Yalnız ve Güzel Ülkenin Mültezimleri

degazor35

TÜRK oğlu TÜRK
Altın Üye
Katılım
6 Mar 2007
Mesajlar
5,674
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
forumda bu kadar HIYAR varken,ortalığın CACIĞA dön
Çok şükür enerji dağıtım ihaleleri sonuçlandı ve devletimizin kasasına 2008 yılındaki tüm özelleştirmelerinden çok daha fazla bir para girişi sağlandı. Söylenen rakam yaklaşık 9 milyar dolar düzeyinde ki yanılmıyorsak 3 yıl önce TMSF eliyle devletleştirilen Telsim’in satışından bu yana en büyük toplu parayı ifade ediyor.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da elektrik faturalarının tahsilinde karşılaşılan güçlükleri basından biliyorsunuz. Kayıp ve kaçak oranı çok büyük yüzdelere varmakta. Bir anlamda öğretmen, hakim, savcı, asker ve memur dışında fatura ödeyen yok gibi. Basında yeralan haberler bakılırsa bu kayıp ve kaçaklar için davalar da nadiren açılmakta. İstanbul’da dahi kayıp kaçak oranı %10 ise varın gerisini siz düşünün.

Kamunun tahsil edemediği, sosyal ve siyasi saiklerle de tahsil etmekten imtina ettiği paranın, özel sektör eli ile de olsa tahsil edilebilmesi ihtimali elbette olumlu…

Bunlar sözkonusu enerji ihalelerinin olumlu yanlarıydı. Kötü yanları ise biraz can sıkıcı.

Enerji dağıtım ihalelerinde kamunun 2036 yılına kadar özel sektöre dağıtım -sadece dağıtım- faaliyetini ihale etmiş olması, bize Osmanlı Devleti’nin ekonomik ve mali açıdan tükenişini anımsatan iltizam sistemini anımsattı. Bu sistem kabaca bir tabirle; belli bir bölgede ve belirli bir dönemde vergi toplama hakkının devlet tarafından açık artırmayla şahıslara satılması ve şahıslar tarafından satın alınıp, parasının önceden ödenmiş olmasına dayanan bir sistem. Bu sistemde açık artırmayı kazanan ve belirli bir dönem için belirli bir bölgenin vergisini toplama hakkı elde edenlere mültezim adı veriliyordu.

Bilindiği üzere uzun vadede Türkiye’nin iç ve dış borçları neredeyse ödenemez boyutlara vardı. Örtülü ödenekten yapılan harcamalar ödeneği kat be kat aşmakta. 80 yılda yapılmayan iç ve dış borç sadece ve sadece son 8 senede yapıldı ve nasıl bir plan dairesinde tasfiye edilebileceğine dair en ufak bir çalışma da görünmüyor. Kaldı ki bu yönde bir çaba da “benden sonra tufan” anlayışı çerçevesinde hiç de önemsenmiyor.

İşte böylesi bir ekonomik tabloda kamunun ve merkezi idarenin kısa dönemde ihtiyaç duyduğu mali gelir kaynaklarının, özelleştirilen kamu kurumlarının özelleştirme öncesini mumla aratan vergi ödemeleri de dikkate alındığında ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor.

Türkçesi ile yazmak gerekirse, elektrik dağıtım ihaleleri aslında tek bir işe yarıyor. Devlet kağıtları neye yarıyorsa ona. Yani bir anlamda borç almaya. 2036′ya kadar elde edeceği gelirden vazgeçen devlet, özelleştirme adı altında “mültezim”lerden, aslında 2036′ya değin elde edebileceği gelirden çok daha az bir bedeli kısa vadede alarak yine kısa vadeli işlerine kaynak sağlıyor.

İhaleler sonrası elektrik fiyatlarının ucuzlayacağını, daha iyi hizmet alınacağını, arıza ve kesintilerin azalacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Özel sektör karlılık üzerine inşa edilmiştir, karlılığını sağlama adına kamunun bir anlamda personel “hovardalığını” sergileyecek değildir. Kaldı ki belirli bir çevrede ve dönemde bu bedelleri tahsil etme hakkını elde etmiş “mültezimlerin” yeterli yatırımı yapması ve istihdam sağlaması da mümkün değildir.

Altyapı? Altyapı zaten kamunun. Kolay kolay yeni yatırımların yapılmasını, elektrik olmayan köylere elektrik geleceğini falan beklemeyin. Kamu dahi 80 yılda bazı köylere mezralara elektrik taşıyamamışken, karlılık ve verimlilik esasına dayalı çalışacak mültezim efendilerin 2 haneli mezraya elektrik getireceğini düşünemezsiniz! Yapmayacakları yatırımın kaymağını yiyeceklerdir bu mültezimler, bu noktaya dikkat edin. Sadece devlete, devletin uzun vadede kazanacağı paranın daha azını şimdi ödemeyi taahhüt etmişlerdir, daha fazlasını değil!

Zamlar? Elektriği satan devlet oldukça, elektriği devletten alarak son kullanıcıya “güya” ulaştıran “mültezimlerin” farklı ya da ucuz bir fiyat sunması mümkün olabilir mi?

Rekabet? Ne rekabeti??? ADSL’de özel şirketler ne kadar indirim yapabilirlerse, bu şirketler de ancak o kadar indirim yapabilirler. Bölgenin tüm kaymağını tek bir şirket yiyecektir, tekelin özel sektör eliyle sağlanmasından öte bir anlamı yok bunun.

Davul zurna eşliğinde devletin uzun vadede zaten kazanacağı paranın daha azını birkaç ay/yıllık dönemde önceden alabilmesini kutlayanları görünce ister istemez bu düşüncelerimi paylaşmak istedim.

İşadamları arasındaki ankette yüzde 61′i referandumda “evet” diyorlarmış. Siz bu kadar güzel ve kolay para kazanıyor olsanız, “hayır” mı diyecektiniz? Tabii ki “vesayetten kurtulmak lazım” gibilerden ağız dolusu laflarla “evet” diyeceksiniz.

Tahsil edilen/edilecek bu bedel sadece can suyudur ve ne kadar yatırımlara çevrileceğini yakın dönemde hep birlikte izleme olanağımız olacaktır. 8 milyar dolar… İyi paradır. Tabii neye harcandığıdır önemli olan. 4 yıl daha o koltukta oturmak için 4 ayda kolaylıkla tüketilir yoksa, mesele değildir. Un, makarna, şeker, kömür, çay…

Sonuç olarak her gördüğünüz ampulü aydınlık sanmayın. Patlak olmamasına dikkat edin. (!)

Aydınlık günler dilerim.


MURAT TÜRK

Şimdi;
güzel kardeşlerim.Sakın ola ki bana "devlet ticaret yapmaz" mavalları okumayın.Şu konu hakkındaki fikirlerinizi yazın ki,bir beyin fırtınası yapalım ama,
sn.başbakanınızın bu gün ki baraj açılışında söylediği:
_Bu çevreci görünenler her şeye karşı çıkıyor,dediği ve inadına açılış yaptığı barajların yargı durumlarınıda bir inceleyin.Amacın bir şeyler yapıldığını göstermekten öte hiç bir anlamı olmayan siyasi rant kazancının doğa ve insan olgusuna nasıl hakaret ettiğini unutmayın.
Yoksa bana göre hava hoş,elektrik isterse 50 kuruş olsun :)
 
Geri
Üst