Kimi günlemler vardır, belleklerden silinmez... 6 Mayıs 1972, 15 Mayıs 1948, 19 Mayıs 1919 bunlardan biri... “Ayak basacağınız her yer sizin olacak... Sınırlarınız çölden Lübnan’a, Nil’den Toros Dağlarına ve Fırat Irmağından Akdeniz’e kadar uzanacak... Hiç kimse size karşı koyamayacak. Tanrınız RAB, size verdiği söz uyarınca, ayak basacağınız her yere dehşetinizi, korkunuzu saçacak...” Yukarıdaki Tevrat’ın Tesniye bölümünden yapılan alıntı, İsrail devletinin dinsel-ideolojik sınırlarının, “Siyonizm” ideali peşinde koşan fanatik Yahudilerin zihinlerindeki güncel yansımasından başka bir şey değildir. Binlerce yıllık sürgün hayatından sonra, Tevrat’ta sınırları çizilen “Vaadedilmiş Topraklar”a dönerek tarihsel amaçlarına ulaşan Yahudiler, kutsal kitapta kendilerine tanrı tarafından sunulduğuna inandıkları sınırlar için, tüm dünyaya meydan okuyarak çalışmalarını sürdürmektedirler... Bu çalışmalar kapsamında, GAP bölgesinde yaptıkları gizli-açık işlerin, Türk istihbarat raporlarına girmesiyle birlikte, bölgede yeni bir süreç oluşmuş ve Güneydoğu topraklarında; istihbarat kaynakları, Yahudi lobiciler, uluslar arası şirketler ve Yahudi asıllı Türk vatandaşlarının da içinde bulunduğu kıran kırana bir savaşım başlamıştır... Anadolu Ajansı’ndaki başarılı çalışmaları ve Nokta Dergisi’nde yayınlanan belgesel yazılarından tanıdığımız, araştırmacı gazeteci Hasan Taşkın’ın kaleme aldığı ve Ozan Yayınları tarafından basılan kitapta; İsrail devleti ve Mossad-istihbarat örgütlerinin bölgede yaptıkları çalışmaların tüm boyutları, Türk istihbarat kaynaklarının hazırladıkları raporlarla ortaya konmaktadır... Kısa bir sürede 5. baskısını yapan “İsrail’in GAP Senaryosu” adlı belgesel eser; yakın tarihimiz, “Büyük Ortadoğu Projesi” ve bölgemizde süren “işgal” ve “terör” olaylarına da ışık tutmaktadır... Kitabın önsözünü yazan Emekli Tuğgeneral-ASAM Ortadoğu Masası Başkanı Necdet Demiral şunları söylüyor: “Mayınlı tarlada yürüyoruz... Yahudi kökenli Türk vatandaşları aracılığıyla, İsrail’in Şanlıurfa’da 450 bin dönüm toprak alımı, bu işin arka planında art niyet olduğu ve bu niyetin de “Büyük İsrail Projesi”ni kapsadığı şüphesi uyandırıyor. AB uyum yasası çerçevesinde çıkarılan ve yabancıların toprak ve mülk almalarını içeren yasa da, eli kolu bağlıyor. Bu işin sorumlusu yetkililerdir...” Kitap içerisinde yazarın bölgede yaptığı araştırmalar sırasındaki objektif gözlemlerinin yanı sıra, daha çok İstihbarat raporlarından oluşan gerçek belgeler bulunmaktadır. Kitap içinde yer alan Yahudilerin Filistin topraklarını ele geçirme serüveni ve tarihi olaylar zinciri de ilginç gerçekleri açıklıyor... 18. yüzyılda Filistin topraklarına yerleşmeye başlayan Yahudiler; aralarında toplamaya başladıkları ve fonlarda biriken paralarla, II. Abdulhamit’ten Filistin topraklarını satın almak istediler. Bu toprakların bedeli ise, Osmanlı’nın tüm dış borçlarının toplamı idi. Bu teklif, II. Abdulhamit tarafından reddedildi. Fakat 1914’de, İngilizlerin desteği üzerine Filistinlilerden alınan topraklar üzerinde 100 bin Yahudi kolonisi kuruldu... 15 mayıs 1948’da yarım milyon olan Yahudi nüfusu ile İsrail, Arapların tüm karşı çıkışlarına karşın, Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın dayatmasıyla resmen kuruldu... İşte bu tarihten beri, bölgede savaş ve terör bir türlü bitmiyor... Sapanla ve taşla, tanka direnen Filistinli çocuklar bilir “soykırım”ın acısını... Editör Mustafa Demir konuyu şöyle yorumluyor: “İsrail saldırganlığı artarak devam etmiş ve 1980’li yıllara gelindiğinde AB ve ABD’nin desteğiyle İsrail bölgedeki en büyük güç haline gelmiştir. Filistin topraklarının, Yahudiler tarafından parça parça ele geçirilişi ile ilgili süreç değerlendirmesi yapmak gerektiğinde görülüyor ki; GAP bölgesindeki süreç de bundan çok farklı değildir. Bölgede yüz binlerce dönüm arazi satın alan Yahudiler; yarın Türk halkına, Tevrat metinlerini kriter alarak gösterip, çok daha acımasız davranacaktır. İstihbarat kaynaklarının hazırladığı raporlar bu pervasızlığı açık bir şekilde göstermektedir...” Şimdilik 450 bin dönüm toprak satın alan ve Türkiye’nin onda birini (75 358 kilometre kare)’sini satın almayı hedefleyen İsrail, adım adım ilerliyor... Ve insanın aklına şu soru geliyor: “Güneydoğu Anadolu Filistin mi olacak?” Kitapta; dünyanın ünlü para simsarı ve Ukrayna, Gürcistan, Kırgızistan ve öteki ülkelerde darbeler yaptıran, Türkiye’de de bildik bağlantıları olan Macar asıllı ABD Yahudisi G. Soros’un ortağı Yahudi Jim Rogers, Şubat 1999’da GAP bölgesini gezdikten sonra, Yahudi kökenli ABD vatandaşları da bölgede arazi satın almaya başladığının belgeleri yer alıyor... Kürtler Yahudi mi? ABD ve İsrail’de eşzamanlı yapılan açıklamada; “Sefuerdi Yahudileri ile Kürtlerin atalarının aynı olduğu ve Kürtlerin Yahudi olduğu” vurgulandı. İsrail ajanlarının bir süredir Kuzey Irak’ta Kürt komandoları eğittiği ve 1950’de Kuzey Irak’tan İsrail’e göç eden 65 bin Yahudi Kürt’in kardeş ilişkilerini anlatan ABD’li yazar Kevin Brooks, Irak Cumhurbaşkanı Talabani’nin de Yahudi Kürt olduğunu yazıyor... Afrika’daki ayrılıkçı gerilla örgütlerini MOSSAD ajanları eğitiyormuş... İsrail ajanları desteğiyle Etiyopya, Eritre, Sudan, Kongo ve Uganda gibi bazı Afrika ülkelerindeki faaliyet gösteren ayrılıkçı “sol” gerilla örgütlerini silah, para, lojistik ve komando eğitimi alanlarında destekleyen CİA ve MOSSAD ajanları olduğunu belgeleyen kitapta, dünyanın çeşitli bölgelerindeki yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarının bu şekilde yağmalandığı vurgulanıyor... GAP ve Kuzey Irak’taki olaylarda bunun bir parçası olduğunun yorumu yapılıyor... İsrail’in gözü GAP’da... Su=Hayat... Su, saatli bombadır... Su krizi büyüyor... Simon Perez bir açıklamasında İsrail’den bahsederek; “Nüfus artıyor. Suyu üretmek için imkan yaratamazsak, bu kez su için savaşacağız...” demişti. “Fırat’tan Akdeniz’e kutsal sınır” çizen Tevrat böyle buyuruyorsa... Türkiye, yeni bir savaşın eşiğinde mi? 1986’da “Ortadoğu’nun Su Sorunu” başlıklı bir rapor yayınlayan CİA’nin Uluslar arası Strateji Merkezi bir kehanette bulunuyor: “Ortadoğu’da gelecekte çıkacak bir savaş, mutlaka Nil, Dicle ve Fırat sularının paylaşılmasından çıkacak...” Şanlıurfa neden pilot bölge seçildi? Sıra, Anadolu’nun başka topraklarında mı? Çukurova, Trabzon, Karaman, Karapınar, Konya, Niğde, Aksaray, Ereğli, Bor, Ulukışla gibi bor, krom, linyit ve petrol rezervlerinin yoğun olduğu topraklarda mı?Ya da, turizm bölgelerinde mi? Yoksa, KKTC vatandaşı olan Jak ve Cefi Kamhi aracılığıyla sağlanan uluslar arası ilişkilerde, Yahudi Lobisi çalışmalarında önemli “kutsal nokta” olan Kıbrıs mı? İslam Dünyasına göre; “Her kötü şeyin altında Siyonizm parmağı var” varsayımları, sanki bir bir gerçek oluyor... “Siyonizm sözcüğü, Zion kökünden geliyor. Zion, Büyük İsrail demektir. Zion’un sınırları Akdeniz’den Kızıldeniz’e, Basra Körfezinden Karadeniz’e uzanıyor. Ne gariptir ki, Türkiye, Kürt sorununu Siyonist sopasıyla halletmeyi düşünüyor. İsrail’in çizdiği haritada Türkiye’nin Kürt bölgesi Zion sınırları içinde gösteriliyor. İsrail’de yaşayan 200 bin Kürt olduğunu” yazan gazeteci Pamela Kidron, bu projenin gerçekleşmesinde “Kürdistanlı Yahudiler”den söz ediyor... “Serv günlerine mi döndük? Türklere Anadolu’yu bile çok gören emperyalist güçlerin tüm oyunlarını bozmak için ulusal direnç göstermeliyiz... “ diyen Anadolu halkının sesine tercüman olan ve konuyla ilgili endişelerini dile getiren Prof. Dr. Çetin Yetkin’in sözleriyle sizleri selamlıyorum: “Bir defa toprağınızı pahalı satarsınız ama ömür boyu kendi toprağınızı başkalarının emirleriyle ekmek zorunda kalabilirsiniz...” “Vaadedilmiş Topraklar”a izin vermeyen Osmanlı Padişahı İkinci Abdulhamit, erki elinde tutan “yeni mandacılara” örnek olsun diye... “Padişahım sen çok yaşa!...”
Kod:
aLıntı