Vtnsvr
New member
Dr Yüksel CAVLAK
Peki, ama nasıl ?..
Her yetkilinin ağzından bu uzlaşma sözcüğü çıkıyor, ama kimse de buna yanaşmıyor.
Bu slogana şimdi Anayasa Mahkemesi Haşim Kılıç`da katıldı.
“Biz toplum olarak hangi kesimden, hangi düşünceden, inançtan olursa olsun tüm toplumun birlikte yaşamamsını elimizden geldiğince göstermeliyiz.” demiş veya çağrısı yapmış Haşim Kılıç.
Peki, bu nasıl olacak ? ..
Biri cumhuriyet rejimini, laikliği içine sindiremiyor, Mustafa Kemal`i ağzına almıyor, diğeri ise laiklik diyor.
Biri dinsel eğitime ağırlık veriyor, diğeri ise çağdaş eğitimden yana.
Biri “babalar gibi satarım” diyor, diğeri “babanın malı değil ki satasın” diyor, diğeri “tüban özgürlüktür” diyor,
Diğeri “türban çağdışı bir giysidir ve kadının özgürlüğünü elinden alıyor” diyor.
Peki, nasıl olacak bu uzlaşma ?..
Bu iş, hepimizin bildiği, elma- armut kıyaslamasına benziyor.
Nasıl elma artı armut eder 2 elma veya ikşi armut diyemiyorsak, aynı şekilde de her iki düşünceyi bir birbiriyle kaynaştırmak mümkün değil. Örneğin, bir Alman artı bir Fransız, eder iki Alman veya iki Fransız diyemeyeceğize göre. Örnekleri istediğimiz kadar çoğaltabiliriz. Elbette bir noktada uzlaşma mümkündür. Zaten bunun dışında bir uzlaşma da düşünülemez.
1923 yılında kurulan yeni devlete Türkiye Cumhuriyeti denildiğine göre, bunun etrafında dolanmanın bir anlamı yoktur. Bu ülkenin sınırları içinde yaşayan herkesin bu cumhuriyeti bütün kazanımlarıyla kabul etmesi gerekmektedir, şarttır.
Türk toplumu Mustafa Kemal`e soyadı olarak “Atatürk” adını vermişse, bunu herkesin kabul etmesi kadar doğal bir şey olamaz. Bu kurulmuş olan cumhuriyetin önüne ne numara konulur ne de ayrı bir sıfat takılır. Bunlar yapılmaya kalkındı mı, buna karşı tepkinin de doğması elbetteki doğaldır. Görünen o ki, 2002 yılından itibaren, bu cumhuriyete ve kazananımlarına karşı gelinmektedir. Ne yazık ki, bu karşı gelme, içeride besleme basın ve dışarıda da ülkeyi sömürmek,elde etmek için veya tekrar işgal etmek için veya Sevr Antlaşması`nı yürürlüğe koymak için ülkenin içişlerine karışan Batı tarafından desteklenmektedir.
Haydi gel de uzlaş...
Gerçekten uzlaşmak isteniliyorsa, buluşma noktası olan “Türkiye Cumhuriyeti” veya “Kemalizm” de bir araya gelinmelidir.
Peki, ama nasıl ?..
Her yetkilinin ağzından bu uzlaşma sözcüğü çıkıyor, ama kimse de buna yanaşmıyor.
Bu slogana şimdi Anayasa Mahkemesi Haşim Kılıç`da katıldı.
“Biz toplum olarak hangi kesimden, hangi düşünceden, inançtan olursa olsun tüm toplumun birlikte yaşamamsını elimizden geldiğince göstermeliyiz.” demiş veya çağrısı yapmış Haşim Kılıç.
Peki, bu nasıl olacak ? ..
Biri cumhuriyet rejimini, laikliği içine sindiremiyor, Mustafa Kemal`i ağzına almıyor, diğeri ise laiklik diyor.
Biri dinsel eğitime ağırlık veriyor, diğeri ise çağdaş eğitimden yana.
Biri “babalar gibi satarım” diyor, diğeri “babanın malı değil ki satasın” diyor, diğeri “tüban özgürlüktür” diyor,
Diğeri “türban çağdışı bir giysidir ve kadının özgürlüğünü elinden alıyor” diyor.
Peki, nasıl olacak bu uzlaşma ?..
Bu iş, hepimizin bildiği, elma- armut kıyaslamasına benziyor.
Nasıl elma artı armut eder 2 elma veya ikşi armut diyemiyorsak, aynı şekilde de her iki düşünceyi bir birbiriyle kaynaştırmak mümkün değil. Örneğin, bir Alman artı bir Fransız, eder iki Alman veya iki Fransız diyemeyeceğize göre. Örnekleri istediğimiz kadar çoğaltabiliriz. Elbette bir noktada uzlaşma mümkündür. Zaten bunun dışında bir uzlaşma da düşünülemez.
1923 yılında kurulan yeni devlete Türkiye Cumhuriyeti denildiğine göre, bunun etrafında dolanmanın bir anlamı yoktur. Bu ülkenin sınırları içinde yaşayan herkesin bu cumhuriyeti bütün kazanımlarıyla kabul etmesi gerekmektedir, şarttır.
Türk toplumu Mustafa Kemal`e soyadı olarak “Atatürk” adını vermişse, bunu herkesin kabul etmesi kadar doğal bir şey olamaz. Bu kurulmuş olan cumhuriyetin önüne ne numara konulur ne de ayrı bir sıfat takılır. Bunlar yapılmaya kalkındı mı, buna karşı tepkinin de doğması elbetteki doğaldır. Görünen o ki, 2002 yılından itibaren, bu cumhuriyete ve kazananımlarına karşı gelinmektedir. Ne yazık ki, bu karşı gelme, içeride besleme basın ve dışarıda da ülkeyi sömürmek,elde etmek için veya tekrar işgal etmek için veya Sevr Antlaşması`nı yürürlüğe koymak için ülkenin içişlerine karışan Batı tarafından desteklenmektedir.
Haydi gel de uzlaş...
Gerçekten uzlaşmak isteniliyorsa, buluşma noktası olan “Türkiye Cumhuriyeti” veya “Kemalizm” de bir araya gelinmelidir.