Yalanlar Üzerine Oluşturmaya Çalışılan 68 lilik Efsanesi

türk ocağı

serdengeçti
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
1,813
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Taceddin Dergahı
Türkiye’de Marksist-Komünist bir yönetim kurmayı amaçlayan sol hareketler, 60 lı yıllara kadar yasal nedenlerle yeraltında, gizli yöntemlerle ve dar bir gruba dayalı olarak yürütüldü.

Bu ideolojinin yandaşları 61 Anayasası’nın sağladığı ortamda, bir yandan TİP çatısı altında siyasal alanda örgütlenip TBMM’ne girerken, diğer yandan Yön Dergisi başta olmak üzere basında, üniversitelerde, gençlik çevrelerinde, DİSK üzerinden işçiler arasında yoğun bir kampanya başlattılar.

O dönemlerde Küba’dan Vietnam’a, Güney Amerika’dan Fransa’ya, Almanya’ya ve Orta Doğu’ya kadar bütün Dünya’da, özellikle aydınlar arasında popüler olan Marksist-Maoist sol akımlar ülkemizi de geniş ölçüde etkiledi. Yasalarımızdaki derin boşluklar nedeniyle üniversiteler solcu örgütlenmelerin serbestçe yapıldığı çalışma alanlarına dönüştürüldü. Dönemin iktidarının basiretsizliği ve aymazlığı kısa sürede bu çalışmaları doğrudan Anayasal düzeni ve rejimi hedef alan tehdit konumuna getirdi.

Bir süreden beri basın ve televizyonlarda ilginç bir kampanya yürütülüyor. 12 Mart muhtırasına yol açan ortama nasıl gelindiği, DEV-GENÇ çevresindeki oluşumlar ve strateji tartışmaları, Mahir Çayan’ın “Devrim”i şehirlerden başlatmayı amaçlayan THKP-C eksenindeki girişimleri, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının aynı amaca kırsaldan, köylerden örgütlenerek, Kürt ve alevi etnisiteleri oluşturarak ulaşma stratejileri özellikle unutturulmak isteniyor.

Doğan Avcıoğlu ve Cemal Madanoğlu’nun liderliğinde yürütülen sivil-asker örgütlenmesiyle “Milli Demokratik Devrim” adıyla plânlanan Baas tipi otokratik sol bir yönetim kurma girişiminin 9 Mart 1971 de son anda önlenmesi, Türkiye’nin tarihi bir felaketten, Sovyet uydusu olmaktan, bölünmekten kıl payı kurtulmasından da söz edilmiyor.

Tam tersine yakın tarih çarptırılıyor; gerçekler hafızalardan silinerek toplumumuzun kurgulanan bir geçmişe inandırılması amacıyla çok yönlü yoğun bir propaganda yürütülüyor.

Türkiye’nin 68-80 arasındaki kaotik döneminin sorumluları, o günlerin gençlik militanları, silahlı eylemcileri derin bir pişkinlik içinde Deniz Gezmiş’ler, Çayan’lar üzerinden efsaneler oluşturmaya çalışıyorlar.

Doğrudan devlet düzenini yıkmaya yönelik girişimleri, silahlı eylemleri, soygunları, kendilerinden farklı düşünenlere yönelik saldırıları, cinayetleri, Filistin’e gruplar halinde gidip eğitim almaları sanki hiç yaşanmamış olaylardır.

Basın ve televizyonlarda, iletişim alanında ellerinde bulundurdukları büyük imkanları bu propaganda faaliyetlerinde etkili şekilde kullanıyorlar. Medya patronlarının ilgi alanlarının ekonomik, ticarî ve siyasal hesaplara dayalı olması nedeniyle medyanın büyük bölümü bu gruptan insanların kontrolündedir. Dolayısıyla ülkemizde çoktandır tarafsız habercilik yapılmıyor. Tek yanlı yorumlar ve yönlendirilmeler medyamızın önemli bölümünü kaplamış bulunuyor.

Bu tablonun son gösterileri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamları vesilesiyle bir kere daha sergilendi.

Ana Muhalefet Partisi Başkanı’nın ve bir kısım politikacıların bu çevrelere şirin görünme niyetiyle destek veren konuşmaları, ülkemiz gerçeklerinin, yakın tarihimizin nasıl ters yüz edildiğinin ve bu girişimlere verilen desteklerin hazin bir örneğidir.

Bir ulusal TV kanalında başyapıt olarak yayınlanan “Hatırla Sevgili” dizisi bu tarz tutumların tipik bir örneğidir. Söz konusu dizide Deniz Gezmiş ve arkadaşları birer destansı halk kahramanı olarak tanıtılmaya, gençlerimize model olarak sunulmaya çalışılıyor.

Bilinen kalemlerden diziye övgüler yağdırılıyor, ödüller veriliyor. Bu TV kanalının patronları benzerleri gibi, Dünya’ya ve olaylara sadece ticarî çıkarları açısından baktıklarından, paracıklarının nelere vasıta kılındığını görmüyorlar.

Sanırsınız ki Ruhi Kılıçkıran’lar, Dursun Önkuzu’lar, Süleyman Özmen’ler, Yusuflar, Necipler, kısacası binlerce genç yüreklerinde Türkiye ve Türklük sevdası taşımaları, ülkenin komünistleştirilmesine itiraz edip direnmeleri nedeniyle bu sol militanların kurşunlarıyla değil, hayatlarını sıradan birer trafik kazasında kaybettiler; yahut hiç yaşamadılar.

Bu yapımcılar gerçekten meslekî mülahazalarla hareket etseler, yakın tarihimizi doğru ve yansız şekilde yansıtma niyeti taşısalar, kamuoyunun büyük ilgisini toplayacak ilginç bir diziler yapmak isteseler, çok daha farklı konular bulabilirler. Mesela Dursun Önkuzu isimli Teknik Öğretmen Okulu öğrencisinin, Gezmiş ve Çayan yandaşı devrimci sol militanlar tarafından okulunun yatakhanesinde, sırf farklı düşünenlere bir gözdağı vermek amacıyla nasıl işkence gördüğü, “ciğerlerine hava pompalanarak” katledildiği, pencereden bir paket gibi acımasızca dışarıya fırlatılıp atıldığı anlatılabilir.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla uygulanma kabiliyeti bulunmadığı açıkça görülen Marksist-komünist ideolojinin son zamanlarda ülkemizde yaşanan siyasal karmaşadan yararlanarak, yeniden topluma sunulmak istenmesi, ana kronik bir tutum, gülünç bir çabadır. Medyanın tek yanlı yayınları bu kesimlerin seslerini yüksek perdeden duyurmalarına imkân verse de, belirli grupların dışında bu yöndeki sunumların ciddi bir ilgi görmediği ortadadır. Bunların millî kimliğimizi reddeden etnik ve mezhepçi çevrelerden, bölücü Kürtçü yandaşlarından buldukları destek yaşadığımız karmaşayı artırsa bile, Türk toplumunun sağduyusu, insanımızın kendine özgü basireti amaçlarına ulaşmayı kesin şekilde engelliyor.

Ne var ki hükümetin beceriksizliği, olayları algılama yetersizliği, ana muhalefet partisi’nin eyyamcılığı, medyanın önemli bölümünün içinde bulunduğu ideolojik bağnazlık geçmişten gelen saplantılar toplumun bazı kesimlerinde ve özellikle gençlik çevrelerinde sorunlara neden oluyor. Sonuçta millî refleksleri zayıflatmayı amaçlayan girişimlere elverişli bir ortam hazırlanıyor.

Bölücü etnik fitnenin kızıl yoldaşlarıyla yıllar öncesinden başlayan işbirliği ve dayanışma, düzenli şekilde medyaya, siyasal alana yansıtılıyor. Türkiye’nin toplumsal karmaşaya, huzursuzluğa ve istikrarsızlığa sürüklenerek amaçlarına ulaşabilecekleri elverişli bir ortamın sağlanması amacıyla geniş bir kampanya yürütülüyor. Bu şer merkezlerinin tıpkı 70 li yıllarda yaptıkları, mantıki düşünme ve rasyonel tercihler yapma yerine heyecanlarının güdümündeki gençler arasında yandaş ve militan bulma girişimleri, o günün olaylarını anma toplantıları vesile kılınarak yapılan kışkırtmalar, yeni kurbanlar ve mağdurlar bulmaya yönelik ideolojik tuzakların, acımasızlığın tipik örnekleridir.

Gençlerimizi bir kere daha 80 öncesinin çatışma ortamına, karanlık günlerine, bütün Türk toplumunu mustarip kılan badirelere sürüklemek isteyen şer merkezlerinin girişimlerini önlemek, başta ülkenin yönetimini elinde bulunduran siyasal iktidar olmak üzere sağduyulu, sorumluluk duygusu taşıyan herkesin görevidir. Siyasal görüşler farklı bile olsa, gençliğimizi sonu karanlık maceralara yönelmekten kurtarmak, ahlakî ve vicdanî bir vecibedir.

Türkiye, toplum hayatımızda derin boşluklar doğurduğu yakın geçmişimizde yaşananlarla somut bir şekilde ortaya çıkan “nesil kayıpları”nı tekrarlamamak zorundadır. Herkesin bu gerçeğin ışığı altında dikkatli ve uyanık olması, kimi çevrelere şirin görünmeyi bir yana bırakarak, aymazlığa düşmeden sözlerini ve tutumlarını özenle seçmeleri belirlemeleri gereken bir dönemdeyiz.

Mehmet MACİT – Türk Ocakları
 
Ya kardeşim böyle saçmalık mı olur yahu!Yok oymuşta buymuşta.Sizleride biliyoruz.Amerika kahrolsun diyenleri dövmeye kalkan bizmiydik.Şimdide tutuştunuz hemn ABD karşıtı oldunuz.Zaten resmindeki NECİP FAZIL KISAKÜREK gibisiniz.Önce böyle ,sonra şöyle.
Dur sana bi 38 yılında yazılmış Necip Fazıl şiiri atıyım :

Her ayağın bastığı yerde sanki kalbim var,
Kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden.
Ömrümün geçtiği yolda bana sorsalar,
Gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.

Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü,
Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın,
Bir lisandır onların duruşu, bükülüşü,
Kadınlar! Onlar varken konuşmayınız sakın.

İnce sütunlardaki ilahi güzelliğe,
Bacakların ruhudur şekil veren diyorum.
Bacakları bir kalın örtüde saklı diye,
Mermerde kalbi çarpan Venüs'ü sevmiyorum.

Boynuma doladığın güzel putu görseler,
İnsanlar öğrenirdi neye tapacağını.
Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler,
İsa'nın eli diye, bir kadın bacağını.

Eee.Suç dosyalarınıda yazıyımda bitireyim:

Türklüğe Hakaret: 9.6.1947–5.8.1947 (1 ay, 27 gün)

*Türklüğe Hakaret Davası Bitti, Son Posta, 6 Ağustos 1947

Türklüğe Hakaret: 21.4.1950–15.7.1950 (3 ay, 25 gün)

*Tevkif Müzekkeresi, C. Savcı No:950 / 5191

Atatürk'e Hakaret: 15.10.1960–18.12.1961 (1 yıl, 65 gün)

*1960 / 3349 numaralı Mahkûmlar için müddetnâme
 
ahanda bir avatar tahlilcisi klon daha

sana cevap yazmaktansa
1 sigara içip kendimi zehirlemeyi tercih ederim

sizi gidi avatarcılar sizi


konuya gelince;
medya para kazanıyorum ayakları göstere dursun,arkasındaki gizli abiler bir şekilde amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar.deniz gezmiş i kahraman göstermelerine,sol akımı tekrardan yaymak,canlandırmak istemelerinin tek nedeni baykal dır.Adam gibi muhalefet sergileyeceğine,sol un temel ödevlerini yerine getirip iktidar olmayı istemekten ziyade,yedek oyuncu klubesinde kalarak koltuğunu her daim sağlam kılmıştır.EE bundan bir halt olmayacağını anlayan abilerde önder olarak bir banka soyguncusunu göstermekte haklılar tabii.
Gerçi aralarında bazen pek farkda gözükmüyor sayılabilir densede
deniz gezmiş elinde silahla soymaya çalışsada,baykalın elinde işbankasının mührü bulunmaktadır.Yani legal dir.

Bu arada yakında gezmişe devlet onur madalyası verirlerse şaşmayın.Reytinglere baksanıza.Toplum bunu ödüllendirecektir.
Anma töreninde dtp liler
solun maşası yada başkalarının maşası komünistler birbirlerine verecekleri madalyalarla övüneceklerdir.

Ne demişler;

körler ,sağırlar
birbirini ağırlar (allahi atasözüdür.aman ban sebebi olmasın)
 
1 sigara içip kendimi zehirlemeyi tercih ederim

İyi edersin.Dünyayı bir Necip Fazılcıdan kurtarmaya yaklaşmış oluruz.
 
konuyu saptırmayalım herkes fikrini söylebilir
 
Benim gözümde o dönemde ölen herkes pisi pisine ölmüştür her seferinde yazıyorum .

Ama olaylara tek taraflı bakmak gerekmez diyen bu yazıyı yazan muhterem , Solcuların katledilişinden bahsetmemiş ama Ülkücü denen gruptan öldürürenleri bir bir yazmış .
:goz:

Madem olaylara her yönüyle bakıcaz .
En basit örneği '' Sol '' grup oluşum ne derseniz deyin , Bu çatışmalarda Gerek devlet gerekse '' Sağ '' grup ve oluşumlardan darbe yiyip , daha çok kişisini kaybetmiştir .
Türkiye'de yapılan 1972 ve 1980 darbeleri aslında '' Sol '' u bitirmek için yapılan darbelerdir .
Abd ve onun en büyük destekçisi Sağ partiler ( MHP başTA ) olmak üzere Sovyet emperyalizmi ve Komunist oluşumdan kurtardık naraları atarken Türkiye'yi emperyalizmin kucağına atan kişilerdir .

O zaman biride MHP'nin geçmişte neler yaptıklarını açıklasın .
:goz:

Bir başlık vardı MHP'nin kanlı tarihi diye ama yanılmıyorsam kapandı .
Nedeni aslında bellidir . Gerçekleri görmezden gelmek .
:goz:


EdiT :

Hatırla Sevgili dizisi ise tayyip'in damadının Kanalında yayınlanıyor .
Ek bilgi vereyim dedim .
Forumda kimi zaman tayyipçi kimi , zaman ümmetçi , kimi zamanda Ülkücü olanlar için bir not olsun .
Zaten dizi bitiyor 2-3 haftaya kadar .
Amma rahatsız oldular diziden .
Bende anlamadım neden bu kadar rahatsız oluyorlar .
Mhp'liler daha çok kişi katletmemiş midir ?
Tarih yalanmı söylüyor ?
Rakamlar belli ölen öğrenciler belli . Öldüren gruplar belli .
 
Benim geçmişim çöplüktür. ( Arvasi hz leriyle tanışmadan önce)
Çöplüğüde ancak köpekler karıştırır.

Üstad necip fazıl...

Sanırım üstadın bu sözü birilerinin kulağına küpe olur. Üstad Türklüğe hakaretten yargılandı ancak yargılayanlardan hiçbiri Türk değildi. Necip Fazıl gibi bir Türk Milliyetçisinin Türklüğe hakaretten yargılanması Adalet mekanizmamız için ancak utanç vesilesi olur.

Herkes iyi bilir ki necip fazıl müslümanlığından yatmıştır içerde, Allah demenin yasak olduğu bir dönemde "tek kurtuluş yolu vardır oda islamiyettir" deme cesaretini gösteren ender müslümanlardandır. Bu ülkede necip fazılcıların biteceğini ümid edenler ancak kendilerini kandırırlar.

Malum dizi için söylenecek söz yok zaten, sosyalizmin bu kadar güzel propogandasını yaptığı için madalya vermek gerekir. Yahu ne güzel şeymiş sosyalizm, diziyi izlerken yıllarca yanlış davanın peşinden gittiğimi anladım. Yazık geçen senelerime.. Pehh:hhuzgun
 
Benim geçmişim çöplüktür.
Çöplüğüde ancak köpekler karıştırır.

Bu söz Muhammed İkbal'in sözüdür.Mevlananın kitaplarını okudktan sonra eski halini bir manevi boşulta hissetmiş ve bu lafı söylemiştir.Mevlana yı okuduktan sonra kendini ilerleten fakat onu eleştirenlere söylemiştir.O üstadın ne güzel çalmış başkalarından.

He bide onu yargılayanlar Türk değildi değilmi?Hmmmmm...Akp ye dava açarlar türk olmazlar, Necipi yargılarlar türk olmazlar,Ama Necipe üstad dediğinizde Türk olursunuz öyle değilmi?
 
Benim geçmişim çöplüktür. ( Arvasi hz leriyle tanışmadan önce)
Çöplüğüde ancak köpekler karıştırır.

Üstad necip fazıl...

Sanırım üstadın bu sözü birilerinin kulağına küpe olur. Üstad Türklüğe hakaretten yargılandı ancak yargılayanlardan hiçbiri Türk değildi. Necip Fazıl gibi bir Türk Milliyetçisinin Türklüğe hakaretten yargılanması Adalet mekanizmamız için ancak utanç vesilesi olur.
Herkes iyi bilir ki necip fazıl müslümanlığından yatmıştır içerde, Allah demenin yasak olduğu bir dönemde
"tek kurtuluş yolu vardır oda islamiyettir"

deme cesaretini gösteren ender müslümanlardandır. Bu ülkede necip fazılcıların biteceğini ümid edenler ancak kendilerini kandırırlar.

Malum dizi için söylenecek söz yok zaten, sosyalizmin bu kadar güzel propogandasını yaptığı için madalya vermek gerekir. Yahu ne güzel şeymiş sosyalizm, diziyi izlerken yıllarca yanlış davanın peşinden gittiğimi anladım. Yazık geçen senelerime.. Pehh:hhuzgun

geçmiş çöplükse ve çöplüğü köpekler karıştırıyorsa neden osmanlının geçmişini karıştırıyorsun neden osmanlıcılık yapıyorsun

müslümanlığından içerde yatmış diyorsun şükredeceğine nankörlük içine giriyorsun..
Atatürk müslüman geçinenleri toprağa gömmüştür ne kadar müslüman geçinen yobaz varsa sivasın arazilerine gömülmüştür Cumhuriyet nasıl kuruldu sanıyorsun
Atatürk yobazları içerde beslememiştir direk Yaratana Postalamıştır

necip fazıl gebertilip hakın huzuruna gönderilmediyse şükret böyle nankörlük gafletiyle yaşama..
necip fazılın müslümanlığını ölçebildiğine göre sendede biraz tanrılık olsa gerek

TEK KURTULUŞ YOLU VARDIR bu islamiyet değildir herhangi bir Sapkın inanç değildir

Tek KURTULUŞ yolu vardı oda YA İSTİKLAL YA ÖLÜMDÜ bu kurtuluş islam değildi
ULUSUMUZUN BAĞIMSIZLIĞIYDI

Sen bağımsız olmasaydın önüne atılan kemiğe tapardın eğer bağımsızlık içinde yaşıyorsan
NANKÖRLÜK ETME ATANA (gerçi Atatürkü Atan olarak görüp görmediğini bilmiyorum değilse bunu belirtirsen yorumlarımız daha farklı olur)
 
Ya turboo kardeş bırak.sen cevabı yapıştırmışsın ama üstad dedikleri adam bile başkalarından söz çalıyor!
 
Benim geçmişim çöplüktür.
Çöplüğüde ancak köpekler karıştırır.

Bu söz Muhammed İkbal'in sözüdür.Mevlananın kitaplarını okudktan sonra eski halini bir manevi boşulta hissetmiş ve bu lafı söylemiştir.Mevlana yı okuduktan sonra kendini ilerleten fakat onu eleştirenlere söylemiştir.O üstadın ne güzel çalmış başkalarından.

He bide onu yargılayanlar Türk değildi değilmi?Hmmmmm...Akp ye dava açarlar türk olmazlar, Necipi yargılarlar türk olmazlar,Ama Necipe üstad dediğinizde Türk olursunuz öyle değilmi?


1. Öyleyse buyur ispat et. Bütün kaynaklarda bu sözün necip fazıla ait olduğu bildirilmektedir. Lafı üzerime almayayım diye kıvırıp duruyorsun ama mesele aslında kimin söylediği değil, kapak gibi mevzuya uyduğudur. Üstad İslam yolunu seçtiğinden ölüm anına kadar tevhidden başka yol, metod tanımamıştır. Cahil dönemlerine ait şiirleri yayınlayıp şairi küçültmeye çalışmak meseleyi basite indirgeyip fikri tartışmadan behemahal uzaklaşmak anlamını taşır. Sizede çok yakışır aynen devam.

2. Onca Türk büyüğü dururken Che guavera resmi taşıyıp burada Türklük taslaman komik. İstersen kendini daha fazla komik duruma düşürme. İç püronu bak dalgana Türklük senin neyine? Senin Türk olmadığın ne kadar aşikarsa Türkün dinine düşman olan zamane yargısının da Türk olmadığı aşikardır.

geçmiş çöplükse ve çöplüğü köpekler karıştırıyorsa neden osmanlının geçmişini karıştırıyorsun neden osmanlıcılık yapıyorsun

müslümanlığından içerde yatmış diyorsun şükredeceğine nankörlük içine giriyorsun..
Atatürk müslüman geçinenleri toprağa gömmüştür ne kadar müslüman geçinen yobaz varsa sivasın arazilerine gömülmüştür Cumhuriyet nasıl kuruldu sanıyorsun
Atatürk yobazları içerde beslememiştir direk Yaratana Postalamıştır

necip fazıl gebertilip hakın huzuruna gönderilmediyse şükret böyle nankörlük gafletiyle yaşama..
necip fazılın müslümanlığını ölçebildiğine göre sendede biraz tanrılık olsa gerek

TEK KURTULUŞ YOLU VARDIR bu islamiyet değildir herhangi bir Sapkın inanç değildir

Tek KURTULUŞ yolu vardı oda YA İSTİKLAL YA ÖLÜMDÜ bu kurtuluş islam değildi
ULUSUMUZUN BAĞIMSIZLIĞIYDI

Sen bağımsız olmasaydın önüne atılan kemiğe tapardın eğer bağımsızlık içinde yaşıyorsan
NANKÖRLÜK ETME ATANA (gerçi Atatürkü Atan olarak görüp görmediğini bilmiyorum değilse bunu belirtirsen yorumlarımız daha farklı olur)

Allahsız bağımsızlık, Allahsız istiklal.... ulusum, ulusum dediğin halkın, ismi ezanla konur cenazesi sela ile kalkar.
Milletine yabancı hitit kalıntılarının bu milletin dinine ettiği NANKÖRLÜĞÜ dünya tarihinde hiç kimse etmedi. İslamın kurtuluşmu değilmi olduğunu sonra anlarsın, İstiklalin ALLAH ALLAH nidalarıyla çarpışarak kazanıldığını ise asla anlayamayacaksın, nasipsizlik böyle birşey Allah muhafaza.
 
konuyu bir ele alalım, 68 li kuşak kime denilir. kabul edin etmeyin 68 li kuşak o günkü sağ- sol tüm bu hareketlere katılmış kişilere denir. kahraman yaratmaya yada düşman aramaya gerek yok. bu gün biraz o günkü olayları ve sonuçları hakkında tarihi belgeler okunursa bu hareketin içindeki insanların kendince doğru bildiği ve vatanın bağımsızlığı için savaştığına inandıklarını görür. ama sonuç ne olmuştur, onca genç ölmüş, onları destekleyenlerin ise ABD ve SOVYETLER olduğu gerçeği ile yüzyüze kalınmıştır. yani kim kazanırsa kazansın bu ülkede kaybedende yine sağ-sol adına birbirine kıyan insanlar ve ülkemiz olmuştur. biraz gerçekçi olun. ne ABD ne RUS emperyalizmi bu ülkenin bağımsızlığını savunmuyor. o halde ne çıkıyor ortaya. onca ölen boşa ölmüştür sonucu çıkıyor. yani tüm ölenler bizim çocuklarımızdı, ama ne yazıkki hepside kullanıldı. bu kadar net. kabul etmeyen yada edemeyenler varsa bir bakın bakalım bu ülke şu anda ne kadar bağımsız...
türkocağı kardeşim gelelim senin yorumundaki Türk olan islam olur anlayışına. ne Türklüğümü,
nede neye inanacağımı kimse belirleyemez. tarih bilgimizde var merak etmeyin. senin inancın beni bağlamıyor, Türklüğümüde senden almadım. kimsede bana kendi inancını dayatamaz. inancına saygılarımla, ama bu dayatmacı zihniyetine saygım yok.
 
amaan aleren ocakların kendine göre yorumlamış sende yapıştırmışsın
alperen ocakları tutupta 68 lileri övecek değil ya.
bu onların görüşü zaten doğruyu herkes biliyor sen ne kadar çırpınsan da boş.
 
Soru : 1. Öyleyse buyur ispat et. Bütün kaynaklarda bu sözün necip fazıla ait olduğu bildirilmektedir. Lafı üzerime almayayım diye kıvırıp duruyorsun ama mesele aslında kimin söylediği değil, kapak gibi mevzuya uyduğudur. Üstad İslam yolunu seçtiğinden ölüm anına kadar tevhidden başka yol, metod tanımamıştır. Cahil dönemlerine ait şiirleri yayınlayıp şairi küçültmeye çalışmak meseleyi basite indirgeyip fikri tartışmadan behemahal uzaklaşmak anlamını taşır. Sizede çok yakışır aynen devam.

Cevap:geçmiş çöplükse ve çöplüğü köpekler karıştırıyorsa neden osmanlının geçmişini karıştırıyorsun neden osmanlıcılık yapıyorsun

SORU : 2. Onca Türk büyüğü dururken Che guavera resmi taşıyıp burada Türklük taslaman komik. İstersen kendini daha fazla komik duruma düşürme. İç püronu bak dalgana Türklük senin neyine? Senin Türk olmadığın ne kadar aşikarsa Türkün dinine düşman olan zamane yargısının da Türk olmadığı aşikardır.

cEVAP:Benim bildiğim tek Türk büyüğü Atatürk tür.Che Guevera taşıyan Türk olamıyormu?Haaa yani bağımsızlık için yanan tutşan Che yi taşıyınca Türk değil ,TÜRKLÜĞÜ HAKARETTEN YARGILANMIŞ NECİP FAZILI TAŞIYINCA TÜRKMÜ oluyorsun?Benim Türklüğümde seni alakadar etmez.O zaman sen ve senin savunduğun adamın sapkınlığı ve görüşlerine kılıf bulmaya çalıştığın ne kadar safsataysa Necip Fazılın sapıklığı ve Türk düşmanlığıda o kadar gerçektir.
 
tek Türk büyüğü Atatürk demenden belli ne mal olduğun birader

Kürşad,Bilge Kağan,Metehan,Alparslan,Fatih Sultan Mehmet,Yavuz,Timur vs vs...

Onları saymamıza gerek yok.Suanki bizim gozumuzde en buyuk lider Ataturktur.
2hafta once SiyasetMeydanında 68 kusagı konuktu.Keşke biraz izleseydiniz.....
Bu arada 2li tartışmalardan kacınmak lazım.Konuyl ilgili tartışın...
 
seviyeyi düşürmeden tartışın!! tekrar uyarmayacağım!
 
Bugun her yerde 68 in yaptıgı hatalardan ulkeyi nasıl boldugunden bahsediliyor ama hala bazı arkadaslar bu hatalardan ders cıkarmamıs olacak ki sizli bizli konusmalara devam ediyor...

68 kusagında iki taraf da kendince ulkesine faydalı olacagını dusundugu hareketleri sergiledi(yani kotu bir niyet yok ortada)...

Ama herkesin bildigi gibi iki tarafta bazı dıs gucler tarafından kullanıldı...

Siz ya bunları bilmiyorsunuz ya da hatalardan ders cıkarma yeteneginizi kaybetmissiniz...
 
1980 Darbesi, Sadece soL hareketi değiL ; üLkenin aydınLık yüzLerini karartmak ve hızLa büyüyen Anti-emperyaList - SosyaList haLk hareketini bitirmek ve bugünkü oLigar$iyi oLu$turmak için yapıLmı$tır.Bugün üLkenin $u haLde oLmasının tek sebebi 80 darbesidir.
$uda var darbeden önce asıLan Deniz'Ler için DP'Li miLLetvekiLLerinin üç üç üç ! diye bağırdıkLarını cümLe aLem biLiyor.Adnan Menderes ve tayfasına kar$ıLık Deniz'Ler infaz ediLdi.HaLbu ki Menderes asıLdığı zaman Deniz'Ler henüz iLkokuL çağındaLardı..Deniz Gezmi$ ve arkada$Larının ise Menderes hakkında söyLediği bir tek keLime biLe yok.Buradan da kimin kime neye garezi oLduğu beLLi oLuyor...
KapitaLizm ve EmperyaLizmLe mücadeLe günümüzde suç oLdu.Kim ba$kaLdırıyorsa anında keLLesini uçuruyorLar.AdaLetsizLik e$itsizLik sömürü bunLara kim ba$kaLdırsa suçLu terörist damgası yiyor.68 ku$ağını da böyLe göstermek istiyorLar.
68 ku$ağı daha doğrususu Deniz'Lerin önceLikLi amacı Tam bağımsız bir Türkiye oLu$turmaktı.Bunu her demecinde beLirtiyordu.Ekonomik ve sosyaL bağımsızLığı oLan bir Türkiye oLu$urduktan sonra SosyaLizm geLecekti.Ve sınıfLar arası adaLetsizLik ortadan kaLkacaktı.Deniz'Lerin ba$ka bir amacı yoktu.Bu üLkeyi böLen onLar değiL.Amerikan u$akLarıdır.Deniz'Lerin amacı sadece buydu.
Ama diyorum ya kim ba$kaLdırıyorsa hemen keLLesini uçuruyorLar.ÖzeLLikLe Türkiye'de.
80 Darbeside "soL demiyorum" bu Türkiye hareketini , i$çi-haLk hareketini çürütmek ve haLkın gözünü korkutmak için yapıLmı$tır.1980'den sonra Türkiye iyice Amerikan'ın kucağına oturmu$tur ve bu ÖzaL hükümetiyLe daha da güçLenmi$ , $uan ki AKP Türkiyesi oLu$turuLmu$tur.

Ayrıca kimse bana demesin Deniz'Ler anayasayı deği$tirmek istiyorLar diye...Aksine Deniz Gezmi$ 61 anayasasını savunmaktaydı.AsıL böLücüLe ranar$istLer darbeyi yaptıran zihniyettir.Çünkü 80 anayasasını onLar getirmi$Lerdir.

68 ku$ağının amacı neydi ? Bi sorun akıLLarınızda canLandırın...!!!

Son oLarak bir ya$anmı$ oLayLarLa yazımı bitirmek istiyorum ...

Yıl 1963

3. Ordu kumandanı Refik Tulga, Trabzon’da bulunan Amerikan üssüne ziyarete gelir.
Karşısında dikilen Amerikan albayı ;
- Giremezsiniz. Buraya ancak Amerikan uyruklu yetkili kişiler girebilir
- Ben ordu komutanıyım. Bulunduğum bölgede giremeyeceğim yer olamaz
- Emir böyle,
- Bu hükümranlık haklarımıza tecavüz değil mi ?
- Ama ikili anlaşmalar var. Bir viski almaz mısınız Paşam.?
- Hayır !
- Kıtayı denetleyecek misiniz ?
- Hayır.

Türk Ordusunun bir kumandanı Erzurum’dan Trabzon’a geldiğinde Türkiye Cumhuriyeti. sınırları içinde bulunan toprak parçasını kim kullanırsa kullansın içerisine adım atılmadığına göre devletin “ Hükümranlık Hakları “ nerede kaldı. Bu günün ve yarının nesillerine bir örnek.

Başka bir anı ;

Diyarbakır’daki 7. Kolordu kumandanı Ragıp Gümüşpala, Pirinçlik Üssü’ne ziyarete gider. Nizamiye kapısında karşılanır.

Daha içeride bulunan kumandanlık merkezine yanında bulunan yardımcı ve yaverleriyle yürümek istediğinde, Amerikan subayı karşısına geçer,

- Daha ileri gidemezsiniz !
- Neden ?
- Emir böyle. Nizamiye karakol binasını göstererek
- Paşam bir çay içmez misiniz ?
- Hayır .

Kolordu kumandanı , yanında bulunan subaylarla birlikte şehir merkezine dönerler “ Hükümranlık Haklarımız ” böylece çiğnenmektedir.

Yıl 1919

Topraklarımız işgal altındadır. Köşk’te cephe kurulmuştur Yunan işgalcilerine karşı. İngiliz subayları cirit atmaktadır köylerimizde ve kasabalarımızda, Köşk karşısında bulunan Dalama köyüne gelmişlerdir. Orada, Nazilli’den giden heyetle görüşmüşlerdir. Üçyol savaşından dönen, Aydın savaşında ilk topu kullanmak için apoletlerini söküp atan ve üç gün Aydın’ı Yunan işgalinden kurtaran Binbaşı Hacı Ş Ü K R Ü, de toplantıya katılır. İngiliz subaylarını Köşk’e davet eder.

İngiliz subaylarının karşılaştıkları olaylar ;

İngiliz Generali Hamberi ( Hambrug ) maiyetindekilerle birlikte Köşk’e gelir. Demirci Mehmet Efe’nin karargahı Köşk’tedir. Kendisi ile görüşmek ister. Karşısında Mehmet Efe yerine zeybeklerin başkanı olan Rumelili Arnavut Yaşarı bulur.

General
- Kuva-yı Milliye kumandanı kim.?
Arnavut Yaşar
- Vekili benim. Ne istiyorsun ?
General, bu kez
- Cepheyi görmek istiyorum.
- Gezdirmem ve göstermem. Bu konuşmalar üzerine General Hamberi, atını

cepheye doğru yöneltir gitmek ister. Arnavut Yaşar’ın şakası yoktur. Elindeki mavzerini Generale doğrultur ve ateşe hazır hale getirir. Olayın ciddiyetini anlayan Generalin maiyetindekiler, kumandanlarına seslenirler. General geri döner. Arnavut Yaşara hitaben

- Bir İngiliz Generaline silah yöneltmenin, ateş etmek istemenin bir Türk’e neye mal olacağını bilmez misin ?
- Sen de zeybekleri bilmez misin ? Biz kendi Osmanlı Devletimizi tanımadık, tanımıyoruz . İngiliz Hükümetini ve onun generalini hiç tanımayız…

Yıl 1920

BMM Ankara’da açılacaktır. Mustafa Kemal, Anadolu’dan gelen mebuslar ile birlikte, Ankara Hacı Bayram Camisine gider, dualar okunur ve kurbanlar kesilir.

Yıl 1923

Mustafa Kemal BMM kapısına geldiği bir sırada, cüppeli bir imam M. Kemal’i durdurur ellerini yukarıya doğru açarak yüksek sesle dua okumak istediği anda,

Mustafa Kemal sert bir tavırla ;
- Burada böyle şeylere gerek yok Biz Kurtuluş Savaşını dualarla kazanmadık.
Mehmetçiğin kanı ile kazandık.
İmama, Hacı Bayram Camisini göstererek
- Namazın duanın yeri orasıdır. der.

Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen bir profesör, Ulaştırma Bakanlığına yaptığı başvuruda ; ( İstanbul – Ankara arasında tren ile seyahat ediyorum. Namaz kılmakta zorluk çekiyorum Vagonların birisi nasıl lokanta ise birisi de mescit olsun ) diye yazılı istemde bulunabiliyor.

İsa peygamber, Hıristiyanlık dinini yaymak için çıktığı yolda karşılaştıkları güçlükleri yenmek için çok zorlanmıştır.

- Ey hahamlar, Siz dul kadınların, öksüz çocukların kefen soyguncularısınız ! sözleri kendisine pahalıya mal olmuştur. Genç yaşında çarmıha gerilerek öldürülmüştür.

Halife Ebubekir çölde Arap zenginlerindendir. Din uğruna verdikleri savaşta servetini tüketmiştir.

Artık hastadır. Ölümünün yaklaştığını anlar. Kızı Ayşe’yi yanına çağırır vasiyette bulunur. Der ki :

- Bir hırkam, bir devem ve kölem var. Ben ölünce benim yerime göreve gelecek olana bunları teslim et. Bunlar “ Devletin Malıdır.” Benim değildir.

Sünnet düğünlerinden zenginliğin doğduğu,

Yastık altında tutulan dövizlerin zenginlik kaynağı olduğu,

Altın madeni işletmecisi veya kuyumcu olmadığı halde varlığının temelinde kaynağı belli olmayan külçe altınlar olduğu bir ülkenin insanlarıyız.

Mustafa Kemal’e “ bu adam “ diyebilen bir profesörü sahip çıkan, aynı zamanda

“ Siyasi davaya hukuki kılıf giydiriyorlar “ sözü ile tazminata mahkum olan TBMM başkanını ne diyebileceğiz.

Yıl 1923

Lozan konferansı devam etmektedir.

10.5.1923 günü Rus Delegesi bir mülteci tarafından kaldığı otel odasında suikasta uğrayarak yaşamını yitirir

Lozan’da bulunan İsmet Paşa için Çerkez Etem kardeşlerinin ve Ermeni Taşnak, Hınçak gurubunun suikast düşündükleri bilgisi Ankara’ya ulaşınca ;

Başbakan Hüseyin Rauf Bey, İsviçre Hükümeti’nin dikkatini çeker,

Bunun üzerine İsviçre Hükümeti gerekli önleyici tedbirler almaya başlar. Lozan Polis Md. M. Japuirat , İsmet Paşa’nın kaldığı otele gelir

- Paşa hazretleri,

Size suikast düzenleyeceklerine dair haberler aldık . Görevimiz sizi korumaktır. İlk önlem olarak KONFERANS SALONUNA GİDİP GELİRKEN ARABANIZDAKİ

T Ü R K B A Y R A Ğ I N I kaldırmanızı rica ediyoruz.

- Ben burada, Türk delegesi olarak bulunuyorum. Bu Türk Bayrağı benim arabamdan kalkmaz.

Ben burada bir suikasta kurban gidebilirim. Fakat benim ardımdan bir Türk delegesi daha gelir, arabayı biner benim vazifemi yapar.

Fakat Türk Bayrağı otomobilden hiçbir zaman kaldırılamaz. Bin Türk Delegesi dahi kurban edilse bayrak kaldırılamaz. Yerinde durur. ( Bilal Şimşir- 1999 )

Mehmetçiğin kanları ile “ Devlet Gibi Devlet Adamları ” yönetimleriyle kazanılan bu topraklarımız şimdi nasıl yönetiliyor ?

Yıllar sonra, Nato silahları ile Kıbrıs’a çıkamazsınız , diyen Amerikan Başkanına

“ YENİ ŞARTLARDA YENİ BİR DÜNYA KURULUR TÜRKİYE’DE O YENİ DÜNYADA YERİNİ ALIR . ” Yanıtını veren yine İsmet İnönü’dür.

Aradığımız ve özlediğimiz devlet gibi, devlet adamları değil mi ?

---

Bu AmerikancıLığa o günLerde ne yazık ki sadece DenizLer kar$ı çıkabiLdiLer ve sonLarı darağacı oLdu...Ne yazık ki !!!
6.fiLoyuda DenizLer Denize döktü!
Ne yazık ki !!!
Tam bağımsız bir Türkiye için Mustafa KemaL yürüyü$ünü de DenizLer düzenLedi...
Ne yazık ki !!! Ba$ka bir hareket cesaret edemedi onLar ba$ka oLu$umLar sadece yaLakaLık ve i$birLikçiLik roLLeri oynadıLar.

Var mı itirazı oLan ?
 
Geri
Üst