sssubay
New member
Zaman gazetesinin öteden beri Millî Görüş lideri Erbakan ile yıldızı hiç barışmamıştır. Erbakan’a karşı bu tavrın bir ölçüde Fethullah Gülen ile arasındaki ilişkiden kaynaklandığı söylenebilir. Ancak şu ana kadar pek gün yüzüne çıkmayan bu durum, Zaman gazetesinde dün yayımlanan bir yazıyla patlak verdi. Erbakan’ı “bilgisi kıt” nitelemesi başta olmak üzere ağır ifadelerle eleştiren Zaman gazetesi yazarı Sami Uslu, Erbakan’ın Siyonistleri eleştirmesine tepki verdi ve Yahudilerin başarısını öne çıkaran bir yazı kaleme aldı. işte Sami Uslu’un o yazısı:
Yahudiler neden başarılı?
ülkemizin kadim politikacılarından Profesör Necmettin Erbakan, seçim kampanyası sırasında AK Parti'yi Siyonizm'in hizmetinde bir parti olarak gösterdi, bu arada israil, Siyonistler ve tüm Yahudilerin Türkiye'yi nasıl sömürdüğünü anlattı. Ancak Erbakan çok ağır iddialarını destekleyecek hiçbir somut belge ortaya koyamadı.
Belli ki, iyi bir mühendis olmasına rağmen, bazı konularda bilgisi çok kıt. Erbakan'ın birkaç alkış ve birkaç oy uğruna Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarını en ağır ve en mesnetsiz şekilde karalaması, ibretlik bir olay. Aslında, bu iddiaların seçim sandığına yansımadığını gördüğümüze göre Erbakan'ın bu kötülemelerini fazla ciddiye almak hatalı olabilir. Ama bu vesileyle Yahudilerin iş âleminde neden başarılı olduğuna değinebiliriz.
Avrupa ve Amerika'da Yahudilerin iş hayatındaki çarpıcı muvaffakiyetleri hep tartışıla gelmiştir. Bu; tarihi, sosyolojik, kültürel ve tabii ekonomik yönleri olan karmaşık ve derin bir konudur. Kişisel kanımca Musevilerin iş hayatında öne geçmelerindeki en önemli faktör, finans işlerine ağırlık vermeleri ve bunda çok başarılı olmalarıdır. Tarih boyunca Yahudiler, Avrupa'da bir ülkeden öbür ülkeye sürüldüler ve Osmanlı imparatorluğu hariç hiçbir yerde kendilerine güvenli bir yurt bulamadılar. Böyle bir durumda süreklilik gerektiren ziraat ve sanayi işlerine girmeleri mümkün olmadı. çünkü bu sektörler taşınmaz mal edinmeyi gerektiriyordu. Her sabah ülkeden kovulma korkusuyla uyanan insanların söz konusu sektörlere rağbet etmeleri mantıksızdı. Kralın bir fermanıyla ülkeden kaçmak zorunda kaldıklarında tarlalarını, imalathanelerini, makine veya aletlerini terk etmekten başka çareleri yoktu. Dolayısıyla Musevi işadamları için en uygun iş ticaret ve finanstı. Finansta zaman içinde nakit paranın bir menkul değer de ifade edilebilmesi çok ciddi bir avantaj sağlıyor. Hisse senedi, tahvil, çek, makbuz vs. gibi menkul değerler kasada hatta ceplerde bile kolayca taşınabiliyordu. Bu kâğıtlara sahip bir Musevi, başka bir ülkeye göç etmek zorunda kaldığında ciro işlemiyle kâğıdı satıp nakde çevirebiliyordu. Daha sonraları, Museviler önemli bir icatta bulunarak hamiline menkul değeri geliştirdiler. Böylece kıymetli bir evrakı üzerinde hiçbir işlem yapmadan sadece elden teslim ile satmak mümkün oldu.
Musevilerin finans konusundaki başarıları günümüzde uluslararası bankaların sermayedarı olmalarına kadar vardı. çağdaş ekonomide katma değer meydana getirme bakımından finansın göreceli payı tarım ve sanayiye göre çok büyük bir artış gösterdi. Bu gelişme de finansta usta olan Musevilerin etkinliğini artıran bir faktör olsa gerek.
Lafı Türkiye'nin kalkınmasına getirirsek, finans bilimi ve uygulamasının ülke refahını sağlama yolunda elzem olduğunu tartışmamıza bile gerek yok. Peki 'Türk'ten finansçı olur mu?' derseniz buna en büyük örnek merhum Turgut özal'dır. Rahmetli özal, gelir ortaklığı senedini dizayn edip pazarlayarak orijinal bir finansman tekniği ortaya koydu. Bugün bile menkul kıymetleştirme denen operasyonları Batı'da bile ancak uzman şirketler yapabilmektedir.
Gittikçe küreselleşen ve Batı finans dünyasında yıldızı her gün yükselen islami bankacılık, Arapların da finans konusunda başarılı olabileceğini somut biçimde ortaya koyuyor.
Finans dünün ve bugünün temel konusudur. öyleyse, başkasına gereksiz laf etmek ve desteksiz iddialarda bulunmak yerine, finansta yenilikçi (inovatif) bir yol izleyerek finans kurumlarımızı ve enstrümanlarımızı geliştirirsek uluslararası rekabette önemli avantajlar sağlarız.
Yahudiler neden başarılı?
ülkemizin kadim politikacılarından Profesör Necmettin Erbakan, seçim kampanyası sırasında AK Parti'yi Siyonizm'in hizmetinde bir parti olarak gösterdi, bu arada israil, Siyonistler ve tüm Yahudilerin Türkiye'yi nasıl sömürdüğünü anlattı. Ancak Erbakan çok ağır iddialarını destekleyecek hiçbir somut belge ortaya koyamadı.
Belli ki, iyi bir mühendis olmasına rağmen, bazı konularda bilgisi çok kıt. Erbakan'ın birkaç alkış ve birkaç oy uğruna Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarını en ağır ve en mesnetsiz şekilde karalaması, ibretlik bir olay. Aslında, bu iddiaların seçim sandığına yansımadığını gördüğümüze göre Erbakan'ın bu kötülemelerini fazla ciddiye almak hatalı olabilir. Ama bu vesileyle Yahudilerin iş âleminde neden başarılı olduğuna değinebiliriz.
Avrupa ve Amerika'da Yahudilerin iş hayatındaki çarpıcı muvaffakiyetleri hep tartışıla gelmiştir. Bu; tarihi, sosyolojik, kültürel ve tabii ekonomik yönleri olan karmaşık ve derin bir konudur. Kişisel kanımca Musevilerin iş hayatında öne geçmelerindeki en önemli faktör, finans işlerine ağırlık vermeleri ve bunda çok başarılı olmalarıdır. Tarih boyunca Yahudiler, Avrupa'da bir ülkeden öbür ülkeye sürüldüler ve Osmanlı imparatorluğu hariç hiçbir yerde kendilerine güvenli bir yurt bulamadılar. Böyle bir durumda süreklilik gerektiren ziraat ve sanayi işlerine girmeleri mümkün olmadı. çünkü bu sektörler taşınmaz mal edinmeyi gerektiriyordu. Her sabah ülkeden kovulma korkusuyla uyanan insanların söz konusu sektörlere rağbet etmeleri mantıksızdı. Kralın bir fermanıyla ülkeden kaçmak zorunda kaldıklarında tarlalarını, imalathanelerini, makine veya aletlerini terk etmekten başka çareleri yoktu. Dolayısıyla Musevi işadamları için en uygun iş ticaret ve finanstı. Finansta zaman içinde nakit paranın bir menkul değer de ifade edilebilmesi çok ciddi bir avantaj sağlıyor. Hisse senedi, tahvil, çek, makbuz vs. gibi menkul değerler kasada hatta ceplerde bile kolayca taşınabiliyordu. Bu kâğıtlara sahip bir Musevi, başka bir ülkeye göç etmek zorunda kaldığında ciro işlemiyle kâğıdı satıp nakde çevirebiliyordu. Daha sonraları, Museviler önemli bir icatta bulunarak hamiline menkul değeri geliştirdiler. Böylece kıymetli bir evrakı üzerinde hiçbir işlem yapmadan sadece elden teslim ile satmak mümkün oldu.
Musevilerin finans konusundaki başarıları günümüzde uluslararası bankaların sermayedarı olmalarına kadar vardı. çağdaş ekonomide katma değer meydana getirme bakımından finansın göreceli payı tarım ve sanayiye göre çok büyük bir artış gösterdi. Bu gelişme de finansta usta olan Musevilerin etkinliğini artıran bir faktör olsa gerek.
Lafı Türkiye'nin kalkınmasına getirirsek, finans bilimi ve uygulamasının ülke refahını sağlama yolunda elzem olduğunu tartışmamıza bile gerek yok. Peki 'Türk'ten finansçı olur mu?' derseniz buna en büyük örnek merhum Turgut özal'dır. Rahmetli özal, gelir ortaklığı senedini dizayn edip pazarlayarak orijinal bir finansman tekniği ortaya koydu. Bugün bile menkul kıymetleştirme denen operasyonları Batı'da bile ancak uzman şirketler yapabilmektedir.
Gittikçe küreselleşen ve Batı finans dünyasında yıldızı her gün yükselen islami bankacılık, Arapların da finans konusunda başarılı olabileceğini somut biçimde ortaya koyuyor.
Finans dünün ve bugünün temel konusudur. öyleyse, başkasına gereksiz laf etmek ve desteksiz iddialarda bulunmak yerine, finansta yenilikçi (inovatif) bir yol izleyerek finans kurumlarımızı ve enstrümanlarımızı geliştirirsek uluslararası rekabette önemli avantajlar sağlarız.