- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Doğruluk, vefa ve samimiyet ilk prensipleriniz olmalıdır Sayın Ünal Aysal.
Ünal Aysal, katıldığı taraflı bir spor programında, izleyenleri kandırmaya çalışmış. Demiş ki; "Fatih Terim istemezse Ronaldo'yu, Messi'yi bile getiremem" en güçlü iletişim organı, gözlerin içine baka baka yalan söylemek böyle bir şey olsa gerek! Sakiri'yi bile ikna edemeyen biri, nasıl Messi'den, Ronaldo'dan bahseder, numara yapar, komik doğrusu..
Yalandan da olsa, diyelim ki; hayallerle dans esnasında, Messi veya Ronaldo Galatasaray'a gelmek istese, Fatih Terim bu transferleri beğenmese, Ünal Aysal dünyanın kabul gördüğü bu iki altın adamı takımına kazandırmayacak öyle mi!, bırakın böyle ucuz edebiyatı; ayağa basmadan dans ediniz lütfen! İzleyenleri kahkahalara boğuyorsunuz.. Varan I.
Gerçeğe dönersek, başkan gibi başkanlar böyle bir durumda hocaya kapıyı gösterir. Güneş gözlüğü takan, acemi poker oyuncuları ise; gece mum ışığında elindeki iki 8'li ile blöf yapar. Küçük avantajları değerlendirir, büyük yenilgilere uğrar. Hepsi budur.
Siz ne derseniz deyiniz Ünal Aysal. Hayatın rehberi, doğruya yorum yapmak olmalıdır. Buharlaşan sözleriniz ve mikro jestleriniz kendinizi ele veriyor, farkında değilsiniz.
Varan II ; "Ben, başkan Aziz Yıldırım'ın yerinde olsam, takımın başında kalmam, mücadelemi şahsi olarak veririm", "zaten beni kulüp istemez, hemen gönderir" demişsiniz.
Sizin başkan olduğunuz kulüp size sahip çıkmayabilir, vefa örneği göstermemiş olabilir. Hakan Şükür, Bülent Korkmaz v.s gibi eski futbolculara sahip çıkılmadığı gibi, jübile bile yapılmadı, Sayın Ünal Aysal.
Kimse kimseyi kandırmasın. Fenerbahçe'nin ceza alması için, Galatasaray'ın feryadı-figan etmesinin sebebi;
Fenerbahçe'nin piyasa değerlerinin kendilerinden 3 kat daha fazla değerde olduğudur. Bütün bu bağırmalar, çağırmalar Fenerbahçe'ye yetişmek için oynanan oyundur. Diğer üç kulübün borsa değerleri, bunca sıkıntıya rağmen; bir Fenerbahçe etmektedir.
İşin özeti;
"Fenerbahçe'nin, Galatasaray için tüm branşlarda kabus olduğudur". Olay budur.
Ayrıca, UEFA nezdinde Fenerbahçe'yi iddianame bile açıklanmadan suçlu ilan ettiği söylenen, Lütfi Arıboğan ve İlhan Helvacı'dan, Fenerbahçe camiası ve spor kamu oyunun beklentisi, bu iki ismin istifa etmesi olduğudur.
Erdemli spor adamlarının hayat felsefesi; dostuna da, düşmanına da doğruyu söylemektir. Dürüst insanların zindanlarda olduğu haksızlıklar ülkesinde!
* * *
Fenerbahçe'de adamlığın değer ölçüsü ahde vefadır.
Sayın Ünal Aysal; Sizin için ne ifade eder bilmem ama, Fenerbahçe ve büyük başkan Aziz Yıldırım için "vefa", ne İstanbul'da bir semt adı, ne de bir boza markasıdır. Fenerbahçe için vefa; dostluk ve dürüstlükle ikiz kardeştir. Bu böyledir!
Öyle yüzsüzlük var ki her yerde "vefa"dan eser yok. Sokaklar arsızlık, yalan-dolan, haramilik, işbilirlik şeklinde. Ancak sahilden uzak değiller.
Gerçekleri görmemize az kaldı...
Tv ekranlarını mahkeme salonu sanıp, ülkeyi adaletsizliğe sürükleyenler, kendi yanlışlarının arkasında duran yüreksizler,
Evvelce, yaptıklarının arkasına saklananlar, şimdi ise dürüstlük pozları veren futbolun yakışıksız figüranları; bir sabah uyandıklarında, vicdanlarındaki saklambaç'ta kendi yanlışlarına sobelenecekler.
Adalet sarayında yedikleri her golün ardından gelen, GooooLLL sesleriyle...
Vicdanlardaki saklambaç.. - Hakan Cerrahoğlu - Ajansspor.com
Ünal Aysal, katıldığı taraflı bir spor programında, izleyenleri kandırmaya çalışmış. Demiş ki; "Fatih Terim istemezse Ronaldo'yu, Messi'yi bile getiremem" en güçlü iletişim organı, gözlerin içine baka baka yalan söylemek böyle bir şey olsa gerek! Sakiri'yi bile ikna edemeyen biri, nasıl Messi'den, Ronaldo'dan bahseder, numara yapar, komik doğrusu..
Yalandan da olsa, diyelim ki; hayallerle dans esnasında, Messi veya Ronaldo Galatasaray'a gelmek istese, Fatih Terim bu transferleri beğenmese, Ünal Aysal dünyanın kabul gördüğü bu iki altın adamı takımına kazandırmayacak öyle mi!, bırakın böyle ucuz edebiyatı; ayağa basmadan dans ediniz lütfen! İzleyenleri kahkahalara boğuyorsunuz.. Varan I.
Gerçeğe dönersek, başkan gibi başkanlar böyle bir durumda hocaya kapıyı gösterir. Güneş gözlüğü takan, acemi poker oyuncuları ise; gece mum ışığında elindeki iki 8'li ile blöf yapar. Küçük avantajları değerlendirir, büyük yenilgilere uğrar. Hepsi budur.
Siz ne derseniz deyiniz Ünal Aysal. Hayatın rehberi, doğruya yorum yapmak olmalıdır. Buharlaşan sözleriniz ve mikro jestleriniz kendinizi ele veriyor, farkında değilsiniz.
Varan II ; "Ben, başkan Aziz Yıldırım'ın yerinde olsam, takımın başında kalmam, mücadelemi şahsi olarak veririm", "zaten beni kulüp istemez, hemen gönderir" demişsiniz.
Sizin başkan olduğunuz kulüp size sahip çıkmayabilir, vefa örneği göstermemiş olabilir. Hakan Şükür, Bülent Korkmaz v.s gibi eski futbolculara sahip çıkılmadığı gibi, jübile bile yapılmadı, Sayın Ünal Aysal.
Kimse kimseyi kandırmasın. Fenerbahçe'nin ceza alması için, Galatasaray'ın feryadı-figan etmesinin sebebi;
Fenerbahçe'nin piyasa değerlerinin kendilerinden 3 kat daha fazla değerde olduğudur. Bütün bu bağırmalar, çağırmalar Fenerbahçe'ye yetişmek için oynanan oyundur. Diğer üç kulübün borsa değerleri, bunca sıkıntıya rağmen; bir Fenerbahçe etmektedir.
İşin özeti;
"Fenerbahçe'nin, Galatasaray için tüm branşlarda kabus olduğudur". Olay budur.
Ayrıca, UEFA nezdinde Fenerbahçe'yi iddianame bile açıklanmadan suçlu ilan ettiği söylenen, Lütfi Arıboğan ve İlhan Helvacı'dan, Fenerbahçe camiası ve spor kamu oyunun beklentisi, bu iki ismin istifa etmesi olduğudur.
Erdemli spor adamlarının hayat felsefesi; dostuna da, düşmanına da doğruyu söylemektir. Dürüst insanların zindanlarda olduğu haksızlıklar ülkesinde!
* * *
Fenerbahçe'de adamlığın değer ölçüsü ahde vefadır.
Sayın Ünal Aysal; Sizin için ne ifade eder bilmem ama, Fenerbahçe ve büyük başkan Aziz Yıldırım için "vefa", ne İstanbul'da bir semt adı, ne de bir boza markasıdır. Fenerbahçe için vefa; dostluk ve dürüstlükle ikiz kardeştir. Bu böyledir!
Öyle yüzsüzlük var ki her yerde "vefa"dan eser yok. Sokaklar arsızlık, yalan-dolan, haramilik, işbilirlik şeklinde. Ancak sahilden uzak değiller.
Gerçekleri görmemize az kaldı...
Tv ekranlarını mahkeme salonu sanıp, ülkeyi adaletsizliğe sürükleyenler, kendi yanlışlarının arkasında duran yüreksizler,
Evvelce, yaptıklarının arkasına saklananlar, şimdi ise dürüstlük pozları veren futbolun yakışıksız figüranları; bir sabah uyandıklarında, vicdanlarındaki saklambaç'ta kendi yanlışlarına sobelenecekler.
Adalet sarayında yedikleri her golün ardından gelen, GooooLLL sesleriyle...
Vicdanlardaki saklambaç.. - Hakan Cerrahoğlu - Ajansspor.com