Vahşet... _______

LOOPUSED

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
12,048
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
€z€Ld€n €b€d€
Vahşet...





Tam insafsız bir saldırı sonucunda bir otobüste yanan zavallı Serap’ın ölümüne yanarken Tokat’tan yedi askerin şehit olduğu haberi geldi.

Acı, öfkeye döndü.

Belli ki birileri Türkiye’yi yeniden kana bulamak istiyor.

Ama bu sefer geçmişe benzemez bu oyunlar.

Bu sefer, başkalarının hayatlarını rahatça alabileceklerini, insanları kurban edebileceklerini sananlar kendi hayatlarını da koyuyorlar masanın üstüne.

Hepimizi öldürebilirler, Kürtleri Türkleri karşılıklı kışkırtarak sokakları kan bataklığına çevirebilirler.

İstanbul’daki genç kızı da, Diyarbakır’daki delikanlıyı da, Tokat’taki yedi askeri de öldürtebilirler.

Barışın kapısına geldiğimizde, huzura, özgürlüğe parmaklarımızın ucuyla değdiğimizde bizi sokak savaşlarına sürükleyebilirler.

Bin bir türlü kaprisle, siyasi hesapla, çıkarcılıkla bunu yapabilirler.

Diyarbakır’daki genç Kürtleri sokaklara salabilirler, İzmir’de, Çanakkale’de genç Türkleri sokaklara dökebilirler.

Yeniden sıkıyönetimler gelsin, yeniden tanklar yürüsün, yeniden baskılar artsın isteyebilirler.

Barışta kavuşamayacaklarını düşündükleri siyasi güce, savaşta kavuşabileceklerini düşünebilirler.

Ama bugün başkasının hayatını tehlikeye atan herkesin hayatı tehlikeye girer.

Barışı önlemek için “dağa çıkarım” diyen Türk politikacıyla, “dağlara gideriz” diyen Kürt politikacının “zihinsel ortaklığının” ördüğü bela kafesine sadece biz girmeyiz, kendileri de girerler.

Eğer plan, bu ülkenin insanlarını sokaklarda birbirine kırdırmaksa, ne hapisteki lider, ne dağdaki lider, ne yeni bir darbenin hayalini kuran darbeci, yaratılacak bu belanın dışında kalır.

Ergenekon’un, Kafes planının arzuladığı o kanlı kaosun yaratılmasına yardım etmek için hiç beklenmedik yerlerden koşarak gelenler olduğunu görüyoruz.

On iki yıldan beri tek eylem yapılmamış Tokat’ta, tam DTP davasından bir gün önce askerlere tuzak kuruluyor.

Başbakan Erdoğan’ın Obama’yla görüşmesinden bir saat önce patlıyor Tokat’ta silahlar.

Türklerde ve Kürtlerde biriken kızgınlığı birileri iyice tahrik edip kalabalıkları sokaklarda vuruşturmak istiyor.

İzmir’de DTP konvoyunu taşlayan kızla, Diyarbakır’da parti merkezi yakan gencin “ırkçı” öfkelerini siyasi bir çıkara dönüştürmek istiyor belli ki birileri.

“Açılım bitti” diye sevinçli açıklamalar yapanlar, “açılım bittiğinde” onun yerini alacak şiddetin nasıl bir şey olacağını sanıyorlar?

O şiddetin kurbanları sadece İstanbul’da Serap, Diyarbakır’da Aydın, Tokat’ta yedi genç şehit mi olacak?

Yirmi beş yıllık acının biriktirdiği, beslediği o “ırkçı öfke” ya barışçı bir açılımla yatıştırılır ve ülke huzura kavuşur ya da alabildiğine kışkırtılır ve bütün ülke, bütün insanlar tehlikeye atılır.

Bu sefer o şiddetin hedefinde herkesin ismi yazar.

Durum çok açık.

Türkiye ya barışa kavuşacak ya da bu kadar kışkırtmayla kitlesel katliamlar yaşayacak, otobüslerde genç kızlar vahşice yakılacak, sokaklarda çocuklar vurulacak, askerlere pusular kurulacak, büyük kitleler ayaklanacak, katliamlar olacak.

Ama şunu unutmayın, Kürt meselesi artık sadece Türkiye’nin meselesi değil, bütün dünyanın meselesi.

Türkiye’nin karışması bütün bölgeyi karmakarışık eder, Ortadoğu’nun bütün dengeleri altüst olur.

Bunun bedelini herkes öder bu defa.

Bizim gibi sıradan insanlar zaten öder, sokaklarda vurulur gideriz ama “hücresi on beş santim küçüldü” diye ortalığı yakmaya kalkan Apo da, “barış olursa benim siyasi geleceğim ne olacak” diyen Karayılan da, bir kaos planını uygulatıp o karışıklıkta iktidara gelmeyi amaçlayan darbeci de öder, DTP’yi kapatıp Kürtleri siyasetten atmaya çalışan da öder, “dağa çıkarız” diyen Türk ve Kürt politikacı da öder.

“Ortalığı kan gölüne çeviririz” diye babalanıp duranları dinliyoruz günlerdir, kan gölüne çevirirsiniz ama bu sefer o gölde başkalarıyla birlikte siz de boğulursunuz.

Bu katliam Türkiye’de son katliam olur, birçok insanla birlikte katliama destek olanlar da hayatını kaybeder.

Toplumsal kışkırtmalarla şaka olmaz, başlatırsınız ama bitiremezsiniz.

Bu vahşetten vazgeçin, sadece başkalarının kurban olacağını sanmayın, sizin adınızı da yazarlar kurbanların arasına.
Bakın barış için bütün koşullar hazır, hep birlikte yaşayabiliriz, gençlerimiz aydınlık bir gelecekte sürdürürler hayatlarını.

Ama barışa kıyarsanız, barışa kıyana da kıyarlar bu sefer.

Bu sözümü hatırlarsınız ama hatırladığınız son söz olur bu.

Yapmayın, ne başkalarının hayatıyla, ne kendi hayatınızla oynayın.

Bırakın insanlar yaşasın, siz de yaşayın.






AHMET ALTAN
TARAF



İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN...


KAYNAK
 
Bu Adam Doğruları Söylüyor Ama Kimse Kulak Asmıyor Nedense.
 
Bu Adam Doğruları Söylüyor Ama Kimse Kulak Asmıyor Nedense.

ANLARLAR BİRGÜN. KENDİ SÖZÜYLE ahmet ALTANIN;''Bu sözümü hatırlarsınız ama hatırladığınız son söz olur bu.''

dediği gibi..

herkes aslında kolay olanı diyor ve yapıyor, sadece kahvede, klavyede, kürsüden,kendi evinden dükkanından köpürüyor kızıyor bağırıyor görüntüsünde.. oysa kimse demiyorki bu defa ordumuz bile neden sessiz. acaba bilmediğimiz bişeymi var , yada bu hükümetin ayağında devletin bacaklarında dolanmış prangalarmı var, bilmediğimiz sözleşmelere birileri hep beraber mi imza attı... herkes ucuzundan bağırıyor yakarız yıkarız diye.. kimse yaşayalım demiyor herkes ölmek için var sanki.. oysa yaşamayı bilmeyenler ölmeyide beceremez... biz 80 de çok gördük her görüşten nara atanları, önden gidip köşeyi dönünce arkalarda kalıp gölgelere sığınanları...
 
Vatanı bir kadın memesine satmak!

VATANSEVERLER susturuldu, sindirildi; meydan vatan hainlerine kaldı. Bu ülkede Atatürk’e, devlete, millete, orduya, bayrağa dil uzatmak, hatta yan gözle bakmak kimin haddineydi?
Dil uzatanın dili kopartılır, yan bakanın gözü çıkartılırdı.
Böyle bir ortak refleks, ortak hassasiyet vardı.
Bu refleks ve hassasiyet, önce zayıflatıldı, sonra yok edildi.
Yıllarca ve yıllarca vatanseverler vatan hainlerini kovalarken, bugün vatan hainleri vatanseverleri kovalıyor.
Bütün kaleleri, bütün kilit noktaları vatan hainleri zaptetmiş durumda.
Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları, millete ve devlete kin ve nefret kusanlar, bayrağa kem gözle bakanlar kuşattı Türkiye’yi…
Bu ülkede bundan sonra, yüzbinlerce kişinin katıldığı “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacak” benzeri mitinglerin yapılması çok zor.

İNTERNET mail gruplarında bir mail dolaştırılıyor.
Gerçi malum-u ilan ama, bu ülkede vatanseverlerin onurlu direnişinin örneklerinden biri olduğu için mutluluk verici…
Son yıllarda ihanetin bayraktarlığını yapmaya başlayan Taraf Gazetesi’nin serencamı anlatılıyor bu mailde.
Batmak üzere olan Alkım Gazetecilik’in sahipleri Savaş ve Başar Aslan kardeşlerin Brüksel’de büro açıp AB ile de ilişkiye geçmeleri…
Pentagon’un düğmeye basması, Yasemin Çongar’ı Amerika’dan görevli olarak göndermesi…

Yasemin Çongar’ın 2 Haziran 2008 tarihli Aksiyon’da, “Batı artık Türkiye ile ilişkilerini tamamen devlet üzerinden değil, iş dünyası ve sivil toplum üzerinden de kurmaya başladı. Sadece İstanbul ve Ankara’yla değil, Anadolu ile de temas ediyorlar artık. Taraf için döndüğümden beri 7 ay içinde birkaç kez Güneydoğu’ya gittim, Orta Anadolu’yu 10 yıl aradan sonra gördüm…” demesi…
“Vatanı bir kadın memesine satarım” diyen Ahmet Altan’ın 30 bin lira maaşla gazetenin kuruluş görevini üstlenmesi…
Taraf Gazetesi’nin satır satır çevirisi yapılıp her gün Avrupa Birliği’nin önüne konulması…
Alkım Yayınevi’nin, Ahmet Altan’ın “İçimizdeki Bir Yer” adlı romanını, 2004’te AB parasıyla basması… Kitabın 1 milyon adet basılıp maliyetinin 4’te biri fiyatına satılması ve AB fonlarınca desteklenmesi…
Mailde, “Peki Taraf kimin gazetesi?” sorusuna şöyle cevap veriliyor:
“Taraf Gazetesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi olan milli devlet’ yapısının çökertilmesi için çıkarılan bir psikolojik harp gazetesidir.”
Gazete mi, misyoner mi, provokatör mü, ajan mı, lejyoner mi belli değil aslında.
Gazete hariç belki de hepsi…

SEDA Sayan, gazetecilere verdiği iftarda Hebertürk gazetesinin boya vermeyen özelliğini överek şöyle demiş:
“Kadınlar için bu çok önemli. Eliniz, elbiseniz boya olmuyor, Habertürk tam yatağa sokulacak gazete…”
Peki, Taraf nereye sokulacak gazete?

KAYNAK
 
Helal olsun Ahmet Altan a . Ülkemizin en önemli aydınlarından birisidir.Söylediği her kelimenin altına çiçek gibi ıslak imza mı atarım
 
Geri
Üst