HATAY (Sancak) MESELESİ’NİN ÇÖZÜMÜ
Türk Hükümeti 30 Mayıs 1926 tarihli dostluk ve iyi komşuluk çerçevesi içinde Suriye adına hareket eden Fransa ile bir sözleşme imzalamıştı. Bu tarihten itibaren Fransa ile herhangi bir problemin çıkarılmaması için özen gösterilmiş ve Hatay, Fransa’ya idari özerklik altında emanet edilmişti. Ancak 9 Eylül 1936’daki bir antlaşma ile “manda” idaresi kaldırılmış ve Suriye bağımsızlık için Fransa ile anlaşmıştı. Bu şekilde Fransa, Suriye üzerindeki hak ve yetkilerini Suriye Hükümetine devretmiş oluyordu. Türk Hükümeti bunu kabul etmeyince konu Milletler Cemiyetine intikal etti. Burada Fransa ile yapılan görüşmelerden sonuç alınamayınca 9 Ekim 1936’da İskenderun’a bağımsızlık verilmesi istendi. Türkiye, Hatay konusunda çok kararlıydı. 1 Kasım 1936’da Atatürk Hatay’dan bahsederken “Bu sırada milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük mesele, hakiki sahibi öz Türk olan İskenderun, Antakya ve havalisinin mukadderatıdır...Daima kendisiyle dostluğa çok ehemmiyet verdiğimiz Fransa ile aramızda tek ve büyük mesele budur. Bu işin hakikatini bilenler ve hakkı sevenler alakamızın şiddetini ve samimiyetini iyi anlar ve tabii görürler” deyip konuya verdiği önemi ortaya koydu. Ancak Fransa, Türk teklifini kabul etmeyince durum oldukça gerginleşti, Antakya’da kanlı olaylar oldu. Milletler Cemiyeti’nin kararının yürürlüğe girişini Fransız temsilcisi bir türlü kabul etmiyordu. Bunun üzerine Atatürk 30 Kasım 1937 günü Hatay’la ilgili olarak Ulus Gazetesi’ne şu demeci vermişti. ...Hatay’da Fransız delegesi, Hataylıların çok şevk ve heyecanla bayram yapmalarını tabii olan bir günde, eğer Hatay Türkleri’nin serbestçe bu günü kutlamaktan men edecek tedbirler almış ise buna yazık demekle iktifa ederim, çünkü böyle bir zihniyet devletler arasında yüksek dostluk münasebetlerini hal ve istikbali için müspet yolda yürümek lüzumunun henüz anlaşılmamış olmasından ileri gelir. demişti. Atatürk’ün bu açıklamasından sonra gerekirse Türkiye’nin Hatay’a silahla müdahale edebileceğini Fransızlar da anlamışlardı. Milletler Cemiyeti ve İngiltere’nin yeniden araya girmesiyle 27 Ocak 1937 Cenevre toplantısında yeni bir statü kabul edildi. Buna göre Hatay içişlerinde serbest, dışişlerinde Suriye hükümetine bağlı olacak, Türkçe ve Arapça resmi dil olarak kabul edilecekti. Taraflar arasındaki görüşmeler neticesinde 27 Mayıs 1937’de hukuk bakımından Hatay, ayrı bir hüviyet kazanıyordu. Ama 1937 yaz aylarında yeni güçlükler ortaya çıktı. Milletler cemiyeti tarafından hazırlanan seçim sisteminde büyük yolsuzluklar oldu. Türkiye, Milletler Cemiyeti nezdinde protesto etti. Seçim sistemi yüzünden Türkiye ile Fransa arasındaki hava yeniden gerginleşti. Bu ortamda yeni bir açıklama yapmak zorunda kalan Atatürk “yarın sabah bir tümen asker yollasam Hatay’ı alabilirim. Renani için harekete geçmeyen Fransızlar, Suriye sancağı için bizimle harbe girmezler, bunu bilirim. Fakat...ben bir sancak için Türkiye’yi harbe sokmam” demişti. Fakat her ihtimale karşı 30 bin kişilik bir askeri kuvvetle hududa yığınak yapmayı da ihmal etmemişti. Bunun üzerine Fransa ısrarlı itirazlarından vazgeçti.
Diğer taraftan Mart 1938’de Almanya’nın Avusturya’yı ilhakı, Fransayı çok etkilemişti. Avrupa’da harp tehlikesinin büyük boyutlara ulaştığı bir sırada Fransa Doğu Akdeniz güvenliği için boğazlara sahip olan Türkiye ile dostluğun önemini anlamıştı. Bu sebeple Hatay meselesi için masa başına geldi. İki taraf 3 Temmuz 1938’de Sancak’ın siyasi bütünlüğünü müştereken korunması kararını aldılar. Öte yandan iki devlet arasında 4 Temmuz 1938’de Ankara’da dostluk anlaşması parafe edildi. Türk-Fransız anlaşmasının imzalanmasından sonra iş yapılacak seçime gelmişti. Ağustos ayında yapılan seçimler sonunda Sancak meclisindeki 40 üyelikten 22’sini Türk tarafı almıştı. Resmi dilin Türkçe ve Arapça olmasına rağmen, mebuslar yeminlerini Türkçe yapmışlar ve Sancak’a bağımsız devlet olarak Türkçe adıyla “Hatay” adını vermişlerdi. Hatay bağımsız devlet olmasından sonra Türkiye ile Fransa arasındaki münasebetler süratle gelişti. Bu sırada Avrupadaki savaş rüzgarları Fransa’da Türkiye ile anlaşma ihtiyacını ortaya çıkardı. Böylece Hatay anlaşmazlığı Türkiye’nin isteği doğrultusunda çözümlendi. 23 Haziran 1939 tarihinde Fransa, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını kabul etti. 29 Haziran’da da Hatay meclisi oy birliği ile Türkiye’ye katılma kararı aldı.
KAYNAK:
http://farabi.selcuk.edu.tr/suzep/tarih/ders_notlari/bahar_yariyili/bolum_13/bolum13.html
suriye hatay'ı vermeyi hiç bir zaman istemedi. fransa'nın mecburiyeti karşısında o dönemin suriyesinden de ses çıkmadı. şu anda hala hatay'ı kendi toprakları olarak kabul ediyorlar.
bu konu hakkında ayrıntılı bilgisi olan arkadaşlar var mı? duyduğum kadarıyla, bir halk oylaması daha yapılacağı gibi bir konudan bahsediliyor. bu nedenle de suriye vatandaşlarının hatay'ın bir çok yerinden gayrimenkul aldıkları söyleniyor.