"Yav Soner! Numara Yapma!"

biosx

New member
Katılım
15 Eki 2009
Mesajlar
2,332
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
kürre-i arz
32791.jpg


"Yav Soner! Numara Yapma!"



Manipülasyona lütfen dikkat!



Kurulduğu günden bu yana bir dezenformasyon merkezi gibi çalışan Oda TV'nin dışarıdaki uzantıları, efendileri Soner'in tam da kendilerine öğrettiği gibi çalışmalarına devam ediyorlar.
Ondan belledikleri o korkunç manipülatif yöntemleri kullanarak her zamanki gibi kamuoyunu yanıltmaya, davanın seyrini değiştirmek amacıyla bilgi kirliliği yaratmaya ellerinden gelen bütün gayreti gösteriyorlar.
Bakın size bir örnek!
Biliyorsunuz. Önceki gün nöbetçi 12.Ağır Ceza Mahkemesi, "Ergenekon örgütüne üye olmak", "Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek" iddiasıylaSoner Yalçın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan'ın tutuklanmasına karar verdi.
Bu kararın hemen ardından, daha hiçbir yargı muhabirinin, hiçbir bilgiye sahip olmadığı bir zamanda Oda TV'nin Yayın Koordinatörü Doğan Yurdakul, günlerdir sırtlarını sıvazlayan can yoldaşları Ruşen Çakır'ın NTV'deki canlı yayınına telefonla bağlandı ve şu şekilde bir açıklama yaptı:
"Arkadaşlarımızın tutuklanmalarına neden olan, 'Ulusal Medya 2010' isimli dosya, Oda TV'deki bir bilgisayara virüs programıyla dışarıdan yüklenen ve aynı anda kendini sildiği için kullanıcı tarafından okunması mümkün olmayan bir spam!"
Ardından Terkoğlu'nun avukatı Hüseyin Ersöz adliye önündeki muhabirleri başına toplayıp; "Bunları teknik incelemeyle biz ortaya çıkarttık. Bilgisayar kullanan herkesin başına gelebilir!" diyerek manipülasyonun dozunu artırdı.
Allah için karşılığını da buldu.
Çünkü Türk basını bu manipülatif amaçlı tuzağa düşerek, "Soner ve arkadaşları korkunç bir komploya kurban gittiler!" algısının kamuoyuna yerleşmesine farkında olmadan katkı sundu.
Peki neydi o "virüsümsü, spamsı" diye yaygara kopardıkları belge?
Ne yazıyordu içinde acaba?
İddialara dayanarak kısaca aktarayım; Oda TV doktrin merkezi olacak ve çeşitli yayın kuruluşlarında görev yapan gazeteciler üzerinden Ergenekon süreci sulandırılacak, AKP İktidarını yıpratmak için manipülatif yayınlar yapılacak ve bu yıpratma çalışmalarında özellikle Aleviler kullanılacak. Yapılacak haberlerle, yazılacak makalelerle Alevilere sürekli, "Laiklik elden gidiyor! Şeriat geliyor! Hükümet Alevilerin yaşam tarzlarına baskı yapıyor!" biçiminde mesajlar verilmeye çalışılacak!
Yani ülkede, tıpkı 70'lerde ve 80'lerde Çorum'da, Maraş'ta, Malatya'da olduğu gibi kaotik ortamın yaratılması için elden ne gelirse ortaya koyulacak!
Peki bu dezenformasyon ve manipülasyon görevini yerine getirecek olan gazeteciler kimler?
Yani hangi alçaklar?
Maalesef , "Spam" olduğunu iddia ettikleri söz konusu belgeden kamuoyuna sızan herhangi bir bilgi yok şu ana kadar!
Sadece Oda'cıların avukatı Hüseyin Ersöz'ün açıkladığı gazetelerin adları var. Diyor ki Sayın Ersöz muhabirlere;"Masumiyet karinesi ve soruşturmanın gizliliği nedeniyle bir şey söyleyemem ancak o virüslü belgede Hürriyet, Milliyet, Akşam, Posta ve bir TV kanalında çalışan gazetecilerin adı geçiyor!" Aslında biz kimlerin bu türden alçakça yöntemlere tevessül edeceğini tahmin edebiliyoruz.
Ama spam olduğunu iddia ettikleri o belgenin en azından onurunu ve şerefini sarsmamak adına bugünlük onların adını buraya yazmıyoruz!
Ama merak etmeyin.
Gün gelecek, sözüm ona memleket sevdalısı olan, dayanışmacı, organize işlerin o kahraman sıpalarının kimler olduğunu da tek tek afişe edeceğiz huzurlarınızda!
Sabredin. Bekleyin...
Abdi İpekçi'nin adını ağzına alma!
Daha evvelki gün.
Merhum duayen Abdi İpekçi'nin kızı Nükhet İpekçi'nin program yaptığım Beyaz TV'ye bağlanarak, Soner Yalçın zihniyetine karşı verdiğim mücadeleme açık desteğini aktardım bu köşeden.
Babasının da bir Soner Yalçınzede olduğundan yakınan Nükhet Hanım'ın; "Sevilay Yükselir'in anlattıklarını doğru okumak, kişisel meseleler deyip geçiştirmemek lazım. Kendi özelinden bir zihniyeti anlatmaya çalışıyor. Ben 10 yıldır bu zihniyete karşı mücadele veriyorum. Tam 10 yıldır Soner Yalçın'dan babama attığı iftirayı temizlemesini istiyorum ama temizletemiyorum" sözleri, onun ne kadar içinin yandığını gösteriyordu.
Eminim ki, Nükhet Hanım'ın içi, Soner Efendi'nin geçen cuma cezaevine götürülürken, "Ben bu bayrağı Abdi İpekçi'den teslim aldım" sözlerini duyunca bir kez daha yanmıştır!
Herhalde epeyce bir zamandan beri sorgu odasında olduğu için haberi yok, Nükhet Hanım'ın ona aldığı açık tavırdan!
O yüzden de utanmadan, arsızca şov yapıyor merhumun adı üzerinden.
Ama bunun kabahati ona değil, Ergenekon Savcıları'na ait.
Desenize kardeşim adama...
"Yav Soner! Numara yapma! Merhumun adını boşuna ağzına alma! Bütün memleket biliyor senin ona neler yaptığını. Kardeşim aklını başına topla, hiç kimsenin değilse bile bari çamur atıp bir türlü temizlemediğin İpekçi'nin ruhunu rahat bırak!"



 
Geri
Üst