Uzunefe
Altın Üye
- Katılım
- 22 Haz 2005
- Mesajlar
- 13,353
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
hepimiz için bazı şeyleri öğrenmek çok zor gelir. bazılarımız dil öğrenirken, bazılarımız da matematikte zorlanırız. öğrenmek için saatlerce kafa patlatsak da çoğu zaman elimize bişey geçmez. aslında öğrenmek için çok daha kolay yöntemler mevcut. bunlardan birini bir kitapta okudum. size anlatayım.
normalde insan, beyninin oldukça küçük bir yüzdesini kullanır. fakat beynimizin oldukça kuvvetli olduğunu ve birçok mucizeyi gerçekleştirdiğini çoğumuz biliriz. süper öğrenme yeteneği de bunlardan biri. aslında bu yetenek tüm insanlarda mevcut. sadece nasıl ortaya çıkaracağımızı bilmiyoruz.
süper öğrenme, müzik eşliğinde öğrenilecek şeylerin belli bir ritmde öğrenilmesidir. bu sayede beyin büyük bir kapasiteyle çalışmaya başlıyor.
gerekli olan müzik beynin çalışma ritmine uyan bir ritm olmalı. dakikada 60 (ve ona yakın) vuruşluk olmalı yani. bu çeşit müzik için barok müzik öneriliyordu.
"müzik ruhun gıdasıdır" sözü aslında hiç de boş değil . bir parça dinlerken, o parçanın vuruşları yani titreşimleri beyin hücrelerini uyarır. eğer çok hızlı bir parça dinlerseniz, başınız ağrır. çünkü beyin yorulur. oldukça yavaş bir parça dinlerseniz de uykunuz gelir. ama tam beynin temposuna uyan bir parça dinlerseniz, beyin şaha kalkar .
bir diğer unsur da rahat ettiğiniz bir yere oturmak ve kendinizi, öğrenmeye açık olduğunuz gibi pozitif düşüncelerle doldurmaktır. bu da öğrenmeyi kolaylaştırır. ayrıca yine belli bir tempoda nefes alıp, vermelisiniz. bu da vücudu hazırlamak için gerekli.
son olarak, öğrenilecek şeyin belli aralıklarla parçalar halinde okunmasıdır (tabii başka bir kişinin size okuması daha iyi olacaktır). okurken her parçayı farklı bir tonda söylemek gerekiyor: alçak, normal ve yüksek tonda. bunu yapmakta amaç, beynin hep dikkatle dinlemesini sağlamak, dikkatin dağılmasını önlemek.
bu tekniği çok önceleri yogiler (yanlış anlamayın, bu yogiler yoga yapan bir tür din adamı) :Ç uygulayarak birçok kutsal belgeleri, kitapları öğrenirlerdi. böylece büyük bir felaket olup da tüm veriler kaybolsa da bir yoginin bile belleğinden yeniden kazanılabilir.
birkaç yıl önce bulgar bir bilimdamı bu yöntemi bulmuş. yöntemi, öneribilim olarak adlandırmış. bu yöntem bir grup insan tarafından denenmiş. bir gün boyunca fransızca çalışmışlar. gün sonunda hepsi de sonuca şaşırmış. çünkü hepsi de bir günde hiç yorulmadan aksine dinlenerek, bir günde konuşulan ortalama kelime sayısının iki katını, 1000 kelimeyi öğrenmişler. daha sonra çalışmayı biraz daha yoğunlaştırarak en son olarak günde 4000 kelime öğrenmişler. ayrıca bu teknik bir okulda öğrenmesi imkansız yani aptal damgası vurulan çocuklar üzerinde denenmiş ve bu çocukların, normal çocuklardan çok daha iyi sınav sonucu getirdiği görülmüş.
bu bilimadamı bulgaristan'da öneribilim merkezi açmış. birçok konuda ders veriyorlarmış. ders konuları, dil öğrenmenin yanısıra acı kontrolü, vücudu kontrol etme, topluluk önünde konuşamama gibi korkuları yoketme de öğretiliyormuş.
valla ben kitabı okuyunca baya şaşırmış ve sevinmiştim sonunda yazılılar sözlüler dert olmayacak diye ama barok müzik bulamadığım için yatmıştı ve unutmuştum. kitabı biryerde görünce tekrar aklıma geldi de sizinle paylaşmak istedim.
Alıntı
normalde insan, beyninin oldukça küçük bir yüzdesini kullanır. fakat beynimizin oldukça kuvvetli olduğunu ve birçok mucizeyi gerçekleştirdiğini çoğumuz biliriz. süper öğrenme yeteneği de bunlardan biri. aslında bu yetenek tüm insanlarda mevcut. sadece nasıl ortaya çıkaracağımızı bilmiyoruz.
süper öğrenme, müzik eşliğinde öğrenilecek şeylerin belli bir ritmde öğrenilmesidir. bu sayede beyin büyük bir kapasiteyle çalışmaya başlıyor.
gerekli olan müzik beynin çalışma ritmine uyan bir ritm olmalı. dakikada 60 (ve ona yakın) vuruşluk olmalı yani. bu çeşit müzik için barok müzik öneriliyordu.
"müzik ruhun gıdasıdır" sözü aslında hiç de boş değil . bir parça dinlerken, o parçanın vuruşları yani titreşimleri beyin hücrelerini uyarır. eğer çok hızlı bir parça dinlerseniz, başınız ağrır. çünkü beyin yorulur. oldukça yavaş bir parça dinlerseniz de uykunuz gelir. ama tam beynin temposuna uyan bir parça dinlerseniz, beyin şaha kalkar .
bir diğer unsur da rahat ettiğiniz bir yere oturmak ve kendinizi, öğrenmeye açık olduğunuz gibi pozitif düşüncelerle doldurmaktır. bu da öğrenmeyi kolaylaştırır. ayrıca yine belli bir tempoda nefes alıp, vermelisiniz. bu da vücudu hazırlamak için gerekli.
son olarak, öğrenilecek şeyin belli aralıklarla parçalar halinde okunmasıdır (tabii başka bir kişinin size okuması daha iyi olacaktır). okurken her parçayı farklı bir tonda söylemek gerekiyor: alçak, normal ve yüksek tonda. bunu yapmakta amaç, beynin hep dikkatle dinlemesini sağlamak, dikkatin dağılmasını önlemek.
bu tekniği çok önceleri yogiler (yanlış anlamayın, bu yogiler yoga yapan bir tür din adamı) :Ç uygulayarak birçok kutsal belgeleri, kitapları öğrenirlerdi. böylece büyük bir felaket olup da tüm veriler kaybolsa da bir yoginin bile belleğinden yeniden kazanılabilir.
birkaç yıl önce bulgar bir bilimdamı bu yöntemi bulmuş. yöntemi, öneribilim olarak adlandırmış. bu yöntem bir grup insan tarafından denenmiş. bir gün boyunca fransızca çalışmışlar. gün sonunda hepsi de sonuca şaşırmış. çünkü hepsi de bir günde hiç yorulmadan aksine dinlenerek, bir günde konuşulan ortalama kelime sayısının iki katını, 1000 kelimeyi öğrenmişler. daha sonra çalışmayı biraz daha yoğunlaştırarak en son olarak günde 4000 kelime öğrenmişler. ayrıca bu teknik bir okulda öğrenmesi imkansız yani aptal damgası vurulan çocuklar üzerinde denenmiş ve bu çocukların, normal çocuklardan çok daha iyi sınav sonucu getirdiği görülmüş.
bu bilimadamı bulgaristan'da öneribilim merkezi açmış. birçok konuda ders veriyorlarmış. ders konuları, dil öğrenmenin yanısıra acı kontrolü, vücudu kontrol etme, topluluk önünde konuşamama gibi korkuları yoketme de öğretiliyormuş.
valla ben kitabı okuyunca baya şaşırmış ve sevinmiştim sonunda yazılılar sözlüler dert olmayacak diye ama barok müzik bulamadığım için yatmıştı ve unutmuştum. kitabı biryerde görünce tekrar aklıma geldi de sizinle paylaşmak istedim.
Alıntı