Yandaşın dönüşü _____

LOOPUSED

Altın Üye
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
12,048
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
€z€Ld€n €b€d€
Yandaşın dönüşü


Ben yokken olup bitmiş her şey... “Dünya beyefendisi” Oktay Ekşi, Başbakan’a ettiği küfrün altından kalkamayınca, bilmem kaç yıldır başyazarlığını yaptığı Hürriyet’ten istifa etmiş...

Üzüldüm mü?

Üzüldüm aslında...

Keşke edebi dairesinde, arkasından “kekre tatlar” bırakmadan gitseydi de, biz de “Bir zamanlar Oktay Bey vardı, ne de güzel statükoculuk yapardı, hey gidi” diyebilseydik.

Bir şey diyemiyoruz...

Ettiği eski küfürleri hatırlatıp, “Bu zaten böyleydi, sağa sola şarlar dururdu, oh olmuş” diye el ovuşturma cihetine de gidemiyoruz...

Zaten düşmüş bir adama vurmak delikanlılık değil.

Marifet hiç değil.

Demek ki, basınımızın amiral gemisi, bundan böyle, “küfürbazların istifasını kolaylaştıracak” yeni bir etik tutumu benimsedi.

Ne güzel.

Emin Çölaşan’ın işine son vermişlerdi.

Nedenini de “etik”le açıklamışlardı... Çok küfrediyormuş, ona buna lakap takıyormuş, insanları küçük düşürüyormuş... Hiç etik değilmiş...

Hani, durduk yerde “etik ilkeleri” deklare ediyorlar ya...

Basın Ahlak İlkeleri kesmiyor demek ki, “ekstradan” yalan haber yapmayacaklarına, devlet katlarında ihale kovalamayacaklarına, okurdan haber gizlemeyeceklerine, “küfürlü ifade” kullanmayacaklarına, insanları aşağılamayacaklarına söz veriyorlar...

Madem basınımızın amiral gemisi “küfürbazların istifasını kolaylaştıracak” yeni bir etik tutumu benimsedi ve lakap takanları sırasıyla kapının önüne koyuyor, “Keşanlı Galileo” ne oluyor o zaman? “Recep İvedik” ne oluyor? “Majestelerinin karikatüristi” ne oluyor?

Hürriyet bu “lakapçıları” da kapının önüne koyacak mı?

Peki, küfürbazlar?

Küfürbazlar için de bir “iyilik” düşünüyor mu?

Bildiğiniz gibi, Hürriyet, bünyesinde bol miktarda “küfürbaz yazar” barındıran güzide bir basın yayın kuruluşumuzdur. Ayrıca, Türkiye’nin Türklere ait olduğunu hatırlatmak, okurdan haber gizlemek, bazı darbelere mazeret üretmek, attığı “şerefsiz” manşetleriyle insanların hayatını karartmak gibi kutsal bir işlev de görmektedir.

Efendim Hasan da küfrediyormuş, Fatih’e bilmem ne çocuğu demiş...

Hasan’ı Fatih’i bilmem...

Ben, bana edilen küfürlerin bilirim.

Bir Hürriyet yazarının, “kuş beyinli”, “ahmak”, “snop” gibi hakaretlerine maruz kalmıştım.

Entelektüel bir arkadaştır. Şairdir. İnce ruhlu filandır.

İkinci cumhuriyetçilerin korkulu rüyası olacaktı, kısa sürede ikinci cumhuriyetçilerin şamar oğlanı haline geldi... Küfretse de, arada sırada “türban faşist gömleğidir” türünden laflar etse de, çapına ve müktesebatına bakmadan “müfessirliğe” soyunsa da ben kendisinden razıyım. Aydın Doğan da razı olsun.

Bir başka Hürriyet yazarı tarafından “beyinsiz” diye aşağılanmıştım.

Bu da güya liberal...

Eski dostumdur. Liberal geçinir ama en çok liberaller tarafından ciddiye alınmaz. Herhalde Aydın Doğan ciddiye alıyor.

Biri daha var:

Rahatsız, bulaşık, terbiyesiz bir adam...

Bir coşkun anında “müptezel, şerefsiz, alçak” diye saydırmıştı da, kendi haline bırakmaktan daha uygun bir ceza bulamamıştım. Zaten hep coşar... Dünyanın dayağını yer... Yine coşar... Durmaz... Yine coşar... Coş coş, nereye kadar!

Bir de, “büyük yazar” diye pazarlanan biri var...

Bu satırların yazarına “hıyar” demişti.

Nezaheti kendinden menkul bu arkadaş, “kıç”lı “hortum”lu yazılarla küfür arenasına hızlı bir dalış yapmış, Ertuğrul Özkök tarafından “bilgiyle, zekâyla harmanlanmış mizah ne de hoş oluyor” diye taltif edilmişti.

Eskiden “bilgiyle, zekâyla harmanlanmış” mizahıyla Aydın Doğan’a küfrederdi. Şimdi ondan para alıyor.



kaynak
 
Bildiğiniz gibi, Hürriyet, bünyesinde bol miktarda “küfürbaz yazar” barındıran güzide bir basın yayın kuruluşumuzdur. Ayrıca, Türkiye’nin Türklere ait olduğunu hatırlatmak, okurdan haber gizlemek, bazı darbelere mazeret üretmek, attığı “şerefsiz” manşetleriyle insanların hayatını karartmak gibi kutsal bir işlev de görmektedir.

Sadede siyasette mi ? Her alanla saçma sapan akla mantığa uymayan başlıklar...

Trabzonspor-Galatasaray maçından sonra Galatasaray'ın en yaşlı taraftarı için

"Fatma Ninenin Suçu Ne ?" gibi bir manşet atan gazetenin basın ve medya ahlakından ne kadar uzak olduğu aşikardır...


 
şeyyy şu vakit zamanında akit idi neden isim değiştirdi :)
 
bir atasözümüz var, duydunuz mu?

"dinime söven müslüman olsa" diye.

işte bu yazı için sarfedilmesi gereken işte budur.

VAKİT GAZETESİ PROVOKASYONLARI

(1) İŞTE O ÜYELER

mevzu bahis türban kararından sonra vakit gazetesinin, kararı alan üyelerin resimlerini de koyarak verdiği haberin başlığı. halkın içindeki olası katiller için, danıştay üyelerini hedef gösteren bir gazete haberinin başlığı.
danıştay üyelerinin her birinin resimlerinin de bulunduğu bu haberin kupürü, alparslan arslan'ın cebinden çıkmış.alparslan aslan danıştayı silahıyla basarak 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i öldürmüş ve 4 kişiyi de yaralamıştı.

http://img238.imageshack.us/img238/7425/vakitdanistayvw6.jpg

(2) ONBAŞI BİLE OLAMAYACAKLARIN GENERAL OLDUĞU ÜLKE

silahlı kuvvetler ve generallere ağır hakaretlerin bulunduğu yazıdan ötürü vakit gazetesi 312 generale 2'şer milyar lira olmak üzere 624 milyar ödemeye mahkum edilmiştir

(3) VAKİT GAZETESİ BULMACALARI

vakit gazetesinin bulmacasını çözenlerin karşısına çıkan "siz kral değilsiniz" şifresi...bulmacada, genelkurmay başkanı orgeneral yaşar büyükanıt, kara kuvvetleri komutanı orgeneral ilker başbuğ ve emekli tümgeneral osman pamukoğlu’nun fotoğraflarına yer verdi. gazetenin 14. sayfasında yer alan bulmacanın soruları yanıtlandığında şifre sözcük olarak “siz kral değilsiniz” kelimesinin çıkması bulmacayı çözenleri şaşırttı.

-yine vakit gazetesinde yer alan “bayram bulmacası”nda, fazıl say’ın büyük boy bir fotoğrafına yer verilerek, “başörtüsü düşmanı müzisiyen” sorusu yöneltildi. akşam gazetesi'nde yer alan habere göre, vakit gazetesi'nin editörü fatih uğurlu tarafından hazırlanan çengel bulmacadaki ikinci sürpriz ise bulmaca tamamlandığında çözülen şifrede çıktı. vakit’in dünkü bulmacasını çözenler, şifre sözcükte “fazıl saygısız” ifadesiyle karşılaştılar.''

-yine bir vakit gazetesi bulmacasında hâsim kilic'in anayasa mahkemesi'ne baskan secilmesinin ardindan, yekta güngör özden, nuh mete yüksel, nusret demiral e vural savas'in fotograflari üst tarafta; hâsim kilic'in fotografi ise alt tarafta yer alir.

sifre: kiskananlar catlasin

-başka bir vakit gazetesi bulmacasında vakit’in çengeline bu defa da şehitler takıldı. çengel bulmacasına abd başkonsolosluğu önünde şehit düşen 3 polisin resmini koyan vakit gazetesi, bulmacanın şifre cümlesinde şoke etti: gavurlar için değer miydi?

(4) APO DA SEZER GİBİ DÜŞÜNÜYOR

vakit gazetesi bu manşeti atarak 10.cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer'e terörist başı abdullah öcalanla aynı fikirde olmak gibi çirkin bir iftira atıyor
Vakit, bu kez de Sezer'i Öcalan'la karşılaştırdı!

(5) YUH PİŞKİN ZORBA

"akit",ismini "vakit"olarak değiştirmeden önceki 13 mayıs 1999 tarihli sayısında da, prof. dr. ahmet taner kışlalı'nın fotoğrafını yayımlamış ve fotoğrafının üzerine çarpı işareti koyarak, "yuh pişkin zorba", "zorba kemalist gemi azıya aldı" başlıklarını atmıştı. kışlalı, bu haberden beş ay sonra, 21 ekim 1999'da evinin önündeki arabasına konulan bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirdi."

(6) AHMET NECDET SEZER ADINI DEĞİŞTİRSİN

vakit gazetesinde yer alan haberde imam hatiplilier derneği eski başkanı ibrahim solmaz'ın okuyanı dehşete düşüren beyanıdır:

"cumhurbaşkanı’nın ismi ahmet. ahmet peygamber ismi. siz aslınızı inkar ediyorsanız o zaman isminizi değiştirin."

(7) VAKİTTEN ÇİRKİN MOZAİK

Vakit gazetesi vermiş olduğu bir haberde bale kursuna giden küçücük bir kızın eteğini ve bacaklarını "mozaik"leyerek sansürleyen gazete. haberin metni ile şöyle

çocuklarını kuran kurslarına göndermek isteyen aileler yasaklarla boğuşurken; batı emperyalizminin sembolü olan bale kurslarına her gün bir yenisi ekleniyor. devlet opera ve balesi ankara'da 64 çocukla kurslara başladı. bunu çifte standart olarak değerlendiren sp'li hatipoğlu, "özgür bir ülkede herkes çocuğuna nasıl ki, bale, müzik, spor ve diğer sosyal konularda eğitim alma imkanı bulabiliyorsa, müslüman bir ülkenin evlatları da kuran eğitimini her yaşta almalıdır" dedi.
Bu nasıl zihniyet?

(8) BÜLENT ECEVİT'İN GÜNAH KARNESİ

vakit gazetesinin bülent ecevit'in cenazesinin olduğu gün bu iğrenç manşeti atarak ölüye de saygısının olmadığını göstermiştir
Bülent Ecevit`in günah karnesi

(9) CAMİYE DİRENDİ CEMEVİ YAPIYOR

akit'ken vakit olan, ama içeriği değişmeyen, "hedef göstermenin hiç bir yaptırımı yok mu? ayrımcılık yapmanın hiçbir yaptırımı yok mu? bu memleketin savcıları nerede?" diye sordurtan, boyalı saman kağıdının kışkırtıcı başlığı:

http://img46.imagevenue.com/img.php?image=88842_Untitled_1_122_27lo.jpg

(10) BU MU ÇAĞDAŞLIK

20 mayıs tarihli sayısında "bu mu çağdaşlık" başlığı altında şu sözlere yer vermiştir;

"19 mayıs törenlerinde, yaşları 10-15 arasında olan istanbul jimnastik okulu öğrencileri de gösteri sundu. kısa şortlar ve dar badilar giyen öğrencilerin kıyafetleri izleyenlerin yüzünü kızarttı."

yazının yanında yer alan fotoğrafta bu öğrenciler görülmekte, boyunları ve bacakları mozaiklenmiş şekilde gösterilmektedir.

(11) ATALARI STALİN

müslüman kadının örtüsüne saldıranların atasının rus despot stalin olduğu bildirildi

http://img444.imageshack.us/img444/1479/vakitvm8.jpg

(12) AZINLIKLAR HADDİNİ BİLMELİ

tipik kışkırtıcı vakit gazetesi başlıklarından birisi. bazı kesimlerin içindekilerinin dışa vurumu da diyebiliriz.

abdullah gül'ün cumhurbaşkanlığı konusunda atılan bu başlığın alt metni de şöyle:

"cumhurbaşkanlığı oylamasının 22 temmuz'da yapıldığını ve 'hakimiyet milletindir' ilkesi gereği yetki sahibi olan halkın 'abdullah gül' dediğini söyleyen siyasiler ve stk'lar; 'azınlıklar, dayatmadan vazgeçmeli ve abdullah gül üzerinde uzlaşmaya varmalıdır.' dediler."

(13) VAKİT'İN 19 MAYIS BAYRAMI MANŞETLERİ

vakit gazetesinin 20 mayıslara özgü ifadesidir.

20 mayıs 2003:
açana her gün bayram

20 mayıs 2005:
başörtüsü yasak, teşhir serbest

20 mayıs 2007:
bu mu çağdaşlık

20 mayıs 2008:
19 mayıs'ta çirkin görüntüler

(14) SEZER DEPREM FELAKETİNDE HALKIN YANINDA DEĞİLDİ

vakit gazetesi'nin ahmet necdet sezer'in cumhurbaşkanlığı'nın 7 yıllık kritiğini yaparken kullandığı tanım.

lakin ahmet necdet sezer'in 1999 marmara depremi'nden sonra cumhurbaşkanı seçildiğine değinmemişler pek.

doğrudur sezer deprem felaketinde yanımızda değildi, ama mesela ben izmit'te depremi yaşamış biri olarak abdullah gül'ü de ortalarda görememiştim. hatta başbakan recep tayyip erdoğan'ı da.

(15) PKK'DA YILBAŞI KUTLUYORMUŞ

vakit'in

"ilahiyatçıların ve müftülüklerin yılbaşı kutlamalarının islâm’a aykırı olduğuna yönelik laikçi tepkiler sürerken, pkk’lı dostlarından laikçilere destek geldi. laikçi- marksist pkk’nın da dağlarda yılbaşı kutladığı ortaya çıktı."

spotu ile verdiği haber.

ne yapacaklarını şaşırdılar artık. yılbaşı kutlayanları da pkk'lı ilan ederler ki tam olur. böyle abuk bağlantılar kurmakta çok mahirler.

(16) LAİKLİĞİ ATATÜRK'ÜN HASTA OLMASINDAN YARARLANAN İNÖNÜ ANAYASA'YA SOKTU

bugünün laikliğin benimsenmesinin 71. yılı olması dolayısıyla manşetten verdikleri saçmalıkta aslında laiklik ilkesini atatürk'ün istemediğini bu ilkeyi ismet inönü'nün atatürk'ün hastalığından istifade ederek anayasaya koyduğunu savunmuştur.

(17) ÖNCE MEYHANEYE SONRA MİTİNGE

9 subat 2008 bagimsizlik ve laiklik mitingi ile ilgili olarak "önce meyhaneye sonra mitinge", "bunak laikler işbaşında" gibi başlık ve alt başlık atan basın özgürlüğü denen şeyin ne denli suyu çıkarılmış şekilde uygulandığını gösteren ticari kuruluş.

(18) AZGIN LAİKÇİLER ZIVANADAN ÇIKTI

8 mart nedeniyle çağlayan'daki mitinge katılan kadınlara "azgın laikçiler zıvanadan çıktı" başlığı ile hakaret eden gazete. demokrasi canım, bu da özgürlük. terbiyesizlik yapma özgürlüğü.

(19) ERGENEKONCULAR PARÇA PARÇA FİRAR
MI EDİYORLAR?

insanların hastalıklarını, ölümlerini mizah konusu yapabilecek zihniyette bir gazete.

70-80 yaşında adamların gecenin köründe yaka paça hapisaneye atıldıktan sonra hastalanmalarıyla dalga geçen basın bülteni.
Ergenekoncular parça parça firar mı ediyorlar? - En Doğru ve Güncel Haber

(20) BU CUMHURİYET SEVGİSİ DE NEYİN NESİ

Yahudi'deki bu 'Cumhuriyet sevgisi' de neyin nesi? - En Doğru ve Güncel Haber

(21) İSRAİL'İN GAZZEYE YÖNELİK KATLİAMINA RAĞMEN YILBAŞINI KUTLAYAN DUYARSIZ ÇEVRELER, ÇEŞİTLİ REZALETLERİN YANI SIRA FACİALARA DA NEDEN OLDULAR

01.01.2009 GÜNÜ DOĞALGAZ FACİASInda vefat eden üniversite öğrencilerine vakit'in attığı çirkin iftiralar.

http://tabudeviren.googlepages.com/vakit020109.jpg

(22) VAKİT YAZARINDAN YILBAŞI KUTLAYANLARA AĞIR KÜFÜR

vakit yazarından yılbaşı küfürü

işte bu gazetenin yazarlarından abdurrahim karakoç, dünkü köşesinden yılbaşı kutlayan vatandaşlara "siktirin oradan, tu yüzünüze" diye seslendi. karakoç, dünkü yazısını sanki konuşur(!) gibi yazmış:

"“yahudilerin hanuka-manuka, tuzsuz peynir bayramları ile insan kanından imal edilmiş çörek bayramı da sizin olsun...o gayrimüslim bayramlarını biz de mi kutlamalıyız? hadi s...n oradan ukala satılmışlar... durmadan çam kesmeye devam eyleyin. durmadan hindi kesmeye gayret gösterin...mezeleriniz bol olsun ki tıka-basa içesiniz, sonra da yola-bele kusmuğunuzu dökesiniz... nasıl olsa devlet baba, polis ve itfaiyeci kullarını hazır vaziyette bekletiyor sizler için... hayvan leşi gibi kıpırdamadan yatanlarınızı dört ayaklarından tutarak evlerine kadar taşıyacak görevliler mevcut... he ya, büyük ikramiye hangi ilimize çıkmıştır? ve dahi: “yılbaşı kutlamaları hıristiyanlık âdeti değilmiştir... takvim yılının icadıyla başlamış mış mış... tu utanmaz yüzlerinize..."

karakoç dünkü yazısını, ilk mısrası "tahsisli köşelerden itler havlıyor hâlâ" cümlesinden müteşekkil bir dörtlük ile de süsledi.
 
Başbaknımız da keşke söylediği sözler için hesap verebilecek bir yasal düzenleme yapsa.
Ananı da al git.
Bitaraf olan bertaraf olur tarzı sözleri için keşke sorumlu tutulabilse.
 
yavv birkerede içinize sorun;)) biz bunca hay-huy ediyoruz bunlar gittikçe büyüyor,biz demediğimizi bırakmıyoruz bunlar yüceliyor, biz olmadık iftiraları atıyoruz bunlara ,o iftiralar dönüyor dolaşıyor biizm suratımızda patlıyor desenizya,bir kerede benim haber kaynağıma sataşacağınıza ,yazıya yorum yazsanıza:) ıııhhh.. normal .. ''bilgi olmadan, zaten fikirde olmaz ,yorum da'' desenize..

bir üyemiz(benim ve kaynaklarımın istatistiğini tutmakla maruf kardeş) sıralamış yine,''şu-şu olayları habervaktim verdiğinden dolayı ,şu-şu kişiler öldürüldü '' gibi komik isnadları hala savunabiliyor, oysa kendide iyi bilirki, o isimlerin yada baskınların esas sahipleri bugün ergenekondan tutuklu, ve tek bir olaydan dolayı vakit yazarı içeride alınmadı ,hükümde giymedi.. kendileri vurup, yok cebinden vakit çıktı, yok şeriat diye bağırdı )) komedisine başvurmaktan bıkmadılar..

bunlar ilk değil,mememen olayını istismar ederek esrarkeşleride dindar yapmak gibi abuklukta bu zihniyetlerin işi değilmiydi? yahudi dönmesi ahmet emin yalmanı zamanında vuran (hani yakın geçmişte taciz skandalına imza atan hüseyin üzmez) da,o gün cebinden ,yakalandığında büyük doğu çıktı diye mahkemede vuranı değil, gazetenin sahibi necip fazılıda yargılamışlardı..

bu ülkede cebime cumhuriyet-aydınlık-gibi dergileri doldurup,2 tane dindar isim yapmış adamı vursam,herhalde bana bu zevat '' solcu kesim dindarları öldürdü'çünkü cebinden sol gazete ve dergi çıktı demez.. diyemez.. bu işlerin pis bir provakasyon olduklarını bilirler ama diymezxler, fikri namus gösterecek bu saftan 3-5 yazar zor bulunur.

son olarak kaynağa sataşanlar; o kaynak haber portalına iyi bakın, STAR GAZETESİNDEN AHMET KEKEÇ imzasını görecekler.. vakit-akit-anadoluda akit sizlerin gözünü fazla korkutmuş belli..

bu ülkede en pis dalavereleri bu milletin gözünün önüne koyabilen 2-3 gazeteden biridir.. ve ben bu forumun kuralları dahilinde bu kaynağı buraya almaya devam edecem.. hiç şüpheniz olmasın..canınızı sıksada, hatta sadece sizlerin değil, yukardaki tuzu kuru zevatın canı sıkılsada, mahkemelerde davalar açılsada, yüksek tazminatlara mahkum edilsede, gerekirse evimi aracımı satıp bu tür gazete ve dergileri yaşatmak için sarfedeceğim..

korkmaya devam edebilrisniz,çünkü zulüm ,ve oligark-bürokratik-jüristokratik ,sekülerite pompolayan kökü dışarda medyanın nefesi kesilinceye kadar bu devam edecek. bu ülkenin milletin sesi olmaya devam edecekler.. SİZE VERDİĞİ SIKINTIDAN DOLAYI ÖZÜR DİLEMİYORUM MAALESEF.basın özgürlüğünü hazmetmeye bakın ..çünkü hazım cihazları herkeste eşit çalışıyor. vesselam..
 
bizim gözümüzü korkutamaz.

satış rakamı "ŞOK" adlı gazeteyle nerdeyse aynı olan bir gazete kimseyi korkutamaz.


doğruları yazıyormuş.
peehhh.


doğru dediğin yılbaşı gecesi doğalagaz zehirlenmesinden ölenler için attığı başlık mıdır?


yoksa tacizci-tecavüzcü-pedofili hüseyin üzmezi "şeriata göre yargılayalım" demesi mi?


ama doğrudan kasıt "iki nokta arasındaki en kısa mesafe" ise o zaman haklı olabilirsin. çünkü bu tip adamlar olaylarla varmak istedikleri nokta arasında mantık bağlantısı kurmayı bile akıllarına getirmeden kendilerine en düz ve kısa gelen yoldan o noktaya ulaşmaya çalışırlar.

ama doğrudan kasıt "gerçek olan, yalan olmayan" sa o zaman tekrar dur düşün. çünkü doğrular herkese göre değişenbilir ama gerçekler herkese göre değişmez. gerçek tektir.

ve ayrıca daha önce de belirttiğim gibi, kimsenin istatistiğini tutmuyorum. o kadar zeki değilim. sadece arma motoru kullanacak kadar zekiyim. arasıra sen de yapsan fena olmaz.
 
bizim gözümüzü korkutamaz.

satış rakamı "ŞOK" adlı gazeteyle nerdeyse aynı olan bir gazete kimseyi korkutamaz.


doğruları yazıyormuş.
peehhh.


doğru dediğin yılbaşı gecesi doğalagaz zehirlenmesinden ölenler için attığı başlık mıdır?


yoksa tacizci-tecavüzcü-pedofili hüseyin üzmezi "şeriata göre yargılayalım" demesi mi?


ama doğrudan kasıt "iki nokta arasındaki en kısa mesafe" ise o zaman haklı olabilirsin. çünkü bu tip adamlar olaylarla varmak istedikleri nokta arasında mantık bağlantısı kurmayı bile akıllarına getirmeden kendilerine en düz ve kısa gelen yoldan o noktaya ulaşmaya çalışırlar.

ama doğrudan kasıt "gerçek olan, yalan olmayan" sa o zaman tekrar dur düşün. çünkü doğrular herkese göre değişenbilir ama gerçekler herkese göre değişmez. gerçek tektir.

ve ayrıca daha önce de belirttiğim gibi, kimsenin istatistiğini tutmuyorum. o kadar zeki değilim. sadece arma motoru kullanacak kadar zekiyim. arasıra sen de yapsan fena olmaz.

Zerkli ;

Bir gazeteyi eğer sen satış rakamına göre algılarsan ve buna göre değerlendirirsen büyük bir hataya düşmüş olursun.. Çünkü Türkiye'de bir kişi bir gazeteyi devamlı alıp okuyorsa ne kadar inkar etse de bunu ideolojilerine bağlı kalmak adına yapıyordur.. Yıllar yılı Cumhuriyet alan da, Vakit Alanda, Yeniçağ alanda... Hepsi içten içe kendi ideolojilerini yansıtır..

Ben de yeri geldiğinde vakit yazarlarını okurum. Ama gazeteye değil sadece her zaman kalemine hayran olduğum isimleri..

Bu isimler asla ve asla Hasan Karakaya,Abdurrahman Dilipak,Mustafa Özcan v.b gibi yazarlar değildir.. Bunlara zaten ben yazar da diyemem..

Ama orda benim özellikle takip ettiğim bir isim vardır ki Yavuz BAHADIROĞLU... Yazılarını ve değindiği konulara hayranım.. Aynı şekilde Zaman da Ahmet Turan ALKAN ve Vatan'da CAN ATAKLI...

Senin söylediğin bazı noktalar doğru yalan diyemem.. Akla ziyana uymayan başlıklar görüyoruz resmen... Aynılarını Hürriyet'Te Cumhuriyet'te Yeniçağ gibi gazetelerde aslında gayet güzel uyguluyorlar.. Yani belki saçma olacak ama ben gazete almıyorum okumuyorum internetten yazarları ve günledik haberleri takip ediyorum.. Çünkü maalesef Türkiye'de basın ahlakı yok...
 
herkesin doğrusu ve yanlışı olabilir. insanlığın gereğidir yanlış yapmak.

ama bir gazeteyi alıp "bu gazete hep doğruları söylüyor" demek biraz işbilmezlik olur.

türkiyemizde malesef ve malesef gazetecilik okulalrda öğretildiği gibi etik kurallar dahilinde ve kurama bağlı kalınarak "habercilik" olarak değil "kalemşorluk" ve "tetikçilik" olarak yapılıyor.

"gazeteciler" olayları işlerine nasıl geliyorsa öyle yazıyorlar.

aynı olayı bir "sözcü" gazetesinden okuyun bir de "akit" ten. (ya da adı her ne ise)

taban tabana zıt şeyler yazıyorlar.

benim bahsettiğim de bu işte.

olayları "kendinize göre doğru" olarak yazarsanız bu gazetecilik değil yorumculuk olur. siz burda sadece kendinize göre doğrulardan bahsetmiş olursunuz.

ama "olayların gerçek yönlerini" yazarsanız bu gazetecilik, habercilik olur.

doğru ve gerçek birbirinden farklı ama birbirine sıkça karıştırlılan şeylerdir.


türkiyede bir oalyın iç yüzünü gerçekten öğrenmek istiyorsanız 4-5 tane gazeteden ve ya haberleşme aracından takip etmeniz ve bu olayı kendi mantığınızla ve türkiyenin gerçekleriyle harmanlayıp bir sonuca ulaşmanız gerekir.

ama sadece belli bir tarafı savunan bir iletişim aracından takip eder ve bunun her söylediği doğrudur derseniz yanlışların en büyüğüne düşersiniz.

örnek olarak ergenekonu alalım.

ergenekonu akit, yeni şafak, star, taraf, sabah gibi gazetelerden takip ederseniz yargılanları ve dahası ordunun büyük bir kısmını ömürlerinin sonuna kadar hapiste tutmanız gerekir.

ama aynı olayı yeni çağ, sözcü gibi gaetelerden takip ederseniz bu yargılanan insanların hemen hepsinin ak-pak, tertemiz vatan evlatları olduğu kannatine varırsınız.

ama benim düşüncem bu davada pisliğie gırtlağına kadar batmış pek çok insan olduğu kadar masum insanların da olduğudur. ve daha yargılanması gereken ama bir şekilde yargılanmayan (ya da yargılanamayan) bir çok insan var. bu kişilerin isimlerini defalarca telaffuz ettim.

bu davada kimse çıkıpta bana veli küçüğün ya da ibrahim şahinin temiz olduğunu savunamaz ya da savunsada ben inanmam.

ama ilhan selçuğun ve mustafa balbayın örgütün kilit isimleri ve hatta yöneticisi olduğuna da kimse inandıramaz.

onun için olayları doğru değilde gerçek yönleriyle öğrenmek için bir yayın organına bağlı kalmak gerçekten uzaklaşıp birirlerinin doğrularına bağlanmaya götürür insanı.

onun için bu gazete hep doğruları söyler ama bu gazete hep yalan söyler demek hatadır. ve büyük bir hatadır.

çünkü dedeiğim gibi ülkemizde gazetelerde gerçekler değil kişilerin doğruları yazıyor.
 
Geri
Üst