icemen
New member
- Katılım
- 7 Şub 2007
- Mesajlar
- 20,136
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Yaz şu kitabı Süreyya abi...
İki sezon önce Denizli’ye şampiyonluk için uçarken söylemiştim bunu sana..
Öyle hikayeler anlatmıştın ki o gün bana, gülmekten uçağı düşürecektik.
Bir kere dünyanın en çok seyehat eden adamı olarak tarihe geçmelisin.
Hani bu gezegendeki 184 ülkenin 120 tanesini gören kaç kişi vardır acaba?
İşin garip tarafı, 120 ülkede görebildiğin tek şey, o ülkeye ait havaalanı ve kamp yapılan otel olsa da.
Dün gece Quaresma’nın golden sonra sana koşması, işlerin çok doğru gittiğinin göstergesiydi bana göre..
Çünkü yıllar önce Pascal Nouma’nın da her golden sonra koştuğu da sendin.
Dün gece Quaresma ile sarılırken sen, Alan Walsh’u düşündüm ben.
Attığı bir golden sonra o da sana koşmuş ama dayak yemişti ya hani.
Gordon Milne dönemi... Haftalardır gol atamayan Beşiktaş bir gol için aylarca beklerken, Süreyya kendi kendine verdiği bir sözün ızdarıbını yaşıyordu.
Kaçan gollerde kendinden geçmenin nedeni, o günlerde dünyaya gelen oğluna ilk golü atacak futbolcunun ismini vermek istemesiydi.
O dönem 22 günlük Kıbrıs kampında bulunan Karakartal hazırlık maçlarını gol atamadan geçiyor Süreyya Abi gün geçtikçe şişiyordu.
İstanbul’dan gelen telefonlar ise bu büyük adamım ızdırabını katlıyordu.
“SÜREYYA OĞLAN YÜRÜMEYE BAŞLAYACAK HALA ADI YOK”
Bundan sonrasını ise kendi ağzından dinleyelim.
“Mesela benim iki çocuğum dünyaya geldi, ben hep yurtdışındaydım. Onlar da hep olaylı oldu zaten. Kıbrıs’a gitmiştik, Gordon Hoca vardı. Eşim de o zaman hamileydi. Biz gittik, bir gün sonra doğum yaptı. Bizim de 22 gün orada kalmamız lazım. Ekol olsun diye Metin, Ali, Feyyaz ‘dan birini koy dediler bana. Ben de hanımı aradım, çocuğun adını koymayın da maçlar başlayacak, ilk gol atanın ismini koyarız dedim. Sonra geldik İstanbul’a, aradan 15 gün daha geçti. Gol yok. Tam 1,5 ay oldu. Eşim sabırsızlanıyor tabii artık. Araya Milli Takım girdi, 15-20 gün de öyle bekledik. Sonra bu kez de İnönü’de Trabzonspor’la berabere kaldık. Diğer hafta Bursa’ya gittik, orada da berabere kaldık. Sonra geldik burada Karabükspor’la oynayacağız artık. Karabük de yeni çıkmıştı lige. Artık 5-6 olur diyoruz. Metin, Ali, Feyyaz hepsi atar diyoruz. Birinci devre özlenen golü attık. Herkes havalarda ben ise sus pus.
Çünkü o golün sahibi Walsh idi. İkinci devre oldu ama gol olmuyor. Son dakikalara geldik artık, Walsh girdi yine sol taraftan, Metin’le Feyyaz’a çıkarsa bom boş gol olacak. Bomboşlar, kimse yok. Kaleci zaten ayaklarını uzatmış. Orada yine kendi vurmaz mı kalecinin altından yine gol oldu. Herkes sevinçten çıldırıyor. Walsh gol sevincini benimle yaşamak için koşa koşa geldi ve boynuma sarıldı. Ben ise onu yumrukluyordum sinirimden.
Garibim azıcık Türkçesi ile `Neden Süreyya neden` diyordu bana...
Maç bitti 2-0, Hanımı aradım `Babamın ismini mi koyacaktık ne koyacaksak koyalım artık şu çocuğun ismini` dedim.”
Bir keresinde de sürekli kulübede oturan bu Efsane’ye kötü giden maçta bir Beşiktaş taraftarı şöyle sitem etmişti.
“Ulan bıyıklı !!! 25 senedir her hafta maçlara geliyorum her hafta yedeksin, bir kerede çık oyna be kardeşim”
İşte böyle bir adam Süreyya Soner.
O yüzden, Yaz şu kitabı Süreyya abi.
Sayfalar adam görsün.
Yaz şu kitabı Süreyya abi...
Tarihe en kral "malzemeyi" yine sen ver.
Erdem Ulus / HABER1903
İki sezon önce Denizli’ye şampiyonluk için uçarken söylemiştim bunu sana..
Öyle hikayeler anlatmıştın ki o gün bana, gülmekten uçağı düşürecektik.
Bir kere dünyanın en çok seyehat eden adamı olarak tarihe geçmelisin.
Hani bu gezegendeki 184 ülkenin 120 tanesini gören kaç kişi vardır acaba?
İşin garip tarafı, 120 ülkede görebildiğin tek şey, o ülkeye ait havaalanı ve kamp yapılan otel olsa da.
Dün gece Quaresma’nın golden sonra sana koşması, işlerin çok doğru gittiğinin göstergesiydi bana göre..
Çünkü yıllar önce Pascal Nouma’nın da her golden sonra koştuğu da sendin.
Dün gece Quaresma ile sarılırken sen, Alan Walsh’u düşündüm ben.
Attığı bir golden sonra o da sana koşmuş ama dayak yemişti ya hani.
Gordon Milne dönemi... Haftalardır gol atamayan Beşiktaş bir gol için aylarca beklerken, Süreyya kendi kendine verdiği bir sözün ızdarıbını yaşıyordu.
Kaçan gollerde kendinden geçmenin nedeni, o günlerde dünyaya gelen oğluna ilk golü atacak futbolcunun ismini vermek istemesiydi.
O dönem 22 günlük Kıbrıs kampında bulunan Karakartal hazırlık maçlarını gol atamadan geçiyor Süreyya Abi gün geçtikçe şişiyordu.
İstanbul’dan gelen telefonlar ise bu büyük adamım ızdırabını katlıyordu.
“SÜREYYA OĞLAN YÜRÜMEYE BAŞLAYACAK HALA ADI YOK”
Bundan sonrasını ise kendi ağzından dinleyelim.
“Mesela benim iki çocuğum dünyaya geldi, ben hep yurtdışındaydım. Onlar da hep olaylı oldu zaten. Kıbrıs’a gitmiştik, Gordon Hoca vardı. Eşim de o zaman hamileydi. Biz gittik, bir gün sonra doğum yaptı. Bizim de 22 gün orada kalmamız lazım. Ekol olsun diye Metin, Ali, Feyyaz ‘dan birini koy dediler bana. Ben de hanımı aradım, çocuğun adını koymayın da maçlar başlayacak, ilk gol atanın ismini koyarız dedim. Sonra geldik İstanbul’a, aradan 15 gün daha geçti. Gol yok. Tam 1,5 ay oldu. Eşim sabırsızlanıyor tabii artık. Araya Milli Takım girdi, 15-20 gün de öyle bekledik. Sonra bu kez de İnönü’de Trabzonspor’la berabere kaldık. Diğer hafta Bursa’ya gittik, orada da berabere kaldık. Sonra geldik burada Karabükspor’la oynayacağız artık. Karabük de yeni çıkmıştı lige. Artık 5-6 olur diyoruz. Metin, Ali, Feyyaz hepsi atar diyoruz. Birinci devre özlenen golü attık. Herkes havalarda ben ise sus pus.
Çünkü o golün sahibi Walsh idi. İkinci devre oldu ama gol olmuyor. Son dakikalara geldik artık, Walsh girdi yine sol taraftan, Metin’le Feyyaz’a çıkarsa bom boş gol olacak. Bomboşlar, kimse yok. Kaleci zaten ayaklarını uzatmış. Orada yine kendi vurmaz mı kalecinin altından yine gol oldu. Herkes sevinçten çıldırıyor. Walsh gol sevincini benimle yaşamak için koşa koşa geldi ve boynuma sarıldı. Ben ise onu yumrukluyordum sinirimden.
Garibim azıcık Türkçesi ile `Neden Süreyya neden` diyordu bana...
Maç bitti 2-0, Hanımı aradım `Babamın ismini mi koyacaktık ne koyacaksak koyalım artık şu çocuğun ismini` dedim.”
Bir keresinde de sürekli kulübede oturan bu Efsane’ye kötü giden maçta bir Beşiktaş taraftarı şöyle sitem etmişti.
“Ulan bıyıklı !!! 25 senedir her hafta maçlara geliyorum her hafta yedeksin, bir kerede çık oyna be kardeşim”
İşte böyle bir adam Süreyya Soner.
O yüzden, Yaz şu kitabı Süreyya abi.
Sayfalar adam görsün.
Yaz şu kitabı Süreyya abi...
Tarihe en kral "malzemeyi" yine sen ver.
Erdem Ulus / HABER1903