Yasadışı Avcılık Afrika Adasını Vuruyor

Newwave

Altın Üye
Katılım
17 Kas 2007
Mesajlar
12,976
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
World Of Hackhell
2uz7bq9.jpg


Yasadışı avcılık Afrika adasını vuruyor.

1551 yılında, Almanya’nın Augsburg kentinde tuhaf bir erkek hayvan, halka sergilenmişti. Görenler hayvanın el ve ayak parmaklarının insana benzediğini ve –izleyicilere poposunu dönme alışkanlığına rağmen– “neşeli bir doğası” olduğunu ifade etmişti. Canlının bir çiziminden yola çıkan biyologlar, bunun büyük olasılıkla Habeş maymunlarına benzer, mandril (Mandrillus leucophaeus) adlı bir primat olduğunu düşünüyor. Bugün, olayın üzerinden 450 yılı aşkın bir süre geçtikten sonra dahi, mandriller hakkında yabanıl ortamda o kadar az inceleme yapılıyor ki, kısa bir süre önce biyologlardan oluşan küçük bir ekip Ekvator Ginesi’ne bağlı Bioko Adası’nda bir mandril sürüsüyle karşılaştığında tümünün nefesi kesildi, yağmur ormanında yere oturdular ve izlemeye koyuldular.


Mandriller –Bioko’daki en büyük primatlar– adadaki 2000 metrelik Büyük Kaldera’nın zemininde bir incir ağacına tırmanmış yemek yiyordu. Araştırmacılar daha o sabah, her biri beş ila otuz bireylik sürüler halinde çene çalan maymun grupları görmüştü: kırmızı kulaklı, siyah kolobus ve tüm primatlar arasında soyu en tehlikede olan kırmızı kolobus.

Biyologlar açısından Bioko Adası, bitki ve hayvanların izolasyon altında geçirdiği evrimi inceleyebilecekleri canlı bir laboratuvar. Gine Körfezi’nde, Afrika’nın batı kıyısının 30 kilometre açığında bulunan ada, dört adadan oluşan bir takımadanın parçalarından biri. Diğer üç ada –São Tomé, Príncipe ve Annobón– on milyonlarca yıl önce oluşmuş ve kıyılarına şans eseri Afrika’dan gelen bitki ve hayvanlarla dolu olan, derin sularda bulunan adalar. Bioko ise en son yaklaşık 12 bin yıl öncesinde olduğu gibi, her buzul çağında, Afrika anakarasına bağlı kalmış.

Ada, özel bir Nuh’un gemisi gibi, anakaradaki türlerden ayrı olarak evrimleşmiş alttürlere ev sahipliği yapıyor. Adada mandriller dahil yedi tür maymun, dört tür galago (çalı bebekleri), iki tür küçük antilop (duikerler), bir tür kirpi, bir tür ağaç hiraksı, bir tür keseli sıçan ve üç tür pullu kuyruklu sincap yaşıyor. Kedilere benzeyen linsanglar da var (ama aslan veya leopar yok). Bir zamanlar bu listeye dahil olan orman mandasının soyu ise avlanma sonucu yüzyıl önce tükenmiş.

Tüm bunlara bir de tümü anakaradaki akrabalarından farklı evrimleşen orkideleri, kara salyangozlarını, tatlı su balıklarını, amfibileri, örümcekleri ve böcekleri ekleyin...

Adanın iç bölgelerindeki ağaçlıklar, çayırlar ve yağmur ormanı, büyük oranda ilk Portekizli kâşifler 15’inci yüzyılda karaya ayak bastığında nasılsa aynı: el değmemiş ve çok güzel.

Büyük Kaldera’nın içine yapılan keşif gezisinin liderlerinden biri olan araştırmacı Gail Hearn, “Şimdiye dek gördüğüm en bozulmamış yer,” diyor. Pennsylvania’daki Drexel Üniversitesi’nde primatolog olan Hearn’in ormanla kaplı derinliklere on üçüncü gelişi bu.
İlk yolculuğunu ise, Bioko Adası’ndaki mandriller hakkında uzun süreli bir araştırmaya başlamak amacıyla, 1990 yılında gerçekleştirmiş.

“Adaya âşık oldum,” diyor. “Gezegenimize zarar verecek pek çok şey yaptık. Ama burası hiç zarar görmemiş ve inanılmaz güzellikte. Tek bir insanın bile bir fark yaratabileceğini hissettiren bir yer.”

Bioko Biyolojik Çeşitliliği Koruma Programı’nı (BBPP) organize eden Hearn, her yıl ocak ayında bilim insanlarından oluşan ekiplerle Amerikalı ve Ekvator Gineli öğrencileri, kapsamlı biyolojik çeşitlilik taramaları için bir araya getiriyor. Ve bu yıl National Geographic dergisinin desteklediği bir ekip, Uluslararası Çevre Koruma Örgütü ve Uluslararası Doğa Koruma Fotoğrafçıları Birliği, olabildiğince yüksek sayıda maymunun yanı sıra Bioko Adası’ndaki çarpıcı derecede çeşitli –adanın “geçmişiyle” korunan ama artık aşırı avlanma nedeniyle tehlike altında olan– diğer türleri belgelemek üzere 12 günlük bir Hızla Görsel Değerlendirme Gezisi’nde (HGDG) Hearn’e eşlik etti.

Kaynak
 
Geri
Üst