Yeni haham: ‘Meçhul asker’

MARCUSX

New member
Katılım
19 Ocak 2008
Mesajlar
2,051
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Kaf Dağının Ardı
Yeni haham: ‘Meçhul asker’

Ergenekon davası ortaya çıktığında başımızda bir “haham” vardı. Yurt dışından katıldığı programlarda akla hayale gelmez sözler söyler, inanılmaz suçlamalar yapar. Devletin kanalında bile birkaç saat canlı yayında kalmayı başarırdı.

İşin garibi herkes işi gücü bırakır bu “haham”ı dinler ve ne gariptir ki başta iktidar ve yandaşları olmak üzere bir kesim bu kişinin söylediği her sözü doğru kabul ederdi.

Öyle bir inanıldı ki bu “haham”a, başka belge-bilgi peşinde koşmadılar bile.

Şimdi bu “haham”ın yerini “kimliği belirsiz” bir ihbarcı aldı. Bazı gazeteler “meçhul asker” adını takmış bu ihbarcıya. Çünkü nasıl bir ruh haliyse “kimliği belli olmayan” bu kişinin “Ben de askerim, üstelik cuntacıların içindeyim” cümlelerini “kesin doğru” kabul ediyorlar.

“Meçhul asker” savaşların kazanılmasını sağlayan, ama adını ailesi dışında kimsenin bilmediği sıradan askerlerdir. Deyim Batı’dan alınmıştır, bizdeki karşılığı Mehmetçik’tir.

İhbarcıyı kahraman olarak lanse edenler belli ki Mehmetçik diyemedikleri için kahramanlığı “Meçhul asker” üzerinden belirtmek istiyor. Türkiye sevgisizleri amaçlarına ulaşmak için propaganda olanaklarını sonuna kadar kullanıyorlar. Sıradan insanların bilgi ve belgeye pek düşkün olmadıklarını ama “gizemli” konulara iştahla baktıklarını ve en önemlisini bunların doğru olduğunu kabul etmeye yatkınlıklarını sömürenler piyasaya sürdükleri “kimliği belirsiz ihbarcı” ile ortalığı toz dumana katıyorlar.

Şu anda hiç kimse bir darbe planı hazırlanıp hazırlanmadığını bilmiyor.

Yine hiç kimse ihbarcının asker kökenli olduğunu da bilmiyor.

Ama her iki konu da “doğruymuş” gibi sunuluyor ve başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere pek çok kişi ve kuruma ahlak dışı bir saldırı kampanyası sürdürülüyor.

Liberal maskeli faşistler TV ekranlarında gerine gerine “Daha bunlar ne ki, öyle belgeler gelecek ki” demekte de bir sakınca görmüyorlar.

Kimliği belirsiz ihbarcı etrafa saçtığı belgelerle bazı subayların adlarını ve imzalarını gösterip “işte cunta” diyor. O listede 12 imza var.

Bir albayın imzasının ıslak mı kuru mu olduğunu tartışırken 5 ay harcadık, peki 12 subayın imzasının ıslaklığının tartışması ne kadar sürecek?


***


Ordu kimi versin?

Başbakan Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmada “Yöneticiler makamında tutuculuk yapmamalı, zanlıları yargıya teslim etmeli” dedi.

Medyanın tamamı bu sözleri Genelkurmay Başkanı Başbuğ’a “üstü kapalı çağrı” olarak yorumladı. Medya “Başbakan darbe planını imzaladığı söylenen albayın savcılara gönderilmesini istedi” dedi.

Ancak ortada bir gariplik var. Taraf Gazetesi’nin bile manşetten verdiği habere göre Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, Albay Çiçek’e ifade vermesi için davetiye göndermediklerini söylüyor.

Bu durumda Albay’ın kendiliğinden kalkıp savcılığa gitmesi mümkün değil.

O halde Başbakan “hangi zanlılar hakkında tutuculuk yapılmamasını” istiyor?

Bilmediğimiz ya da henüz medyaya servis edilmemiş başka bir konu mu var acaba?


***


Zara’ya bayıldım

Salı akşamı Clinton’un konferansını dinledikten sonra zar zor Akadlar Kültür Merkezi’ne yetiştim. Maceramı dün anlatmıştım biliyorsunuz.

Niye gittim? Faruk Şüyun, Türkiye’nin gerçek değeri olan ama magazin yoğunluğu nedeniyle medyada hak ettikleri yeri genellikle bulamayan sanatçıları, edebiyatçıları, entelektüelleri “Ustalara saygı” adı altında düzenlediği gecelerde dostlarıyla bir araya getiriyor.

En son Halit Refiğ için yapılan geceye katılmıştım. Salı gecesi ise yine Türk sinemasının usta yönetmenlerinden Ülkü Erakalın için düzenlenen törene gittim.

Ülkü Erakalın on parmağında on yetenek olan bir yönetmen. Gazeteci, besteci, bestelerini seslendiren bir ses sanatçısı, tiyatrocu, TV sunucusu ve tabii ki yönetmen.

Geceye Erakalın’ın dostları, sinema sanatçıları ve perdede görünmeyen sinema emekçileri katıldı. Herkes Erakalın’la ilgili duygularını birer ikişer cümleyle anlattı yine. Erakalın ise Yeşilçam tarihine ışık tutan küçük gösterilerle geceye renk kattı. Bazılarımızı da ağlattı.

Erakalın’ın dostlarından biri de ses sanatçısı Zara’ydı. İlk kez gördüm. Ama taa çocukluğumdan beri ağzına sık sık takılan “Kaldım duman içi dağlarda” türküsünü yeniden sevdiren sanatçı olarak tanıyordum tabii.

Zara saygı gecesini o gün akşam üstü öğrenmiş ve koşup gelmiş. Sahneye çıktığında bütün zarafetiyle beğeni toplarken, nice konuşmacıyı kıskandıracak kadar güzel bir konuşma yaptı. Tek Türkçe hatası yapmadan, vurgulama ve tonlamalarıyla sesini çok iyi kullanan Zara için “beni şaşırttı” demek istemiyorum ama hem etkiledi hem de mutlu etti.

Zara 4 yıl önce Ülkü Erakalın’ın çektiği dizi için bestelenen bir şarkıyı seslendirdi. Sesi de gerçekten inanılmaz. Dediğim gibi Zara’yı sadece benim bildiğim eski türküsüyle biliyordum. Şimdi bütün şarkılarını dinleyeceğim.

KAYNAK:
http://haber.gazetevatan.com/haberd...05.11.2009&Newsid=269034&Categoryid=4&wid=142
 
the globalizm 'in ayak oyunları ....Ordusu ile barışık olamayan milletleri parçalamk yoketmek çok kolay olacaktır...tabii bu oyunlarda haham veya imam veyada asker sıfatlarınıda hayali veya gerçek olarak gündemde tutup amaçlarına ulaşmak isteyeceklerdir...tek umudumuz milletimizin sagduyusu(ne demekse)....
 
Türk Silahlı Kuvvetleri kimi rahatsız ediyor kim için bir tehdit unsurudur ?

Bu sorulara verilecek cevaplar kahpe eniklerini deşifre edecektir.

Konusunu açmak lazım bakalım ne cevaplar gelecek...
 
müseviler de gelsinler bizim memleketimize, ne kadar güzel yasayalım beraber
 
Geri
Üst