirilecek olan halkoylaması yalnızca hukuk dışı değil, aynı zamanda, demokrasi dışıdır.

Cem EROĞUL
Anayasa Hukuku Profesörü
A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi
 

Albayrak

Can Feda
referanduma evet gerisine hayır:)
Şimdi demokrasiyi anlatırdım ama çok uzun sürecek anlaşılan. Zaten bu zamana kadar anlatılamamış ya da anlaşılamamışsa kusura bakma ümitsiz.

Etraftan alınan duyumlarla hareket eden bir toplum var karşımızda kendi düşüncesi olmayan çevreden edindiği fikirleri kendisininmiş gibi savunan...

Sen bunu nerden duydun?
 

g.haneli

Banned
Şimdi demokrasiyi anlatırdım ama çok uzun sürecek anlaşılan. Zaten bu zamana kadar anlatılamamış ya da anlaşılamamışsa kusura bakma ümitsiz.

Etraftan alınan duyumlarla hareket eden bir toplum var karşımızda kendi düşüncesi olmayan çevreden edindiği fikirleri kendisininmiş gibi savunan...

Sen bunu nerden duydun?
bak arkadaşım demokrasi konusunda kimin kime ders vereceğine gelince basna kalırsa o derse önce senin ihtiyacın var.

referandum giibi en demokratik bir hakkın kullanılmasını savunan birisi için sen kalkıpta o kişinin antidemokratik düşüncede olduğunu iddaedersen eğer ,sen önce demokrasinin ne olduğunu birazda öğrende sonra gel
 

Aşk_@d@mı

New member
Tabiki sizin mevkinize ve yerinize saygımız var.Şayet böyle bir açık varsa sizden önce haftalardır kıvranan Deniz BAYKAL bunun için mahkemeye başvuru yapmış olurdu.Olduda böyle hatayı görmedi kimse Türk Halkı nasıl ki kendi vekilini seçiyorsa Cumhurbaşkanınıda seçme hakkına sahip olmalıdır.Zaten halk kendi seçmek istemezse zaten akşam sonuçlarda HAYIR oranı yüksek çıkar fakat Halk biz seçelim derse EVET oranı yüksek çıkacaktır.
Böyle bir açık var ve demokrasiye aykırılık var diyorsanız onu buraya değil Anayasa Mahkemesine başvurunuz lütfen.
 

The Jaguar

New member
Diğer ülkelerde refarandum öncesi ülkedeki seçmenlerin evlerine referandum kitapçıkları gönderilir ve maddeler tek tek okunur.Her seçimlerde posta kutumuzu dolduranparti icraat kağıtlarını gönderen hükümet bunlarıda gönderebilirdi
 

HTML

Üst