Hücrelerimdesin,
ışık senden geliyor içerime...
Sokağa çıkmak istesem
kalbinden çıkıyorum.
Üstümden güneş eksilse
yüzüne bakıyorum.
Gözlerinden çıkıyorum
gözlerime...
Erimek bir dindir aslında,
tenin yanması, o garip buhur...
Kimse bir şey diyemez,
bir nehirdir bu sızı, yolunu bulur...
Aslında biz küçük küçük acıtarak birbirimizi,
yukarıdan görmek istedik,
acılarla akıp giden o büyülü nehri...
Ama bil ki, ne geldiğimiz kış bizi geri alır,
ne de önümüzdeki çölü aşarız...
Birbirimizi incitecek sözler karnımızda,
ama olsun, sarıl bana...
Biz seninle çok uzun kışlar geçirdik.
Sezdik, düşündük, acıdık...
Benim kaderim bu:
Öylece karşına oturup
seyrediyorum yüzünden geçen zamanı...
Küçük bir çocuk olan yüzün,
annnesinin kalbinin kapılarında kalmış...
Kırgın düşlerinde sakladığın
İlkgençliğin oluyor sonra yüzün,
öyle ek**** öyle yarım kalmış büyümelerden durgun...
Sevdayla ışıyan yüzün,
çaresiz aşkların şiirinde mısra mısra yaşlanan yüzün...
Benim kaderim bu:
Öylece karşına oturup
seyrediyorum zamanın içinden geçen yüzlerini...
Bana sevdalı bir yüzün vardı eskiden,
o şimdi yalnız içimde saklı...