"Yalanım varsa Fenerbahçe'yi Şampiyon Göreyim..."

icemen

New member
Katılım
7 Şub 2007
Mesajlar
20,136
Reaction score
0
Puanları
0
Türk Sinemasının Beşiktaşlı duayeni-Osman Seden

seden.jpg


Kahvehanedekiler, bu büyük yemin üzerine, filmin kahramanının anlattıklarının tümünün doğru olduğunu, en ufak bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kabullenirler.

Türk sinemasında izlediğiniz filmin senaristliğini veya yönetmenliğini rahmetli Osman Fahir Seden yapıyorsa, bu tarz bir diyalogla karşılaşmanız öylesine doğaldır ki beyaz perdede...Seden, yarım asra yaklaşan bir süre Yeşilçam'ın içinde yoğrulmuş bir sinema duayeni olduğu gibi 60 yıllık da koyu bir Beşiktaş taraftarıdır ne de olsa...

Tarihi Şeref stadının daha ilk günlerinde, Çırağan sarayının külleri üzerine inşa edilen bu stadın tribünlerinin müdavimi olmuştu Osman F. Seden. Öğremini sürdürdüğü İstanbul Alman Lisesi futbol takımında top koştururken yüreğinde yer eden futbol sevdası, Şeref Stadı tribünlerinde daha büyük bir sevdaya, Beşiktaş sevdasına dönüşüvermişti.

Siyah beyaz forma altında büyük bir hayranlıkla Hakkı'ları, İmam Hayati'leri, Eşref'leri, Voleci Şeref'leri, Tereyağ Nuri'leri izledi gençlik yıllarında.Beşiktaş'ın zaferleriyle sevindi, yenilgileriyle üzüldü.Siyah beyaz forma altında mücadele eden futbolcuları alkışladı yıllar yılı.Hatta yeri geldi, rakip takım taraftarlarıyla gözü kapalı her türlü tartışmaya da girdi Beşiktaş uğruna.

Gençlik yıllarında bu tarz bir tartışmada, rakip Fenerbahçe taraftarlarının attığı bir taş Osman Seden'in başına isabet eder. Bu kavga, kafasına atılan birkaç dikiş ve babasından işittiği okkalı bir azara patlar Seden'e ... İşte bu olaydan sonra hayatı boyunca ne kadar Beşiktaşlı olmuşsa, o kadar da anti-Fenerbahçeli olmuştur Osman Seden.

Senaryolarını kaleme aldığı ve yönettiği filmlerde "kötü adamlar" hep fenerbahçeli, "iyi adamlar" hep Beşiktaşlı oldu.Onun için Beşiktaşlı olmak, temizlik, dürüstlük ve doğruluğu temsil ediyor olmaktı.Aynı beyaz perdedeki "beyaz şapkalı iyiler" gibi. Beşiktaşlı olmak "iyi olmak" demekti.Siyah şapka giyen kötü adam karakterleri ise diğer takımları ve özellikle Fenerbahçe'yi tutanlardı...

Yanlışlıkla "Fenerbahçeliyim" cevabını verenlerin vay haline...Oyuncu olma hayalleri o anda bitiverirdi.Beşiktaşlıyım cevabını verenler ise, Yeşilçam'ın oyunculuğuna uzanan merdivenlerinde önemli bir basamak aşmış sayılırlardı.

Biraz uyanık olan oyuncu adayları ustanın bu hassasiyetinden tiyolu olarak mülakata girerler, başka takımları tuttukları halde, Osman Seden'le yaptıkları görüşmede en koyu Beşiktaşlı kesilirlerdi adeta.

Türk sinemasının önemli oyuncularından Kartal Tibet, fanatik bir Beşiktaş taraftarı olmasaydı, ustanın başyapıtlarından "Çalıkuşu" filminde, kendisini bir anda zirveye taşıyacak "Kamuran" rolüne seçilebilir miydi acaba?

Babası Osman Seden'den sinemacılık bayrağını teslim almış, Seden ailesinin 3.kuşak sinemacısı ve tıpkı babası gibi koyu bir Beşiktaşlı olan oğul Kemal Seden.

Rahmetli babamın kendine göre uyguladığın bir test vardı ve o testin sonucunda hep haklı çıkardı.Bir filmin dış sahnelerini çekiyoruz diyelim.Çevredeki meraklı halk hemen etrafınıza toplanır.

Her şeyi ayarlarsınız, gerekli düzeni sağlar ve komutları verirsiniz, kameraya "motor" dersiniz... Ansızın hiç beklenmedik biri, örneğin motosikleti ile gelir, görüntüye girer, sahnenizi berbat eder.Çekimi durdurur, gerekli komutları verir, bir kez daha motor dersiniz...Aynı adam yine motosikleti ile gelir, yine görüntüye girer, yine sahnenizi berbat eder.Biz setlerde böyle tipleri "çıbanbaşı" olarak adlandırırız.

Babam hiç üşenmez, bu çıbanbaşlarını yanına çağırır, hangi takımı tuttuklarını sorardı.Testi hiç şaşmaz, çıbanbaşları mutlaka Fenerbahçeli çıkarlardı...

Osman Seden'in renkli filmlerine hemen her renk girdi girmesine de, sarı-lacivert renkler asla giremedi.1989 Haziran ayında Osman Seden'in seti peş peşe iki ölüm ile sarsılır.Çekilen filmin oyuncularından önce Hüseyin Kutman, ardından Reha Yurdakul sette vefat eder.Aynı filmden iki cenaze kalkması Yeşilçam'da uğursuzluk olarak kabul edilir.Tüm set ekibi perişan olmuştur.Reha Yurdakul göz yaşları arasında toprağa verildikten sonra tüm film ekibi Kemal filminin Beyoğlu Ayhan Işık sokaktaki merkezinde toplanır.Yönetmen Osman Seden'den filmin başrol oyuncusu Fatma Girik'e kadar kimsenin ağzını bıçak açmıyordur.

Aynı gün Beşiktaş-Fenerbahçe Türkiye Kupası final maçı oynanmıştır.Yardımcı oyunculardan biri maçın sonucunu ve Beşiktaş'ın kupayı kazandığını öğrenir.Gelir, ağladı ağlayacak vaziyetteki Osman Seden'in kulağına fısıldar.Seden bir süre hiçbir şey olmamışçasına durur, sonra aniden konuşmaya başlar:

"Çocuklar, film çok kötü gidiyor.Talihsizlikler ve üzüntüler birbiri ardına geldi.Önce Hüseyin Kutman'ı kaybettik ardından Reha Yurdakul'u.Ancak hayat devam ediyor.Şu anda aldığım bir habere göre makus talihimizi yeniyoruz.Merak etmeyin, müsterih olun.Beşiktaş kupayı kazandı!"

90'lı yıllara gelindiğinde, zamanın Beşiktaş yöneticisi İhsan Kalkavan'la çok sıkı bir dostluk kurmuştur Osman Seden.Televizyonların en çok izlenen Aydan Şener'li dizilerine imza atarken, dizinin sağlam, dürüst iş adamı karakterlerinin çekimlerinde hep İhsan Kalkavan'ın Odakule'deki bürosunda gerçekleştirir.Bürodaki "karakartal" heykelini ve duvarları süsleyen Beşiktaş armalarını büyük bir keyifle kullanır çekimlerinde.

Yine İhsan Kalkavan'ın desteğiyle, "Beşiktaşlı Sanatçılar Derneği'nin" kuruluşuna önderlik eder bu yıllarda.Bu derneğin ilk başkanı da kendisi olur.

46 yıllık inanılmaz yoğunluktaki sinemacılık hayatında 150'nin üzerinde sinema filmine ve onlarca TV dizisine imza atmıştır Osman Seden.En yoğun dönemlerinde bile Beşiktaş'ı yakından takip etmeyi ihmal etmemiş, siyah-beyaz sevgisinden bir an için bile uzaklaşmamıştır.

1 Eylül 1998 Salı günü, yakalandığı amansız hastalığa yenik düşerek aramızdan ayrıldığında, Türk sineması büyük bir ustasını olduğu kadar, Beşiktaş camiası da büyük bir taraftarını kaybetmiştir.

 
Geri
Üst