Yazdığım amatörce bi hikaye... bakalım beğenecek misiniz?

alpi2

New member
DEJAVU
O an kendinde miydi bilmiyordu. Dersin verdiği yorgunluk mu yoksa yılların beyninde yarattığı olması gereken sorumluluk duygusunun yarattığı çatlaklar. Bir yandan dersi dinliyor bir yandan da dışarıdaki ağacı inceliyordu. Fark burada mıydı herkes o ağacı genel hatlarıyla görürken onun gövdeden dallara, dallardan yapraklara yapraklardan en ince ayrıntıya kadar inmesi…
Profesörün yükselen sesiyle irkildi. Neymiş modern fizik! Quantum tanecikleriyle ne alakası olabilirdi. Bir parçacık bir yerde bulunurken iz düşümünün başka bir yerde olabilmesi? Zaman - mekan ilişkisinin değerini yitirmesi. Ders ne zaman bitecekti? Saate baktığında 10.22 olduğunu gördü. 22 rakamı onu seviyordu. Yaşı 22,oturduğu evin kapı numarası 22…
Başına ağrılar girmeye başladığında etrafındaki insanların ona fırlattığı bakışlar korkutuyordu onu. Ona mı öyle geliyordu yoksa neden onu öyle inceliyorlardı? Başındaki ağrıdan kıvranırken sonunda dersin sonu gelmişti. Ama kafasının içindeki fısıltılar o kadar artmıştı ki dayanılmaz bir haldeydi. Etrafındaki insanların şaşkın bakışları arasında güvenlik görevlileri apar topar götürdü onu.
-Elimdeki bıçağı gördüğü için onu öldürmeyecek! Ne demekti bu? Kimse anlam verememişti.
Hastanedeki günleri çok ağır geçiyordu. Verdikleri ilaçlar baş ağrılarını geçiriyordu,ama içinden bir ses diyordu ki bunların bir anlamı olmalı,bu ilaçlar içilmemeli… ve öyle yaptı. İlacı kesmesine rağmen ağrı olmuyordu ama hastabakıcı Mahmut odasına geldiği zaman sanki kafasına bir matkap saplanıyordu. Vardı bir şey bu adamda. Ama anlamak… Sezgilerine hakim olmak…
Yaklaşık 6 ay geçtikten sonra her şey normale dönmeye başlamıştı. Okuldaki o olayı artık takmıyordu. Ne vardı ki bir bıçak alıp kendi boğazına dayayıp insanlara göstermek! Ama ona göre normal olan, başkalarına normal gelmiyordu. Ailesi yoktu, anne ve babasını 3 sene önce bir trafik kazasında kaybetmişti. Yurt dışında ona bakan bir ağabeyi vardı. Her ay yolladığı parayla ayakta durabiliyordu öğrenciyken. Yaşadığı olaydan sonra aramayan ve para yollamayan bir insan olmuştu ağabeyi. Okulda fazla arkadaşı olmayan içine kapanık bir insandı. Kendini ifade edebilen ama çoğunlukla ifade etmekten çekinen… Artık yalnızdı. Yurda geri almazlardı, zaten öğrenciliğe geri dönemezdi. Acilen bir iş bulmalıydı. Yolda yürürken bir restoranın camındaki ilan ilgisini çekti. Kurye aranıyor! İyi bir başlangıç olabilirdi onun için. Artık bir işi vardı ve restoranda kalmaya başlamıştı.
O gün havada garip bir elektrik vardı. Götüreceği siparişi motosiklete koyduktan sonra yanından geçen bayana bir an odaklandı. Tekrar başlamıştı baş ağrısı. Ama bu başağrısından ziyade yoğunlaşma gibiydi. Bu bayanı bir yerlerden hatırlıyordu. Amfide son derste olan o olayı hatırlattı ona. Puzzle’ın parçaları oturmaya başlamıştı. Bayanı takip etmeye başladı. Bayan evinin dış kapısında durmuş çantasını karıştırıyordu muhtemelen anahtarını arıyordu. Tekrar başına ağrılar girmeye başladı. Çünkü Mahmut karşı kaldırımda durmuş bayanı izliyordu. Nerden çıkmış olabilirdi bu adam? Mahmut hızlı adımlarla bayanın yanına gelip bağırıp çağırmaya başladı. Neden o kadar geç kaldığını sorguluyordu ve bayanın boğazını sıkıyordu bir yandan. Bir anda motosikletten indi ve elindeki bıçakla Mahmut’un üstüne yürüdü. Elindeki bıçağı gören Mahmut onu tanımıştı. Mahmut kızı bıraktı ve yolun karşısına koşmaya başladı. Karşıdaki telefon kulübesine koşuyordu. Kahramanımız bayana dönerek: -Bak gördün mü elimdeki bıçağı gördüğü için seni öldürmedi! Demiştim ben sana… Her şey yerine oturmuştu. O sırada acı bir fren sesi duyuldu. Bir araba hızla Mahmut’un bulunduğu telefon kulübesini biçmişti. Kader yönlendirilebilir miydi? Bayanın ölmesi gerekirken Mahmut’un ölmesi! Baş ağrısı artık bitmişti. Her şey yolundaydı.
Zaman farklıydı,mekan farklıydı ama olay aylar öncesi olan olayla bağlantılıydı. Aylar öncesinde yanlış yer ve zamanda bıçağını gösterip hayatını mahvetmişti ama şimdi aynı olayla bir insanın hayatını güzelleştirmişti. Bayan her şeyi anlattı ona. Aynı sınıfta olmaları,ama birbirlerini tanımamaları,mezun olduktan sonra Mahmut’la evlenmesi ve evlendikten sonra hemen hemen her gün şiddete maruz kalması. Artık ikisi de mutluydu. Siparişlerin yetiştirilmesi gerekiyordu. Motosikletine atladı ve yola çıktı….
 

omercan26

New member
emeğine sağlık güzel bir hikaye olmuş ne demişler keser döner sap döner gün gelir hesap döner yani kimin kimle nerede hesaplaşacağı belli değil ya bu dünyada ya öbür tarafta ama bu hesap görülecek.
 

HTML

Üst