Yağma Hasan'ın Böreği

Vtnsvr

New member
Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı





Kimden, nerden ve ne zaman kaynaklandığı bilinmemekle birlikte çok kullanılan bir söz “yağma Hasan’ın böreği” .
Belki de, vakti zamanında Hasan’ın böreğinin lezzetini anlatan bu deyim, artık; eldeki kaynakların sorumsuzca kullanılmasını ve boşa harcanmasını anlatıyor.
Sözün etkisini güçlendirmek için başına “oooh” ve sonuna “ye ye bitmez” kelimeleri eklendi mi tadına doyum olmuyor, bu bedava böreğin.
Türkiye’nin halini bundan iyi anlatan bir sözcük de bulunamaz.
Türkiye, kelimenin tam anlamı ile “yağma Hasan’ın böreği”. Yağmalayan yağmalayana.
En son çıkan “Yağma Kanunu” , şey, affedersiniz “Tapu Kanunu” da bunun bir örneği.
Hiçbir “karşılık ilkesi” olmaksızın, Türkiye’nin toprakları satılacak.
Kendilerine kalmayacağı korkusu ile Amerika ve İsrail’in yanında Arap ülkeleri bile yağmalama sırasına girdiler.
Daha düne kadar Osmanlı’nın birer vilayeti olan Irak, İran gibi ülkeler de, Türkiye’nin güneydoğusuna göz dikmişler. GAP bölgesinden 100 bin hektarlık bir araziyi “yap-işlet-yoket” modeli ile yağmalamak istiyorlar.
Bu yağmaya, güneydoğu sınırında güvenlik nedeni ile mayınlanan, askeri araziler de dahil edilmek isteniyor.
Öyle ya “yağma Hasan’ın böreği” bunlar.
Yağmanın bir diğer örneği de yeni “Vakıflar Kanunu”. Ecdadımız diye güya övündükleri “Kanuni’nin, Fatih’in Vakıf arazilerini” dahi pazarlıyorlar. Bunun son örneğini Heybeliada papaz okulunda gördük. Bu yağma pazarına “AİHM” de balıklama girdi. Ecdadın toprağını papazlara vermek istiyor. Üstüne de “tazminat” vererek.
Hele öyle bir örnek var ki “evlere şenlik”. Yalnız Türkiye’de değil, dünyanın hiçbir yerinde cemaati olmayan ve kendi ülkesi olan Fransa’da bile yasa dışı ilan edilerek kapatılan “assomption” isimli bir tarikatın, yaşadıkları bile belli olmayan iki papazına Fenerbahçe Burnu’nun en kıymetli arazisinin verilmesi için kararname çıkarıldı.
Yarın evinizde, bahçenizde otururken, iki tane papaz gelip de, evinizin, arsanızın kendilerine ait olduğunu söylerse şaşmayın. Elinizde çantanız ile sizi “kapının önüne” koyacaklar. O zaman ne yapacaksınız ?
Bu yağmadan “Türkçe” bile nasibini aldı. TRT Kanununda yapılan değişiklik ile “farklı dil ve lehçelerde” yayın yapılabilmesine, bu yayınları yapan ne idiğü belirsiz televizyonların desteklenmesine bile karar alındı.
Yağmalanan; bankalar, barajlar, fabrikalar, telefon sistemleri, tekel fabrikaları, elektrik üretim ve dağıtım tesisleri, ulusal değerlerimiz, ana dilimiz… say sayabildiğin kadar. Yağmalanmayan, milli olan, neyimiz kaldı ki ?
Gel, gel… sen de al… “yağma Hasan’ın böreği” bunlar…
 

HTML

Üst