Galatasaray Bu Savunmayla Finali Rüyasında Görür(SPOR YAZARLARININ AÇIKLAMALARI)

Passenger

DontWannaMyDiaßLo
Katılım
24 Eki 2006
Mesajlar
3,253
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Yollardayım Daimi Yolcuyuz Bu Hayatta;)

2008_09_13_galatasaray_spor_yazarlari.jpg
Spor yazarları, deplasmanda zayıf rakibi Bellinzona'yı 4-3 mağlup eden Galatasaray'ın savunmasının çok kötü olduğunu belirterek, daha güçlü takımlar karşısında çok sıkıntı yaşanacağını vurguladılar.

Spor yazarlarının Galatasaray değerlendirmelerinden derlediğimiz özetler:

Levent Tüzemen (Sabah): En Büyük Sorun Uyum

Geniş kadroların boyu, sakatlıktan veya cezalardan dolayı kısaldığında teknik adamların kafaları kadro oluşturma konusunda daha iyi çalışır!

Galatasaray'dan bir anda 12 oyuncu eksilince Michael Skibbe ideale yakın bir kadroyu sahaya sürdü.

Şimdi Skibbe, sakatlar iyileştiğinde rekabeti doğru yönetmeli ve bu takım üzerine doğru isimleri (Arda, Hakan Balta, Mehmet Topal gibi) macera aramadan doğru yerlere monte etmeli. Skibbe, eklemelerle bu takım üzerinde ısrar ederse Galatasaray uyum konusunda yaşadığı sıkıntıları aşar ve futbolcular birbirleriyle oynama alışkanlığı kazanır.

Meira-Servet-Emre Aşık çabuk oyuncular değil. Bu ağırlık Bellinzona hücum adamlarının De Sanctis ile karşı karşıya kalmalarına neden oldu. Yine de Lincoln'ün muhteşem iki pasında Baros ve Nonda vuruş beceriksizliği yaşamasaydı maç ilk yarı kopardı.

Galatasaray'ın fizik gücü halen yetersiz. Karşılaşmanın ilk yarısında sahada koşan, basan, dikine hücum eden değil, daha çok yana ve geriye oynayan bir Galatasaray vardı. Futbolcular da fizik güçlerinin yeterli olmadığını bildikleri için tıpkı Antalyaspor maçındaki gibi Bellinzona önünde de ikinci yarı güç patlaması yaptılar.

Lincoln'ü kenarda oturtmak ihanettir. Çünkü topu bilen ve gol yollarına doğru koşular yapan ve doğru pozisyon alan oyuncularla oynadığında Brezilyalı nasıl etkili oluyor değil mi?

Skibbe, atılanlara değil, yenen gollere kafa yormalı. Servet'e bir sözüm var: Gelişigüzel ileri çıkma.

Turgay Şeren (Akşam): Evlere Şenlik Defans

Galatasaray’ın rakip sahada dört gol atması hele son dakikada Lincoln’ün, Diarra’nın ayağına çarptırarak galibiyet golünü atması güzel bir şey.

İsviçre takımını herkes bir mahalle takımı gibi anlattı. Tabii bizler de Bellinzona’yı tanımadığımız için Galatasaray bu takımı ezer geçer diye düşündük. Sarı-kırmızılı takımın defansı ve kalecisi De Sanctis öylesine berbat bir oyun oynadı ki anlatmakla bitmez. Bir üçüncü gol var ki evlere şenlik.

Ceza sahası içerisinde rakip takım öylesine güzel ver-kaçlar, çalımlar attı ki, bizim defans özellikle Meira ve Servet nasıl gol olacak diye seyretti.

Diyeceksiniz ki Galatasaray gol kaçırmadı mı? Evet kaçırdı.. İki gol atan Baros, Kewell, Lincoln, kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda Nonda...

İsviçre takımı Galatasaray ile kafa kafaya maç oynadı. Son yirmi dakikada on kişilerdi. Buna rağmen gol attılar, Galatasaray kalesinde gol aradılar. Bu maç bitti. Skibbe, benim gördüğüm Galatasaray defansındaki zavallılığı gördü mü? Önemli olan o...

Ümit Aktan (Türkiye): Küçüğünü Dövmeye Kıyamadı

Sıkleti değil... Ayarı hiç değil... Akranı olması mümkün değil... Bu kadar büyük görüntü farkının içinden, yedi gollü ve bir sürü eksik bulabileceğimiz bir maç çıkardı G.Saray. Tamam turu cebine koydu ama bizim işimiz oyunu yargılamak.

Bir UEFA elemesi, üçlü defans denemenin doğru zamanı mıydı bilmiyorum ama; zorunluluktan Serkan Kurtuluş’un formayla tanıştığı ilk maçının bir UEFA maçı oluşu ve Baros’un ilk on birde çıkacağı ilk maçın buraya denk gelmesi, “yerini yadırgadı” gözüyle bakmamı sağladı maça başlarda. Bellinzona’nın biz yardım etmesek gol atacağı yoktu.

En büyük sıkıntı öndeki oyuncuların savunma yapmaması, bu nedenle savunmada yerleşik oynayanların hatalı görünmesidir. Üçü bulduktan sonra bir de eksik kalan rakipten baskı yemek, ve hatta gol yemek, daha güçlü takımlarla oynanacak grup maçlarında fena halde alarm vermektir.

G.Saray oraya turu geçmiş olarak gitti ve burada yürüyerek de olsa gruplara kalacaktır. Ancak dün geceki maç bazı şeylerin değişmesi gerektiğini ve Nonda’nın sıkışık defans arasında oynama becerisinin dert olacağını göstermiştir.

Bunu çözemezlerse UEFA rüyası erken biter...

Osman Tanburacı (Yeni Şafak): Baros Seyre Değer

Oyunun hakimi Galatasaray, savcısı Bellinzona'ydı. Maç boyu Skibbe'nin forvetini de defansını da sorguladılar. Futbolun gereklerinin hepsini yerine getiren Bellinzona Galatasaray'ın başına bela oldu.

İlk golü de onlar buldu, ofsayt kokusu vardı ama Galatasaray da böyle gol yememeliydi. Kötü oynadık diyemem ama çoğu zaman da patinaj çektik.

Milan Baros her haliyle kalite oyuncu, topla buluştuğu an rüzgarın sırtına binip gidiyor ama sanırım daha hazır değil. Öyleyken bile her hareketi seyre değer.

Yürekten mücadelesi iyi de, Servet'in rakiple iddialaşması akla zarar! Her dakika itişmek olmaz ki... Galatasaray defansı da bu maçta sefilleri oynadı. Yediği üç gol felaket! Sağ kanatta oynatılan genç Serkan'la defans zaman zaman beşli bir savunmaya geçti yine de Bellinzona onların arasında fink attı.

Ebru Kılıçoğlu (Sabah): Mağluptur Bu Yolda Galip!

116 milyon euroluk Galatasaray, 10 takımlı İsviçre Ligi dokuzuncusu; 7 milyon euroluk Bellinzona karşısında ecel terleri döktü. Yarım saat 10 kişi oynayan bu takımdan 3 gol yedi Cimbom'a galibiyeti +94'te Lincoln'ün şans golü getirdi.

Hala buraların 'racon' delikanlısı Galatasaray... "Ondan geçti" gibi gözükse de karizması St.Jakob Park'ın yarısını doldurmaya yetiyor. Alemdeki karizma tamam ama sahadaki karizma Bükreş maçından bu yana çizile çizile artık pasta cila ister durumda! Geçen sene Kalli'nin keyiften yaptığı 'kadro üzerine kafayı sıyırtan çeşitlemeler' çalışmasını, Skibbe sakatlıklardan dolayı mecburen devam ettiriyor.

İkinci yarının başında "Geliyorum" diyen golü, aldığı topuk pasını ağlara yollayan Gürkan'dan yiyorlar... Neyse ki rakip direnmiyor da, 51'de Lincoln'ün frikik vuruşu Baros'un kafasından ağlara gidiyor. Galatasaray baskısı işte bu golden sonra netlerle geliyor. Artık peşpeşe kaçanlar net değil 'çok net.' 60'ta Gashi de kırmızı kartla atılınca meydan Galatasaray'a kalıyor. Pozisyon bol, sonuç da var ama iyice altını çizerek disiplin sıfır!

Bugünün papatya falında, gelen her golle bir 'gidiyorum' yaprağı kopartan Skibbe'nin 'kalıyorum' yaprakları şimdilik daha fazla... Bu faldan bir vuslat çıkar mı peki? Devamı İstanbul'da...

Cüneyt Tanman (Takvim): Skor İyi Ama!

Tur için 4-3 yeterli bir sonuç. Ama dün akşam Sarı-Kırmızılılar daha iyi bir Avrupa takımıyla oynasaydı?

Dün akşamki görüntüyle sonuç hüsran olurdu. Galatasaray'da önemli eksiklikler var. Bu nedenle Skibbe, sistem değişikliğine gitmiş.

Mehmet Topal'ın ne suç işlediğini anlayamıyorum. Orta sahada bu kadar sıkıntı varken, sağ tarafta adam yokluğunda haftalardır Mehmet'i kenarda tutmak Skibbe'nin inadı diyebiliyorum.

Bellinzona iyi bir amatör takım görüntüsünde. Fazla gol yememek için sahaya çıkmışlar. Ama Galatasaray karşısında 3 gol bulmaları piyango bulmaları gibi birşey... Ve Galatasaray gibi, 'Büyüğüm' diyen bir takım için ise büyük bir ayıp... Özellikle 10 kişi kaldıktan sonra bu takımdan gol yemek ayıbı daha da büyütüyor.

Sonuçta G.Saray'ın turu geçememesi gibi bir şüphemiz hiç yok... 2. maç için de olmayacak ama bu kadar karmaşık, bu kadar dağınık, bu kadar yavaş futbolla UEFA Kupası'nda final hedeflemek hayal gibi bir şey...

Yalçın Dümer (Fanatik): İşte Lincoln Bu!

Skibbe sağ bölgeye bu tip maçları ezberlemiş Emre Aşık’ı, önüne de genç Serkan’ı koymuş. İdare eder. Tersi solda ise Volkan-Kewell ikilisi. Sorun yok. Merkezde Ayhan geçen maçın aksine bu sefer dört koldan yardım alıyor. Ama öyle top kayıpları yapıyor ki, akıllara zarar. Göbekte ise şinanay yavrum şinanay. Servet ve Meira kelimenin tam anlamıyla iki yabancı gibiler. Birbirlerinden haberleri yok. Herhalde kabul günündeydiler. Yenilen iki gol de birbirlerinin kopyasıydı çünkü.

Tabi an be an güzellikler de vardı çukulatanın memleketinde. Bonkörlüğüne rağmen Nonda’nın hareketliliği, Kewell’ın asaleti ve Baros’un Galatasaray’da gollerle tokalaşması gibi. Ama sahada bir krampon vardı ki bütün kurtlarını döken, haklı olarak ülkemizde eleştiri konusu olan Cassio Lincoln. Evet Brezilyalı muhteşem bir resitale imza attı dün gece.

Özetle ‘Dalgalandım da duruldum’ edasıyla oynayan Galatasaray iyi bir sonuçla Türkiye’ye dönüyor. Bu takım yavaş yavaş oturur mu? Söylemek hala zor. Üstelik 10 kişi kalmış böyle zayıf bir takıma verilen ucuz pozisyonlar ve yenilen üç gol oldukça düşündürücü.

Hakan Ünsal (Star): Her Zaman Böyle Rakip Bulunur mu?

Skibbe’nin ilk defa 3’lü defans ile çıkması bizi en fazla ilgilendiren taraftı. Skibbe’nin bu defans anlayışını tercih etmesi belki eksiklerden dolayı veya rakibin zayıflığından diye düşünülebilir. Ama bana göre son haftalarda defans oyuncularının yaptığı bariz hatalara bir önlem almaktı. Çünkü Servet ile Meira arkalarına veya araya atılan toplara müdahelede geç kalıp zamanlama hatası yapıyor ve pozisyon veriyorlardı. Fakat ne enteresandır ki bir 3’lü defansın yapmayacağı hatayı yaparak gol yediler.

Aslan’ın sıkıntısı başından beri Skibbe. Fakat onun kadar forvetlerin form durumu da problem oluşturuyor.

Galatasaray’ın karşısına bu kadar eksiğin olduğu bir dönemde iyi ki Bellinzona gibi bir takım çıktı. Yoksa bu kadar defans hatası ve gol kaçırma ile galibiyete rağmen bu tur bile zor olurdu.

Eksiklerini tamamlayan G.Saray turu geçer. Ama asıl soru Sarı-Kırmızılılar her zaman karşısında bu kadar kolay takım bulabilir mi?

Ahmet Çakır (Zaman): İsviçre'de Utanç Gecesi

Gelgelelim Bellinzona gibi Bank Asya 1. Ligi'nde ancak orta sıraları oynayabilecek bir takım karşısında darmadağın olmak ve utandırıcı goller yemek hiçbir şekilde açıklanamaz. Özellikle rakibin 10 kişi oynadığı bölümde yenen üçüncü gol yüz kızartıcıydı.

Teknik direktörü olmayan bir emekliler takımının halı saha futboluna tanıklık ediyoruz. Örneğin 20 pas yapılıyor, top 10 cm ileri gitmiyor. Orta alanda kaptan Ayhan'ın çabasını arkadaşları elleri belinde seyrediyorlar. Utanmasalar birer de sandalye isteyip oturacaklar.

Savunmada da rakibin bir amatör futbolcusu üç kişinin arasından rahatlıkla sızıp gol atabiliyor. İkinci yarıda da aynı işi rakibin Türk oyuncusu Gürkan Sermeter beceriyor. Tabii oynadığı sürece dizlerinin titrediği tribünden bile görünen Serkan Kurtuluş'un bu golde ağabeylerinin perişanlığına katılmasının üzerinde durulacak bir yanı yok.

Geçmiş yıllarda Sarı-Kırmızılı takım böyle rakiplerle eşleştiğinde içeride de dışarıda da farklı kazanıyordu. Şimdi ise sanki Real Madrid'le oynarmış gibi azap çekiyor.

Cim Bom'la ilgili en büyük sıkıntının teknik direktörden kaynaklandığını kabul etmek zorundayız. Çünkü takım bir hocası varmış gibi oynamıyor. Tam tersine herkes canının istediğini yapıyor, daha doğrusu yapmıyor!
MEDYASPOR
 
DoRu SöZe Ne DeNiR ...
 
en iyi özu ßulent tulun soyledı
GaLataSaray Skiße ye XXL geLdi.
 
Geri
Üst