1001Design
330i ///M3 Design
Sultan Tunç'un ikinci albümü "Rap'n Roll" düzenin acıları, eşitsizlikleri, haksızlıkları ve garipliklerinin konu edildiği şarkılarıyla muhabbeti bol bir memleket turu attırıyor
Hip-hop müziğinin milliyetçiliğin tekelinde olduğu imajını yıkmaya, Cartel'in bıraktığı kötü mirasın izlerini silmeye yeminli gibi görünüyor Sultan Tunç. Yıllardır yaban ellerde inatla sürdürdüğü hip-hop mücadelesini şimdi "Rap'n Roll" albümüyle ikametgah senedini aldığı Beyoğlu Kuledibi'nin civcivli gürültüsüne, çok renkli, çok kültürlü ve fırıldaklı yaşamına taşıyor.
Dört yıl önce yayımlanan ilk albümü "Saygıdeğer Şarkılar" bize zaten göstermişti ki, gurbetçi Tunç'un sözleri politik olduğu kadar alaycı ve komikti. Biraz da Tunç'un temiz yüzü ve sempatisinin etkisi altında masumlaştırılmış bir sivri dillilik vardı.
Huylunun huyu devam ediyor. Bol misafirli ikinci albüm düzenin acıları, eşitsizlikleri, haksızlıkları ve garipliklerinin konu edildiği şarkılarıyla muhabbeti bol bir memleket turu attırıyor.
Çoksesli kültür mozaiği
Ne olduysa aynı sınıfta okuyan bir çocuğun abisinin eline tutuşturduğu "Tougher Than Leather" adlı Run- DMC plağının eve girişiyle oluyor. Henüz 10 yaşında olan, Türk halk müziğinin insanlık dertleriyle yoğrulmuş türküleri eşliğinde kulağını sol anahtarına çeviren minik Tunç, bu plakla dünyanın her yerinden yükselen öfkeli seslere uyanmaya başlıyor.
Saz çalan Sivaslı babanın, tulum ve zurna çalan dedenin gelenekleriyle yoğrulan bu genç insanın kaderi, sanatçı ruhlu mülteci olan amcasının işaret ettiği yola sapınca, öğrencilik yılları müzik yapma hevesinin inişli çıkışlı duyguları içinde geçiyor. Emeği bestelere dönüştüğünde görüyor ki, karnı Almanya'da ama ruhu Türkiye'de doyuyor.
Devletin konut ve maaş verdiği, sosyal sigorta yaptığı topraklarda, yani "acı vatan" Almanya'da yaşayabilmenin yanıltıcı özgürlüğüne tenezzül etmemenin erdemiyle yüceliyor Tunç'un şarkıları. Reggae, Latin, rock, Türk müziği demeden hepsini hip-hop'ın alaycı eleştirisinde birleştiriyor.
"Sol" için şarkılar
İkinci albümüne davet ettiği konuklar, onun kültür mozaiğini ele veriyor. "Greetingz From İstanbul"a caz şarkıcısı Özay'ın, "Down With the Gypsiez"e Selim Sesler'in, "Bir Yol Hikayesi"ne Selda Bağcan'ın, "Ali Ali"ye Oojami'nin yaptığı eşlikler çok yönlü müzik sevgisini ortaya koyuyor.
Hip-hop'u emperyalizmin uzantısı olarak teneffüs etmekten gocunan Tunç, son seçimlerden az önce Baskın Oran ve Ufuk Uras için "Baskın Var" adlı bir rap şarkısı yapıyor. Açık politik tercihlerini her zaman şarkılarına yansıtmaktan çekinmeyen 29 yaşındaki şarkıcı, solun varmış olduğu noktayı mağdur yığınların sesi olmanın çok uzağında görüyor. Benzer biçimde askere sempati duyan sola karşı taşıdığı duygular ise yeni albümün en dikkat çeken şarkısı "Pardon Afedersiniz Mr. Genelkurmay!"ın çıkış noktası.
Bir başka ilginç şarkı içinde Batı sazlarının kullanılmadığı, sampler bulunmayan ve sazı farklı bir ruh haliyle duyduğumuz "Kervan Gider". Almanya'da yaşayan kayıp Türk nesillerine değil, bizzat ülkesinde sağlıksız tüketen insanlara sesleniyor Tunç ve müzisyen dostları gitarcılar Q-zen ve aynı zamanda albümün yapımcısı Afrit ile basta yer alan Dirk Erb.
Hip-hop'ın ticarileşmesine, turistik bir hediyelik eşya olmasına karşı mağrur ve gururlu bir vicdani rap'çi tavrı sergiliyor.
Bu da Balkan Karmen'i
Karmen'i herkes baktığı yerden görüyor. Hele Goran Bregovic'in Karmen'i hepsinden başka. Balkan müziğinin dünya temsilcisi, "Goran Bregovic's Karmen" albümünde bildiğimiz hikayeden bambaşka şeyler anlatıyor. Kendi toplumunun gerçeğini hikayeye uyarlayan müzisyen, grotesk bir yaklaşımla, Batı kültüründen ithal edilen vaatlere kanan Doğu Avrupalı kadınların arka sokaklarda ve genelevlerde noktalanan hayal kırıklığı hikayelerini şarkılara döküyor.
Mucizevi bir Bregovic albümü değil "Karmen" ama içinde öyle bir keşif var ki, Şam'da kayısı. 11'inci sırada yer alan "Foci Di Raggia", albümün tamamını kurtaracak kadar nefis bir şarkı. Söyleyen Carmen Consoli ise kaşif müzisyen Bregovic'in son büyük numarası.
Bu arada hikayenin revizyonu fikri de fena değil çünkü zamanı gelmiş de geçiyordu.
Şiirsel karanlığın sesleri
Gündüzler mütemadiyen sisli Interpol'un dünyasında. Geceler ise olduğundan daha siyah. Yıldızlar çoktandır yitip gitmişti zaten. Solist Paul Bank'ın kimsesiz sesinde öbeklenen bu karamsarlık, onları vazgeçilmez kılan şeyin ta kendisi.
Topluluğun son albümü "Our Love To Admire", oturaklı kompozisyonlarla deneyselliği hassas gramajda tartan birlikteliğin heyecan pompalayan bir samimiyet mahsulü.
Carlos D.'nin kişilikli bas çizgisi ses örgüsünün alameti farikası olmayı sürdürürken, metafor zenginliği içinde şımaran şarkılar modern lirizmin en tafralı örneklerini sunuyor. Albümün motor şarkısı "The Heinrich Maneuver", keşke "Saksağanın Kuyruğu" kadar uzun olsa dedirtecek kadar bıktırmayan bir zevk kaynağı. Kesinlikle "Antics" albümünün kalitesinden aşağı bir çalışma değil "Our Love To Admire". Dibe vurmuşken aniden parlayan ışık gibi bu müzik.
Hip-hop müziğinin milliyetçiliğin tekelinde olduğu imajını yıkmaya, Cartel'in bıraktığı kötü mirasın izlerini silmeye yeminli gibi görünüyor Sultan Tunç. Yıllardır yaban ellerde inatla sürdürdüğü hip-hop mücadelesini şimdi "Rap'n Roll" albümüyle ikametgah senedini aldığı Beyoğlu Kuledibi'nin civcivli gürültüsüne, çok renkli, çok kültürlü ve fırıldaklı yaşamına taşıyor.
Dört yıl önce yayımlanan ilk albümü "Saygıdeğer Şarkılar" bize zaten göstermişti ki, gurbetçi Tunç'un sözleri politik olduğu kadar alaycı ve komikti. Biraz da Tunç'un temiz yüzü ve sempatisinin etkisi altında masumlaştırılmış bir sivri dillilik vardı.
Huylunun huyu devam ediyor. Bol misafirli ikinci albüm düzenin acıları, eşitsizlikleri, haksızlıkları ve garipliklerinin konu edildiği şarkılarıyla muhabbeti bol bir memleket turu attırıyor.
Çoksesli kültür mozaiği
Ne olduysa aynı sınıfta okuyan bir çocuğun abisinin eline tutuşturduğu "Tougher Than Leather" adlı Run- DMC plağının eve girişiyle oluyor. Henüz 10 yaşında olan, Türk halk müziğinin insanlık dertleriyle yoğrulmuş türküleri eşliğinde kulağını sol anahtarına çeviren minik Tunç, bu plakla dünyanın her yerinden yükselen öfkeli seslere uyanmaya başlıyor.
Saz çalan Sivaslı babanın, tulum ve zurna çalan dedenin gelenekleriyle yoğrulan bu genç insanın kaderi, sanatçı ruhlu mülteci olan amcasının işaret ettiği yola sapınca, öğrencilik yılları müzik yapma hevesinin inişli çıkışlı duyguları içinde geçiyor. Emeği bestelere dönüştüğünde görüyor ki, karnı Almanya'da ama ruhu Türkiye'de doyuyor.
Devletin konut ve maaş verdiği, sosyal sigorta yaptığı topraklarda, yani "acı vatan" Almanya'da yaşayabilmenin yanıltıcı özgürlüğüne tenezzül etmemenin erdemiyle yüceliyor Tunç'un şarkıları. Reggae, Latin, rock, Türk müziği demeden hepsini hip-hop'ın alaycı eleştirisinde birleştiriyor.
"Sol" için şarkılar
İkinci albümüne davet ettiği konuklar, onun kültür mozaiğini ele veriyor. "Greetingz From İstanbul"a caz şarkıcısı Özay'ın, "Down With the Gypsiez"e Selim Sesler'in, "Bir Yol Hikayesi"ne Selda Bağcan'ın, "Ali Ali"ye Oojami'nin yaptığı eşlikler çok yönlü müzik sevgisini ortaya koyuyor.
Hip-hop'u emperyalizmin uzantısı olarak teneffüs etmekten gocunan Tunç, son seçimlerden az önce Baskın Oran ve Ufuk Uras için "Baskın Var" adlı bir rap şarkısı yapıyor. Açık politik tercihlerini her zaman şarkılarına yansıtmaktan çekinmeyen 29 yaşındaki şarkıcı, solun varmış olduğu noktayı mağdur yığınların sesi olmanın çok uzağında görüyor. Benzer biçimde askere sempati duyan sola karşı taşıdığı duygular ise yeni albümün en dikkat çeken şarkısı "Pardon Afedersiniz Mr. Genelkurmay!"ın çıkış noktası.
Bir başka ilginç şarkı içinde Batı sazlarının kullanılmadığı, sampler bulunmayan ve sazı farklı bir ruh haliyle duyduğumuz "Kervan Gider". Almanya'da yaşayan kayıp Türk nesillerine değil, bizzat ülkesinde sağlıksız tüketen insanlara sesleniyor Tunç ve müzisyen dostları gitarcılar Q-zen ve aynı zamanda albümün yapımcısı Afrit ile basta yer alan Dirk Erb.
Hip-hop'ın ticarileşmesine, turistik bir hediyelik eşya olmasına karşı mağrur ve gururlu bir vicdani rap'çi tavrı sergiliyor.
Bu da Balkan Karmen'i
Karmen'i herkes baktığı yerden görüyor. Hele Goran Bregovic'in Karmen'i hepsinden başka. Balkan müziğinin dünya temsilcisi, "Goran Bregovic's Karmen" albümünde bildiğimiz hikayeden bambaşka şeyler anlatıyor. Kendi toplumunun gerçeğini hikayeye uyarlayan müzisyen, grotesk bir yaklaşımla, Batı kültüründen ithal edilen vaatlere kanan Doğu Avrupalı kadınların arka sokaklarda ve genelevlerde noktalanan hayal kırıklığı hikayelerini şarkılara döküyor.
Mucizevi bir Bregovic albümü değil "Karmen" ama içinde öyle bir keşif var ki, Şam'da kayısı. 11'inci sırada yer alan "Foci Di Raggia", albümün tamamını kurtaracak kadar nefis bir şarkı. Söyleyen Carmen Consoli ise kaşif müzisyen Bregovic'in son büyük numarası.
Bu arada hikayenin revizyonu fikri de fena değil çünkü zamanı gelmiş de geçiyordu.
Şiirsel karanlığın sesleri
Gündüzler mütemadiyen sisli Interpol'un dünyasında. Geceler ise olduğundan daha siyah. Yıldızlar çoktandır yitip gitmişti zaten. Solist Paul Bank'ın kimsesiz sesinde öbeklenen bu karamsarlık, onları vazgeçilmez kılan şeyin ta kendisi.
Topluluğun son albümü "Our Love To Admire", oturaklı kompozisyonlarla deneyselliği hassas gramajda tartan birlikteliğin heyecan pompalayan bir samimiyet mahsulü.
Carlos D.'nin kişilikli bas çizgisi ses örgüsünün alameti farikası olmayı sürdürürken, metafor zenginliği içinde şımaran şarkılar modern lirizmin en tafralı örneklerini sunuyor. Albümün motor şarkısı "The Heinrich Maneuver", keşke "Saksağanın Kuyruğu" kadar uzun olsa dedirtecek kadar bıktırmayan bir zevk kaynağı. Kesinlikle "Antics" albümünün kalitesinden aşağı bir çalışma değil "Our Love To Admire". Dibe vurmuşken aniden parlayan ışık gibi bu müzik.
milliyet.com.tr