ELA_GÖZLÜ
New member
- Katılım
- 29 Ara 2007
- Mesajlar
- 52
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Hangi cümleye sığınırsınız canınız yandığında, sözcükler yeter mi içinizdeki acının şiddetini anlatmaya(?)
Hangi densiz demiş; zaman her acıya ilaç, zaman kendine çare bulabilmiş mi ki; olabilsin dertlere ilaç!.. Zaman ancak olgunlaştırıyor benim bahçemdeki meyveleri, ya da sararıp zaman için de yok olacak güllerin gelişmesini… Ama asla çare olamıyor ne içimdeki dertlere, ne de çığlık atamadığım gecelere…
Pare pare bölünüyorum gecenin en zifirisi dünyama bulaştığında… Ve bedenim, arınamıyor acının şiddetinden… Dörtnala koşan çaresizlik büküyor belimi, dudaklarım lal olmuş diyemiyor ki artık yeter!..
Suspus olmuş gece gibiyim; sözcükleri asmışım ay’ın ücra bir köşesine, en güzel düşlerimi gizlemişim dağların aradın da ki ulu çınarın göğsüne ve kurban vermişim en ihtişamlı çağımı, karanlıkların prensi olan geceye…
Artık masallar anlatmak neye yarar, gökkuşağının tüm renkleri siyaha çalarken kendini kandırmak koca bir yalan… Edilen hangi yemin tutuldu ki acıları son buldursun bu sahte zaman…
İzaha lüzum kalmadı; konuşmak anlamsız artık ve beden, metruk bir şehir gibi ak sanılan çarşaflar arasında… Benlik, kabullenmenin arifesin de, ama geç kalmışlığın ertesinde ve acımasızlığın kol gezdiği hayatı bir solukta çekiyor ciğerlere…
Şimdi hangi yemin rücu eder aslına, hangi sözcük aldığını getirip bırakır kapıma? Her söylenen yalan soğuk bir hançer gibi sokulurken bağrıma; dışarıya bahar gelmiş diyorlar, o da ne? Şimdi tüm mevsimler hazan mevsimi, baharlar çoktan solmuş, bu dert benim kime ne!..
Alıntı...