yahu biz kardeş,biz millet değilmiyiz

asmiralay

New member
Kendini “şeriatçı” kabul eden biri çıkıp, “Sakalsız bir adamı katiyyen işe almam” deseydi Türkiye’de yer yerinden oynar ve belki de bu hadise AKP kapatma davasına ek delil olarak sunulurdu ve biz bu durumda çıkar o sözü söyleyen “şeriatçıya” şöyle derdik:
“- Sakallıyı Allah, sakalsızı şeytan mı yarattı!”

Neyse ki böyle bir şey olmadı, ama tam tersi oldu.

Türkiye’nin en zengini, Türkiye’nin en tanınmışı ve Türkiye’nin ilk ve en büyük sanayicisi Rahmi Koç tuttu, “Sakallı ve bıyıklı adamı katiyyen işe almam!” deyiverdi.

Üstelik bu sözleri İstanbul’da, yani 21 yaşında bir sakallı olan Fatih’in fethedip Türk milletine armağan ettiği İstanbul’da söyledi. Söyledi ama Başbakan Erdoğan’ın dışında siyaset ve medya dünyasından zerre tepki gösteren olmadı. Demek ki zenginlik insana milletvekilliğinden de güçlü bir dokunulmazlık kazandırabiliyor. Doğrusu Sayın Erdoğan’ın tepkisi de ilginç, Türk askerinin başına çuval geçiren ABD için, “Büyük devletler özür dilemez” yahut “Kullanmayın süpürün” diyen partilisi için, “Utanmadın mı” falan demiyor da, işadamı Koç “sakal” ve “bıyık” için laf söyleyince, kendini tutamıyor.

Evet, Koç ayıp etmiştir.

Çünkü hem İstanbul’u alan, hem Türk milletine Kurtuluş Savaşı ile bu vatan, bu devlet ve bu hürriyeti kazandıranların kahir ekseriyeti ya sakallı, ya bıyıklı idi. Onlar bir gün bu sakal ve bu bıyıklarla kurtardıkları memlekette birilerinin zengin olacağını ve zengin olduktan sonra kendilerini işyerlerinde ’istenmeyen insan’ilan edeceğini bilselerdi ne düşünürlerdi. Biz şehitlerin ölmediğine bütün kalbimizle inanırız. Şu anda sakalı ve bıyığı ile vatan toprağında Kıyamet Günü’nü bekleyen şehitlerden Rahmi Koç’un özür dilemesi, helallik alması gerekmez mi!
“Sakallı ve bıyıklı adamı katiyyen işe almam” diyen Koç’a, sizin değişik işyerlerinizde yabancı ortaklarınızdan top sakallı olarak çalışanlar var mı yok mu diye de sormak isteriz? Yani sizin hazzetmediğiniz sakal ve bıyık bu milletin “örf” ve “sünnet” olarak bıraktığı sakal ve bıyık mı! Belki, “Konu bu kadar önemli mi?” diyenleriniz olacaktır. Biz üzerinde durmaya değer buluyoruz, çünkü Koç’un bu tavrı Türkiye’de genel bir tavır. Yani binlerce yıl yan yana yaşamış insanlar olarak her şeye hoşgörü ile yaklaşıyor da kimimiz dindara, kimimiz din-diyanetle ilgisi olmayana bir türlü hoşgörü gösteremiyor. Mesela Rahmi Koç sakalı neredeyse göbeğine varan Fener Patriği Bartholomeos’a hürmette kusur etmiyor, bu toprağın sakallısını işe alıp ona evini geçindirebilecek beş-on kuruş vermem derken, Bartlohomeos için “Deniz Temiz Derneği” bünyesinde, bizim gibi kazancı aydan aya yetenler için hayal bile edilemeyecek masraflara katlanıyor.

Bir şey daha...

“Sakallı ve bıyıklıyı katiyen işe almam” diyen Sayın Koç, “Sakallı ve bıyıklıya mal satmam, onları işyerlerimden içeri sokmam” diyebilir mi?

Diyemez...

Yani sakallı ve bıyıklının parası gelsin, ama kendi gelmesin demek değil midir bu?

Velhasıl nereden bakarsak bakalım bu sözlerinin iler tutar tarafı yoktur ve bu ülkede bütün cenahlarda böyle düşünen insanlar maalesef bu çağda hâlâ mevcuttur.

Oysa biz sakallısı, bıyıklısı, sakalsızı, başı açık ve başı örtülüsü ile kardeşiz, milletiz. Nedir bu tahammülsüzlük? Bizi bu hallere kimler düşürdü! İşe almada ölçü bilgi, yetenek, gayret ve kabiliyet olmalı değil mi? Ben burada devletin ayrımcılığını da doğru bulmuyorum. Artık bırakalım bu teferruatlarda boğulmayı. Bırakalım ve bu topraklarda yaşayan herkese, “İşte bu vatan benim, işte bu devlet benim, işte bu işadamı benim işadamım, işte bu işçi benim işçim!” diye yürekten söyletmenin yollarını arayalım..

Görüyorsunuz bir “Ergenekon’dur” tutturduk, birbirimizi yiyoruz.
Evet, resmen birbirimizi yiyoruz..

Yahu biz kardeş, biz millet değil miyiz!

Niye ABD’den, AB’den elimize tutuşturulan senaryolarla ortadan “çat!” diye ikiye bölünüveriyoruz!
Şu anda kimi bilerek ve şuurlu bir şekilde ve kimi de bilmeyerek, akıntıya kapılmış bir durumda, kardeşliğimizin ve millî mücadele ruhumuzun boğazını sıkıyor; Sevr için seferber olmuş ABD, AB ve İsrail’in önünü açıyor...
Yazık değil mi!

(Yeniçağ - 09 Temmuz 2008)
 

degazor35

TÜRK oğlu TÜRK
Özneyi bulmak için yükleme ''kim'' sorusu sorulur.Bazan kim? sorusunun karşılığı tam çıkmazda buna gizliözne deriz.
İşte buradaki gizliözneleri ne kadar güzel açıklamış yazı.Üzerine fazla yorum yapmanın mantığı ve gereği yok diye düşünüyorum.
Toplumu kamplara bölüp,nifak çıkarma işinde ellerine su dökülemeyecek kişilerin,amaç ve araçları bir kaç cümle ile özetlenebilmektedir.
$$$$ için her yol mübahtır zihniyeti.Kim olursa olsun,özünü,sözünü,dinini-dilini amerikan$$$$$ ları için satan adama yazıklar olsun.
 
'Sakallıya mal satmam diyebilir mi?'

Kendini “şeriatçı” kabul eden biri çıkıp, “Sakalsız bir adamı katiyyen işe almam” deseydi Türkiye’de yer yerinden oynar ve belki de bu hadise AKP kapatma davasına ek delil olarak sunulurdu ve biz bu durumda çıkar o sözü söyleyen “şeriatçıya” şöyle derdik:
“- Sakallıyı Allah, sakalsızı şeytan mı yarattı!”

Neyse ki böyle bir şey olmadı, ama tam tersi oldu.

Türkiye’nin en zengini, Türkiye’nin en tanınmışı ve Türkiye’nin ilk ve en büyük sanayicisi Rahmi Koç tuttu, “Sakallı ve bıyıklı adamı katiyyen işe almam!” deyiverdi.

Üstelik bu sözleri İstanbul’da, yani 21 yaşında bir sakallı olan Fatih’in fethedip Türk milletine armağan ettiği İstanbul’da söyledi. Söyledi ama Başbakan Erdoğan’ın dışında siyaset ve medya dünyasından zerre tepki gösteren olmadı. Demek ki zenginlik insana milletvekilliğinden de güçlü bir dokunulmazlık kazandırabiliyor. Doğrusu Sayın Erdoğan’ın tepkisi de ilginç, Türk askerinin başına çuval geçiren ABD için, “Büyük devletler özür dilemez” yahut “Kullanmayın süpürün” diyen partilisi için, “Utanmadın mı” falan demiyor da, işadamı Koç “sakal” ve “bıyık” için laf söyleyince, kendini tutamıyor.

Evet, Koç ayıp etmiştir.

Çünkü hem İstanbul’u alan, hem Türk milletine Kurtuluş Savaşı ile bu vatan, bu devlet ve bu hürriyeti kazandıranların kahir ekseriyeti ya sakallı, ya bıyıklı idi. Onlar bir gün bu sakal ve bu bıyıklarla kurtardıkları memlekette birilerinin zengin olacağını ve zengin olduktan sonra kendilerini işyerlerinde ’istenmeyen insan’ilan edeceğini bilselerdi ne düşünürlerdi. Biz şehitlerin ölmediğine bütün kalbimizle inanırız. Şu anda sakalı ve bıyığı ile vatan toprağında Kıyamet Günü’nü bekleyen şehitlerden Rahmi Koç’un özür dilemesi, helallik alması gerekmez mi!
“Sakallı ve bıyıklı adamı katiyyen işe almam” diyen Koç’a, sizin değişik işyerlerinizde yabancı ortaklarınızdan top sakallı olarak çalışanlar var mı yok mu diye de sormak isteriz? Yani sizin hazzetmediğiniz sakal ve bıyık bu milletin “örf” ve “sünnet” olarak bıraktığı sakal ve bıyık mı! Belki, “Konu bu kadar önemli mi?” diyenleriniz olacaktır. Biz üzerinde durmaya değer buluyoruz, çünkü Koç’un bu tavrı Türkiye’de genel bir tavır. Yani binlerce yıl yan yana yaşamış insanlar olarak her şeye hoşgörü ile yaklaşıyor da kimimiz dindara, kimimiz din-diyanetle ilgisi olmayana bir türlü hoşgörü gösteremiyor. Mesela Rahmi Koç sakalı neredeyse göbeğine varan Fener Patriği Bartholomeos’a hürmette kusur etmiyor, bu toprağın sakallısını işe alıp ona evini geçindirebilecek beş-on kuruş vermem derken, Bartlohomeos için “Deniz Temiz Derneği” bünyesinde, bizim gibi kazancı aydan aya yetenler için hayal bile edilemeyecek masraflara katlanıyor.

Bir şey daha...

“Sakallı ve bıyıklıyı katiyen işe almam” diyen Sayın Koç, “Sakallı ve bıyıklıya mal satmam, onları işyerlerimden içeri sokmam” diyebilir mi?

Diyemez...

Yani sakallı ve bıyıklının parası gelsin, ama kendi gelmesin demek değil midir bu?

Velhasıl nereden bakarsak bakalım bu sözlerinin iler tutar tarafı yoktur ve bu ülkede bütün cenahlarda böyle düşünen insanlar maalesef bu çağda hâlâ mevcuttur.

Oysa biz sakallısı, bıyıklısı, sakalsızı, başı açık ve başı örtülüsü ile kardeşiz, milletiz. Nedir bu tahammülsüzlük? Bizi bu hallere kimler düşürdü! İşe almada ölçü bilgi, yetenek, gayret ve kabiliyet olmalı değil mi? Ben burada devletin ayrımcılığını da doğru bulmuyorum. Artık bırakalım bu teferruatlarda boğulmayı. Bırakalım ve bu topraklarda yaşayan herkese, “İşte bu vatan benim, işte bu devlet benim, işte bu işadamı benim işadamım, işte bu işçi benim işçim!” diye yürekten söyletmenin yollarını arayalım..

Görüyorsunuz bir “Ergenekon’dur” tutturduk, birbirimizi yiyoruz.
Evet, resmen birbirimizi yiyoruz..

Yahu biz kardeş, biz millet değil miyiz!

Niye ABD’den, AB’den elimize tutuşturulan senaryolarla ortadan “çat!” diye ikiye bölünüveriyoruz!
Şu anda kimi bilerek ve şuurlu bir şekilde ve kimi de bilmeyerek, akıntıya kapılmış bir durumda, kardeşliğimizin ve millî mücadele ruhumuzun boğazını sıkıyor; Sevr için seferber olmuş ABD, AB ve İsrail’in önünü açıyor...
Yazık değil mi!

Hasan Demir
 

kitaro10

Banned
Bu Firma Bu Türk Adı Taşıyan Ama Ruhu Bizden Olmayan Adamlar Milletin Sırtından Beslenir Asalak Gibidir.yediği Nimeti Veren Millete Ve Değerlere Kan Kusar..önceden Müşteri Velinimetimzidir Derlerdi.bunlar Yediği Kaba Pisliyen Cinsinden..haram Olsun Bir Yerinden çıksın ölümü Beter Olsun Ne Diyelim...satarken Satarda Vermeye Gelinece Vermez Bunlar....eline Sağlık..
 

Newwave

Altın Üye
İnsanların sakalı bıyığı var - yok kadınlarımızın türbanı var - yok işte bundan kurtulduğumuz zaman herkese eşit olduğumuz zaman birlik oluruz ve bu ülke daha da ilerler.
 

alpgg

New member
sakal bıyık sizin için sadece şeriatimi çağrıştırıyo?bu adam sanayide çalışmıyo..her işin bir ciddiyeti var..acaip gazeteniz gene kıcından element uyduruyo..
 

degazor35

TÜRK oğlu TÜRK
senin acaip dediğin gazete birlik ve beraberlikten dem vurarken,makalede farklılıkların ortadan kaldırılması gerektiğini anlatmaya çalışırken sanırım sen yanlış yerlerinden anlıyorsun.Hani bazen insanın aklı ile başka yeri yer değiştirirya aynen öyle.İllaki Cumhuriyet,hürriyet mi yazacak? da inanacaksınız.
İşte az önce yukarıdaki yorumumda değindiğim gizliözne tamamen açığa çıkmış ve özne halini almış.
Birlik ve beraberlik adına,vatan ve millet adına nerede yazarsa yazsın şekil ve kalem önemli değildir.Ama;
doğruların çıkarlarına uymadığını görmek
ahanda bu sizin takiyyeciliğinizdir.
Takiyyeciler sizi hemde Atatürk takiyyecileri.
 

shamur_80

New member
yalnız burda koçç sakallı ve bıyıklı almam derken mini etekli bir bayanı da işe almam dedi bu iş yerinin bir kuralı oldugunu söyledii neden yeni çag gazetesi sadece sakal ve bıyık yönünü alıyo sormak lazım. adam kendi yönetim yerlerinde böyle bir kural uyguluyor.. bunda ne tuhaflık varr .
 

klavuz13

Banned
insanları gördükçe hayvanları daha çok seviyorum...

rahmetli sakıp sabancıyıda bir kez daha rahmetle anıyorum...
Allah rahmet eylesin sakıp ağa....
Senin insanlığa ve dinimize vermiş olduğun değeri gördükçe cebi zengin ama beyni fakir olan insanları daha rahat ayırt edebiliyoruz...
 

jet84

New member
sakal ve bıyıktan nefret ederim.Elimden gelse tüm sakallı,bıyıklıları traş ederdim.Tabii ki doğru söylemiş :clap .Bir kadın olarak bakımlı erkek görmekten yanayım barbar kılıklı değil :goz: bu olayı din açısından değil de medeniyet açısından değerlendirmek gerek.Mümkünse sakalı-bıyığı olanları meclise de almasınlar, kötü bir görüntü oluşuyor doğrusu midem kalkıyor :eek:ut:
 

öncü06

New member
bu ülkede şeriatı desteklediğini söyleyen biriyle rejimi desteklediğini söyleyen biri arasında kıyaslama yapma embesilliğini gösterip de yazarım diye geçinen hıyartoya soruyorum biz bu laik rejimi kurabilmek için kaç kelleyi gövdeden ayırdık legallik ve illegallik arasındaki bağlantıyı kuramayan öküze diğer sorum da şu fatih sultan kaç yılında yaşamış biz hangi yıldayız,sen de padişah ol o zaman sen de sakal bırak ya da ne biliyim başka yerlerinin kıllarını uzat istediğini yap ama ne demiş sibel can ablamız bu devirde kimse sultan değil padişah değil,yav bazen öyle yazılar görüyorum ki neremle güleceğimi harbiden şaşırıyorum neymiş sakallı biri çıkıp da sakalsızı almam dese ne olurmuşmuş,bi gidin çay may koyun da zihniniz açılsın ayrıca şunu da belirteyim akp belediyeleri bu uygulamayı zaten yapıyor sürekli belediyede çalışan orman kaçkını tipler gözüme çarpıyor odunu alıp girişesim geliyor fakat elden de şimdilik birşey gelmiyor ama ben inanıyorum ki bir gün gelecek o badem bıyıklarınızı kerpetenle yolacağız ve o bıyıklar tarihin komik ve mide bulandırıcı sayfalarında yerini alacak.
 

asmiralay

New member
sakal bıyık sizin için sadece şeriatimi çağrıştırıyo?bu adam sanayide çalışmıyo..her işin bir ciddiyeti var..acaip gazeteniz gene kıcından element uyduruyo..
yalnız burda koçç sakallı ve bıyıklı almam derken mini etekli bir bayanı da işe almam dedi bu iş yerinin bir kuralı oldugunu söyledii neden yeni çag gazetesi sadece sakal ve bıyık yönünü alıyo sormak lazım. adam kendi yönetim yerlerinde böyle bir kural uyguluyor.. bunda ne tuhaflık varr .
sakal ve bıyıktan nefret ederim.Elimden gelse tüm sakallı,bıyıklıları traş ederdim.Tabii ki doğru söylemiş :clap .Bir kadın olarak bakımlı erkek görmekten yanayım barbar kılıklı değil :goz: bu olayı din açısından değil de medeniyet açısından değerlendirmek gerek.Mümkünse sakalı-bıyığı olanları meclise de almasınlar, kötü bir görüntü oluşuyor doğrusu midem kalkıyor :eek:ut:
bu ülkede şeriatı desteklediğini söyleyen biriyle rejimi desteklediğini söyleyen biri arasında kıyaslama yapma embesilliğini gösterip de yazarım diye geçinen hıyartoya soruyorum biz bu laik rejimi kurabilmek için kaç kelleyi gövdeden ayırdık legallik ve illegallik arasındaki bağlantıyı kuramayan öküze diğer sorum da şu fatih sultan kaç yılında yaşamış biz hangi yıldayız,sen de padişah ol o zaman sen de sakal bırak ya da ne biliyim başka yerlerinin kıllarını uzat istediğini yap ama ne demiş sibel can ablamız bu devirde kimse sultan değil padişah değil,yav bazen öyle yazılar görüyorum ki neremle güleceğimi harbiden şaşırıyorum neymiş sakallı biri çıkıp da sakalsızı almam dese ne olurmuşmuş,bi gidin çay may koyun da zihniniz açılsın ayrıca şunu da belirteyim akp belediyeleri bu uygulamayı zaten yapıyor sürekli belediyede çalışan orman kaçkını tipler gözüme çarpıyor odunu alıp girişesim geliyor fakat elden de şimdilik birşey gelmiyor ama ben inanıyorum ki bir gün gelecek o badem bıyıklarınızı kerpetenle yolacağız ve o bıyıklar tarihin komik ve mide bulandırıcı sayfalarında yerini alacak.
buradaki tartışma konusu olacak şey bence adam sakallı veya bıyıklı olabilir,bilgi,beceri deneyimli bir şirket için veya bir ülke için gerçekten faydalıda olsa bir adamı işe almam sakallı ve bıyıklı ise anlamı çıkıyor.nedirki bu adam gerçektende kafası çalışan,iyi hizmet verecek biri ise sakalı yüzünden işe alınmayacak,bunun ne düşmanlığı olduğu açık açık belli arkadaşlar.yapmayın at gözlüklerini çıkartalım öyle bakalım olaya...
 

kamer28

DOLUNAY
Sakallıya mal satamamazlık yapabilir ama SAKALLIYI İŞE ALMAYABİLİR.Sonuçta nasıl bir iş yerinde kılık ve kıyafet zorunluluğu varsa adamın kendi koyduğu kurallarda olabilir.Yargıtay kararını açıkça vermiştir zaten...
arkadaşım o vatandaşın niyeti farklı

niyeti müslüman adam almaz
 

cmtsysn

New member
artık sakallıya mal satılmıcak . biz medeni olduk.
artık tırnak kontrolü yapılarak alışveriş yapılacak.
poposu kıllı olan devlet zoruyla kıllardan arınacak.
dişleri sarı olanı otobüse almıcaz.
ağzı soğan kokan sürgün edilecek.
hacı yağı sürenler kırbaclanacak.
vs........
 

Vtnsvr

New member
Sakalları İle Düşünen Tekeler !...


Osman TÜRKOĞUZ




Sayın Rahmi Koç; çok güzel bir kararını uygarca açıkladı:” Ben Sakallı ve bıyıklı insanı çalıştırmam;” dedi. Türk Ulusu’nun sözcülüğüne soyunan Sayın RTE, kendisinde sakal ve dahi okkalı bir bıyık olmamasına karşın, sakalı ve bıyığı savunan bir çıkışla Sayın Rahmi Koç’u karşıladı. Şaşırıp kalıyorum; iktidarda olan kimse,”LAFA, LAF, PAYA, PAY SAHİBİ MİDİR ? ”A ncak, benim bildiğim, tüketilemeyen enerji bu gibi çıkışlarla tüketilir. Dokunulmazlığım var diye, bülbül olmaya da gerek var mı ?..


Türkmenistan’da; bilgice, görgüce ve her türlü önlem almada, herkesten daha deneyimli olanlara ”AKSAKAL;”denilir.

AKSAKALLARDAN oluşan bir Danışma Kurulları da vardır. Herhangi bir konuda; daha önce bu konu hakkında konuşmuş olan birisi,”ben dememiş miydimdi,””biz bu sakalları değirmen damında ağartmadık,” diyerek övünür. Aslına bakarsanız, sakalı ve dahi makalı da yoktur.”Değirmen damı “sözü sahtekâr olmadığını vurgulamak için söylenmiş bir sözdür. Felek’in bin bir çemberinden geçmiş, çok vartalar atlatmış olma durumunu vurgulamak için söylenir bu, DEĞİRMEN DAMI,” sözü.

“Sakalın kerameti olsaydı, KEÇİLER ABDURRAHMAN ÇELEBİ OLURDU,”sözü de, BİLGELİĞİN DENEYİMİN ve ÖNGÖRÜRLÜLÜĞÜN KILLA, SAKALLA ilgisi olamayacağını belirtmek için söylenmiş bir sözdür. Asırlarca ve asırlarca; halkımızın beyni safsata, ermiş, mermiş öyküleriyle ve mistik pasla körletilmiş olduğundan; SAKAL sözü BEYİN yerine kullanılmıştır.”AKSAKALLI”, GÖBEĞİNE KADAR İNEN SÜT BEYAZ SAKALI olan;”BEMBEYAZ SAKALINI SIVAZLAYARAK”,ADAMIN KERAMETİ SAKALINDAN MENKÛL”, gibilerden, kaderciliğin göbeğine bir de SAKAL oturtulmuştur.

O sakallıya da, kadınların göbeklerini yalayarak, muska ve üfürük gücü verilmiştir.

Anadolu Devletleri savaşlardayken; sakalı olanlar da halkımızı soyma savaşlarındaydı. Emevi ve Abbasi Arap Emperyalizminin neden olduğu TÜRK SOYKIRIMI, meydanları SAKALLILARA bıraktırmıştır. Yaşlı ermişlerin gücü de, kadınların göbeklerini yalamaya ve ancak göbeklere üfürmeye yetmiştir. Selçuklu Döneminde; Anadolu’daki Halk Ayaklanmaları, Beyliklerin çekişmeleri, Moğol istilâsı, Haçlı Seferleri ve Konya Saray entrikaları, halkı KADER DENİLEN ve AKSAKALLARLA yönlendirilip, yürütülen bir büyük aldatmacanın içersine itmiştir.

Halk ile ilgilenen, halkın derdini dinleyen, halkın Ahlât’ını Buğday ile değiştiriveren, halkın davalarını ÇÖZEN AKSAKALLI DİN ADAMLARI olmuştur. O tarihlerde, Anadolu büyük bir yangın yeridir. Açlık, sefalet ve cehalet içersinde ezilen Anadolu Türk Halkı, sakallıların gerçek kapasitesini ölçme yeteneğinden de yoksundur. Halkın gözünde, gönlünde ve aklında SAKAL, her dedin devası olan bir kudret olarak belirginleşmiştir. ”SAKAL’I olan, her şeyi çözüme kavuşturur,” “SAKAL’I olan her şeyin en iyisini bilir,” “SAKAL’I olan hiç fenalık yapmaz,” sözü, kısaltıla, kısaltıla,”SAKAL” olarak tüm iyi sıfatları anlatmak için kullanılır hale sokulmuştur.

"SAKALLI olan halk ile bir ve beraberdir”, fikri, sakal kelimesi ile anlatılır hale büründürülmüştür. Anadolu Türk Halkı, SAKALLI ADAM yerine SAKAL’A tutunur hale sokulmuştur.Anadolu Gençleri asker olarak, devletle kavgalı olarak evinden ve yöresinden kopuktur. Anadolu Türk Halkı, Turnalarla selâm gönderip, turnalarla selâm almakta,ÖZGÜRLÜK , uçan kuşlarda kalmaktadır.Çaresizlik ve özlem,Rıza Tevfik Bölükbaşı’ya bile kuşlardan yardım diletmektedir:



“ ....
uçun kuşlar uçun, doğduğum yere,
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır.
Ormanlar koynunda bir serin dere,
Dikenler içinde, sarı gül vardır.” dedirtmektedir...


Fatih sultan Mehmet, iki defa tahtından uzaklaştırılmıştı.” Bunun sakalla ne ilgisi vardır?” demeyiniz, bal gibi sakalla ilgisi vardır. Birincisi, Yarım Tepe Yeniçeri ayaklanmasıyla; diğeri de Varna Meydan muharebesi nedeni ile Osmanlı tahtını Babası’na bırakmıştı. Manisa’da gönül dinletisine çekilmiş olan İkici Murat’a bir Ferman gönderir:”Padişah sen isen acele gelesiz. Yok, padişah biz isek, Fermanımız oldur ki tezelden gelesiz.” Gelmese boynu vurulur. Padişah fermanına karşı gelmek”,Huruç ales Sultandır”.

Oniki yaşında tahta çıkan, yirmi bir yaşında da İstanbul’u fetheden Fatih’in resimleri hep sakallıdır. Fetihten çok sonraları İstanbul’a getirterek; önünde saatlerce poz verdiği BELLİNİ’NİN yapmış olduğu tablosu bambaşkadır. Sekiz dil bilen, “İstanbul’u almakla HEKTOR’UN intikamını aldım “, diye Papa’ya mektup yazan Fatih’in bilgisi sakalla kanıtlanmıştır. Oğlu Sultan Cem, Torunları Yavuz ve İkinci Süleyman da sakalsızdır. Genç Osman ve Dördüncü Murat’ta sakalsızdır.


1898 yılında, İstanbul’da ve İkinci Wilhelm’in kolundaki Abdülhamit te sakalsızdır. Padişahların sakalsız olmaları olmamalıdır! Olamaz! Sakalsız olmak, SAKAL’IN kerametine aykırı olduğu kadar da, dinen de makbul değildir! Halkımız, kerameti SAKAL’DA arayıp, SAKAL’DA bulmalıdır. Beynin SAKAL yerine devreye girmesi de çok sakıncalıdır. Şu Avrupalı sakalsızlar, TAHTLAR’A ve dahi TAÇLARA neler etmişlerdir. Şu sakalsız Volter; şu babası Padişahı Ruyuzemin’in sarayında saatçı olan Zındık! J.J.Rousseau, AKLI; İNSANLAR’IN AKLINA sokmuşlardır. Şu sakalsız John Luk:” HAKSIZLIĞA VE ZULME BAŞKALDIRMAK MEŞRUDUR;” diye kitaplar yazmıştır. Halkımıza SAKALLILAR yardım etmeli; HALKIMIZ SAKAL’DAN medet ummalıdır! Umut kapısını bile SAKAL’A açık tutmalıdır. HALKIMIZ, UMUDU VE UMUDUN SONUNDA BEKLENEN MUCİZE’Yİ SAKALDAN VE SAKALLILARDAN BEKLEMELİDİR.


Almanya’yı umut kapısı yapanların yakalarına SAKALLILAR yapışmalı; onları Gâvur parası taşıma külfetinden kurtararak; PARALARI, DİNE DAYALI; METRESLERİ BOYALI HOLDİNKLERE AKTARILMALIDIR. Dünya’da tüm camilerde SAKAL’I ŞERİFLER vardır. Sakal’ı Şerif nedeni yle, KEŞMİR’DE (58) kişi öldürülmüştü.


ATATÜRK İLE İNÖNÜ, bir gece, Söğütözü’nde köylülere misafir olurlar. ATATÜRK, köylülerden ATATÜRK’Ü anlatmalarını ister:”GÖBEĞİNE KADAR; SÜTBEYAZ SAKALI İNEN; NUR YÜZLÜ BİR PİR’İ FANİ!” olarak anlatıldığını duyunca; ATATÜRK:” Kalk, İsmet kalk. Buralar ‘da bize yer yok der”.


Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi, Peygamber Postu’nun sahibi, yetmiş ERMİŞ gücündeki HALİFYİ RUYUZEMİNİ, (38) yaşında, sakalsız bir Paşa nasıl yıkabilir. O Paşa’yı terfi ettiren Padişah’ı Zülcelâl’ı yenmek ve kovmak, ancak ve ancak, göbeğe kadar inen SAKALLA mümkündür! SAKAL, SAKALLI ADAM şereflidir, dindardır, dindar adam da doğru adamdır. Öyle ise, Bosna-Hersek paraları MERCİMEK’E, Çeçen paraları Burçak’a, Almanya’daki gariban ve sahipsizlerin paraları da, dosdoğru KONYA’YA, MARŞ! MARŞ.


Bu SAKAL öyküsü, tıpkı Türban öyküsü gibi, HALKIMIZIN şuur altında yatmaktadır. Çöllerde, erkekler bile PEÇE VE TÜRBAN takarak kum fırtınalarından korunabilmektedirler. Dini bütün turistler de, TÜRBAN Otellerinde konaklamışlardı. Şimdi, günümüze dönelim: SAKAL, TÜRBAN VE İSLAM DİNİ BİRBİRLERİYLE ÖZDEŞLEŞTİRİLMİŞTİR. Gericiliğe özenen, ÇAĞA, ULUSALCILIĞA VE ATATÜRK DEVRİMİ’NE düşman olan gençler de SAKAL bırakmaktadırlar. Erbakan’ın korumaları, Fadime’nin ırzına geçenler de, yaşlarına bakmaksızın SAKAL bırakmaktadırlar. Halkımızın karşısına çıkan her ATATÜRK düşmanı, SAKALI’NI AKLININ YERİNE KOYARAK ÇIKMAKTADIR. T.B.M.M. de SAKALLI, DEVLET DAİRELERİNDE SAKALLI, ÇALMADA, ÇIRPMADA SAKALLI, IRZA GEÇMEDE SAKALLI. Akılla yakalanamayan SEÇMEN ve HALK, SAKALLA bal gibi yakalanabilmekte. Sakalsız KALKANCI’YA selam vermeyen, SAKALLI KALKANCI’YA kızlığını ve iki kilo Altını’nı vermekte. SAKALLA okunan duanın sevabı (70.000) katmış. Dua eden SAKALLILAR, boşuna mı dua ederler ?

Şimdilerde, bu SAKAL VE TÜRBAN olayı; ATATÜRK’ÜN tarihin çöplüğüne attığı DİNİ DUYGULARDAN medet umarak iktidar olma umudunu siyaset arenasına sokmak eylemleridir.
TÜRK ULUSU VE TÜRK GENÇLİĞİ bu PSİKOLJİK tuzakları görmelidir. Hainler ve çağ düşmanları, apışaralarındaki kıllardan bile medet umarlar. Bu umudu boşunadır. Türk toplumu, sakalın önemini TEKE’DE görmüştür. Kurt ve Çakal korkusundan, SAKALLI keçiler, hep taşlık ve kurak arazilerde gezinip, dururlar. Bizim SAKALLILAR’DA. TÜRK ULUSU, SAKALDAN VE SAKALLIDAN MEDET UMANLARI:”Medet Ya ATATÜRK;” diye bağırtmasını da bilir.


“-Her gördüğün SAKALLI’YI deden sanma ATATSÖZÜNDEN, niçin ders almıyoruz ?
Nur yüzlü, inanç sahibi sakallılarla, TEKELERİ niçin karıştırıyoruz, A ! Benim HALKIM ?"
 
Sakalları İle Düşünen Tekeler !...


Osman TÜRKOĞUZ




Sayın Rahmi Koç; çok güzel bir kararını uygarca açıkladı:” Ben Sakallı ve bıyıklı insanı çalıştırmam;” dedi. Türk Ulusu’nun sözcülüğüne soyunan Sayın RTE, kendisinde sakal ve dahi okkalı bir bıyık olmamasına karşın, sakalı ve bıyığı savunan bir çıkışla Sayın Rahmi Koç’u karşıladı. Şaşırıp kalıyorum; iktidarda olan kimse,”LAFA, LAF, PAYA, PAY SAHİBİ MİDİR ? ”A ncak, benim bildiğim, tüketilemeyen enerji bu gibi çıkışlarla tüketilir. Dokunulmazlığım var diye, bülbül olmaya da gerek var mı ?..


Türkmenistan’da; bilgice, görgüce ve her türlü önlem almada, herkesten daha deneyimli olanlara ”AKSAKAL;”denilir.

AKSAKALLARDAN oluşan bir Danışma Kurulları da vardır. Herhangi bir konuda; daha önce bu konu hakkında konuşmuş olan birisi,”ben dememiş miydimdi,””biz bu sakalları değirmen damında ağartmadık,” diyerek övünür. Aslına bakarsanız, sakalı ve dahi makalı da yoktur.”Değirmen damı “sözü sahtekâr olmadığını vurgulamak için söylenmiş bir sözdür. Felek’in bin bir çemberinden geçmiş, çok vartalar atlatmış olma durumunu vurgulamak için söylenir bu, DEĞİRMEN DAMI,” sözü.

“Sakalın kerameti olsaydı, KEÇİLER ABDURRAHMAN ÇELEBİ OLURDU,”sözü de, BİLGELİĞİN DENEYİMİN ve ÖNGÖRÜRLÜLÜĞÜN KILLA, SAKALLA ilgisi olamayacağını belirtmek için söylenmiş bir sözdür. Asırlarca ve asırlarca; halkımızın beyni safsata, ermiş, mermiş öyküleriyle ve mistik pasla körletilmiş olduğundan; SAKAL sözü BEYİN yerine kullanılmıştır.”AKSAKALLI”, GÖBEĞİNE KADAR İNEN SÜT BEYAZ SAKALI olan;”BEMBEYAZ SAKALINI SIVAZLAYARAK”,ADAMIN KERAMETİ SAKALINDAN MENKÛL”, gibilerden, kaderciliğin göbeğine bir de SAKAL oturtulmuştur.

O sakallıya da, kadınların göbeklerini yalayarak, muska ve üfürük gücü verilmiştir.

Anadolu Devletleri savaşlardayken; sakalı olanlar da halkımızı soyma savaşlarındaydı. Emevi ve Abbasi Arap Emperyalizminin neden olduğu TÜRK SOYKIRIMI, meydanları SAKALLILARA bıraktırmıştır. Yaşlı ermişlerin gücü de, kadınların göbeklerini yalamaya ve ancak göbeklere üfürmeye yetmiştir. Selçuklu Döneminde; Anadolu’daki Halk Ayaklanmaları, Beyliklerin çekişmeleri, Moğol istilâsı, Haçlı Seferleri ve Konya Saray entrikaları, halkı KADER DENİLEN ve AKSAKALLARLA yönlendirilip, yürütülen bir büyük aldatmacanın içersine itmiştir.

Halk ile ilgilenen, halkın derdini dinleyen, halkın Ahlât’ını Buğday ile değiştiriveren, halkın davalarını ÇÖZEN AKSAKALLI DİN ADAMLARI olmuştur. O tarihlerde, Anadolu büyük bir yangın yeridir. Açlık, sefalet ve cehalet içersinde ezilen Anadolu Türk Halkı, sakallıların gerçek kapasitesini ölçme yeteneğinden de yoksundur. Halkın gözünde, gönlünde ve aklında SAKAL, her dedin devası olan bir kudret olarak belirginleşmiştir. ”SAKAL’I olan, her şeyi çözüme kavuşturur,” “SAKAL’I olan her şeyin en iyisini bilir,” “SAKAL’I olan hiç fenalık yapmaz,” sözü, kısaltıla, kısaltıla,”SAKAL” olarak tüm iyi sıfatları anlatmak için kullanılır hale sokulmuştur.

"SAKALLI olan halk ile bir ve beraberdir”, fikri, sakal kelimesi ile anlatılır hale büründürülmüştür. Anadolu Türk Halkı, SAKALLI ADAM yerine SAKAL’A tutunur hale sokulmuştur.Anadolu Gençleri asker olarak, devletle kavgalı olarak evinden ve yöresinden kopuktur. Anadolu Türk Halkı, Turnalarla selâm gönderip, turnalarla selâm almakta,ÖZGÜRLÜK , uçan kuşlarda kalmaktadır.Çaresizlik ve özlem,Rıza Tevfik Bölükbaşı’ya bile kuşlardan yardım diletmektedir:



“ ....
uçun kuşlar uçun, doğduğum yere,
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır.
Ormanlar koynunda bir serin dere,
Dikenler içinde, sarı gül vardır.” dedirtmektedir...


Fatih sultan Mehmet, iki defa tahtından uzaklaştırılmıştı.” Bunun sakalla ne ilgisi vardır?” demeyiniz, bal gibi sakalla ilgisi vardır. Birincisi, Yarım Tepe Yeniçeri ayaklanmasıyla; diğeri de Varna Meydan muharebesi nedeni ile Osmanlı tahtını Babası’na bırakmıştı. Manisa’da gönül dinletisine çekilmiş olan İkici Murat’a bir Ferman gönderir:”Padişah sen isen acele gelesiz. Yok, padişah biz isek, Fermanımız oldur ki tezelden gelesiz.” Gelmese boynu vurulur. Padişah fermanına karşı gelmek”,Huruç ales Sultandır”.

Oniki yaşında tahta çıkan, yirmi bir yaşında da İstanbul’u fetheden Fatih’in resimleri hep sakallıdır. Fetihten çok sonraları İstanbul’a getirterek; önünde saatlerce poz verdiği BELLİNİ’NİN yapmış olduğu tablosu bambaşkadır. Sekiz dil bilen, “İstanbul’u almakla HEKTOR’UN intikamını aldım “, diye Papa’ya mektup yazan Fatih’in bilgisi sakalla kanıtlanmıştır. Oğlu Sultan Cem, Torunları Yavuz ve İkinci Süleyman da sakalsızdır. Genç Osman ve Dördüncü Murat’ta sakalsızdır.


1898 yılında, İstanbul’da ve İkinci Wilhelm’in kolundaki Abdülhamit te sakalsızdır. Padişahların sakalsız olmaları olmamalıdır! Olamaz! Sakalsız olmak, SAKAL’IN kerametine aykırı olduğu kadar da, dinen de makbul değildir! Halkımız, kerameti SAKAL’DA arayıp, SAKAL’DA bulmalıdır. Beynin SAKAL yerine devreye girmesi de çok sakıncalıdır. Şu Avrupalı sakalsızlar, TAHTLAR’A ve dahi TAÇLARA neler etmişlerdir. Şu sakalsız Volter; şu babası Padişahı Ruyuzemin’in sarayında saatçı olan Zındık! J.J.Rousseau, AKLI; İNSANLAR’IN AKLINA sokmuşlardır. Şu sakalsız John Luk:” HAKSIZLIĞA VE ZULME BAŞKALDIRMAK MEŞRUDUR;” diye kitaplar yazmıştır. Halkımıza SAKALLILAR yardım etmeli; HALKIMIZ SAKAL’DAN medet ummalıdır! Umut kapısını bile SAKAL’A açık tutmalıdır. HALKIMIZ, UMUDU VE UMUDUN SONUNDA BEKLENEN MUCİZE’Yİ SAKALDAN VE SAKALLILARDAN BEKLEMELİDİR.


Almanya’yı umut kapısı yapanların yakalarına SAKALLILAR yapışmalı; onları Gâvur parası taşıma külfetinden kurtararak; PARALARI, DİNE DAYALI; METRESLERİ BOYALI HOLDİNKLERE AKTARILMALIDIR. Dünya’da tüm camilerde SAKAL’I ŞERİFLER vardır. Sakal’ı Şerif nedeni yle, KEŞMİR’DE (58) kişi öldürülmüştü.


ATATÜRK İLE İNÖNÜ, bir gece, Söğütözü’nde köylülere misafir olurlar. ATATÜRK, köylülerden ATATÜRK’Ü anlatmalarını ister:”GÖBEĞİNE KADAR; SÜTBEYAZ SAKALI İNEN; NUR YÜZLÜ BİR PİR’İ FANİ!” olarak anlatıldığını duyunca; ATATÜRK:” Kalk, İsmet kalk. Buralar ‘da bize yer yok der”.


Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi, Peygamber Postu’nun sahibi, yetmiş ERMİŞ gücündeki HALİFYİ RUYUZEMİNİ, (38) yaşında, sakalsız bir Paşa nasıl yıkabilir. O Paşa’yı terfi ettiren Padişah’ı Zülcelâl’ı yenmek ve kovmak, ancak ve ancak, göbeğe kadar inen SAKALLA mümkündür! SAKAL, SAKALLI ADAM şereflidir, dindardır, dindar adam da doğru adamdır. Öyle ise, Bosna-Hersek paraları MERCİMEK’E, Çeçen paraları Burçak’a, Almanya’daki gariban ve sahipsizlerin paraları da, dosdoğru KONYA’YA, MARŞ! MARŞ.


Bu SAKAL öyküsü, tıpkı Türban öyküsü gibi, HALKIMIZIN şuur altında yatmaktadır. Çöllerde, erkekler bile PEÇE VE TÜRBAN takarak kum fırtınalarından korunabilmektedirler. Dini bütün turistler de, TÜRBAN Otellerinde konaklamışlardı. Şimdi, günümüze dönelim: SAKAL, TÜRBAN VE İSLAM DİNİ BİRBİRLERİYLE ÖZDEŞLEŞTİRİLMİŞTİR. Gericiliğe özenen, ÇAĞA, ULUSALCILIĞA VE ATATÜRK DEVRİMİ’NE düşman olan gençler de SAKAL bırakmaktadırlar. Erbakan’ın korumaları, Fadime’nin ırzına geçenler de, yaşlarına bakmaksızın SAKAL bırakmaktadırlar. Halkımızın karşısına çıkan her ATATÜRK düşmanı, SAKALI’NI AKLININ YERİNE KOYARAK ÇIKMAKTADIR. T.B.M.M. de SAKALLI, DEVLET DAİRELERİNDE SAKALLI, ÇALMADA, ÇIRPMADA SAKALLI, IRZA GEÇMEDE SAKALLI. Akılla yakalanamayan SEÇMEN ve HALK, SAKALLA bal gibi yakalanabilmekte. Sakalsız KALKANCI’YA selam vermeyen, SAKALLI KALKANCI’YA kızlığını ve iki kilo Altını’nı vermekte. SAKALLA okunan duanın sevabı (70.000) katmış. Dua eden SAKALLILAR, boşuna mı dua ederler ?

Şimdilerde, bu SAKAL VE TÜRBAN olayı; ATATÜRK’ÜN tarihin çöplüğüne attığı DİNİ DUYGULARDAN medet umarak iktidar olma umudunu siyaset arenasına sokmak eylemleridir.
TÜRK ULUSU VE TÜRK GENÇLİĞİ bu PSİKOLJİK tuzakları görmelidir. Hainler ve çağ düşmanları, apışaralarındaki kıllardan bile medet umarlar. Bu umudu boşunadır. Türk toplumu, sakalın önemini TEKE’DE görmüştür. Kurt ve Çakal korkusundan, SAKALLI keçiler, hep taşlık ve kurak arazilerde gezinip, dururlar. Bizim SAKALLILAR’DA. TÜRK ULUSU, SAKALDAN VE SAKALLIDAN MEDET UMANLARI:”Medet Ya ATATÜRK;” diye bağırtmasını da bilir.


“-Her gördüğün SAKALLI’YI deden sanma ATATSÖZÜNDEN, niçin ders almıyoruz ?
Nur yüzlü, inanç sahibi sakallılarla, TEKELERİ niçin karıştırıyoruz, A ! Benim HALKIM ?"
konuyu gene saptırmışsın
burda adam keçi sakallı adamı işe alıpda normal sakallıyı almamasını eleştirmiş ama sen ne anlarsın ondan
 

HTML

Üst