Yaklaşan Ölüm Anı !!!

Gentle_man

New member
Allah İnsanları Sadece Güçlerinin Yeteceği Zorluklarla Dener !!!


Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et."(Bakara Suresi, 286)

Allah Kuran’da Müslümanları hayatlarının son anına kadar çok çeşitli olaylarla imtihan edeceğini bildirmiştir. Bu konuda müminin bilmesi gereken çok önemli bir sır vardır: Eğer insan zor ya da aşması gereken bir olayla karşılaşıyorsa, Allah o kişiye bu konuyla başa çıkabileceği; o imtihanı yenebileceği gücü de vermiş demektir. En baştan Allah'ın bu adetullahını bilmek ve Allah'ın bu kanununa iman etmek, müminin bu imtihanı yenebilmesinde ona güç verecek en önemli bilgilerden biridir.

Eğer insan bir olayla karşılaştığında zaten o olayı aşmada güçsüz olacağına, kendi imkan ve bilgisine göre o zorluğu yenmenin çok zor olacağına inanırsa, bu durumda buna karşı bir mücadele gücü de olmaz. Zaten böyle bir düşünce de, Allah'a samimi iman eden, Allah'tan korkan, ahirete inanan, herşeyin kaderde yaratıldığını bilen, “hayırlarda yarışmanın” bir Müslüman özelliği olduğunu bilen bir müminde görülmez. Bu tür yanlış mantıklara cahiliyenin bakış açısıyla hareket eden kimselerde rastlanır. Söz konusu kişiler zorluk, sıkıntı ya da emek vererek aşmaları gereken durumlarla karşılaştıklarında, güçsüzlüğü hemen kabullenirler. İlk sözleri hep acizlik, çaresizlik ifade eden, içerisinde bulundukları durumdan şikayet eden sözler olur. Sözleri gibi inançları da bu yöndedir ve kendi kendilerine yaptıkları bu telkinlerle tavırları da bu şekilde yönlendirip, kendilerini acizleştirirler.

Bu tür bir yaklaşım gösteren insanların en büyük hatalarından biri ise, Allah'ın sonsuz gücünü takdir edememeleri ya da unutmuş olmalarıdır. Hayatları boyunca yaşadıkları her şeyi kendilerinin yaptıkları gafletindedirler. Oysa ki insanın tahmin edebileceği, kafasında canlandırabileceği en zor senaryolar, en büyük sıkıntılar dahi, Allah dilediği takdirde, tek bir an içerisinde çözüm bulabilecek olaylardır. Allah dilediği an dilediğini yapmaya kadirdir ve insanın aklının çok ötesinde büyük ve sonsuz bir güç sahibidir. Bu nedenle de insanın kendisine dağlar gibi aşılması güç gibi görünen olayların düzlüğe çıkıp çözülmesi, Allah'ın dilemesiyle çok kolaydır. Önemli olan insanın bu büyük gerçeği bilmesi ve hayatını bu iman ile yaşamasıdır.

Hayatının her anını kendini Allah'a adamış olarak ve Allah'a teslim olarak yaşayan bir insanın zorluklar karşısındaki tavrı da yine aynı teslimiyet, tevekkül ve huzur içerisinde olur. Karşısında her ne tür bir karmaşıklık, sıkıntı ya da zorluk yoğunluğu olursa olsun, mümin daha en başında, zorluklar henüz çözülmeden dahi, bunun iman eden bir insan için çok kolay bir şekilde aşılabileceğini bilir. Allah'a tam tevekkül eder; gücünü Allah'ın gücünden alacağı bilir ve tüm samimiyetiyle o zorluğa karşı imani, rahmani ve Kuran ahlakıyla karşı koyar.

Müminin bu konuda güç bulduğu ikinci bir gerçek de, Allah'ın samimi müminler için zorlukları kolaylaştırdığıdır. Kuran'da Allah'ın bu değişmez kanunu şöyle haber verilmiştir:

Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır.Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et.
Ve yalnızca Rabbine rağbet et. (İnşirah Suresi, 5-8)



Ve seni kolay olan için başarılı kılacağız. (A’la Suresi, 8)


Kuran'da haber verilen bir başka sır ise, bu ahlakı uygulayan müminler için zorluklar kolaylaştırılırken, kendini müstağni görüp güzel olan ahlaka karşı direnen kimselere de, o kişinin Allah'ın azabıyla karşılaşmasının kolaylaştırıldığıdır:

Gerçekten sizin çabalarınız (çelişkili, parça parça) darmadağınıktır.Fakat kim verir ve korkup-sakınırsa,Ve en güzel olanı doğrularsa,Biz de onu kolay olan için başarılı kılacağız. (Leyl Suresi, 4-7)

Kim de cimrilik eder, kendini müstağni görürse,Ve en güzel olanı yalan sayarsa,Biz de ona en zorlu olanı (azaba uğramasını) kolaylaştıracağız. (Leyl Suresi, 8-10)

Allah insana dünyada ve ahirette rahat edeceği ahlakı, güzel, kolay ve doğru olanı, nimet içerisinde yaşamanın, mutlu olmanın yollarını göstermiştir. İnsanların neden zorluklardan, sıkıntı ve açmazlardan kurtulamadıklarını; mutsuz, aciz ve çözümsüz kaldıklarını da açıklamıştır. İman eden Allah'tan derin bir saygı, sevgi ve samimiyetle korkan insanlar için her zaman her konuda bir kurtuluş yolu olduğunu müjdelemiştir. İmanı bilen bir insanın bu önemli sırrı hiç unutmadan yaşaması, her zorlukta gücünü Allah'tan alacağını ve Allah'a teslim olduğunda tüm kapıların kendisine açılacağını unutmaması, dünyada ve ahirette kişiye huzur, konfor, mutluluk ve nimet sağlayacak tek çözüm yoludur.

Kaynak
 

Gentle_man

New member
Uykudan Uyanmamız Allah'ın Lütfuyladır !!!


Kuran'da da belirtildiği gibi her nefis ölümü tadıcıdır. Ölüm hiç beklemediğimiz bir zamanda bize ulaşacaktır. Her insan, her canlı için ölüm vakti; yıl, ay, gün, saat, saniye, hatta salise olarak belirlidir. Bu an Yüce Rabbimiz'in Katında bellidir. Bu an geldiğinde, öne alınması ya da ertelenmesi söz konusu değildir. Bazıları için bir hastalık, bazıları için bir trafik kazası, bazıları için yaşlılık, bazıları için başka türlü bir kazayı Allah sebep kılarak dilediği bir şekilde canımızı alacaktır. Rabbimiz dilerse uykumuzda da ölümün gelebileceğini belirtmektedir.

İnsan çoğu zaman uyku konusuna derin bir alışkanlıkla yaklaşır. Ertesi sabah yeniden uyanıp yataktan kalkacağından çok emindir. Uyumadan önce ertesi gün için bir çok planlar yapar, giyeceği kıyafeti hazırlar, nereye nasıl gideceğini, kimlerle buluşacağını, hangi işleri takip edeceğini düşünür. Alışveriş, toplantı, işe gitme, doktora gitme gibi bir çok uğraşıları kapsayan bir gün vardır önünde. Sabah uyanacağına emin bir halde planlar gününü. Oysa insan çok büyük bir olay beklerken, uyku sırasında da ölebilir. Hayatı boyunca hastalıklar, ameliyatlar geçirebilir, trafik kazasına uğrayabilir hepsinde de yaşamaya devam edebilir ama hiç beklemediği bir zamanda uykuda ölümle yüz yüze gelebilir. Yüce Rabbimiz Kuran'da şöyle buyurmaktadır:

Sizi geceleyin öldüren (uyutan) ve gündüzün 'güç yetirip etkilemekte (yapıp kazanmakta) olduklarınızı' bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten (uyandıran) O'dur. Sonra 'en son dönüşünüz' O'nadır. Sonra yapmakta olduklarınızı size O haber verecektir. (Enam Suresi, 60)

Rabbimiz bu ayet ile uykunun bir çeşit 'ölüm' olduğunu belirtmektedir. Allah uykumuzda bizi öldürür, dilediği bir zamanda da yeniden uyandırır. Ama uyuduğumuz zaman, uyanacağımızın hiçbir garantisi yoktur. Bazı insanların kaderinde uyurken ölmek vardır. Allah dilediği kişilerin canını uykuda alır, dilediklerinin ise belli bir zamanda uyanmalarına izin verir:

Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar). Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Zümer Suresi, 42)

Uykudan uyanmak Allah'ın dilemesi ile olur. İnsan belli bir saate uyanmak için saatini kurar. Saatin çalma sesini duyarak uyandığını zanneder. Oysa saati çaldıran, çalma sesini duymamızı sağlayan, tekrar can veren ve şükredilecek olan yalnızca her şeyin sahibi olan Yüce Rabbimizdir.

Kaynak
 

Gentle_man

New member

Ölüm anınıza doğru bir geri sayım içinde olduğunuzun farkında mısınız? Ölümünüz de yaşamınız kadar kesin bir gerçek. Ancak çoğunlukla insanlar bu durumu görmezden gelirler. Dünya uğraşılarına öyle bir dalmışlardır ki sanki sonsuza dek yaşayacaklarmış gibi bir tutum içine girerler. Bir an için ölüm akıllarına gelse bile hemen unutmaya çalışıp, kendilerini işlerine daha çok verirler.

İnsanlar genellikle dünyevi unsurları, ölümü unutmak için bir aracı olarak kullanırlar. Bir süre sonra bu aracılar kişiyi dünyaya dalmış ve uyuşmuş bir hayatın içine sürükler. Kişi, ahireti unutmuş bir ruh hali ile içine girer ve ezbere yaşanan bir döngünün içinde yaşamaya başlar. Dünya hayatınını geçici meşgaleleri onu meşgul edip, birgün öleceğini ve Allah'a hesap vereceğini unutturacak şekilde oyalar.

İnsanların bir kısmı bu şekilde yaşarlar. Sürekli yaşadıkları hayattan şikayetçi olsalar da derin düşünmediklerinden içinde bulundukları sığ hayatın farkına varamazlar. Oysa biten her gün, her saat, her dakika Allah'ın katında vakti belli olan ölüm anına doğru bizi yaklaştırmaktadır. Bu gerçeği düşünen bir insan dünya uğraşılarıyla şuursuzca oyalanmak yerine her an ölme ihtimali olduğunu düşünerek Allah'ı razı etmeye çalışır. Ahirette kendisini bekleyen sonsuz bir hayat olduğunu ve cennete kavuşabilmek için Allah rızası için çaba harcaması gerektiğini asla unutmaz. Bir gün mutlaka Allah'ın huzurunda hesap vereceği zamanın geleceğini bilerek yaşayan insanın hayatı bu nedenle çok akılcı, kaliteli ve güzel olur. Allah sevgisi ve Allah korkusu ile yaşamanın huzuru, mütmainliği ve sonsuz cennet neşesi sürekli üzerindedir. Dünya hırslarından uzaklaşmış olmanın güzelliğini ve rahatlığını kesintisiz olarak yaşar. Dünya nimetlerinin tümü yine kendisinindir ama bunları kendisini Allah'a yaklaştıracak birer vesile olarak gördüğünden nimetin zevkini sürekli yaşar. Yaşadığı her anın hesabını Allah'a vereceğini bildiğinden, ölüm anına kadar hayatı akılcı, huzurlu, dürüst ve kaliteli olur. Fakat kuşkusuz insanın en büyük kazancı, Allah'ın rızasıdır.

İşte bu nedenle şuurlu davranan bir insan, kendisi için belirlenmiş ölüm tarihine doğru hızla yaklaştığı gerçeğini unutmadan yaşamalıdır. Bunu düşünerek yaşamak hem onun dünyadaki sevabını arttırır hem de ahireti için kendisine güzel bir hayat hazırlamış olur. Allah'ın rızasını kazanmak için dünyada harcanan çaba, elbette ki Rabbimiz'in rahmetini ve cennetini kazanmak için büyük bir vesiledir. Kuşkusuz en doğrusunu Allah bilir.

Kaynak
 

HTML

Üst