Yazıcıoğlu'nu Susturma Toplantısı

biosx

New member
Katılım
15 Eki 2009
Mesajlar
2,332
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
kürre-i arz
yazicioglu-ergenekon-101259h.jpg









Yazıcıoğlu'nu Susturma Toplantısı


Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasının Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısı araştırılıyor.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasının Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısı araştırılıyor. Silivri Cumhuriyet Savcısı Nejat Çakır'ın, Ergenekon sanığı Erol Ölmez'in, Muhsin Yazıcıoğlu'nun 'suikast' sonucu hayatını kaybettiği yönündeki iddialarına yönelik açıklamalarının ardından tanık sıfatıyla ifadesini aldığı ortaya çıktı. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı; Erol Ölmez'in tanık ifadesini, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.


Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasının Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısı araştırılıyor.
Ergenekon Terör Örgütü davasının sanıklarından Erol Ölmez'in, Muhsin Yazıcıoğlu'nun 'suikast' sonucu hayatını kaybettiği yönündeki iddialarına yönelik açıklamalarının ardından tanık sıfatıyla ifadesinin alındığı ortaya çıktı.
Silivri Cumhuriyet Savcısı Nejat Çakır, 21 Temmuz 2009 tarihinde Erol Ölmez'in ifadesini aldı. Erol Ölmez ifadesinde, 1998 yılından beri Ergenekon adlı bir oluşumun var olduğunu, Muhsin Yazıcıoğlu'nun susturulması için Çerkez Ali isimli kişiye 10 milyon dolar para teklif edildiği toplantıya katıldığını söyledi. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı; Erol Ölmez'in tanık ifadesini, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.
“MUHSİN YAZICIOĞLU'NUN SUSTURMAK İÇİN TOPLANTI YAPTIK”
Erol Ölmez'in, Silivri Cezaevi'nde tutuklu iken Savcı Nejat Çakır tarafından ifadesi alınmış.
Erol Ölmez; Muhsin Yazıcıoğlu'na sabatojın kimin tarafından nasıl ve ne şekilde işlendiği konusunda bilgi vermesinin mümkün olmadığını belirterek, “Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümü kaza değildir, sabotaj olduğunu kesin olarak bilmekteyim ve bundan da eminim. 2007 yılının sonlarında Çerkez Ali kod adlı kişi ile ben ve siyasi bir milletvekili olan aynı zamanda bu kişi MİT'le bağlantılı ve Amerikan bağlantılı olan şahısla, Muhsin Yazıcıoğlu'nun susturulması için Çerkez Ali isimli kişiye 10 milyon dolar para teklif edildiğini biliyorum çünkü ben toplantı olduğunda ordayım. Bu sabotaj olayı aslında 2008 yılında planlanmıştı” dedi.
“ÇOK İYİ PLANLANMIŞ SABATOJ”
2008 yılında Ergenekon furyası patlayınca 2009 yılında Muhsin Yazıcoğlu'na sabotajın gerçekleştirildiğini savunan Erol Ölmez, “Bu anlamda söyleyeceğim tek söz arkasında olan güçlerin kimliği ve bilgileri devlet konumuna sahip kişilerdir. Ancak bu şahısların isimlerini açıklamak istemiyorum çünkü şu an gizli kalmasından yanayım. Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter kazası çok iyi planlanmış sabotajtan ibarettir. Kesinlikle ölümünün arkasındaki gerçekler kaza değildir ancak ben sabotajın hangi araçlar kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiğini bilmiyorum” diye konuştu.
“ERGENEKON OLUŞUMU 1998'DEN BERİ VAR, ATAKURTLAR CUMHURİYET ORDUSU LİDERLİĞİNİ YAPTIM”
Erol Ölmez, 1990 yılından 2007 yılının sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde yaşanan bir çok üstü örtülmüş olaylar dahil olmak üzere kapanmış tüm konulara bire bir şahit olduğunu belirterek, “Bunlar da yaşantımın gerçeğidir. Aslında 1998 yılından beri Ergenekon adlı bir oluşumun var olduğu doğrudur. Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu Ergenekon'un sağ kanadını oluşturmaktadır. Bu özel birimin içinde istihbarat ve silahlı eğitim görmüş tetikçiler mevcuttur. Ben Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu liderliğini yaptım. Bu da tutuklandığım ana kadar devam etmekte idi. Bundan dolayı Türkiye'de yaşanmış bir çok gerçekleri ve üstü örtülü dosyalara bire bir şahidim. Bunlarında en önemlisi 1992 yılında ben Bosna-Hersek'ten özel görev aldım. Ben Erol Ölmez olarak Bosna-Hersek'te savaştım ve Bosna-Hersek'ten tutuklandığım ana kadar birçok aydınlanmayan, karanlıkta kalan tüm olayların birebir yaşamış şahidim. Bu da benim ifade vicdanen rahatsız olduğum konudur. Bunlar hakkında da geçici bir süre bilgi vermek istemiyorum” şeklinde konuştu.
Erol Ölmez, Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında 26 Ocak 2008 tarihinde tutuklanmış, 19 Ekim 2009 tarihinde tahliye olmuştu.
“ERGENEKON'UN SAĞ KOLUYUM”
Erol Ölmez, tanık ifadesinde ismi geçen ve Muhsin Yazıcıoğlu'nun susturulmasına yönelik toplantıya katıldığını iddia ettiği “Çerkez Ali” hakkında ilginç bilgiler veriyor.
Ölmez, 1990'da askerken hayatının tamamen değiştiğini, usta birliğinde tanıştığı “Çerkez Ali'' kod adlı kişi tarafından askerliğinin sonlandırılarak özel bir birimin içine aldığını iddia etmişti. Asıl adı “Atakurlar'' olan birlikteki istihbarat ve silahlı kanatta yetiştirildiğini, “İstanbul Avrupa yakası ve tüm Trakya'nın başkanı'' olduğunu öne süren Ölmez, daha sonra 1998 yılında kurulan “Ergenekon'' yapılanmasında görev aldığını ifade etti. Ölmez, dilekçesinde, “Atakurlar ismine ekleme yapılarak ‘Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu'. Ergenekon'un sağ kolu olmuş, istihbarat ve silahlı kanadı oluşturulup Ergenekon'a dahil edilmiştir. Bu birim, şu anda olduğu gibi halen aktif haldedir. Ben çok özel olarak eğitim almış, en iyi şekilde yetiştirilmiş bir kişiyim. Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu'nun bir askeriyim'' demişti.
1.20110206131507.jpg


Ergenekon sanığı Erol Ölmez, Kahramanmaraş'tan Yozgat'a gitmek üzere havalanan helikopterin Kaş dağına çarparak düşmesi sonucu ölen Muhsin Yazıcıoğlu'nun suikasta kurban gittiğine yönelik Silivri Cumhuriyet Savcısı Nejat Çakır'a tanık sıfatıyla ifade verdi.
2.20110206131520.jpg

Erol Ölmez, tanık ifadesinde, “Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu Ergenekon'un sağ kanadını oluşturmaktadır. Bu özel birimin içinde istihbarat ve silahlı eğitim görmüş tetikçiler mevcuttur. Ben Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu liderliğini yaptım” diyor. Erol Ölmez, Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu'nda görev yaparken üniformalı fotoğraf çektirmiş








 
Eşinden 'Yazıcıoğlu ölmedi' cevabı

Eşinden 'Yazıcıoğlu ölmedi' cevabı


Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu çok konuşulacak açıklamalar yaptı.

resim169559_2.jpg



29 Mart yerel seçimleri öncesinde çıktığı Çağlayancerit yolunda dağların geri vermediği BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun yaşadığı helikopter kazasıyla ilgili her gün yeni soru işaretleri ortaya çıkıyor. Kaza sonrasında yaşanan ihmaller ve kusurlar DDK raporu ile adeta tescillendi. Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu ve oğlu Furkan Yazıcıoğlu kazayla ilgili millet vicdanını rahatsız eden her konunun aydınlatılmasına kendilerini adamışlar, adeta iğneyle kuyu kazıyorlar. Bugüne kadar medyada çok fazla konuşmadılar, Furkan Yazıcıoğlu ilk kez konuştu. Gülefer Yazıcıoğlu, her şeyden önce eşini kaybeden bir anne. Çocuklarının başında dimdik ayakta, neler neler yaşamamış ki. Kalbini açtı, içini döktü, anlattıkları ile tarihe de not düştü.

“Televizyondan bak kritik yaparız”

*Nasılsınız?
"Liderim", "eşim" dediğim bir insanı kaybettim. Onun yokluğunu ve acısını hissediyorum, ama onun dışında, iyiyim, dimdik ayaktayım ve Allah'ın izniyle böyle de olmaya devam edeceğim.

*Muhsin Bey ile en son ne zaman görüşmüştünüz?
Muhsin Başkan ile en son kazadan önce çarşamba günü telefonla görüştüm. Seçim çalışmalarından dolayı uzunca süre yüz yüze görüşememiştik. Çarşamba günü esnaf geziyorlardı, helikopterle Çağlayancerit'e gideceğini söyledi, "Televizyondan bak, kritiğini yaparız" demişti.

*Kazayı nasıl duydunuz?
İki arkadaşım söyledi.

*Çocuklarınızdan sakladınız mı?
Hayır, ben onları görünce "Evet, böyle bir şey oldu" dedim. "İyiymiş" filan dediler, "Yok, bunun iyisi olmaz" dedim. Çünkü, Muhsin trafik kazası geçirdiği zaman önce bizimle irtibat kurar, bana ulaşamazsa, mutlaka çocuklara ulaşırdı, "Ben iyiyim, bir haber görürseniz merak etmeyin, hiçbir şeyim yok" derdi. Bu sefer haber alamayınca telaşlandım, aramayınca gece yola çıktık, gittik. Perşembe sabah oradaydık. Neler yapılıyor, neler yapılmıyor hepsini gördüm orada.

İLK DEFA HELİKOPTERE BİNMEDİ

*Muhsin Bey helikoptere binmeye nasıl karar verdi, öncesinde hiç konuşmuş muydunuz?
Bu bir imkan meselesi, imkanı olan insanarabayolculuğu yapacağına helikopteri, uçağı tercih eder. Zaman kaybetmeyecek, yorulmayacak. Çağlayancerit'teki insanlar gelmesini çok istediği için helikopter tutulmuş. Muhsin Bey hayatında ilk defa da helikoptere binmiş değil. Daha önce Kosova'da savaş esnasında kapısı bile olmayan helikopterle uçmuş, Azerbaycan'da binmiş.

* Size Muhsin Bey'den miras ne kaldı, bir malvarlığı var mıydı?
Muhsin Başkan cezaevinden çıktıktan sonra arkadaşlarıyla kurdukları bir şirket var, onun dışında Ankara'da ve Sivas'ta bir evimiz var, arabalarımız var. Asıl bize ne bıraktı biliyor musunuz? Dünyada hiç kimseye nasip olamayacak, dünya kadar para harcansa elde edilemeyecek manevi bir miras bıraktı. O manevi miras dünya malına, dünyayı verseler değişilmeyecek bir manevi miras.

HATASI OLANLAR AÇIĞA ALINSA BELKİ KONUŞURDU

* Kaza sonrası hemen gittiğiniz Maraş'ta neler yaşandı?
Her şey fiyaskoydu. Neler olmadı ki? Bir kere aramadılar. Askerleri arabalara bindirdiler, oradan oraya.. Devlet yetkilileri oraya geldi. Evet geldi, ama gelmek çok önemli değil, irade göstermek çok önemli. Kuru kalabalık. Arama kurtarmanın tam anlamıyla yapılmadığını gördüm. DDK'nın raporunda da çıktı, ilk tespit edilen yer doğru yer, ilk bildirilen yer orası, askerin de ilk gittiği yer orası. Orası çevriliyor, askerler diziliyor ama niyeyse orada arama yapmıyor. Eksiği, hatası olanlar açığa alınsaydı belki konuşurlardı. Sadece onlar değil, devlet sınıfta kaldı.

BATARYA DURUYOR HAFIZA KARTI YOK

* Kayseri Valisi'ne "Başkan bulundu, kırıkları var, hastaneye götürülüyor" bilgini kim vermiş, niye vermiş, nasıl vermiş bu konuda kafanızdaki soru işaretleri aydınlandı mı?
Hayır. DDK raporunda ismi geçen X şahsının bu bilgiyi verdiğine, haberin o kaynaklı olduğuna inanmıyorum.

*DDK raporunda birçok tespit var, GPS cihazlarıyla ilgili tartışma var.
GPS cihazlarıyla ilgili Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün kurduğu kaza kırım ekibi o zaman "makinalar var, hafıza kartları yok. Hafıza kartları düşmüş olabilir, kar eriyince onları tırmıkla bulacağız" demişlerdi, sonra da nasıl olduysa makinaların kendileri de kayboldu.

*Muhsin Bey'in telefonun kartı da bulunamamıştı, sonra bir gelişme oldu mu?
Hayır, bulamadık onu da. Bize verilen telefonda telefonun arkasındaki batarya kapağı yok, düşmüş, ama içindeki batarya cihazı düşmemiş. Hafıza kartının bataryanın altında olması lazım, batarya duruyor üstte, ama alttaki hafıza kartı yok.

*Siz olayı duyunca telefonla aradınız mı Muhsin Bey'i, telefonu helikopter düştükten sonra çalışıyor muydu?

Ben aradım, ilk başta çaldı telefon, ama açan olmadı. Ayrıca iki-üç kişi daha var. Haberi alınca aramışlar, telefon çalmış ama cevap alamamışlar. Sonra aynı anda başkaları da aradığı için hep meşgul çaldı.

ÖZEL YETKİLİ SAVCI SORUŞTURMALI

*Şimdi hangi konuların üzerine gidilmesini istiyorsunuz?
DDK'nın kusurlu, hatalı bulduğu, savcıları göreve çağırdığı konuların bir an önce üzerine gidilmesi lazım. Onun için özel yetkili savcı biran önce görevlendirilmeli. DDK'nın raporunda geçen isimleri, konuları ancak özel yetkili savcılar soruşturabilir.

*Bundan sonra neler yapacaksınız?
En ufak detayına kadar aydınlatılması için elimden gelen bütün çabayı sarfedeceğim. Kurum ve kuruluşların iyi bir eğitimden geçmesi gerektiğine inanıyorum. Bizim yaşadığımız acıyı başkaları yaşamasın. İnsanların başına bir şey geldiği zaman "evet benim devletim var ve bunun gereğini yapar" diye güven içinde olması lazım. Devlet sadece bana değil, bütün vatandaşlarına o güveni sağlamalı. Bu ülke bizim, ülkemi ve milletimi çok seviyorum. Ülkemi ve milletimi sevdiğim için hukuk dışına çıkmayarak hukukun içinde hiçbir kargaşa olmadan bu olayın takipçisi olacağım.

O UÇAKLAR KİMİN O ZAMAN?

* DDK raporunda kaza öncesinde ve sonrasında bazı uçuşlar olduğu yazıyor, Hava Kuvvetleri Komutanlığı bir açıklama yaptı.
Hava Kuvvetleri açıklama yaptı, ama DDK bu raporu hazırlamadan önce o bilgileri vermelerini tercih ederdim. "Bizim F4 ve F16'larımız uçmamıştır" diyor, o zaman sivil radarlara yakalanan uçaklar kimin uçakları? Bunun cevabının verilmesi lazım. Ben de sonuçta DDK raporundan çıkanları söylüyorum.

SİLAHINI 1 YIL SONRA ALDIK

*Bir de Muhsin Bey'in kaybolan çantasından bahsediliyor bulundu mu o çanta?
Muhsin Başkan'ın cenazesinden sonra, o enkazı ilk bulanlardan bir kişi, geldi, Muhsin Bey'in çantasını tarif etti. Bu insan nereden biliyor Muhsin Bey'in çantasını? Demek ki görmüş. O çanta yok şimdi ortada.

*Ne koyardı o çantaya?
Evraklarını, teşkilatlarla ilgili dosyalarını koyardı. Teşkilatlara para götürecekse onu koyardı. Bir tane kullanmadığı telefonu vardı onu koyardı.

*Silahı ne oldu?
Bir sene sonra aldık.

KLONLAMADIYSALAR MUHSİN BAŞKAN'DI

*Siz bulunduktan sonra gördünüz mü eşinizi?
Evet, Kahramanmaraş Devlet Hastanesi'ne helikopterle Muhsin Başkan'ı getirdiler, biz de helikopterle gittik. Morga cenazeler konulduktan 5 veya 10 dakika sonra biz girdik, gördük. Muhsin Başkan sedyenin üzerinde yatıyordu, üzerinde giysileri vardı, ayakkabıları bile ayağındaydı. Uyuyor gibiydi, yüzünde gözünde hiçbir yarası beresi yoktu. Muhsin Başkan'dı işte.

* Bu konuda da iddialar var, "Muhsin Bey ölmedi" diyorlar.
Getirsinler de görelim biz de veya neredeyse söylesinler biz de gidelim. Muhsin Yazıcıoğlu'nu klonlamadılarsa, aynısından bir tane daha yapmadılarsa benim gördüğüm Muhsin Yazıcıoğlu idi. Giydiği gömlek, parmağındaki yüzükle, her şeyiyle Muhsin Yazıcıoğlu'ydu.

O SORULARA DEVLETİM CEVAP VERSİN

*Bir sürü tuhaf olay yaşandı, "olacağı vardı oldu" deyip, üst üste yaşananları doğal mı karşılıyorsunuz?
Tabii ki doğal gelmeyen yönleri var, doğal gelmeyen yönleri olduğu için ısrarla bu olayın peşinden gidiyorum. Kaza da olabilir, kendi kendine düşmüş de olabilir, bilemiyorum, suikastsa da çıkartsınlar. Kaza sonrasını ise biliyorum, aramadılar, kurtarmadılar. Hadi bizimkilere ulaşamadılar, İsmal'i konuştura konuştura öldürdüler. Ben artık kabre hiç gündüz gitmiyorum. Karşılaştığım insanlar sürekli soru soruyorlar. Milletin vicdanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun aranmadığını kesin biliyor, bana dönüp "öldürdüler" diyorlar. Ben de milletin vicdanını rahatlatmak için neyse ortaya çıkarın diyorum. İnsanların sorularına cevap vermekten ben yoruldum, bu soruların cevabını insanlara devletim versin.

YARIM SAATE ARAR DİYE DÜŞÜNDÜM

*Furkan kazayı sen nasıl öğrendin?
Ben de arkadaşlarımdan öğrendim. Berberdeydim, televizyona sırtım dönüktü, o anda arkadaşlarım televizyondan görmüşler, ilk önce söylememişler bana. Teyzemler sık sık "eve gelmiyor musun" diye arıyorlardı, eve gittim. Kapının önünde gazeteciler vardı, eve çıktım, ev kalabalıktı, orada tam olarak öğrendim.

*Ne hissettin o anda?
Önce çok büyük bir olay gibi gözükmüyordu, yarım saate kadar arar diye düşünüyordum, ama arayan olmadı. Aramayınca ve helikopter de bulunmayınca ilk gece ümidi kestim, ama tabi kimseye söyleyemiyorsun.

* Muhsin Bey sana hiç kızar mıydı?
Birkaç defayı geçmez. Babam beni çözmüş, annem anlattı. Ben pek baskı kabul etmiyorum, tabi bu annem için geçerli, babam için geçerli değildi. Çok az görürdük, zile bastığında ve ben kapıyı açtığımda, karşımda önce Muhsin Başkan'ı, sonra babamı görürdüm. Benim liderim, idölümdü. Bir dava adamı, millet adamıydı.

BABAMIN CEP TELEFONUNDAN İNTERNETE GİRİLMİŞ

*Furkan, arama, kurtarma çalışmalarıyla ilgili oldukça kızgın olduğunu duydum.
Nasıl olmayayım? Olayın olduğu ilk gün, akşama doğru Jandarma Komuta Kontrol Merkezi, 156 aranıyor. Sanırım Sisneli bir köylü arıyor, "Köyün çocukları kırmızı bir helikopterin geçtiğini görmüşler. Kara Yakup Tepesi'nin diğer tarafına düşmüş olabilirler, Sisne'den sonraki köyü aradık, orada köylüler helikopteri görmemiş, görmediklerine göre o arada bir yerdedir" diyorlar. "Bu kadar önemli bir konuda kalkıp da çoluk çocuğa mı inanacağız" diye telefonu kapatmışlar. O çocukların gördüğü yer helikopterin düştüğü yer. Böyle şeyler yaşandı.

*Babanın kullandığı telefonun hafıza kartında ne olabilirdi?
Olayın aydınlatılabilmesi açısından telefonun hafıza kartının bulunamaması çok büyük kayıp. Teknolojiyle pek arası iyi değildi, ama telefonla fotoğraf çekmeyi çok seviyordu. Ben bir ümide kapılmıştım, eğer bir süre yaşadıktan sonra vefat ettiyse mutlaka telefonuyla fotoğraf çekmiştir diye.

*DDK raporunu sen okuyormuşsun, sence neler aydınlatılmalı?
Bir kere GPS cihazının 2 günde kaybolmasının nedenini bilmek istiyorum. Bunlar kazanın nedenini, oluş şeklini gösterecek cihazlar. Kaza anında telefonun içinde bulunan hafıza kartının savcılığa gidene kadarki süreçte nasıl yok olduğunu merak ediyoruz. Bir de sözel olarak DDK'dan araştırılmasını istediğimiz bir husus vardı, Muhsin Başkan'ın telefonundan kaza sürecinden önce ve sonra 4 defa internete girilmiş, uzun sürelerle internette kalınmış, veri alışverişi yapılmış. Babam telefondan internete kesinlikle girmezdi, bilmiyordu. Veri alışverişleri yapılmış, biz bunların IP'leri üzerinde çalışmalar yaptık, adresler Avustralya çıktı, bir tanesi çölün ortasında çıkıyor. Muhsin Başkan'ı internete giriş adresi üzerinden aramaya kalksalar Avustralya'da aramaları gerekiyor. Bunun bir izahını bekliyoruz. Helikopter düşmeden önce, helikopterin düştüğü sanılan saat aralığında ve helikopter düştükten sonra girilmiş. Yanlışlıkla girilmiş olsa veri alış verişi olmaz.

* Ailenin ve partinin kazanın üzerine gitmediği yönünde iddialar da var.
Allah'tan korksunlar. Bunu diyenlerin bize ne kadar yardımı olmuş? Bize bir şey yapmadığımızı söyleyenler ne yapmışlar? Biz Türkiye Cumhuriyeti'nde bir ilki başardık. Her seferinde "Muhsin Bey herkesin başkanıydı, parti komisyonumuza herkes gelsin, fikrini, belgesini ortaya koysun" diye seslendik, ama hiç kimse gelmedi.

Kendi hayatını miras bıraktı

*Baban sana bir şey bırakmış mı?
Annemin söylediği ev, arabayı bıraktığı şeyler olarak görmemek lazım, bunlar dünyevi şeyler. Bana hiçbir zaman "böyle ol, şöyle ol, şunu yap, bunu yap" demedi. Bana, "nasıl istiyorsan öyle ol, sadece Allah ve Peygamberi'nden ayrılma" dedi. Vefatından sonra ben çok aradım, acaba bize bir kenara bir şey yazıp bırakmış mıdır diye, ama böyle bir şey olmadı. Muhsin Yazıcıoğlu'nun konuşmaları, cezaevi notları, ajandasının köşesine yazdığı ufak tefek notlar, bunların hepsi bıraktığı miras. Bunlardan alacağımız dersler var. Bunları araştırdıkça, gördükçe, değerlendirdikçe değerini daha çok anlıyoruz. Bize bütün öğütleri konuşmalarında, notlarında. Biz de onlardan yola çıkıyoruz. İşin kolayına kaçmamızı istememiş sanırım.


Seda Şimşek-Bugün

Eşinden 'Yazıcıoğlu ölmedi' cevabı - En Doğru ve Güncel Haber
 
şahsi kanaatim yazıcıoğlu suikast sonucu infaz edildi. Anlayamadığım ise hükümet bu olayın niye tam anlamıyla üstüne gitmiyor/gidemiyor. ya Gizliden gidiyor üstüne millet bilmiyor, ya doğru zamanı bekliyor, yada hükümetin ve ya bazı mensublarının bu işin içinde olabileceği kuşkusuda aklıma gelmiyor değil ...!
 
şahsi kanaatim yazıcıoğlu suikast sonucu infaz edildi. Anlayamadığım ise hükümet bu olayın niye tam anlamıyla üstüne gitmiyor/gidemiyor. ya Gizliden gidiyor üstüne millet bilmiyor, ya doğru zamanı bekliyor, yada hükümetin ve ya bazı mensublarının bu işin içinde olabileceği kuşkusuda aklıma gelmiyor değil ...!

İşine gelmiyor ki gitmek.. Olayı ergenekona yıkmak varken niye üzerine gitsin.. Zaten Muhsin Yazıcıoğlunun ölmesi en çok iktidarın işine yarar.. Şu mecliste en akıllı muhalefet yapacak adamlardan biriydi.. Ama izin vermediler.. Şimdi Bbp nin başına geçen adamlarıda görüyoruz.. Kime neye hizmet ettikleri belli değil aslında bellide işte söyleyince bi ton laf ediyorlar...
 
Yanlış hatırlamuyorsam yazıcıoğlu, çoğu zaman mhp 'ile zıt düşüerek hükümetin icraatlerini destekleyici açıklamalar yapmıştı. Ve ergenekon sürecinde bu işin aydınlatılmasına ilişkin yaptığı açıklamalarıda hatırlıyorum. Ama son zamanlarında bu dava ile ilgili konuşmamaya büyük özen gösteriyordu. Bu anlamda siyasi olarak akp nin işine geleceği fikri bana pek olası gelmiyor. Fakat yine de bir''!'' koymak gerekir. En azından işin aslı ortaya çıkana kadar. Eğer parti olarak seçimlerde meclise girebilseydi, en azından şu anki muhalefet partilerinde daha akılcı davranacağı konusunda hemfikirim. Önemli olan yazıcı oğlu niçin öldürüldü. Yani sebeb/sonuç. Şahsen siyasi bir sebebi olabileceğini hiç düşünmüyorum. Ama bu kazadan sonra, kimler ne elde etti veya kimlere ne mesaj verildi. Bunu henüz anlayabilmiş değilim. Kesin olarak tek düşüncem yazıcıoğlunun öldürülmüş olmasıdır.
 
Yanlış hatırlamuyorsam yazıcıoğlu, çoğu zaman mhp 'ile zıt düşüerek hükümetin icraatlerini destekleyici açıklamalar yapmıştı. Ve ergenekon sürecinde bu işin aydınlatılmasına ilişkin yaptığı açıklamalarıda hatırlıyorum. Ama son zamanlarında bu dava ile ilgili konuşmamaya büyük özen gösteriyordu. Bu anlamda siyasi olarak akp nin işine geleceği fikri bana pek olası gelmiyor. Fakat yine de bir''!'' koymak gerekir. En azından işin aslı ortaya çıkana kadar. Eğer parti olarak seçimlerde meclise girebilseydi, en azından şu anki muhalefet partilerinde daha akılcı davranacağı konusunda hemfikirim. Önemli olan yazıcı oğlu niçin öldürüldü. Yani sebeb/sonuç. Şahsen siyasi bir sebebi olabileceğini hiç düşünmüyorum. Ama bu kazadan sonra, kimler ne elde etti veya kimlere ne mesaj verildi. Bunu henüz anlayabilmiş değilim. Kesin olarak tek düşüncem yazıcıoğlunun öldürülmüş olmasıdır.

Mhp ile zıt düşme gibi bir konu olamaz.. Çünkü iç hesaplar ayrı siyaset ayrıdır.. Aynı ocakların cocukları hangi konuda ters düşebilir.. Ergenekon ise zaten herkesin artık sonuca bağlanmasını istediği bir konu.. Bunu bütün parti liderleri söylüyor.. İyi ya da kötü bir sonuç çıkmalı.. Ayrıca akp Yazıcıoğlu üzerinden o kadar çok siyaset yaptı ki bunu en iyi referandum gördük.. Muhsin Yazıcıoğlu yaşasa ve aksini söylese o referandumdan evet cıkarmıydı sence.. Kimin nasıl niye öldürdüğünü bilmiyorum ama ekmeğini yiyen ve yukardaki ergenekon lakırdıysıyla yemeye devam eden iktidardır.. Canı sıkılınca suç atılcak bir örgüt yarattılar ve kimsede böyle bir örgütü üstlenip cevap vermiyceği için çok rahatlar.. Benimde kanaatim öldürülmüş olabileceğidir..
 
mhp ile siyasi olarak zıt veya ayrı düştüğü bir gerçektir. Yoksa bbp diye bir parti zaten olmazdı. ve yazıcıoğlu yollarını ayırmazdı. Parti içinde anlaşamadığı insanlar veya liderler olabilir. Fakat yazıcıoğlu mücadelesini ayrı bir kulvar açarak sürdürmeyi seçti. Aksini düşünen varsa söyleyecek lafım yok. Elbette kişiler arasındaki ayrılıktan bahsetmiyoruz siyasi ayrılıktan bahisle konuşuyorum. Ergenekon davasının aydınlığa kavuşmasıyla ilgili görüş bildirdi derken şimdiki mhp veya chp'nin klasik söylemlerinde farklı açıklamalar yaptığına vurgu yaptım. Peki yazıcıoğlunun yapılan referendumu destek verip vermeyeceğini nasıl bileceğiz.? hükümet sonuç olarak bu referandum sürecinde her türlü propogandasını yaptı. Yalnız yazıcıoğlunu işaret ederek değil. Elbette payı olmuştur evet çıkmasında. Ama belirleyici olmamıştır. sonuçta siyaset budur. tüm halk homojen bir yapı olmadığı için, her düşüncedeki insanları bir yerinden yakalamaya çalışır siyasetçiler. e buda siyasettir zaten bence %80 nide lakırtıdır. Amam maalesef bu iş bir anlamda tarihten butarafa tabiri caizse'tiribünlere'' oynamayı gerektirir. Kimi zaman yalanlarla kimi zaman abartılmış yarı doğru işlerle vs. Bunu tüm milletin saygı duyduğu tarihteki liderlerde bu şekilde yapmıştır işin doğası gereği.
 
Geri
Üst