Hayalet
New member
- Katılım
- 9 Eyl 2005
- Mesajlar
- 201
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
“Evet” diyenlerin bir derdi yok da, “Hayır” diyenler dayatmaya karşı çıkıyorlarmış. Ben ortada bir dayatma göremiyorum. Mecliste birilerinin istediğini, diğerleri istemedi. O zaman halkın oyuna gitmek şart oldu. Yapılmak istenenler rötuşlanarak Anayasa Mahkemesi’nden de geçti. Yani referanduma sunulan Anayasa Değişikliği’nin Anayasa’ya aykırı bir tarafı olmadığı da onaylandı. Ortada yasal olmayan bir durum yok. Hala yasal olmadığını söyleyenler, dayatma olduğunu söyleyenler yalan söylüyor. Vatandaş sandığa gidecek özgür iradesi ile oyunu kullanacak, beğenen “Evet” der, beğenmeyen “Hayır” der. Bunun neresi dayatma? Ama kalkıp da insanları korkutarak, tercihini zorla değiştirmek isterseniz, işte o dayatma olur. Deniz Baykal fırsatını bulmuş, konuşmuş. “Evet çıkarsa Türkiye bölünür. Hayır çıkarsa hükümet gider.” İşte asıl dayatma budur. Bunun adı Referandum. Ne Türkiye bölünecek, ne de Hükümet gidecek. Ancak, insanları bölmek isteyenler böyle konuşur. Koskoca, sorumluluk sahibi olması gereken bir adama bu sözler yakışmıyor. Böyle sözleri işte ancak böyle modası geçmiş eski politikacılar kullanıyor. Amacına ulaşabilmek için her şeyi mübah görüyorlar.
Sokaktaki vatandaş neye “Evet” neye “Hayır” diyeceğini bilmiyormuş! Aylardır yoğun bir siyaset kaosu içinde hem rakipleri hem de kendileri anlatıyorlar da anlatıyorlar Anayasa’da yapılacak değişikliklerin ne olup ne olmadığını. Gazeteler yazıyor, televizyon programlarında tartışılıyor… İnternet bu konudaki tartışmalarla dolu. Bas bas bağırıyorlar, herkesin “Hayır” demesini istiyorlar. Kendi yandaşlarının bile “Evet” diyeceğini söylemesi ile çileden çıkıyorlar. Bu defa da başka kulp takıyorlar; Sokaktaki vatandaş neye “Evet” neye “Hayır” diyeceğini bilmiyormuş! Bu kadar hafife alıyorlar vatandaşlarını. Oysa, bir genel seçim olsa yine o adam yerine koymadıkları, küçümsedikleri vatandaştan oy isteyecekler, bunu düşünmüyorlar.
Halbuki o sokaktaki vatandaş var ya, o sessiz insanlar var ya, neyin olup bittiğinin çok iyi farkında. Eğriyi doğruyu gören o vatandaş, gönderdiği maillerde neler diyor neler… İşte size bir okur mektubu;
Özgürlükçü, yeniliğe açık ve reformcu olmak
“Erkan Yolaç’ın evet-hayır yarışmasında değiliz, basbayağı ülkenin geleceği için oy verme yarışındayız. Ama bakıyorsunuz bu yarışmada bazı solcular sağcı, bazı sağcılar da solcu olmuş, kafa karıştırıcı bir dönemden geçiyoruz. Size yazdığım bu maili solcu da olsanız sağcı da olsanız dikkatlice okumanızı istirham ediyorum, en baştan belirteyim, amacım fikrinizi değiştirmek değil, fikrinize son derece saygı duyuyorum. Sizin gibi iyi bir yazar da değilim, ama ne düşündüğümü aktarabileceğimi umuyorum. (mesleğimi yazmıyorum, önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan zordur)
Ben küçüklüğümden beri solu hep şöyle bilirdim, özgürlükçü, yeniliğe açık, reformcu, baskıya karşı. Sağı da muhafazakar, içedönük, yeniliğe kapalı. Ama bir bakıyorsunuz sol parti CHP, İP, ve BDP geçmişine ters hareket edip HAYIR diyor, sağ parti AKP, SP, BBP ise EVET. MHP konusuna ise hiç girmeyeyim.
Gördüğüm kadarıyla Hayır’cıların belli başlı 3 nedeni var
1- AKP bir “korku toplumu” oluşturacak, şeriat getirerek kırbaç vurduracak, bütün kadınların başını kapatacak vs. devleti Fethullahçılar ele geçirecek
2- AKP yargıyı ele geçirecek, herkes hapislerde yatacak
3- Değişiklikler çok az ve eksik, hiçbirşey değişmeyecek…
Şimdi ayıklayalım pirincin taşlarını :
1- AKP bizi şeriatçı yapacak ve Atatürk heykellerini kaldıracak diyen bu arkadaşlara şunu sormak istiyorum, 8 senedir bu adamlar iktidarda, din adına bu uygulamalardan hangisini gerçekleştirdi? Ve yeni paketteki hangi madde ile birlikte hangi uygulamayı din adına değiştirebilecek? Bana göre en komiği de Fethullahçıların ülkeyi ele geçireceği paranoyası. Ben ünivesitede birkaç tanesini tanıdım, namaz bile kılmayanlar vardı. Onların tek gayeleri varsa yoksa her yerde Türk okulları açmak. İslam hakim olsun gibi bir dertleri yok ki ? Yani ben bir kere bile İslam ülkeleri birleşsin, birlik olalım dediklerini duymadım doğrusu… Duyan varsa söylesin.
2- AKP yargıyı ele geçirecek, herkes hapislerde yatacak…
REFORMLA BİRLİKTE HUKUK SİSTEMİNDE NE DEĞİŞECEK BAKALIM:
CHP, 2 madde hariç diğer tüm maddeleri biz de onaylıyoruz demişti. Demek ki bu iki madde üzerinde araştırma yapmak, referandum oyumuzu belirleyecek en önemli konu. HSYK maddesini özellikle araştırdım. Her iki tarafın tüm anlattıklarını okudum, inceledim. Teklifin 23. maddesiyle, HSYK'nın halen 7 olan üye sayısı 22'ye, 5 olan yedek üye sayısı ise 12'ye çıkarılıyor. HSYK'nın 3 daire halinde çalışması öngörülüyor. Bu maddeyi istemeyenlerin iddiası Yargının siyasallaştığı üzerine, yargının iktidarın eline geçeceği üzerine. Ama araştırdığımda bu iddiaların tam tersine rastladım.
a- ADALET BAKANI ARTIK DAHA PASİF KONUMA GELİYOR, MÜSTEŞARIN KATILMADIĞI TOPLANTILARDA DA KARAR ALINABİLECEK. BU BÜYÜK BİR DEĞİŞİKLİK. Mevcut sistemde adalet bakanı ve müsteşar azınlıkta kalmakla birlikte daha etkin iken, müsteşarın katılmadığında toplantılar yapılamaz iken, değişiklik ile adalet bakanı, oluşturulan üç daireden hiçbirine katılmıyor.
Müsteşar ise kurulun tabii üyesi olarak üç daireden birisinde toplantılara katılıyor. Bağımsızlığı HSYK'dan bakan ve müsteşarın çıkarılması veya etkinliğinin azaltılması olarak düşünenler hangi sistemi tercih etmeli? Yeni HSYK, bağımsızlık taleplerine daha yakın değil mi?
b- HSYK AYRI BİNAYA, AYRI BÜTÇEYE, AYRI SEKRETERYAYA KAVUŞUYOR. HSYK'nın ayrı binası, ayrı bütçesi, sekretaryası olmadığı hep eleştirildi. HSYK Başkanvekili de bu yapıyı eleştiriyor. Yani mevcut sistemi eleştiriyor. Değişiklik paketiyle HSYK, bütçesi, binası ve sekretaryasıyla daha bağımsız hale getiriliyor.
c- YENİ SİSTEMDE MÜFETTİŞLER DİREK OLARAK HSYK’YA BAĞLI OLACAK, BAKANLIĞIN YETKİSİ BU KONUDA KESİN OLARAK KALDIRILIYOR. Teklif edilen sistemle müfettişlerin doğrudan HSYK'ya bağlı olarak teftiş yapmaları, Adalet Bakanlığı ile bağlarının kalmaması, yani teftiş sisteminin daha bağımsız bir yapıya kavuşturulması öngörülüyor. Tam da eleştirileri karşılayan bir yapıya kavuşturuluyor. Adalet Bakanlığı idari personeli ile cumhuriyet savcılarının idari denetimleri için adalet müfettişlerinin görevlerini sürdürmeleri doğrudan yargı ile ilişkili olmadığı halde, adalet müfettişlerinin varlığını eleştirmenin iyi niyetle bağdaştırılması mümkün değil. Her bakanlığın bir teftiş kurulu ve müfettişleri olduğu gibi Adalet Bakanlığı'nın da müfettişleri elbette olacaktır. Önemli olan bu müfettişlerin hâkim ve savcıları yargısal işlemleri açısından denetleyememesidir.
d- YÜRÜTMEDEN TAMAMEN BAĞIMSIZ BİR HSYK OLUŞTURULUYOR VE HSYK, TÜRKİYE’DEKİ 11 BİN SAVCI VE HAKİMİN OYLARIYLA SEÇİLECEK. Yürütmeden daha bağımsız bir HSYK oluşturuluyor. Üyelerin seçiminde ilk derece mahkemelerde görevli hâkim ve savcıların oylarıyla 10 üye seçiliyor. Yüksek mahkeme üyesi olmayan hâkim ve savcılar kendi varlıklarının hatırlanması ve değer verilmesinden son derece memnun. Yargıtay ve Danıştay'ın önerdiği adaylar arasından cumhurbaşkanınca atama işlemi kaldırılıyor, doğrudan seçim benimseniyor.
e- BİLİYORSUNUZ ARTIK CUMHURBAŞKANINI HALK SEÇECEK. HALKIN SEÇTİĞİ CUMHURBAŞKANI DA 22 ÜYEDEN 4’ÜNÜ SEÇECEK. AVRUPA’DA TÜM HSYK ÜYELERİNİ SEÇEN BAŞKANLAR, PARLEMENTOLAR BİLE VAR. Diğer yandan bundan böyle doğrudan halkın seçeceği cumhurbaşkanınca 4 üyenin seçilmesi hem demokratik meşruiyet, hem bağımsızlık hem de tarafsızlık açısından son derece isabetli bir tercih.
3- Değişiklikler çok az ve eksik, hiçbir şey değişmeyecek diyenlere hoş bir örnek, diyelim ki bir yemeğe gittiniz ve karnınız da çok aç, size önden küçük kanepeler getirdiler ve ana yemeğin gelmesine de saatler var, siz bu aperatiflerle midenizin gurultularını susturmaz mısınız yoksa yok ben bekleyeceğim bunlar yetmez mi dersiniz?
İşin doğrusu artık bu millet artık bıktı, demokrasi daha otursun, sanat gelişsin, bilim gelişsin istiyor. Hiç kimseye iftira edilmesin, hiç kimseye oyun oynanmasın istiyor, darbesiz kansız bombasız günler istiyor, başbakanları asılmasın, bakanları yumruklanmasın, cumhurbaşkanları öldürülmesin istiyor, Uğur Mumcularının, Bahriye Üçoklarının, Eşref Bitlislerin, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ve daha pek çok şehitin kanı yerde kalmasın, failleri bulunsun istiyor.
Ben şunu anlamıyorum, darbe dönemlerinde en ağır işkencelere maruz kalanlar, tırnakları sökülen, işkenceden deliren, idam sehpalarından indirilen arkadaşlarını görenler, bunu yapanların cezalandırılmasını istemiyor mu? Artık Türkiye’de böyle sahnelerin yaşanmamasını istemiyor mu?
Ben ülkeyi böldürmeyim diye, BÜYÜK TÜRKİYE’yi görmek için, vicdanımın sesini dinleyeceğim. EVET diyeceğim,
Bu arada AKP’li değilim, sırf AKP’YE MUHALEFET OLSUN DİYE HAYIR DEMEYECEK KADAR BU ÜLKENİN GELECEĞİNİ DÜŞÜNEN SADE BİR VATANDAŞIM, o kadar. Ama bakın sade vatandaş olmayan vicdanını dinleyen bu kişilere hangi sebeplerle EVET diyor, okumanızda fayda var.“
Okurum böyle demiş. Bakalım sözünü ettiği, sade vatandaş olmayanlar neler demiş.
Sade vatandaş olmayanlar ne diyor ?
Sezen Aksu:Eksikliklerine rağmen 'evet' diyeceğim. Uzlaşmayla hazırlanacak, kapsamlı ve özgürlükçü anayasa nihai seklini alana kadar da 'evet' demeye devam edeceğim.
Teoman:Anayasa paketi demokrasi adına ileri bir hamle. Bence şu anda yapılması gereken; eksiklik olsa da elimizde olan paketi desteklemek.
Orhan Gencebay:Çocuklarımıza daha demokrat, daha çağdaş bir hukuk sistemi bırakıp bırakmayacağımızı oylayacağız. Bu fırsat kullanılmalı diye düşünüyorum.
Yeşim Salkım:Referandumda ‘evet' oyu vereceğim. Çünkü bazı şeylerin
değişmesi gerekiyor. Herkesin hayrına olacak şeyler varsa anayasa da
değişebilmelidir.
Murat Kekilli:Daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi ve daha fazla hukuk için anayasa değişikliği paketi umut verici. 12 Eylül'de ‘evet' derim, beni kimse tutamaz.
Ahmet Özhan:Ben bunu, Türkiye'nin önünün açılması için gereken bir atılım olarak değerlendiriyorum. Bu değişikliği CHP de yapsaydı yine ‘evet' derdim.
Ağaoglu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoglu:Daha özgür ve istikrarlı bir Türkiye için referandumu fırsat olarak görüyorum. Ben işadamıyım, particiliğim yok. Oyum 'evet' olacak.
Orhan Pamuk:12 Eylül'le hesaplaşmak gerekiyor. Bu değişiklik, hesaplaşmanın yolunu açan bir kapı. Benim oyum 'evet' olacak.
Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Metin Tarhan:Bu paketin desteklenmesi gerekiyor. Demokrasiye dönük atılan her adım bizim taleplerimizi de karşılayacak.
Sinan Çetin:12 Eylül darbecilerine yargı yolu açılıyor. Bu ülkede bir daha darbe olmamasını garanti altına almak adına referandumda 'evet' diyeceğim.
Mehmet Ali Birand:Hemen her konuda gerilememize neden olan askerî darbeler döneminin kapandığı mesajını yollayamazsam, kendi kendime ihanet etmiş sayarım. Bu nedenle oyum 'evet' olacak.
Emel Müftüoğlu:Bunlar çok hassas konular. Demokratik bir ülke olmamız adına sonuç çok değişmese de, benim referandumda kararım ‘evet' yönünde olacak.
Aziz Üstel:Keşke CHP'yle MHP de el verseydi; bu darbe anayasası baştan sona değiştirilseydi. Ama olmadı. Ben 12 Eylül sabahı 'evet' oyu vereceğim.
Cengiz Çandar:'Evet', Türkiye'nin demokratik atılım yapmasında, yeni, sivil ve demokratik bir anayasa hazırlamasında önemli bir ivmeye işaret edecek.
CHP Ankara Milletvekili Eşref Erdem:CHP'li, MHP'li, AKP'li her kim olursa olsun bütün aydın, demokrat ve sağduyulu insanlar, anayasa değişikliğine 'evet' demeli.
Dünya Ehli Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun:12 Mart'ta iki defa hapse atıldım. 12 Eylül'de ise birçok yakınım tutuklandı. Yaşananlar göz ardı edilemez. 'Evet' oyu vereceğim.
Gülten Kaya (Ahmet Kaya'nın eşi):Referandum, toplumun demokrasi bilincini ortaya koyacak. Kendilerini devletin asıl sahibi olarak görenlerle gerçek sahiplerin fotoğrafı netleşecek.
Hakan Şükür:Anayasa oylamasının partiler üstü olduğunu düşünüyorum. DGM'de yaşadıklarım, inancım, araştırmalarım ve mantığım, benim 'evet' kararımda etkili oldu.
Hale Soygazi:Daha demokratik ve özgür bir ülke olmamız için darbe anayasasını tasfiye etmemiz gerekir. Referandumdan çıkacak 'evet' oyu demokrasiye inancımızı artıracaktır.
Halil Ergün:Bu ülkeden alacağı olan biriyim. 12 Eylül'ü yaşamış ve zulmünü çekmiş bir sanatçıyım. Görülecek hesabım için 'evet' diyeceğim.
Hasan Cemal:isteyen gider 'hayır' der. Ya da 'evet' oyu kullanır. Bu tercihlerin tümü demokratiktir. Ben, "Yetmez ama evet!" diyorum.
İbrahim Tatlıses:Teknoloji ve hayat değişti ama Türkiye hâlâ aynı kanunlarla yönetiliyor. Tahtaları yenileyelim, çivileri değiştirelim, yeni anayasaya 'evet'diyelim.
Mehmet Özdilek (Şifo):Sivil bir anayasa için ve daha demokrat bir ülkede yaşayabilmek adına ben de yeni anayasa paketini destekliyorum.
Mustafa Erdoğan:'Evet' diyorum. Çünkü AB uyum yasaları ve insan haklarına aykırı hukuksal metinlerin değiştirilmesi için siyasilere cesaret verilmesi gerektiğine inanıyorum.
NilüferAkbal:Başbakan'ımızın dediği gibi vicdanımın sesini dinleyeceğim. Bence solcuların 'hayır' demesi tutarsızlık. Eksik de olsa değişiklikleri iyi ve doğru buluyorum.
Şanar Yurdatapan:Referandumda 'evet' diyeceğim. Buna hayır demenin zaten hiçbir mantığı yok. Bu maddeler mevcuda göre çok daha demokrat ve çok daha ileri.
Gelişmiş ülkelerden HSYK örnekleri
Referandumda “Hayır” diyeceğini ifade edenlerin en çok takıldıkları konu HSYK ile ilgili değişiklik önerisi. “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Yargıtay ve Danıştay, yargı bağımsızlığını ortadan kaldıracağı iddiasıyla Anayasa değişikliği kapsamında yapılması planlanan yargı reformuna karşı çıkıyorlar. Oysa HSYK tipi yapıların bulunduğu ülkelerdeki durum, yüksek yargının endişelerinin gereksiz olduğunu ortaya koyuyor. İşte Avrupa'dan HSYK tipi yapılardan örnekler:
FRANSA: Geçen yıl yapılan yargı reformuyla Fransız Hâkimler ve Savcılar Konseyi'nin yapısı değiştirildi. Üye sayısı 16'dan 22'ye çıkarılırken, Cumhurbaşkanı, Senato ve Meclis'in seçtiği üye sayısı artırıldı. Reform öncesi Cumhurbaşkanı, Senato ve Meclis birer üye seçiyordu.
İTALYA: Hâkimler Yüksek Kurulu, 27 üyeden oluşuyor. Başkanlığını Cumhurbaşkanı'nın yaptığı Kurul'a İtalyan Meclisi sekiz üye atıyor. Yargıtay başkanı ve başsavcısının doğal üye olduğu Kurul'da, ilk derece hâkim-savcılarınca seçilen iki yargıtay üyesi, meslektaşlarınca doğrudan seçilen 10 hâkim ile dört savcı, Meclis'in avukat ve hukukçu öğretim üyeleri arasından belirlediği sekiz üye bulunuyor.
İSPANYA:Yargı Erki Genel Konseyi, İspanya Kralı tarafından atanan 20 üye ve doğal üye yargıtay başkanından oluşuyor. 12 üye yargının her kademesinde görev alan hâkimler arasından, sekiz üye Kongre ve Senato tarafından avukatlar ve hukukçu öğretim üyeleri arasından belirlenip Kral tarafından atanıyor.
İSVEÇ:İsveç Yargı Konseyi'nin başkanlığını hükümet tarafından atanan bir genel müdür yapıyor. 11 üyeli konseyde genel müdürün yanı sıra hükümet tarafından atanan dört hâkim, iki parlamenter, bir avukat, iki sendika temsilcisi, bir valilik temsilcisi bulunuyor.
Kaynak : İnternethaber - Sedat ÜRETEN
Sokaktaki vatandaş neye “Evet” neye “Hayır” diyeceğini bilmiyormuş! Aylardır yoğun bir siyaset kaosu içinde hem rakipleri hem de kendileri anlatıyorlar da anlatıyorlar Anayasa’da yapılacak değişikliklerin ne olup ne olmadığını. Gazeteler yazıyor, televizyon programlarında tartışılıyor… İnternet bu konudaki tartışmalarla dolu. Bas bas bağırıyorlar, herkesin “Hayır” demesini istiyorlar. Kendi yandaşlarının bile “Evet” diyeceğini söylemesi ile çileden çıkıyorlar. Bu defa da başka kulp takıyorlar; Sokaktaki vatandaş neye “Evet” neye “Hayır” diyeceğini bilmiyormuş! Bu kadar hafife alıyorlar vatandaşlarını. Oysa, bir genel seçim olsa yine o adam yerine koymadıkları, küçümsedikleri vatandaştan oy isteyecekler, bunu düşünmüyorlar.
Halbuki o sokaktaki vatandaş var ya, o sessiz insanlar var ya, neyin olup bittiğinin çok iyi farkında. Eğriyi doğruyu gören o vatandaş, gönderdiği maillerde neler diyor neler… İşte size bir okur mektubu;
Özgürlükçü, yeniliğe açık ve reformcu olmak
“Erkan Yolaç’ın evet-hayır yarışmasında değiliz, basbayağı ülkenin geleceği için oy verme yarışındayız. Ama bakıyorsunuz bu yarışmada bazı solcular sağcı, bazı sağcılar da solcu olmuş, kafa karıştırıcı bir dönemden geçiyoruz. Size yazdığım bu maili solcu da olsanız sağcı da olsanız dikkatlice okumanızı istirham ediyorum, en baştan belirteyim, amacım fikrinizi değiştirmek değil, fikrinize son derece saygı duyuyorum. Sizin gibi iyi bir yazar da değilim, ama ne düşündüğümü aktarabileceğimi umuyorum. (mesleğimi yazmıyorum, önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan zordur)
Ben küçüklüğümden beri solu hep şöyle bilirdim, özgürlükçü, yeniliğe açık, reformcu, baskıya karşı. Sağı da muhafazakar, içedönük, yeniliğe kapalı. Ama bir bakıyorsunuz sol parti CHP, İP, ve BDP geçmişine ters hareket edip HAYIR diyor, sağ parti AKP, SP, BBP ise EVET. MHP konusuna ise hiç girmeyeyim.
Gördüğüm kadarıyla Hayır’cıların belli başlı 3 nedeni var
1- AKP bir “korku toplumu” oluşturacak, şeriat getirerek kırbaç vurduracak, bütün kadınların başını kapatacak vs. devleti Fethullahçılar ele geçirecek
2- AKP yargıyı ele geçirecek, herkes hapislerde yatacak
3- Değişiklikler çok az ve eksik, hiçbirşey değişmeyecek…
Şimdi ayıklayalım pirincin taşlarını :
1- AKP bizi şeriatçı yapacak ve Atatürk heykellerini kaldıracak diyen bu arkadaşlara şunu sormak istiyorum, 8 senedir bu adamlar iktidarda, din adına bu uygulamalardan hangisini gerçekleştirdi? Ve yeni paketteki hangi madde ile birlikte hangi uygulamayı din adına değiştirebilecek? Bana göre en komiği de Fethullahçıların ülkeyi ele geçireceği paranoyası. Ben ünivesitede birkaç tanesini tanıdım, namaz bile kılmayanlar vardı. Onların tek gayeleri varsa yoksa her yerde Türk okulları açmak. İslam hakim olsun gibi bir dertleri yok ki ? Yani ben bir kere bile İslam ülkeleri birleşsin, birlik olalım dediklerini duymadım doğrusu… Duyan varsa söylesin.
2- AKP yargıyı ele geçirecek, herkes hapislerde yatacak…
REFORMLA BİRLİKTE HUKUK SİSTEMİNDE NE DEĞİŞECEK BAKALIM:
CHP, 2 madde hariç diğer tüm maddeleri biz de onaylıyoruz demişti. Demek ki bu iki madde üzerinde araştırma yapmak, referandum oyumuzu belirleyecek en önemli konu. HSYK maddesini özellikle araştırdım. Her iki tarafın tüm anlattıklarını okudum, inceledim. Teklifin 23. maddesiyle, HSYK'nın halen 7 olan üye sayısı 22'ye, 5 olan yedek üye sayısı ise 12'ye çıkarılıyor. HSYK'nın 3 daire halinde çalışması öngörülüyor. Bu maddeyi istemeyenlerin iddiası Yargının siyasallaştığı üzerine, yargının iktidarın eline geçeceği üzerine. Ama araştırdığımda bu iddiaların tam tersine rastladım.
a- ADALET BAKANI ARTIK DAHA PASİF KONUMA GELİYOR, MÜSTEŞARIN KATILMADIĞI TOPLANTILARDA DA KARAR ALINABİLECEK. BU BÜYÜK BİR DEĞİŞİKLİK. Mevcut sistemde adalet bakanı ve müsteşar azınlıkta kalmakla birlikte daha etkin iken, müsteşarın katılmadığında toplantılar yapılamaz iken, değişiklik ile adalet bakanı, oluşturulan üç daireden hiçbirine katılmıyor.
Müsteşar ise kurulun tabii üyesi olarak üç daireden birisinde toplantılara katılıyor. Bağımsızlığı HSYK'dan bakan ve müsteşarın çıkarılması veya etkinliğinin azaltılması olarak düşünenler hangi sistemi tercih etmeli? Yeni HSYK, bağımsızlık taleplerine daha yakın değil mi?
b- HSYK AYRI BİNAYA, AYRI BÜTÇEYE, AYRI SEKRETERYAYA KAVUŞUYOR. HSYK'nın ayrı binası, ayrı bütçesi, sekretaryası olmadığı hep eleştirildi. HSYK Başkanvekili de bu yapıyı eleştiriyor. Yani mevcut sistemi eleştiriyor. Değişiklik paketiyle HSYK, bütçesi, binası ve sekretaryasıyla daha bağımsız hale getiriliyor.
c- YENİ SİSTEMDE MÜFETTİŞLER DİREK OLARAK HSYK’YA BAĞLI OLACAK, BAKANLIĞIN YETKİSİ BU KONUDA KESİN OLARAK KALDIRILIYOR. Teklif edilen sistemle müfettişlerin doğrudan HSYK'ya bağlı olarak teftiş yapmaları, Adalet Bakanlığı ile bağlarının kalmaması, yani teftiş sisteminin daha bağımsız bir yapıya kavuşturulması öngörülüyor. Tam da eleştirileri karşılayan bir yapıya kavuşturuluyor. Adalet Bakanlığı idari personeli ile cumhuriyet savcılarının idari denetimleri için adalet müfettişlerinin görevlerini sürdürmeleri doğrudan yargı ile ilişkili olmadığı halde, adalet müfettişlerinin varlığını eleştirmenin iyi niyetle bağdaştırılması mümkün değil. Her bakanlığın bir teftiş kurulu ve müfettişleri olduğu gibi Adalet Bakanlığı'nın da müfettişleri elbette olacaktır. Önemli olan bu müfettişlerin hâkim ve savcıları yargısal işlemleri açısından denetleyememesidir.
d- YÜRÜTMEDEN TAMAMEN BAĞIMSIZ BİR HSYK OLUŞTURULUYOR VE HSYK, TÜRKİYE’DEKİ 11 BİN SAVCI VE HAKİMİN OYLARIYLA SEÇİLECEK. Yürütmeden daha bağımsız bir HSYK oluşturuluyor. Üyelerin seçiminde ilk derece mahkemelerde görevli hâkim ve savcıların oylarıyla 10 üye seçiliyor. Yüksek mahkeme üyesi olmayan hâkim ve savcılar kendi varlıklarının hatırlanması ve değer verilmesinden son derece memnun. Yargıtay ve Danıştay'ın önerdiği adaylar arasından cumhurbaşkanınca atama işlemi kaldırılıyor, doğrudan seçim benimseniyor.
e- BİLİYORSUNUZ ARTIK CUMHURBAŞKANINI HALK SEÇECEK. HALKIN SEÇTİĞİ CUMHURBAŞKANI DA 22 ÜYEDEN 4’ÜNÜ SEÇECEK. AVRUPA’DA TÜM HSYK ÜYELERİNİ SEÇEN BAŞKANLAR, PARLEMENTOLAR BİLE VAR. Diğer yandan bundan böyle doğrudan halkın seçeceği cumhurbaşkanınca 4 üyenin seçilmesi hem demokratik meşruiyet, hem bağımsızlık hem de tarafsızlık açısından son derece isabetli bir tercih.
3- Değişiklikler çok az ve eksik, hiçbir şey değişmeyecek diyenlere hoş bir örnek, diyelim ki bir yemeğe gittiniz ve karnınız da çok aç, size önden küçük kanepeler getirdiler ve ana yemeğin gelmesine de saatler var, siz bu aperatiflerle midenizin gurultularını susturmaz mısınız yoksa yok ben bekleyeceğim bunlar yetmez mi dersiniz?
İşin doğrusu artık bu millet artık bıktı, demokrasi daha otursun, sanat gelişsin, bilim gelişsin istiyor. Hiç kimseye iftira edilmesin, hiç kimseye oyun oynanmasın istiyor, darbesiz kansız bombasız günler istiyor, başbakanları asılmasın, bakanları yumruklanmasın, cumhurbaşkanları öldürülmesin istiyor, Uğur Mumcularının, Bahriye Üçoklarının, Eşref Bitlislerin, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ve daha pek çok şehitin kanı yerde kalmasın, failleri bulunsun istiyor.
Ben şunu anlamıyorum, darbe dönemlerinde en ağır işkencelere maruz kalanlar, tırnakları sökülen, işkenceden deliren, idam sehpalarından indirilen arkadaşlarını görenler, bunu yapanların cezalandırılmasını istemiyor mu? Artık Türkiye’de böyle sahnelerin yaşanmamasını istemiyor mu?
Ben ülkeyi böldürmeyim diye, BÜYÜK TÜRKİYE’yi görmek için, vicdanımın sesini dinleyeceğim. EVET diyeceğim,
Bu arada AKP’li değilim, sırf AKP’YE MUHALEFET OLSUN DİYE HAYIR DEMEYECEK KADAR BU ÜLKENİN GELECEĞİNİ DÜŞÜNEN SADE BİR VATANDAŞIM, o kadar. Ama bakın sade vatandaş olmayan vicdanını dinleyen bu kişilere hangi sebeplerle EVET diyor, okumanızda fayda var.“
Okurum böyle demiş. Bakalım sözünü ettiği, sade vatandaş olmayanlar neler demiş.
Sade vatandaş olmayanlar ne diyor ?
Sezen Aksu:Eksikliklerine rağmen 'evet' diyeceğim. Uzlaşmayla hazırlanacak, kapsamlı ve özgürlükçü anayasa nihai seklini alana kadar da 'evet' demeye devam edeceğim.
Teoman:Anayasa paketi demokrasi adına ileri bir hamle. Bence şu anda yapılması gereken; eksiklik olsa da elimizde olan paketi desteklemek.
Orhan Gencebay:Çocuklarımıza daha demokrat, daha çağdaş bir hukuk sistemi bırakıp bırakmayacağımızı oylayacağız. Bu fırsat kullanılmalı diye düşünüyorum.
Yeşim Salkım:Referandumda ‘evet' oyu vereceğim. Çünkü bazı şeylerin
değişmesi gerekiyor. Herkesin hayrına olacak şeyler varsa anayasa da
değişebilmelidir.
Murat Kekilli:Daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi ve daha fazla hukuk için anayasa değişikliği paketi umut verici. 12 Eylül'de ‘evet' derim, beni kimse tutamaz.
Ahmet Özhan:Ben bunu, Türkiye'nin önünün açılması için gereken bir atılım olarak değerlendiriyorum. Bu değişikliği CHP de yapsaydı yine ‘evet' derdim.
Ağaoglu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoglu:Daha özgür ve istikrarlı bir Türkiye için referandumu fırsat olarak görüyorum. Ben işadamıyım, particiliğim yok. Oyum 'evet' olacak.
Orhan Pamuk:12 Eylül'le hesaplaşmak gerekiyor. Bu değişiklik, hesaplaşmanın yolunu açan bir kapı. Benim oyum 'evet' olacak.
Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Metin Tarhan:Bu paketin desteklenmesi gerekiyor. Demokrasiye dönük atılan her adım bizim taleplerimizi de karşılayacak.
Sinan Çetin:12 Eylül darbecilerine yargı yolu açılıyor. Bu ülkede bir daha darbe olmamasını garanti altına almak adına referandumda 'evet' diyeceğim.
Mehmet Ali Birand:Hemen her konuda gerilememize neden olan askerî darbeler döneminin kapandığı mesajını yollayamazsam, kendi kendime ihanet etmiş sayarım. Bu nedenle oyum 'evet' olacak.
Emel Müftüoğlu:Bunlar çok hassas konular. Demokratik bir ülke olmamız adına sonuç çok değişmese de, benim referandumda kararım ‘evet' yönünde olacak.
Aziz Üstel:Keşke CHP'yle MHP de el verseydi; bu darbe anayasası baştan sona değiştirilseydi. Ama olmadı. Ben 12 Eylül sabahı 'evet' oyu vereceğim.
Cengiz Çandar:'Evet', Türkiye'nin demokratik atılım yapmasında, yeni, sivil ve demokratik bir anayasa hazırlamasında önemli bir ivmeye işaret edecek.
CHP Ankara Milletvekili Eşref Erdem:CHP'li, MHP'li, AKP'li her kim olursa olsun bütün aydın, demokrat ve sağduyulu insanlar, anayasa değişikliğine 'evet' demeli.
Dünya Ehli Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun:12 Mart'ta iki defa hapse atıldım. 12 Eylül'de ise birçok yakınım tutuklandı. Yaşananlar göz ardı edilemez. 'Evet' oyu vereceğim.
Gülten Kaya (Ahmet Kaya'nın eşi):Referandum, toplumun demokrasi bilincini ortaya koyacak. Kendilerini devletin asıl sahibi olarak görenlerle gerçek sahiplerin fotoğrafı netleşecek.
Hakan Şükür:Anayasa oylamasının partiler üstü olduğunu düşünüyorum. DGM'de yaşadıklarım, inancım, araştırmalarım ve mantığım, benim 'evet' kararımda etkili oldu.
Hale Soygazi:Daha demokratik ve özgür bir ülke olmamız için darbe anayasasını tasfiye etmemiz gerekir. Referandumdan çıkacak 'evet' oyu demokrasiye inancımızı artıracaktır.
Halil Ergün:Bu ülkeden alacağı olan biriyim. 12 Eylül'ü yaşamış ve zulmünü çekmiş bir sanatçıyım. Görülecek hesabım için 'evet' diyeceğim.
Hasan Cemal:isteyen gider 'hayır' der. Ya da 'evet' oyu kullanır. Bu tercihlerin tümü demokratiktir. Ben, "Yetmez ama evet!" diyorum.
İbrahim Tatlıses:Teknoloji ve hayat değişti ama Türkiye hâlâ aynı kanunlarla yönetiliyor. Tahtaları yenileyelim, çivileri değiştirelim, yeni anayasaya 'evet'diyelim.
Mehmet Özdilek (Şifo):Sivil bir anayasa için ve daha demokrat bir ülkede yaşayabilmek adına ben de yeni anayasa paketini destekliyorum.
Mustafa Erdoğan:'Evet' diyorum. Çünkü AB uyum yasaları ve insan haklarına aykırı hukuksal metinlerin değiştirilmesi için siyasilere cesaret verilmesi gerektiğine inanıyorum.
NilüferAkbal:Başbakan'ımızın dediği gibi vicdanımın sesini dinleyeceğim. Bence solcuların 'hayır' demesi tutarsızlık. Eksik de olsa değişiklikleri iyi ve doğru buluyorum.
Şanar Yurdatapan:Referandumda 'evet' diyeceğim. Buna hayır demenin zaten hiçbir mantığı yok. Bu maddeler mevcuda göre çok daha demokrat ve çok daha ileri.
Gelişmiş ülkelerden HSYK örnekleri
Referandumda “Hayır” diyeceğini ifade edenlerin en çok takıldıkları konu HSYK ile ilgili değişiklik önerisi. “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Yargıtay ve Danıştay, yargı bağımsızlığını ortadan kaldıracağı iddiasıyla Anayasa değişikliği kapsamında yapılması planlanan yargı reformuna karşı çıkıyorlar. Oysa HSYK tipi yapıların bulunduğu ülkelerdeki durum, yüksek yargının endişelerinin gereksiz olduğunu ortaya koyuyor. İşte Avrupa'dan HSYK tipi yapılardan örnekler:
FRANSA: Geçen yıl yapılan yargı reformuyla Fransız Hâkimler ve Savcılar Konseyi'nin yapısı değiştirildi. Üye sayısı 16'dan 22'ye çıkarılırken, Cumhurbaşkanı, Senato ve Meclis'in seçtiği üye sayısı artırıldı. Reform öncesi Cumhurbaşkanı, Senato ve Meclis birer üye seçiyordu.
İTALYA: Hâkimler Yüksek Kurulu, 27 üyeden oluşuyor. Başkanlığını Cumhurbaşkanı'nın yaptığı Kurul'a İtalyan Meclisi sekiz üye atıyor. Yargıtay başkanı ve başsavcısının doğal üye olduğu Kurul'da, ilk derece hâkim-savcılarınca seçilen iki yargıtay üyesi, meslektaşlarınca doğrudan seçilen 10 hâkim ile dört savcı, Meclis'in avukat ve hukukçu öğretim üyeleri arasından belirlediği sekiz üye bulunuyor.
İSPANYA:Yargı Erki Genel Konseyi, İspanya Kralı tarafından atanan 20 üye ve doğal üye yargıtay başkanından oluşuyor. 12 üye yargının her kademesinde görev alan hâkimler arasından, sekiz üye Kongre ve Senato tarafından avukatlar ve hukukçu öğretim üyeleri arasından belirlenip Kral tarafından atanıyor.
İSVEÇ:İsveç Yargı Konseyi'nin başkanlığını hükümet tarafından atanan bir genel müdür yapıyor. 11 üyeli konseyde genel müdürün yanı sıra hükümet tarafından atanan dört hâkim, iki parlamenter, bir avukat, iki sendika temsilcisi, bir valilik temsilcisi bulunuyor.
Kaynak : İnternethaber - Sedat ÜRETEN