Yeni darbe

TraFoo

Banned
Katılım
3 Ağu 2009
Mesajlar
2,032
Reaction score
0
Puanları
0
TARAF gazetesi yeni bir “darbe planı” daha yumurtladı.


Bir sayfa, üç sayfa değil tam 5 bin sayfa. Bülent Esinoğlu “Serde mühendislik var ya, ben de oturdum bir hesap yaptım. Bir kişinin 5 bin sayfalık bu talimatnameyi yazmak için kaç gün çalışması gerekir diye düşündüm” diyor:
“Bir kişi günde en çok 10 sayfa yazabiliyor. 5 bini 10’a bölersek, 500 gün eder. Yani bir bucuk yıl.


Tabii rastgele bir konu yazılıyorsa bir kişi 10 değil, 50 sayfa da yazar. Ama bu kişi askeri darbe yapacağına göre her ihtimali düşünmesi gerektiğinden günde ancak 10 sayfa dedim. Sanki darbe yapmak için 5 bin sayfaya ihtiyaç varmış gibi! Hesap işi bir yana, CIA’nın Türkiye sözcüsü gibi çalışan Taraf gazetesi, yeni bir provokasyon aracını piyasaya sürmeye başladı. Bu kez darbe tarihi 2003 yılı. Yani AKP’nin iktidarının ilk yılı. 2003 yılında hazırlanmış bu darbe planının gerekçeleri içinde Aydın Doğan’a bağlı medyaya baskılar da sıralanmış. Oysa Türkiye’de yaşayanlar hatırlayacaktır, 2003 yılında Aydın Doğan’a hiçbir kısıtlama getirilmemişti. 2003 yılı AKP’nin iktidardaki balayı yılıydı. Yabancı güç odakları, AKP’nin ulusal pazarları nasıl paylaştıracağını gözlemekteydi. Türkiye ulusal pazarlarından alacakları payların hesabını yapmaktaydılar. Yoksa bizim gibi darbe sayfalarının hesabı içinde değildiler.


Uzatmayalım. CIA’nın Türkiye sözcüsü gibi çalışan Taraf gazetesi Türk ordusu ile savaşını sürdürüyor. Darbe talimatnamesi diye ortaya koydukları sözde yeni araç milletin kafasını bulandırmak ve orduyu biraz daha sindirmeye yönelik saldırının materyalidir. Zaten bundan sonra, iki general, bir albay tutuklasalar ne olur, tutuklamasalar ne olur? Sindirebilecekleri kadar sindirdiler.



Bu anlamda, Amerika ve onun Türkiye’deki işbirlikçileri amaçlarına ulaşmış görünüyor. Ordu kumanda kademesi demokratlık adına konuşmaktan o kadar korkuyor ki, haftalık bilgilendirme toplantıları bile yapılmıyor. Sen, demokratlık adına ne kadar geri çekilirsen çekil, elin oğlu CIA ve içoğlanları durmuyor. Saldırıyor. Ordumuza yapılan saldırıları durduracak tek güç gene halkın kendisidir.


Ve umut asıl yeşereceği yerden yeşeriyor. Sömürü ve işsizliğin yoksullaştırdığı işçi, bağımsızlık onuru kırılan yurtsever aydın artık sokaklara çıktı. Zaten Türkiye’yi birleştirecek olan güç de bu güçtür!”
Sen müsterih ol serbülent!


İKİNCİ Dünya Savaşı’nda müttefik askerleri Berlin’e girmiş, Nazilerle sokak savaşı yapıyorlar. Öyküyü Cafer Karaaslan anlatıyor:
Her iki taraf da kiliselerin çan kuleleri gibi şehrin yüksek noktalarına keskin nişancılar yerleştiriyor. Amaç nokta atışıyla, karşı tarafın önemli kişilerini öldürmek.


Bir gün, müttefik komutandan biri, kendi keskin nişancısının yanına çıkıyor. Çıkardığı işlerden dolayı askerini kutluyor. Zaferin çok yakın olduğu, Nazilerin her an teslim olacağını, terhis olup çoluk çocuğuna kavuşacağı günün yaklaştığını anlatıp moral verici bir konuşma yaparken karşıdaki kilisenin çan kulesinde Nazilerin keskin nişancısını görüyor. Adam güya keskin nişancı ama dürbünlü tüfekle meydanı gözetliyor; kendisi da kabak gibi ortada duruyor.
Komutan, ‘Oğlum, bak düşmanın keskin nişancısı, apaçık karşında. Bir atışla indir şunu’ diyor.
Asker yanıt veriyor:
‘Komutanım! Ben onu vurmak istesem çoktan vururdum. Adam karavanacı. Şimdiye kadar isabetli bir atışını görmedim. Onu vurursak bakarsınız yerine gönderecekleri asker gerçekten eskin nişancı çıkabilir!’
Kıssadan hisse: Sultan hazretlerinin serbülendi, müsterih ol; sana kimse suikast yapmaz!”
Otello
Işık İşgüden: “Tiyatroda rol gereği sigara içen oyuncu hakkında tutanak tutulmuş. Sevgilisini öldüren Otello Kamil’in tutuklanması yakındır!”
Haiti
Hilmi Kayıhan: “Haiti depremi, emperyalizmin canavar olduğunu ispatladı: Mazlum devletler yara sarmaya, ABD mideye indirmeye uğraşıyor!”
Uçurum
Ertan Somunkıran: “Beraber yürüdük biz bu yollarda. Durmak yok. Uçurumun dibine kadar yola devam.”
Yağmur Deniz
Recep: “Arabistan AB kadar önemli.”
Kraldan 200 bin dolar ödül alınca!
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”


Yeni darbe - İlk Kurşun Gazetesi
 
yumurtlayan tavuğu kesmek yerine vakitli vakitsiz öten horoz kesmek lazım
 
Geri
Üst