Yemen'den geriye kalanlar

fatihozel

New member
Yemen’den geriye kalan...


Yürek burkan bir Yemen türküsü ve birkaç mezar taşı… 300 bine yakın şehit verdiğimiz Yemen'den geriye kalanlar bunlar. Türkü belki yüzlerce yıl daha dilden dile dolaşacak ama şehitlerin geride bıraktığı son mezarlar da yok olmak üzere.


‘Yemen Çölü nasıl bir ölü uykusundasın ki bunca şehidin kanı seni yeşertemedi. Anaların, gelinlerin ve nice yetimlerin ıssız yerlerde döktükleri gözyaşları yağmur olup üzerine yağsaydı bağrından ormanlar fışkırırdı. Hâlâ derin bir sükût içindesin. Bir dile gelsen neler anlatırsın.”

Mehmet Niyazi, Yemen şehitlerine atfen yazdığı ‘Ah Yemen’ romanına bu cümlelerle başlıyor. Türkülere, ağıtlara konu olan, hikâyeleriyle yürekleri sızlatan Yemen, Türk insanı için ayrı bir hassasiyet sebebi. Çünkü henüz çocuk yaşta ‘kutsal toprakları koruma’ amacıyla yollara düşmüş Anadolu evlatlarının çöllerde, susuz vadilerde ve sarp kayalıklarda ‘kırıldığı’ ülke burası. Fakat ne acıdır ki yaklaşık 300 bin şehidi bıraktığımız, yüz binlerce insanımızın da dönemeyip kaldığı bu topraklarda bugün Osmanlı’nın izi yok denecek kadar azalmış. Oysa bu ülkede çeşitli sebeplerle ölmüş birkaç kişinin bile anıtı var. Hatta San’a-Hudeyde arasındaki yol inşaatında ölen 50 Çinli için bile anıt yapılmışken 300 bine yakın şehit verdiğimiz bu ülkede bugün bir Türk şehidine ait tek mezar taşını bulmak için günlerce yol gitmeniz gerekecek. Üstelik Yemen, yüzyılın başında “Türk Mezarlığı” olarak anılıyordu.

Türk insanının Yemen’le tanışması çok eskilere, Yavuz Sultan Selim’e kadar gidiyor. Yavuz’un Mısır’ı fethetmesinden sonra Yemen bölgesi de Osmanlı topraklarına katılır. Osmanlı’nın bölgeye seferler düzenlemesinin nedeni ise Aden üzerinden Arap Yarımadası’na çıkmayı planlayan Hıristiyanların yolunu kesme düşüncesidir. Hudeyde’den Yemen topraklarına ayak basan Osmanlı ordusu Manaha’yı aşarak başkent San’a’ya doğru yol alır. Bilinenin aksine Yemen çöl değildir ve derin vadilerde, susuz platolarda ve dik kayalıklarda sıcak ve hastalıktan binlerce askerimiz şehit olur.

Bu yol üzerinde Beytimehdi denilen bir bölge var. Bugün herhangi bir iz kalmasa da Yemen’deki ikinci en büyük Türk mezarlığı burada. Öyle ki şehit olan her er için bir mezar taşı dikilseydi bu yamaçlarda devasa bir şehitlik olacaktı. Kutsal toprakları korumak için gelen Osmanlı orduları yaklaşık 400 yıl buraya hâkim olur. Fakat bu durum 1807’de sona erer. İngilizlerin teşvikiyle halifelik iddiasında bulunan İmam Yahya, tam 40 yıl boyunca Anadolu’dan gelen Türk evladının Yemen platolarında, derin vadilerinde ve Tehame Çölü’nde yitip gitmesine sebep olur. Osmanlı İmam Yahya’yı uzun uğraşlardan sonra etkisiz hale getirir fakat 1919’da Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlarla ittifakın ağır faturası ödenirken Yemen’den de çıkılır.

Yemen’den çıkan son Osmanlı kafilesinde yer alan Zeki Ehiloğlu, Yemen hatıralarını kaleme alırken bu hazin öyküyü de bütün aşamalarıyla yaşayan birisi olarak defterine şu notları düşer: “Zavallı Yemen şehitleri! Siz bu volkan artığı yalçın topraklarda ılgın ılgın kan döktünüz, can verdiniz. Fakat sizi hatırlatacak hiçbir iz yok. Cezayir’de, Plevne’de, Sivastopol’da savaşanlar gibi sizin için marşlar söylenmedi, adınıza abideler dikilmedi. Çünkü sizi vuranlar kendi vatandaşlarınız sayılıyordu. Hatta o zamanlar bütün dünyaya karşı İslamlığı müdafaa eden sizler, milliyetinizi açığa vuramazken onlar sizden üstün olarak millet-i necibe sıfatını taşıyorlardı. Emin olunuz, sizi unutmayacağız. Kendi eseriniz olan Yemen türküsü ebedi hatıranız olarak söylenecektir.” Bugün, Yemen’de bilinen son Türk şehitliği başkent San’a’ya 56 km. mesafedeki Thula kenti yakınlarında. 3000 metrelik Masvar Dağı’nın eteklerinde kurulan şehir geçiş noktasında olduğu için Osmanlı döneminde de önemli bir bölgeydi. Dar bir merdivenden çıkılabilen Masvar Dağı’nın zirvesinde ise Osmanlı kalesi yer alıyor. Bütün vadiye hâkim bu kale yüzlerce yıl Osmanlı askerleri tarafından ülkeyi korumak için kullanılmış. Bugün ise geride sadece birkaç mezar taşı kalmış. Onlar da yerlerinden oynamış ve bir duvar dibine toplanmış. Yemenli uzmanlara göre burada yüzlerce Osmanlı askerinin mezarı var. Fakat ne bir kitabe ne bir anıt ne de açıklayıcı bir bilgi mevcut. Son birkaç mezar taşı da ortadan kalktığı zaman Yemen’deki Osmanlı izlerinin tamamı tarihe karışmış olacak.

Kaynak: Aksiyon dergisi
[Bunlarda gidenlerin ardından yakılan ağıtlar(bugün söylediğimiz türküler)

Kışlanın ardını duman bağladı
Analar babalar kara bağladı
Yemen’e gidene herkes ağladı
Kışlanın ardında yaşıyor kazlar
Ayağım ağrıyor yüreğim sızlar
Yemen’e gidene ağlıyor kızlar
Kışlanın ardında sıra söğütler
Zabitler oturmuş asker öğütler
Yemen’e gidecek bu koç yiğitler

Yemen yolu çukurdandır
Karavanam bakırdandır
Zenginimiz bedel verir
Askerimiz fakirdendir

Yemen Yemen şanlı Yemen
Toprakları kanlı Yemen
Ben Yemen’e dayanamam
Nazlı yardan ayrılamam
Gitme Yemen’e Yemen’e
Yemen sıcak dayanaman
Kalk borusu çalınınca
Sen küçüksün uyanaman

Gitme Yemen’e Yemen’e
Karışın toza dumana
Bari mektubunu gönder
Ananı koyma gümana
Askerler bağlar matara
Toplar yüklenmiş katıra
Sabahaca yatamıyom
Neler geliyor hatıra
Bir gemiye doldurdular
istanbul’a bildirdiler
Sallar gemi döver dalga
Gül benizini soldurdular

Tarlalarda biter kamış
Uzar gider vermez yemiş
Şol Yemen’de can verenler
Biri Memet biri Memiş

Yemenin kahrine irdik ireli
Kaderin denizine girdik gireli
Arpaya buğdaya hasret kaldık
Aç aça aşmadayız dağlardan
Otu toprağı yeriz bağlardan
Yemen’in dağları çoktur uludur
Hele kumsalı cehennem yoludur
Ulu Mevlam attı bizi Yemene
Kaldık hasret güle bülbüle çemene
Bura Türk kabri gibi gel bi bak
Bir taşına altına girmiş beş ocak
Yemen’in kanlı bıçaktır yarası
Sormak ister size bizden burası


Burası Huş’tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir
Mızıka çalındı düğün mü sandın
Al yeşil bayrağı gelin mi sandın
Yemeni gideni gelir mi sandın
Tez gel ağam tez gel dayanamirem
Uyku gaflet basmış uyanamirem
Ağam öldüğüne inanamirem
Koyun gelir kuzusunun adı yok
Sıralanmış küleklerin sütü yok
Ağamsız da bu yerlerin tadı yok
Tez gel ağam tez gel dayanamirem
Uyku gaflet basmış uyanamirem
Ağam öldüğüne inanamirem
Ağamı yolladılar Yemen eline
Çifte tabancalar takmış beline
Ayrılmak olur mu taze geline
Tez gel ağam tez gel dayanamirem
Uyku gaflet basmış uyanamirem
Ağam öldüğüne inanamirem
Yemen’i en son terkeden Türkler bizlerdik. Yüreğim burkuluyor belleğim sarsılıyordu. Savaştan sonra 1919’da Türk ordusunun son kafilesi Yemen’i bırakırken oradaki şehitlerin "Nereye gidiyorsunuz bizi unutacak mısınız ? diye seslerini işitir gibi ruhumu saran hisler altında mübarek şehitlerin yattığı topraklara bastıkça büyük bir günah işliyor gibi irkiliyorum. (Zeki Ehiloğlu/Hukuk Müşaviri)13
 

titosan

New member
Gerçek şu ki, Yemen içimizde hep dinmeyen bir sızı olarak kalacaktır. Çok güzel bir hatırlatmaydı. Saol...
 

HTML

Üst