Yaşayan Ölülerin Özellikleri...

snıper

New member
Katılım
17 Ocak 2006
Mesajlar
2,345
Reaction score
0
Puanları
0
Hayatı biriktiremezsiniz; ya her anını yaşayacaksınız, ya da ziyan edeceksiniz. AKŞAMLARI NE YAPIYORSUNUZ?..

Dümdüz bir soru size: Akşamları evde ne yapıyorsunuz? Koltuğa uzanıp, hiç tanımadığınız Amerikalı dedektiflerle, hiç tanımadığınız Amerikalı haydutları mı kovalıyorsunuz? Yoksa yerli dizilere kaptırıp hiç bilmediğiniz konaklarda yaşanan hayatları mı seyrediyoruz? Dört saat televizyon seyretmenin sekiz saat çalışmak kadar beyni yorduğunu biliyor musunuz?

İki türlü hayat var: 1. Yaşanan hayat, 2. Seyredilen hayat, Akşamlarınız televizyona kilitliyse, bilin ki, hayatı sadece seyrediyorsunuz !

Akşamları evde ne yapıyorsunuz? Akşamlarınızı nasıl geçiriyorsunuz? “Pek çoğu gibi biz de çekirdek çıtlatıp saatlerce televizyon izliyoruz” diyorsanız,durup bir düşünün lütfen; dünyaya birkaç kez daha geleceğinize mi inanıyorsunuz? Böyle bir şey olsaydı, şimdiki hayatımızın bir bölümünü ziyan etmek şimdiki kadar acı sonuçlar doğurmayabilirdi belki. Ne çare ki sadece bir hayatımız var. Bu da maalesef, çok kısa. Ortalama altmış yılın yirmi yılı uykuda geçiyor. Kalan kırk yılın yirmi yılı çocukluk, eğitim, vesaire…

Son yirmi yılı da ziyan edersek, bize yaşanacak bir şey kalmaz. Akşamlarınızı sadece televizyona veriyorsanız, sayılı nefeslerinizden bir bölümünü çöpe atıyorsunuz demektir! Çünkü televizyon izleyen kişi hayatta değildir, zira hiçbir şey yapmamakta, hiçbir değer uretmemektedir; bu da bir anlamda yaşamamak sayılır. Ne mi yapmalı?..

1. Ailece kitap okuyun, sohbet edin: Nasıl tanıştığınızı, ilk nerede görüştüğünüzü, sıkılıp sıkılmadığınızı, nerede nasıl evlendiğinizi, nikah şahitlerinizi, düğününüzü anlatın çocuklarınıza, onları hem dinleyin, hem de okumaya çalışın. 2. Gezin: Gezmek için ille de bir maksat olması gerekmez, en büyük maksat hayatı paylaşmaktır. Yakınsanız deniz kenarına inin, ayaklarınızı denize sokun ve becerebiliyorsanız taş sektirme yarışına girin. Sonra da güneşin pembe gülücükler saçarak batmasını seyredin. (İnanın televizyon seyretmekten çok daha keyifli ve dinlendiricidir) Ormanda hep birlikte yürüyün, ağaçlara isim takın, yol boyu açan çiçekleri sevin ve çocuklarınıza bunlarla sevmeyi öğretin. (Ama bilin ki hayat öğrenmek ve öğretmekten ibaret değildir. Dinlenmek, eğlenmek gibi olgular da hayatın bir parçasıdır)

Çocuklarınızla ilişkilerinizde asla öğretmen tavrı takınmayın. Onlarla arkadaşlık etmek dünyanın en keyifli işidir. 3. Akraba ve komşularla ilgi bağı kurun: Onlara ya gidin, ya da onları size davet edin. Sohbetiniz televizyonsuz olsun ki tadı çıksın. Birbirinizi gerçekten tanımaya çalışın. Bilirsiniz, “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” 4. Kültürel ve sanatsal etkinliklere katılın. (Konferans, seminer, sergi, doğru sinema ve tiyatro) Hayatınızı biraz olsun renklendirecek başka şeyler de bulabilirsiniz. Yeter ki isteyin. Bir şeyi çok isterseniz,

Allah sebebini halk eder ve çok istediğiniz şeye ulaşırsınız. “Olmaz ki” diye düşünüp taleplerinizi ertelerseniz,hiçbir yere ulaşamazsınız. Aile bağlarının güçlenmesi, paylaşacak şeylerin çokluğuyla mümkündür. Ne kadar çok şey paylaşırsanız aileniz o kadar güçlenecek, o kadar diri duracak ve mutlu olacaktır. Hatıra defterine televizyon dizilerini yazamazsınız. Oraya ancak yaşadıklarınızı yazabilirsiniz. Her gün bir şeyler yaşamalı ve bunları deftere geçirerek geleceğe tarih düşürmelisiniz. Bugün öyle bir hayat yaşayın ki, yarına da kalsın. Torunlarınıza filan anlatacaklarınız olsun. Ayrıca unutmayın ki ; Hayatı biriktiremezsiniz; ya her anını yaşayacaksınız, ya da ziyan edeceksiniz. Artık cevap gelsin: Akşamları ne yapıyorsunuz?.. Yaşıyor musunuz, yoksa seyrediyor musunuz?

internetten alıntıdır...

Fazla /televizyon seyrederler;günde üç saatten fazla..

Fazla/ internette aylak aylak gezinirler;günde üç saatten fazla

Fazla/ uyurlar; günde 7 saatten fazla

Fazla /dedikodu yaparlar ;yaptıkları iş ten fazla

Fazla /yemek yerler;obez olacak kadar

Fazla /borçlanırlar;gelirlerinden fazla /yanlışa ses çıkartamayacak kadar/borç alan emir alır

Fazla/ eşya satın alırlar;evleri mağaza gibidir/mobilya mağazasından zücacaciyeciden farksızdır

Fazla/ vesveselidirler.Sadece kendilerini düşünürler.

Fazla / zaman harcarlar;zaman hırsızıdırlar,başkasının zamanını da
çalarlar


Yukarıdaki maddelerin en az üçü bir kişide var ise o kişi ve onun gibiler ;

Fazladırlar ,fazlalıktırlar ,zararlıdırlar.Hayatları anlamsızdır. ölmüşlerdir de haberleri yoktur.Onlar yaşayan ölülerdir.Sakın yaklaşmayın sizede bulaştırırlar!!!!
 
hahhaa yaşayan ölü değilim buna göre =)
 
Öneriler den kitap okuma ilginç olmuş ne tip kitaplar mesele hiç tanımadığımız insanların hayatlarını anlatanlar mı onların aşklarını şiir olarak anlatanlar mı yoksa hiç yapmadığımız deneylerin sonuçlarını anlatanlar mı tavsiyeniz?
Yada bedenimizi amaçsızca oradan oraya taşımamızı mı önerirsiniz?
Yada konfaranslara gidip birilerinin yaptıklarını ve onlara doğru gelenleri mi dinleyelim.
En komik öneri ise bir mekana gidip para verip hiç tanımadığınız Amerikalı haydutları mı kovalıyalım hiç bilmediğiniz konaklarda yaşanan hayatları mı seyredelim?

Konunun grişi iyi de öneriler kısmı felaket.
 
3ü degil hepsi de olsa kendimizi yine en iyi kendimiz tanımlayabilir, isimler takabiliriz. Yaşayan ölü tanımlaması cok güzel ama bana göre yaşayan ölü tanımlaması yapılacak tek insan türü yaşadığı dünyayı sorgulamayı akıl edemeyen insan türüdür...
 
Yukarıda kurgulanan hayatların bir çoğu çevremizde bolca bulunabilir. Bir çok nedenden dolayı insanların yaşam kalitesi düşük, orta, yüksek olabilir. Fakat bencede en önemlisi insanın yaşadığı dünyayı sorgulayabilmesi.
 
Sorgulamayan insan asıl yaşayan ölüdür.
 
Geri
Üst