biosx
New member
Yargı ve CHP paralelliği
Ahmet Necdet Sezer döneminde Cumhurbaşkanlığı siyasete girmişti.
CHP, onu muhalif güç gibi değerlendiriyordu. Öyle ki Sezer'in tavırları "ana muhalefet" şeklinde tanımlanıyordu.
O dönemde YÖK siyaset yapıyordu ve CHP onunla paralel yürüyordu.
TSK'nın duruşları, CHP siyasetine monte oluyordu ya da CHP, asker duruşu ile bütünleşip muhalefeti beslemeye çalışıyordu.
Ve yargı siyaset yapıyordu. CHP, yargının siyaseti ile bütünleşip, müessir olmaya çalışıyordu.
Sezer gitti. CHP siyaseti zayıfladı.
YÖK değişti. Eğitim sorunlarına odaklanmaya başladı. CHP siyaseti zayıfladı.
TSK, Ergenekon davalarının da etkisi ile siyasi alandan göreceli olarak çekilmeye başladı. CHP, Ergenekon davasını vesile ederek kışkırtmalarda bulunmasına rağmen, TSK üst yönetimi, orduyu siyasetin olabildiğince dışına çekmeye kararlı. Bu da CHP'yi, ordu ile ilişkilerde ikircikli tutumlara sevk ediyor. Her halükarda Türkiye şu anda bir "CHP artı ordu" denkleminin kurulmasının çok uzağında bulunuyor ve CHP bunu biliyor.
Yargı...
Şu anda yargı, üst kadrolarıyla, en siyasi mevzide görünüyor.
Ve CHP, yargı tartışmaları içinde, yargı ile yandaş bir görünüm verme noktasında hiçbir şeyden kaçınmıyor.
Şu andaki görünüm "CHP artı yargı" görünümü.
Bu görünüm, yargı adına konuşanlar tarafından besleniyor, bizzat CHP tarafından besleniyor.
Kamuoyu, yaşananları hükümet-yargı restleşmesi biçiminde algılıyor ve bu restleşmede, hükümet çizgisi daha ılımlı, daha uzlaşmacı, daha müzakereci görünürken, yargı cenahı, daha cepheleşmeci, daha katı, daha uzlaşmasız bir görünüm arz ediyor.
Yargı adına sergilenen görünüm, iktidarın sunduğu tüm teklifleri ret misyonu üstlenmiş bir muhalif parti katılığı niteliğinde.
Oysa kamuoyu, araştırmaların ortaya koyduğu verilere de bakıldığında bir "yargı reformu"nu kaçınılmaz görüyor.
Bir "yargı reformu" bizzat yargının farklı kademelerinde de kaçınılmaz görünürken, iktidarın yargı reformu çabası karşısında inanılmaz bir yargı direnci sergileniyor.
Neden?
Çünkü üst yargı dünyası, siyasi açıdan iktidarla farklı dünyalara mensup.
Kurduğumuz şu yalın cümle, aslında biraz derince bakıldığında, yargı açısından ne kadar derin bir sağlıksızlığı ifade ediyor, düşünmek lazım.
"Siyasi açıdan iktidarla farklı dünyalara mensup olmak..."
İşte bu, bizim özellikle Yüksek Yargımızın ana ukdesi.
Şöyle bir cümle, kamuoyu algısı dikkate alındığında yanlış mı olur?
-Sistemin derinliklerinde akıp gelen CHP zihniyeti, halk iradesine karşı şimdi en etkin muhalefetini Yüksek Yargı marifeti ile sürdürüyor.
Son günlerde gündeme gelen "Kim kimi kuşatıyor" tartışmasında, "Yargı reformu yürütmenin yargıyı kuşatmasını amaçlıyor" şeklindeki Yargıtay Başkanı'nın görüşüne karşılık, Başbakan'ın "Asıl yürütme yargının kuşatmasında" sözü arasında, olgular neyi doğruluyor?
-Halkın neredeyse yarısının oyunu alarak iktidara gelen bir partiyi kapatabilen bir yüksek yargı...
-Meclis'in 411 oyla yaptığı anayasa değişikliğini, yetkisi olmamasına rağmen yetki üreterek iptal edebilen bir yüksek yargı.
-Otobüs bileti fiyatlarını 2003 rakamlarına çekebilme yetkisini kullanarak Belediyeyi işlevsiz kılan bir yargı.
-Öğrencilerin katsayı oranları konusunda bile yerindelik değerlendirmesi yapabilen bir yargı...
-Hakimler-savcılar hakkında en keskin kararları verebildiği halde, kararları yargı dışı olabilen bir yargı....
Şu anda CHP liderine kalsa eminim "Ergenekon yargıçları"nı bir an önce devre dışı bırakır, yüksek yargı kadrolarına da madalya takardı.
CHP liderinin "yargı reformu" konusundaki tavrına baktığımda ben rakiplerini yargı marifetiyle ortadan kaldırma imkanını kaybedecek bir siyasetçi telaşı görüyorum.
AYM'nin, AK Parti'ye "para cezası" vermesini, "dini siyasete alet edip para cezası ile kurtulma" olarak niteliyor. Oysa, demek istiyor olmalı, "dini siyasete alet edince kapısına kilit vurulmalı! AYM'nin elinde böyle bir giyotin olmalı!" AYM'nin üye kadrosu da, Baykal gibi düşünse, iktidar partisi biçilir, CHP'ye yol açılır! Değil mi?
Bu görüntü demokratik zeminde siyaset üreten bir parti için sağlıklı mıdır?
Bu görüntü, en temel özelliği tarafsızlık ve bağımsızlık olan yargı için sağlıklı mıdır?
Türkiye bu ikilemi tartışacaktır. Ve aşacaktır.
kaynak