zerkli
New member
- Katılım
- 7 Eyl 2008
- Mesajlar
- 2,738
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
AKP'nin YÖK'ü tamamen kontrolüne almasıyla, önceki yıllarda 6 Kasım protestolarına katılan ve hükümete yakınlıklarıyla bilinen birçok sendika, dernek ve örgüt alanlarda görünmedi.
12 Eylül rejiminin üniversiteleri kontrol mekanizması olarak işlev gören Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kuruluşunun 29. yılında alanlarda protesto edildi. AKP'nin 12 Eylül ile hesaplaşma iddiasına yanıt verilen eylemlerde "12 Eylül'ü silmek istiyorsanız, YÖK'ü kaldırın" çağrısı yapıldı. Bu yılki protestoların dikkat çekici yanı ise, AKP'nin YÖK'ü tamamen kontrolü altına almasının ardından Mazlumder, Eğitim Bir Sen, Genç Siviller gibi hükümete yakınlığı ile bilinen çevreler bu yıl YÖK hakkında bildiri bile yayınlamadı.
Kimler yoktu?
Üniversitelerde türban yasağının sürdüğü dönemlerde YÖK protestolarına şimdilerde AKP'ye yakınlığı ile bilinen pekçok sendika, dernek ve örgüt katılıyordu. Bu grupların temel sloganı ise "başörtüsüne özgürlük"tü.
Hükümete yakınlığı ile bilinen Mazlumder'in 2001 yılı tarihli YÖK raporuna göre YÖK, üniversitelerin 12 Eylül tarafından kontrolü için kurulmuş ve varlığı sorun yaratan bir kurum. Yine aynı raporda, Mazlumder, üniversitelerdeki yöneticilerin YÖK'ün taşeronu olduğunu belirtiyor. Mazlumder'in YÖK hakkındaki son demeci ise 4 Ekim 2010 tarihli ve YÖK Başkanı'nın üniversitelere gönderdiği türban yasağının kaldırılmasına ilişkin genelge ile ilgili. Açıklamada Mazlumder, girişimi nedeniyle YÖK'ü toplumsal barışı sağladığı gerekçesiyle övüyor. 5 Mayıs 2008 tarihinde derneğin sitesinde yayınlanan Ahmet Kekeç imzalı yazıda ise "YÖK'ün muhafazasından yana olanlar statükoculuk" ile suçlanıyor. Kekeç'in yazısında şu ifadelere yer veriliyor: "Bugün, üniversitelere ‘bilimsel ve yönetsel özerklik’ kazandırmak isteyenlere karşı ‘YÖK Yasası’nı savunuyorlar."
Eğitim Bir Sen de son olarak 2004 yılındaki YÖK protestosuna katılırken bugün YÖK konusunda farklı açıklamalarda bulunuyor. Sendika YÖK'ün türbana serbestlik öngören genelgesi ile kurumun katsayı eşitsizliğini kaldırmaya yönelik adımını destekledi. 2008 yılında AKP ile YÖK arasındaki gerilimin artmasının ardından YÖK'ün "niteliğini hatırlatan açıklamalar" yapan sendika yönetimi son olarak YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ı ziyaret etti ve,üniversitelerdeki sorunların çözümüne ilişkin "fikir alışverişi"nde bulundu. Derneğin Genel Sekreteri Halil Etyemez'in 2009 yılında sendikanın resmi sitesinde yayınlanan yazısının başlığı ise oldukça manidar: "YÖK önemli adımlar atıyor".
Memur Sen ise son olarak 6 Eylül 2010 günü resmi sitesinden Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun ağzından şu tespite yer verdi: "Anayasa Mahkemesi, Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Yüksek Askeri Şura (YAŞ), Yükseköğretim Kurumu (YÖK), Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) darbe ürünü kurullarıdır. Bu kurulların tamamının millete rağmenciliğin, millete rağmen kendi hegomanyalarını milletin iradesini tokatlayarak canlı tutmanın ürünü olan kurullar olarak tanımladı. Demokrasi kaportasına 10 yılda bir darbecilerin tokat attığı ülkenin dünyada karizmasının olmayacaktır." Memur Sen bu tespite rağmen, YÖK'ün kaldırılması için herhangi bir girişimde bulunmadığı gibi bu yıl türban yasağının devam ettiği dönemlerdeki gibi YÖK protestolarına katılmadı veya destek vermedi.
Üniversitelerde türban yasağı konusunda açıklamalar yapan, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Danıştay, İstanbul Barosu gibi AKP ile karşı karşıya gelen kurum ve kuruluşlar hakkında açıklamalarda bulunan Genç Siviller de YÖK'ün kuruluş yıldönümünü anımsamayanlardan. Türkiye'de bir askeri darbeye asla izin vermeyeceklerini ve statükonun temsilcisi kurumlara karşı mücadele edeceklerini duyuran Genç Siviller, YÖK'ün kuruluşu nedeniyle bildiri dahi yayınlamadı.
YÖK eylemlerinden çekilenler yalnızca AKP'ye yakınlığı ile bilinen kurumlar değil. Örneğin kapatılan Refah Partisi geleneğinden, Milli Görüşçü olarak bilinen Anadolu Gençlik Derneği de önceki yıllarda katıldığı YÖK protestolarından sessizce çekildi. Dernek YÖK'ün bu yılki kuruluş yıldönümü hakkında basın açıklaması veya bildiri de yayınlamadı.
YÖK konusundaki dönüşümün miladı 2008
YÖK konusundaki radikal tavır değişikliği açısından 2008 bir milat. Hatırlanacağı üzere 2002 yılında AKP'nin iktidara gelişiyle beraber YÖK ile gerilim tırmanmıştı. 2002 yılından Çankaya Köşkü'ne Abdullah Gül'ün çıktığı 2007 yılına kadar, AKP adına yapılan açıklamalarda özellikle üniversitelerdeki rektör atamaları hedef alınıyordu. Selefi Ahmet Necdet Sezer'i eleştiren Gül, Çankaya'ya çıktıktan sonra üniversitedeki seçimlerle oluşan iradeyi tanımayarak, özellikle "Başörtüsüne Özgürlük" bildirisine imza atan kişileri üniversitelere rektör olarak atamaya başladı. 2008 yılında Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) ile AKP arasında gerilim yaşandı. ÜAK adına yapılan açıklamada, YÖK'ün başına getirilen Yusuf Zİya Özcan istifaya davet edildi.
AKP, 2008 yılına kadar YÖK'ün kaldırılacağını açıkladı ancak bu konuda hiçbir somut adım atılmadı. Son olarak Haziran 2008'de AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün, YÖK'ün kaldırılması yönünde görüş beyan etti ve üniversitelere yönelik köklü değişiklikler içeren bir paket üzerinde çalıştıklarını açıkladı. 2008'den bu yana geçen süre zarfında hiçbir somut adım atılmadığı gibi 12 Eylül'de onaylanan anayasa değişikliğinde de YÖK'e dokunulmadı.
(soL-Haber Merkezi)
YÖK'ü protesto etmeyi kimler unuttu? | soL Haber Portalı
12 Eylül rejiminin üniversiteleri kontrol mekanizması olarak işlev gören Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kuruluşunun 29. yılında alanlarda protesto edildi. AKP'nin 12 Eylül ile hesaplaşma iddiasına yanıt verilen eylemlerde "12 Eylül'ü silmek istiyorsanız, YÖK'ü kaldırın" çağrısı yapıldı. Bu yılki protestoların dikkat çekici yanı ise, AKP'nin YÖK'ü tamamen kontrolü altına almasının ardından Mazlumder, Eğitim Bir Sen, Genç Siviller gibi hükümete yakınlığı ile bilinen çevreler bu yıl YÖK hakkında bildiri bile yayınlamadı.
Kimler yoktu?
Üniversitelerde türban yasağının sürdüğü dönemlerde YÖK protestolarına şimdilerde AKP'ye yakınlığı ile bilinen pekçok sendika, dernek ve örgüt katılıyordu. Bu grupların temel sloganı ise "başörtüsüne özgürlük"tü.
Hükümete yakınlığı ile bilinen Mazlumder'in 2001 yılı tarihli YÖK raporuna göre YÖK, üniversitelerin 12 Eylül tarafından kontrolü için kurulmuş ve varlığı sorun yaratan bir kurum. Yine aynı raporda, Mazlumder, üniversitelerdeki yöneticilerin YÖK'ün taşeronu olduğunu belirtiyor. Mazlumder'in YÖK hakkındaki son demeci ise 4 Ekim 2010 tarihli ve YÖK Başkanı'nın üniversitelere gönderdiği türban yasağının kaldırılmasına ilişkin genelge ile ilgili. Açıklamada Mazlumder, girişimi nedeniyle YÖK'ü toplumsal barışı sağladığı gerekçesiyle övüyor. 5 Mayıs 2008 tarihinde derneğin sitesinde yayınlanan Ahmet Kekeç imzalı yazıda ise "YÖK'ün muhafazasından yana olanlar statükoculuk" ile suçlanıyor. Kekeç'in yazısında şu ifadelere yer veriliyor: "Bugün, üniversitelere ‘bilimsel ve yönetsel özerklik’ kazandırmak isteyenlere karşı ‘YÖK Yasası’nı savunuyorlar."
Eğitim Bir Sen de son olarak 2004 yılındaki YÖK protestosuna katılırken bugün YÖK konusunda farklı açıklamalarda bulunuyor. Sendika YÖK'ün türbana serbestlik öngören genelgesi ile kurumun katsayı eşitsizliğini kaldırmaya yönelik adımını destekledi. 2008 yılında AKP ile YÖK arasındaki gerilimin artmasının ardından YÖK'ün "niteliğini hatırlatan açıklamalar" yapan sendika yönetimi son olarak YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ı ziyaret etti ve,üniversitelerdeki sorunların çözümüne ilişkin "fikir alışverişi"nde bulundu. Derneğin Genel Sekreteri Halil Etyemez'in 2009 yılında sendikanın resmi sitesinde yayınlanan yazısının başlığı ise oldukça manidar: "YÖK önemli adımlar atıyor".
Memur Sen ise son olarak 6 Eylül 2010 günü resmi sitesinden Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun ağzından şu tespite yer verdi: "Anayasa Mahkemesi, Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Yüksek Askeri Şura (YAŞ), Yükseköğretim Kurumu (YÖK), Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) darbe ürünü kurullarıdır. Bu kurulların tamamının millete rağmenciliğin, millete rağmen kendi hegomanyalarını milletin iradesini tokatlayarak canlı tutmanın ürünü olan kurullar olarak tanımladı. Demokrasi kaportasına 10 yılda bir darbecilerin tokat attığı ülkenin dünyada karizmasının olmayacaktır." Memur Sen bu tespite rağmen, YÖK'ün kaldırılması için herhangi bir girişimde bulunmadığı gibi bu yıl türban yasağının devam ettiği dönemlerdeki gibi YÖK protestolarına katılmadı veya destek vermedi.
Üniversitelerde türban yasağı konusunda açıklamalar yapan, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Danıştay, İstanbul Barosu gibi AKP ile karşı karşıya gelen kurum ve kuruluşlar hakkında açıklamalarda bulunan Genç Siviller de YÖK'ün kuruluş yıldönümünü anımsamayanlardan. Türkiye'de bir askeri darbeye asla izin vermeyeceklerini ve statükonun temsilcisi kurumlara karşı mücadele edeceklerini duyuran Genç Siviller, YÖK'ün kuruluşu nedeniyle bildiri dahi yayınlamadı.
YÖK eylemlerinden çekilenler yalnızca AKP'ye yakınlığı ile bilinen kurumlar değil. Örneğin kapatılan Refah Partisi geleneğinden, Milli Görüşçü olarak bilinen Anadolu Gençlik Derneği de önceki yıllarda katıldığı YÖK protestolarından sessizce çekildi. Dernek YÖK'ün bu yılki kuruluş yıldönümü hakkında basın açıklaması veya bildiri de yayınlamadı.
YÖK konusundaki dönüşümün miladı 2008
YÖK konusundaki radikal tavır değişikliği açısından 2008 bir milat. Hatırlanacağı üzere 2002 yılında AKP'nin iktidara gelişiyle beraber YÖK ile gerilim tırmanmıştı. 2002 yılından Çankaya Köşkü'ne Abdullah Gül'ün çıktığı 2007 yılına kadar, AKP adına yapılan açıklamalarda özellikle üniversitelerdeki rektör atamaları hedef alınıyordu. Selefi Ahmet Necdet Sezer'i eleştiren Gül, Çankaya'ya çıktıktan sonra üniversitedeki seçimlerle oluşan iradeyi tanımayarak, özellikle "Başörtüsüne Özgürlük" bildirisine imza atan kişileri üniversitelere rektör olarak atamaya başladı. 2008 yılında Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) ile AKP arasında gerilim yaşandı. ÜAK adına yapılan açıklamada, YÖK'ün başına getirilen Yusuf Zİya Özcan istifaya davet edildi.
AKP, 2008 yılına kadar YÖK'ün kaldırılacağını açıkladı ancak bu konuda hiçbir somut adım atılmadı. Son olarak Haziran 2008'de AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün, YÖK'ün kaldırılması yönünde görüş beyan etti ve üniversitelere yönelik köklü değişiklikler içeren bir paket üzerinde çalıştıklarını açıkladı. 2008'den bu yana geçen süre zarfında hiçbir somut adım atılmadığı gibi 12 Eylül'de onaylanan anayasa değişikliğinde de YÖK'e dokunulmadı.
(soL-Haber Merkezi)
YÖK'ü protesto etmeyi kimler unuttu? | soL Haber Portalı