Yeni Osmanlı Değil Yeni İsrail

>ahm@t<

>HayalperesT
Katılım
13 Nis 2009
Mesajlar
7,168
Reaction score
0
Puanları
0
Yugoslavya parçalandıktan sonra çok sayıda diplomasi uzmanı emekli edildi yada kendileri görevlerinden ayrıldılar. Çoğunluğu aile yakınlarımla dost olan eski diplomatlarla sohbetler etme ve son durumları değerlendirme fırsatım oluyor. Özellikle Türkiye’deki gelişmeler ve batının Ortadoğu olarak tanımladığı ancak eski Yugoslav diplomatların Yakın Doğu dediği bölgelerde yaşananları farklı bir bakış açısıyla değerlendiriyorlar. Yugoslav kökenli diplomatların değerlendirmeleri önemli çünkü Bağlatısızlar Hareketi içinde Arap ve Afrika ülkeleri özellikle Kuzey Afrika ülkeleriyle Yugoslavya’nın ilişkileri çok üst düzeydeydi. Mısır ve Libya hatta Irak, İran ve Suriye ile ilişkiler stratejik düzeyde olduğu gibi Ruslarla da en azından istihbari açıdan sağlam bağları olan Yugoslavya Tito döneminde İsrail’i tanımayan tek devlet özelliğiyle Arafat’a en yakın ülkelerden biriydi. Bu açıklamaları yaptıktan sonra çok sayıda eski diplomatla yaptığım sohbetlerden ortaya çıkan değerlendirmeleri dikkatinize sunmak istiyorum. Malesef Yugoslavya parçalandıktan sonra ortaya çıkan güvensizlik ortamı aslında çok tanınan isimleri vermemizi engelliyor.
İSRAİL’E GÜVEN YOK
Amerikan yönetimi özellikle Lübnan savaşı sonrasında İsrail’e güvenini yitirdi. Hizbullah’a karşı büyük hezimet yaşayan İsrail Ordusu’nun kendi içinde yaşadığı tartışmalar ve ülke de yolsuzluklarla boğuşan iktidar Washington’u İsrail’den uzaklaştırdı. Kendi sınırları içinde siyasi bir kaos yaşayan İsrail’de Şaron yönetiminin kirli geçmişi de ortaya çıkınca Amerikan yönetimi bölgede farklı arayışlar içine girdi.
AMERİKAN YÖNETİMİ İÇİNDE YAHUDİ ETKİSİ AZALDI
Dikkat edilirse Lübnan savaşı sonrasında Amerikan yönetimi içinde yahudi etkisi azaldı. Özellikle Savunma Bakanlığı çevrelerinde mevzilenen Amerikalı yahudi liderler hızla uzaklaştırıldı. Finansal çöküşle birlikte para kontrolünü elinde tutan spekülatörler de sorgulanmaya başlandı. Rusya’nın interlandında başarısız olan darbe planlarıyla birlikte Gürcistan savaşında etkisiz kalınması ve Rusya’nın zaferi de ABD-Yahudi ilişkilerinin gerilmesinde etkili oldu. Burada Türkiye’nin de NATO ülkesi olmasına rağmen Karadeniz’de Rusya’yla birlikte hareket etmesi önemli bir olguydu.
ILIMLI İSLAM
Amerikan tarafı İsrail gibi müslüman dünyasının bütün tepkisini üzerine çeken bir müttefiki barındırmanın islami direnişi güçlendirdiğini farketti. Bunun için önce kendine bağlı aşırı güçler geliştirdi ancak terör yöntemlerini kontrol edemeyecek noktalara geldiği oldu. Bu yüzden “yenilenmiş islam”(ılımlı islama Yugoslavya’da yenilenmiş islam deniliyor) geliştirilmek isteniyor. Bunun için Türkiye’deki model öne çıkarılıyor. Yakın Doğu’da İsrail gibi tepki çeken yahudi müttefik yerine batı değerlerini kabul etmiş islami değerleri batılı değerlere yakınlaştırmış siyasi hareketler benimsendi. Bu sayede Rusya’nın İslam Konferansı Örgütü’ne gözlemci olarak girmesi ve Çin’in Afrika’daki etkisi de kırılmak isteniyor. Rusya ve Çin özellikle Mısır ve Libya’da yatırımlarını iki misli arttırmışken olayların ortaya çıkması önemli.
ARAP BAHARI DEDİKLERİ YENİ MODEL
Dikkat edilirse Arap coğrafyasında yaşanan olaylara en çok Türkiye’den destek gitti. Bunun tek nedeni o bölgeye Türkiye’deki iktidar modelinin götürülmesidir. Bunun için önce uygun zemin hazırlanıyor. ABD’nin savaş gücü artık tükenme noktasına geldi bununla birlikte ekonomik durum Avrasya ülkeleri lehine gelişiyor. Günümüzün enerji kaynaklarının büyük bölümünü Rusya ve eski Sovyet Devletleri elinde bulunduruyor. Bu ülkeler enerji kaynakları sayesinde batı Avrupa ülkeleri içinde de etkili olabiliyorlar. ABD mevcut durumuna bakarak İsrail gibi Ortadoğu’nun tepkisini çeken bir ülkeye Türkiye’yi tercih ediyor. Bu sayede müslüman dünyasına kendisine yakın islami modeli kabul ettirmek istiyor. Son zamanlarda El Fetih, Suriye, Libya ve Mısır gibi Arap milliyetçi ve sosyal yapılarla İran gibi batı karşıtı islami yapıları hedef alırken İsrail’i de yine yenilenmiş müslüman iktidarlarla kontrol ediyor. CIA’nın“BÖCEK YİYEN BÖCEKLER” teorisi işliyor. Fakat böglede yaşananlar emperyalibt kampın son çırpınışları çünkü bunun için ne para ne de kaynakları var.
 
Şimdi de ılımlı İslam çıktı.Hergün bir taraflarından birşeyler uydurmaya başladılar.İş ki milletimiz bütün bu katakullileri görebilsin.Adamlar öylesine planlar yapmışlarki herşeyi oldu bittiye getirir oldular.Şu haberlerde gördüklerinize de inanmayın.Onlarda planın bir parçası.Planı ise bütün projeyi yöneten ise hiç şüphesiz ki CIA'dır ;)
 
Haberi aldığın medya kuruluşunun olayı zaten islami bir kaygıyla değerlendirmediği, olayı halkçılık perspektifinden değerlendirdiği gerçek olmakla birlikte, islami açıdan doğru bir yaklaşım olabileceğini söylemeliyim. Eğer başınızı kaldırıp islam dünyasının durumuna bakılırsa, kişiler hala komşusunun durumunu düşünecek kadar fıtrat gereği bozulmamışsa, türkiyenin rolunü filan görebiliyorsa herşey ortadadır aslında.
 
Ilımlı İslam ile haram yediklerini hellaleştirmediler mi bunlar ? Faizleri kâr payı yapmadılar mı ? Devletin parasını kendi sermayeleri belleyip bunun adını ticaret koymadılar mı ? Vatan toprağı satıp, bir devletin kendi kurumlarını satıp adına özelleştirme demediler mi ? Bu çarkın dönmesi lazım gerçekten lazım...
 
Konuyu din açısından ele alıyorsak bilmeliyiz ki yer yüzünde sadece İslamiyet yok. İster sevilsin, ister varlığı red edilsin sonuç olarak diğer dinler halen var, halen canlı bir şekilde yaşanıyor. Bu açıdan var olmaya devam eden bu dinleri aşağılamak, küçük görmek, bozuldu veya geçerliliğini yitirdi demek bu dine inanan kişilere hakarettir. Samimi ve akılcı bir yaklaşım değildir. Bu ve benzeri nedenlerle farklı dinlerin barış içerisinde bir arada bulunma şansı çok azdır. Herşeye rağmen bu zor durumu aşabilmiş ve birarada bulunma şansını yakalamış küçük yerlerde vardır elbet. Sadece İslamiyet için söylemiyorum, genel anlamıyla din kardeşliği bir çok sorunu insanlık adına çözer mantığı geçerli olsaydı Hıristiyan Rusya ile Hıristiyan Amerika vuruşmazdı. Veya şu an gördüğümüz haliyle ortadoğu ülkeleri şu acıklı tabloyu yüzyıllardır yaşamaya devam etmezdi. Ve bir çok ülkede mezhep çatışmaları diye bir konudan söz edilmezdi. Veya yine aynı şekilde neredeyse tamamı Hıristiyan olan Avrupa ülkeleri zamanın behrinde birbirine savaş açmazdı. Kısacası konuya din açısından baktığımızda 1. ve 2. dünya savaşları çıkmazdı. Ve yine aynı mantıkla Hıristiyanların ve o zihniyetteki Müslüman görünümlü kafirlerin İslamiyete sonradan yeni bir tanımlama getirmeside çok yanlış. İslamiyet islamiyettir. Yavşak Hıristiyanlık, Gevşek Yahudilik varsa, olacaksa, Ilımlı İslamiyetinde sakıncası yok elbet. Arap baharı aşşağılık, üçkağatçı Hıristiyanların, kafası çalışmayan zavallı araplara yedirdiği bir yemdir. Tablo kısacası son derece acıklıdır. Bir Müslümanın bu derece gaflet içinde bir o kadarda dini açıdan rahat, huzurlu olmasını anlamak çok zor.
 
Geri
Üst