Terörün sorumlusu kim?

sram

New member
Terörün Sorumlusu Kim?

Napolyon demiş ki "Türkler öldürülür, ama mağlup edilemezler". Bu sözün doğruluğunu Türk Milletinin şanlı tarihi tasdik ediyor, bugün yaşadıklarımız da bu gerçeği tasdik etmektedir. Atatürkçü aydınlarımızı vuruyorlar, mağlup edemiyorlar. Mehmetçiğe kurşun sıkıyorlar, mağlup edemiyorlar. Memleketimizin altına mayınlar döşüyorlar sivilleri katlediyorlar ama bir türlü mağlup edemiyorlar. Türk Milleti yenilmiyor, yenilmeyecek. Fakat artık bu akan kanı durdurmak istiyoruz. Sadece mağlup olmamak değil artık düşmanımızı iyi tanıdık onu alt etmek istiyoruz. Bizim vatanımızı bölmeye çalışanlardan, milletimizi sömürmek isteyenlerden, bizleri karanlığa mahkum etmek isteyenlerden hesap sormak istiyoruz.

Terör dediğimiz şey bugün en teorik tanımıyla, kemalist devrimin bütün kazanımlarını yok etmek için şiddete başvuran hain harekettir. Terörün hedefindeki Atatürk Cumhuriyetidir. Atatürk Cumhuriyetinin temel direkleridir. Teröre verdiğimiz her kurban Atatürk Cumhuriyeti yolunda şehit olmaktadır. O nedenle terörle mücadele bizim için mukadesat kazanmıştır.

Terörün hedefinin Atatürk Cumhuriyeti olduğu tespitini yaptıktan sonra, Atatürkçü vatansever güçler olarak terörün kökünün kurutulmasının nasıl mümkün olabileceği konusunda oturmuş bazı fikirlerimiz olmalıdır. Öncelikle terörün kökünün kazınabilmesi için Atatürkçülerin iktidarının zorunlu olduğunu bilmemiz gerekir. Çünkü terörün arkasında bugün en başta emperyalizm vardır. Emperyalizmle dünya çapında savaşan ideolojik en büyük güç kemalizmdir. Emperyalizm püskürtülmeden terör bitmez. Bildiğiniz gibi dünya çapında büyük şirketlerin kontrolünde olan emperyalist ABD yönetimi Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bütün riskleri göze alarak Irak'ı işgal etti. Bu projeye göre Türkiye dahil, Fas'tan Moritanya'ya kadar 24 (çoğu müslüman) ülkenin sınırları ve rejimleri değişecekti. Bu bölge hem bir kapitalizm pazarı hem de petrol kaynakları açısından kullanılacaktı. Ayrıca burlarda kurulacak üslerle ve yönetimlerle, emperyalist ABD için tehdit oluşturabilecek potansiyele sahip başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkeler kuşatılacaktı ve tam sömürgeleştirmeye çalışılacaktı. Bugün ABD, Irak'ta batağa saplanmıştır; zaten bu sonucu bile bile bu işe girişmişti. 1 Mart tezkeresini Türkiye'de kabul edilmemesi ABD için büyük hayal kırıklığı olsa da ABD yüzyıllık projesinden vazgeçemezdi. Bugün bir gerçek vardır o da şudur: bu topraklar ya biz vatanseverlere mezar olacak ya da Amerikan emperyalizmi ve onun köpeklerine mezar olacak. Şartlar öyle gösteriyor ki ayağı çukurda olan ABD emperyalizmidir.

Bir ayağı çukurda olan ABD emperyalizmi, BOP projesini uygulamak için Türkiye'de Tayyip'i işbaşına getirip, AB kapısına bağladıktan ve uygun zemini hazırladıktan sonra, bugün bataklıkta olmasına rağmen projesini sürdürmeyi hedefliyor. O haritada kukla kürt devletinin daha doğrusu Amerikan-İsrail devletinin merkezi olarak Diyarbakır gösterilmektedir. Musul ve Kerkük de bu kukla devlet içerisindedir çünkü burası hem petrol açısından hem de jeopolitik olarak son derece önemli bir bölgedir. Şu an Kuzey Irak'ta kukla yönetim aşiret reisleri tarafından oluşturulmuştur. Her türlü maddi manevi yardım işbirlikçi Irak hükümeti ve ABD-İsrail ortaklığı tarafından sağlanmaktadır. Yalnız ABD'nin BOP haritasında sadece burası değil ifade ettiğimiz gibi Diyarbakır, Mersin, Van, Hakkari, Şırnak gibi illerin de bulunduğu geniş bir Türkiye'nin Güneydoğu coğrafyası da vardır. Kurulacak kukla kürt devletine orası da eklemlenmek istenmektedir. Bunu açıkça NATO toplantılarında yayınladıkları haritalarda göstermektedirler. Türkiye'deki işbirlikçi hükümet aynı zamanda BOP görevlisi oldukları için, bu sürece yardım edecek türden işler yapacağı konusunda anlaşmalar yapmıştır. Ve o anlaşmalara da uymuştur.

Kürtçü Terör ve Emperyalizm Bağlantısı

Bugün siyasal açıdan kürtçülüğe dayanan bölücülük girişimi için aktif olarak kullanılan üç unsur vardır: AKEPE, PKK ve Barzani. Hükümet olarak AKEPE işbaşındadır, gerek AKEPE bünyesinde gerekse diğer oluşumlarda daha liberal takılan çevreler PKK yanlısı, daha muhafazakar takılan çevreler Barzani yanlısı bir tutum belirlemiş durumdalar. Devletin her kademesine kürtçülük bunlar tarafından sokulmuş durumdadır.

Peki bu unsurları devreye sokan kimdir? Bu sorunun cevabı hiç kuşkusuz dış düşmanlardır. Onlar da ABD emperyalizmini oluşturan büyük şirketler başta olmak üzere bütün sömürücü finans-kapital çevresi ve onların içimizdeki uzantılarıdır. Terörle mücadele ilk yapılacak iş, baş düşmanın emperyalizm ve emperyalizmle kol kola girmiş bölücülük olduğu gerçeğini tespit etmektir. Türkiye'nin terörle mücadelesinde ulusal kurumlarımızda bölücülük ihanetine karşı savaş yapılırken malesef son yıllara kadar, terörün hayat damarı emperyalizm gerçeği görülmedi, gösterilmedi. O nedenle bir avuç çapulcu hala kan dökebilmekte, ve geniş bir kitleye kadar nüfuz edebilmekte ve DTP aracılığıyla AKEPE aracılığıyla meclise zıplayabilmektedir. Türk Milletinin en başta kavraması gereken gerçek, bölücü terörün salt yerel olmadığı ve uluslararsı emperyalistlerin terörün baş destekçisi olduğudur. Başta ABD sonrası AB oluşumu bugün terörün en birincil dış destekçileridir. Bu gerçek TSK ve diğer Atatürkçüler tarafından saptanmasından itibaren, bir toplum mühendisliği çalışmasıyla Türk Devleti yeni bir doktrin geliştirmek istiyor. Özellikle 28 Şubat ile başlayan silkinme ve yıllardır Atatürkçülerin düşüncelerinin hergün ispatlanması ve o ulusalcı birikim artık devletin bazı mekanızmalarını ciddi bir şekilde harekete geçirmiştir. Artık ABD'nin startejik ortak değil stratejik düşman, AB'nin uygarlık değil milli devletin tasfiyesi projesi olduğu en üst makamlarımızca algılanmıştır. TSK her geçen gün artan ve Türkiye Cumhuriyetini dört bir koldan kuşatan tarihinin en büyük saldırılarına karşı artık Atatürk'ün Yol Haritasının benimsenmesinin kaçınılmaz olduğu gerçeğini görmüş ve 28 Şubat sürecinde döndüğü kemalist devrim mevzileriyle birlikte milletinin ve kemalistlerin emrine girmiştir. Bugün yaşadığımız sıkıntılar, her gün gelen şehit haberlerinin sebebi bir anlamda bu uyanıştır. ABD'nin hükümeti AKEPE, Ordusuz ve Milletsiz kalmış, işbirlikçi hükümet Ordunun ve Milletin, Atatürk kayasına çarpmış dağılmış gitmiştir. ABD bu durumda TSK'yı yıpratma faaliyetlerinin en doruk noktasına çıkmış, önceden Fethullahçıları kullanıyorken şimdi de bir yandan PKK'yı kullanarak TSK'yı yıldırma, etkisiz hale getirme çabasındadır. Şu bir gerçektir ki ABD, AKEPE'nin çöküşünü de çok iyi sezinlemiş ve belki de AKEPE'yi gözden çıkarmıştır. CHP ve MHP'yi kendi yörüngesinde tutmak ve kendi avucuna almak istemektedir. Ancak TSK'yı avucuna alamayacağından emindir ve artık ayak oyunlarıyla bunu yapamayacaktır. Tek yolu O'nu terör saldırılarıyla kahpece vurmaktır. Pes ettirmek için uğraşmaktır. Türk Milleti'nin TSK'ya olan sevgisini bağlılığını kırmaktır. Kuzey Irak'a operasyon olayı da tam bununla ilgilidir.

Kuzey Irak'a Operasyon Yapılmalı Mı?

Bu soruyu TSK'nın en üstünde bulunan vatansever komutanımız şöyle yanıtlamıştı:

"Şu soruyu bana sorabilirsiniz: 'Peki Kuzey Irak'a bir operasyon yapılmalı mı?' Yapılmalı. Olayın iki boyutu var. Birincisi sadece asker olarak baktığım zaman, evet yapılmalı. Fayda sağlar mı? Evet, sağlar. Olayın ikinci boyutu siyasîdir. Bunun için bir siyasî kararın ortaya çıkması lazım. TSK, yasal zeminde görev verildiğinde bu operasyonları yapma gücüne fazlasıyla sahiptir."

Bu sözler Türkiye'nin hükümetsiz olduğunun bir ifadesidir. Sözümona siyasi irade ABD BOP görevlisidir ve teröre karşı ABD'den izinsiz bir adım bile atmamak, kukla devleti kabul etmek için ABD ile sözleşme imzalamıştır. Genelkurmay terörün arkasındaki "karanlık savaşı" ABD'yi, NATO'yu, AB'yi ve onların iktidarı AKEPE'yi çok iyi tespit etmektedir. Bunlar devrilmeli yerine vatansever bir siyasi irade gelmelidir. Kuzey Irak'a sınır ötesi operasyonu ancak vatansever bir iktidar yapar. Veya Kuzey Irak'a olağanüstü gayriihtiyarı TSK'nın yapacağı bir operasyon Türkiye'de AKEPE'yi götürür, vatanseverleri iktidara getirir. Meselenin askeri çözümü böyledir. Çünkü bir yandan Habur'dan Barzani'nin tırları geçerken, (Türk değil) Türkiyeli şirketler kukla kürt devletinin lojistiğini sağlarken, İncirlik'te ABD bayrağı dalgalanırken, kuzey ırak'a elektirik benim vatandaşımdan çok daha ucuz bir fiyata verilirken, mehmetçiğe sıkılan her kurşun işte bu döngü sayesinde bizzat içimizden giderken bir Kuzey Irak'a operasyon düşünülemez. Siyasi irade olmadan yapılacak askeri operasyon amacına ulaşmaz. Siyasi stratejik bir hedef olmalıdır. . O hedef de terörün kökünü siyasi, ekonomik, askeri olarak kurutmak, kukla devleti tanımamak, Kerkük ve Musul'daki tarihsel kazanımlarımızı ve Türkmenlerin hakkına hukukuna sahip çıkmak ve bu yönde bütün kararlılığımızı göstermek. Bunu yapabilmek için de siyasi iradeyi ele geçirmek, ABD'nin tehdit ettiği ülkelerle bir işbirliği arayışına girmek. Eğer Türkiye'nin bölünmemesini, iç savaşa sürüklenmemesini, terörün bitmesini istiyorsak yapılması gereken budur. Bunu kim yapacaktır, orası hayli tartışma konusudur. Şu an Türkiye hükümetsizdir ve böyle daha ne kadar gidebilir bilemiyoruz. Kerkük referandumu bir anlamda kukla devletin resmileşmesi aşaması olacaktır ve buna müdahele edilmelidir, emperyalizmin projesi bozguna uğratılmalıdır. Herhangi bir hükümet bunu yapmazsa, bu niyetle askerin insiyatifiyle yapılacak bir operasyon Atatürkçü iktidarı ortaya çıkarır. Yani Kuzey Irak'a Türkiye yararına operasyonu ancak Atatürkçüler yapar veya Türkiye yararına yapılacak bir operasyon Atatürkçüleri iktidara getirir.

Pirince Giderken Evdeki Bulgurdan Olmak

Kuzey Irak'a operasyon ile ilgili olarak önemli bir nokta şudur. Kuzey Irak'a operasyonu yapan güç eğer antiemperyalist ve ABD karşıtı siyasi irade ve anlayışla yapmazsa; Irak'ın toprak bütünlüğüne değil bölünmesine, dolayısıyla kukla devletin kurulmasına hizmet etmiş olur. Türk Askeri olarak değil NATO askeri olarak işlev görür. İşte o noktada Amerika ile işbirliği yapan siyasi irade Musul ve Kerkük'ün Türkiye'ye katılması, Diyarbakır ve diğer güneydoğu bölgelerinin de içinde yer alacağı kukla devletin bir özerk devlet olarak Türkiye'ye bağlanması fikri, bize hamasi söylemlerle anlatılabilir. Sanki Musul ve Kerkük'ü almışız gibi zafer çığlıkları arasında, Türkiye'nin resmen ve bizzat Amerikancı sahte milliyetçiler tarafından bölündüğüne tanık olabiliriz ve bir anda Atatürk'e ihanet etmiş, federasyona geçmiş olabiliriz. Hatta sahte laiklerin de bastırmasıyla TSK İran'ın üzerine sürülebilir. Amerikan askeri namına bataklığa biz sürüklenebiliriz. Bu tuzağa TSK düşmez, bugün TSK'nın söylemlerinin radikalliği, ABD'ye karşı tutumu, Çin ve Rusya ile ilişkileri bunun bir göstergesidir. Ama çok dikkatli olmak gerekir, asla ve asla Amerikan emperyalizminin yörüngesine girmememiz gerekir. Bu çok önemli bir husustur. Atatürk Cumhuriyeti'nin resmen yıkılıp yıkılmaması arasında bir tercihtir.

Sonuç

Terörün hedefi Atatürk Cumhuriyetidir. Terörün en büyük destekçisi Amerikan ve Avrupa emperyalizmidir. Bunların Türkiye'deki her yere uzanmış kolları terörün sorumlularıdır. Aşiret, tarikat, siyaset, ticaret sarmalı kemalizm düşmanı bir oligarşiyi oluşturmaktadır. Bunun tepesinde finans-kapital yani emperyalizmin kaynağı olan sermaye çevreleri yatmaktadır. Türkiye'de terörü ancak ve ancak Atatürkçü bir iktidar temizler. Atatürkçü iktidar mutlaka ve mutlaka Amerika'nın stratejik müttefik değil stratejik düşman olduğu tespitini yapmalı ve ona göre hareket etmelidir. Bu temel prensip belirlendikten sonra Atatürkçü vatansever ilkeler ve Türk tarihinin kahramanlıkları ışığında harekete geçilmelidir. Seyirci kalınan her vakit aleyhimize işlemektedir. Kulislerde konuşulan CHP ve MHP koalisyonu, Amerikan emperyalizmine yaranmak yerine Amerikan emperyalizmine karşı tutum göstermelidir. Eğer ulusalcı bir duruş sergilemezlerse bu partiler (seçim sürecinde veya sonrasında), işte o zaman Türk Silahlı Kuvvetleri, çoktan beri çok akıllıca yürüttüğü ulusalcı anlayışıyla hükümet gibi hareket etmeli, insiyatifi ele almalı ve Türkiye'nin geleceğine milletiyle beraber, milletinin namına sahip çıkmalıdır.


kaynak: wordpress.com
 

Thorpedo

New member
ülkemiz uzerinde akp-abd&pkk isbirlii içinde oyanan oyunların sonu , bu birliğin destekcileri "yani vatan hainleri için" cok cok kotu bıtecektır..
 

jeim

New member
terörürn sorumlusu kim olacak...kimine göre tsk'mız,kiminde göre kürt vatandaşlarımız,kimine göre devleti yönetenler..bu hep böyle sürüp gidecekk mi???
asıl sorumlu olanı göremeicekmiyiz...???
 

hakkarealy

New member
terörürn sorumlusu kim olacak...kimine göre tsk'mız,kiminde göre kürt vatandaşlarımız,kimine göre devleti yönetenler..bu hep böyle sürüp gidecekk mi???
asıl sorumlu olanı göremeicekmiyiz...???
sorumluları göremeyecez zira bakmayı bilmiyoruz, bunun yerine bugün şırnakta olduğu gibi, bir haftada 25 ölüm göreceğiz, sıramızı bekleyeceğiz... birgün tüm bunlar bittiği zaman çocuklarımız ya da torunlarımız bize, yani "tarihe" bakıp, "böyle bir şeyin olmasına, siz milyonlarca insan, nasıl izin verdiniz" diye içerlenecekler, tıpkı bizim bir zamanlar olanlara içerlendiğimiz gibi.
5 kuruş para için, ordan oraya, kurumdan kuruma, partiden partiye, örgütten örgüte geçiş yapanlar, bizim yaşamdan ve sağ kalmaktan öte gördüğümüz tüm doğal kaynaklarımızı, inançlarımızı tüketene kadar devam edecekler, şu an "devam edilene".
Birgün, inançlarımızın tükeneceği yerde bu yaşanılanlar da bitecek, biz de, mantığımızı mantık ötesi sebeplerden alan insanlar olarak, inançlarımızla birlikte biteceğiz (eğer inançlarımızı zorlayan, tabulardan kurtulmazsak tabii)

saygılar...
 

VAVRULU

Banned
Terörün tek sorumlusu yoktur.
Suçu işleyenler ön plandadır ama onların beyinlerini yıkayıp dağa çıkaran onları bi robot gibi kullananlarda suç oranı daha yüksek.
Şöyle özetliyelim ;
Terör ü yaratan ABD
Besleyen ve yöneten ABD , IRAQ
Bunlara yardım ve yataklık yapan AKP..
TSK nın elini kolunu bağlıyolar..
 

HTML

Üst