Uyuşturucu çözüm Değil Beğler...

Grave_Worm

Banned
Katılım
3 May 2006
Mesajlar
481
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Tanrı Dağı
Nedir ?

Yunanca uyku anlamında ki "narke"den gelen ve İngilizce'ye "narkotik" olarak geçen uyuşturucu sözcüğü,uyuşturma özelliği olan,uyuşturan, duymaz hale getiren demektir.Uyuşturucu madde kavramı genellikle, uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder.Ancak, keyif veren, kışkırtan, yatıştıran, uyanıklık sağlayan kimi maddeler içinde kullanılmaktadır.Uyuşturucu maddeler; merkezi sinir sistemini etkileyerek kullanan kişinin ruhsal ve fiziksel dengesini bozan; bu kişide fiziksel ve ruhsal bağımlılığa yol açan; kişisel ve toplumsal yönden ekonomik ve sosyal çöküntü oluşturan maddelerdir.

Son beş yüzyılda madde üretim ve kullanım yolları bütün dünyaya yayılmıştır. Ulaşım ve ticaretin artması bunda önemli bir rol oynamıştır. Tütün ve daha sonra kokain Amerika kıtasından bütün dünyaya yayılmıştır. Afyon ve esrar da bunun tersine Avrupa’dan Amerika’ya yayılmıştır.
Madde kullanımına bağlı problemler genellikle modern hayatın getirdiği değişikliklere ve strese bağlı olduğu düşüncesi oldukça yaygındır. Geleneksel toplumdan modern ve seküler toplum yapısına geçişin, aile yapısının zayıflayışının, şehir hayatının sosyoekonomik baskısının bunda etkili olduğu üstünde durulur. Bu faktörler bazı psikoaktif madde epidemilerinde etkili olsa da problem oldukça karmaşıktır ve kökeni sanayi devriminden çok öncelere dayanır.Madde bağımlılığı 2000 yıl önceki yazılarda tanımlanmıştır.

Uyuşturucu maddelerin kötüye kullanımı tarihin her döneminde görülmüşse de yaygın ya da madde bağımlılığı yeni bir olaydır.Bu gelişmede rol oynayan başlıca faktörler şunlardır:

1. Belli bölgelerde kullanılan maddelerin tüm dünyaya yayılması.
2. Aynı maddelerin daha saf ve dolayısıyla etkin bir yapıda üretilmesi.
3. Yeni sentetik maddelerin üretilmesi.
4. Yeni kullanım yollarının geliştirilmesi

i32366_bc.jpg


UYUŞTURUCU MADDE SUÇLARI

UYUŞTURUCU MADDE SUÇLARI NELERDİR?

Uyuşturucu madde suçları Türk Ceza Kanunu’nun 403, 404, 405, 406, 407 ve 408. maddelerinde düzenlenmiştir.
Uyuşturucu madde suçlarını üç başlık altında toplayabiliriz.
1-Uyuşturucu madde temin etme suçları,
2-Uyuşturucu madde kullanmak veya kullanmak amacı ile uyuşturucu madde bulundurmak suçu,
3-Sahte reçete ile uyuşturucu madde alma suçu.



UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ:

MADDE 403
1.Uyuşturucu maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal veya ithal edenlere on yıldan yirmi yıla kadar ağır hapis ve uyuşturucu maddenin her gram ve küsuru için elli bin lira para cezası verilir.
2. 1 numaralı fıkrada yazılı maddeleri ihraç edenlere, altı yıldan on iki yıla kadar ağır hapis ve uyuşturucu maddelerin her gram ve küsuru için elli bin lira ağır para cezası verilir.
3. Uyuşturucu maddeleri imal ve ithal ettikten sonra ihraç edenler hakkında 1 numaralı fıkrada gösterilen cezalara da ayrıca hükmolunur.
4. Böylece ihraç edilmiş maddeler dolayısıyla yabancı memlekette hükmedilmiş ve çekilmiş veya yabancı ülkede çekilmemiş olmakla beraber Türkiye'de infazı kabil cezalar çekildikleri takdirde, ihraç sebebiyle hükmedilecek cezadan indirilir.
5. Uyuşturucu maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak satanlara veya satışa arz edenlere veya satın alanlara veya yanında yahut başka bir yerde bulunduranlara veya bu maddeleri parasız devredenlere yahut bu suretle devralanlara veya sevk veya nakledenlere veya bunların alınıp satılmasına veya devrine veya ne suretle olursa olsun tedarik edilmesine aracı olanlara dört yıldan on yıla kadar ağır hapis ve uyuşturucu maddenin her gram ve küsuru için elli bin lira ağır para cezası verilir.
6. Yukarıdaki madde de gösterilen uyuşturucu madde eroin, kokain,baz morfin, morfin ise fail hakkında verilecek ceza bir katı oranında arttırılır.
7. Yukarıdaki fıkralarda gösterilen suçların, teşekkül oluşturanlar ile idare edenler veya bu teşekküle dahil bulunanlar tarafından işlenmesi dahilinde verilecek ceza ayrıca yarı oranında arttırılır.
8. Bu madde de yazılı suçlar, bunları meslek, sanat ve geçim vasıtası haline getirenler ile aralarında teşekkül oluşmaksızın birden ziyade kimse tarafından toplu olarak işlenirse, hükmolunacak cezalar üçte bir oranında arttırılır.
9.On sekiz yaşını bitirmeyen küçükleri veya ceza ehliyetine sahip bulunmayanları bu madde de yazılı suçları işlemekte kullanan kimseler hakkında fiil için tertip olunacak ceza altıda biri oranın da arttırılarak hükmolunur.
10. Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemek maksadı ile teşekkül oluşturanlar ile bunları ida7re edenlere veya bunlara dahil olanlara beş yıldan on yıla kadar ağır hapis cezası verilir.
11. Birden ziyade kimsenin bu suçları işlemek için önceden anlaşmaları teşekkül sayılır.
12. Uyuşturucu maddeleri sahte reçete ile alanlara bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bir milyon liradan beş milyon liraya kadar ağır para cezası verilir.

UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA;
KULLANILMASINI KOLAYLAŞTIRMA:

MADDE 404

1. Özel bir yer sağlayarak veya başka bir suretle bir kimsenin uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştıranlar ile bu maddeleri on sekiz yaşını bitirmeyen küçüklere veya aklen malüllere veya müptela olan kişilere verenler hakkında 403 üncü maddenin 5 ve 6 numaralı fıkralarında yazılı cezalar altıda bir oranında arttırılarak hükmolunur.
2. Uyuşturucu maddeleri kullananlar ile bu maksatla yanında bulunanlara, bir yıla kadar hapis cezası verilir.
3. Uyuşturucu madde kullanan kimse hakkında herhangi bir tahkikata girişilmeden resmi makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isteyecek olursa kullanma fiilinden dolayı hakkında kovuşturma yapılmaz.
4. Uyuşturucu maddeleri kullanan kimselerin alışkanlığı iptila derecesinde ise salahı tıbben anlaşılıncaya kadar bir hastanede muhafaza ve tedavilerine yetkili mahkemece tahkikatın her safhasında da karar verilebilir.



SAHTE REÇETE İLE UYUŞTURUCU MADDE SATIN ALINMASI:
Madde 405 - 403 ve 404 üncü maddelerde yazılı suçlara iştirak etmiş olan kimse, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce durumu ve suç ortaklarını ve uyuşturucu maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber vererek bunların yakalanmalarını veya elde edilmelerini kolaylaştırırsa ceza verilmez.
Bu cürümler haber alındıktan sonra, cürümün meydana çıkmasına veya suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kimseler hakkında verilecek ceza yarısı oranında indirilir.

UYUŞTURUCU'nun Türleri Nelerdir?

i32357_1.jpg


Lsd
Ecstasy
Kokain
Esrar
Eroin
Afyon
Captagon

LSD


i32368_2.jpg


Çavdar mahmuzu (claviceps purpurea) genel olarak arpa, buğday, çavdar ve mısır gibi tahıl ürünleri üzerinde asalak olarak yaşayan zehirli bir mantardır. Bu mantarın dışı koyu mor, içi açık mor ya da pembe renktedir. Toprakta yetişen beyaz ya da krem renginde olan türleri de vardır.
1938 yılında İsviçre'nin Basel kentinde Sandoz İlaç Firması laboratuarlarında çalışan Albert Hoffman çavdar mahmuzundan bulunan çeşitli alkaloidlerden sentez yoluyla LSD elde etmiş bu maddeyle laboratuar araştırmaları ve hayvan deneyleri yapmıştır.
Mürekkeple yazı yazıldığında fazla mürekkebi emen kağıt gibi renkli, parlak, çıkartma gibi veya emici kağıt tabakalarında emdirilmiş olarak, renkli tabletler veya emici kağıt şeklinde, su gibi renksiz sıvı ve ince jelatin kareleri şeklinde satılır.
Tatsız, kokusuz olan LSD toz halinde yada çeşitli maddelere emdirilmiş halde de bulunabilir.
30 gram LSD 300.000 doz için yeterlidir. Bir toplu iğne başı kadar LSD; kullanan şahsın kendisinden geçmesini sağlaması için yeterlidir. Eğer bu miktar biraz fazla alınacak olursa insanı çıldırtır bunun devamında ise intiharlar ve cinayetlerin gelmesi kaçınılmazdır. LSD ilk alındığında aldatıcı tesirini göstermekte, beynin süratle çalışmasını sağlamaktadır. Kısa bir süre insan kendini rüya aleminde zanneder. enkli rüya alemini bir umursamazlık ve donukluk hali takip eder ve yaklaşık 10-15 saat devam eder.Ağızdan salyalar akmaya başlar, dil peltekleşir, her şeye razı olma hali görülür. Baş dönmesi, göz kararması, bitkinlik, sindirim organlarında bozukluk, kusma, baş ağrısı ve uykusuzluk başlar.Beynin çalışması imkansızlaşır. Kişi bu kötü durumdan kurtulmak için tekrar LSD almak ister ve bu kısır döngü böylece devam eder, gider.LSD yutulurak kullanılır. LSD kullanımı genellikle “uçuş” olarak isimlendirilir.

Son yıllarda İngiltere’de LSD’lerin hepsi şekiller çizilmiş, 5 mm karelere kesilmiş kurutma kağıdında yada karton kağıtlarda satılmaktadır.

AYRICA

LSD bulundurmanın cezası 3 seneden 5 seneye kadar ağır hapisdir. LSD temin etmenin cezası, bir arkadaşına biraz vermek dahil 5 seneden az olmamak üzere ağır hapisdir. Satmak üzere teşekkül oluşturmanın cezası ömür boyu hapisdir.
BİR KULLANICI “KÖTÜ ETKİ” ALTINDAYSA YAPILABİLECEKLER
Kullanıcı panikte ise :
Şahsı kendisini rahat hissedeceği sessiz bir ortama alın.
Endişelerini gidermeye çalışacak bir arkadaş bulun.
Paniğin LSD’nin etkisine bağlı olduğunu vurgulayarak anlatın. Birkaç saat içerisinde azalarak kaybolacaktır.
Sakin olup, rahatlamasını ve oluruna bırakmaya çalışması gerektiğini anlatın.
Eğer histerik ve kontrol edilemez hale gelirse hastanede tedavisi gerekir. Hastanenin kişileri daha anksietik ve panik hale getirebileceği akılda tutulmalıdır.

LSD KULLANIMININ SAKINCALARI NELERDİR?

LSD altta yatan mental problemleri tetikleyebilir ve delusyonlar, paranoya ve şizofreniye benzer tablo oluşturur.
Sadece LSD etkisindeyken değil, kullandıktan bir süre sonra da olağan üstü anksiete tablosu ve panik ataklar oluşturabilir.
LSD kullanıcının kişiliğinde değişiklikle sonuçlanabilir.
LSD karar yeteneğini bozabilir. Kullanıcıların LSD etkisi altındayken araba, alet, makine kullanmamalıdır.

ECSTASY


ECSTASY

i32373_4.gif


Ecstasy iştah kesici olarak 1914'te alman şirketlerince patentlenmesine rağmen ve 1970'lerden buyana Amerika ve İsviçre'de uygun psikoterapik ilaç olarak kullanma aranştımalarına rağmen asla yasal bir çerçeveye sahip olamamıntır. Bu hapın kullanımı 1980'lerde ABD'de oldukça yaygın bir hale geldi.(Bazı üniversitelerde öğrencilerin %30-40 kadar önemli bir kısmı bu hapı denemiştir). Daha sonra ilaç olağanüstü gelinşmelerin yaşnandığ Avrupa'ya yayıldı.Ecstasy dans pistlerinde takdim edildi ve kullanımı çok kısa zamanda salgın halini aldı.

i32374_5.jpg


Bunun temel sebebinin ilacin farmakolajik karakterinde yattığı anlaşılmıştır.
Buna halisojenik özelliği olan ama idraki tahrif etmeyen meskalin maddesiyle ilgilidir.Hap duygusal ve hissi bir artiş meydana getirdiği için, müzikli bir ortam, ışıklar ve dans bu ilacı kullananlar için her zamankinden fazla mana doludur. Aynı zamanda, ecstasy susuzluk, açlık, dinlenme ve uyuma gibi ihtiyaç ve istekleri azaltan uyurıcı etkileri vardır. Bu durum ne yazık ki kullanıcıyı yıkıma sürükler ve bazen kullanıcılar ilacın tesiriyle dans pistlerinde vücüt hararetini dengeleyecek şekilde yeterli sıvı gıda almadan çılgınca dans etmeye devam ederler. Bu hastalar kalp çarpıntısı, düşük kan basıncı ve 42 dereceye kadar yüksek vücut sıcaklığı ile yüz yüze kalırlar. Birçok ölüm meydana geldi.Çünkü vücut, bu büyük sitrese tahammül edemez ve kalp damarlarıda bir yıkım, işlevini yerine getirememe kanda pıhtılaşmanın artması ve bir kısım organların çalışmaması durumu ortaya çıkar.

i32376_6.jpg


i32377_7.gif
Ecstasy ağız yolu ile ve 50-100 mg.dozlar şeklinde ağız yoluyla alınır. genellikle iğne, veya burundan alınmaz.etkileri 30 dakika içinde görülmeye başlar, 4 saat sonra ise had safhaya ulaşır. 24-48. saat sonra etkileri giderek kaybolur. mdma için maddenin yarısı 2-6 saat içinde vücuttan atılır.Kullanıcılarda müzikle beraber hapı aldığı zamanki yaşam tarzının hoşnutluğu ile psikolojik bağımlılık yapar.Başarılı bir buluşta şudur ki; eğer hap hayvana kafesinde yanlızken verilirse, davranışlarında az bir değişikliğe sebep olmaktadır.Ama ilaç hayvanlara grup olarak veriidiğinde hareketlilik, canlılık seviyesinde göze çarpacak bir şekilde artış göstermektedir.Kullanılan dozla etkileri arasında bir ilişki olduğu ve çoğu kişinin ecstasy'i bir dans ilacı olarak kullanmasının açıklayan genel görüşe itiraz etmektedir.

Bir beyinin Ecstasy Kullanmadan önceki hali ===>
i32379_8.gif
<=== Beynin ecstasy kullandıktan sonra gösterdiği reaksiyon
 
kısaca biz muptezel dıyoruz bunlara
 
KOKAİN

i32383_9.jpg


Kokainin tek dozu bile fiziksel bağımlılık yapabilir!
"Cockaigne" kelimesinden gelir. anlamı; her isteğin gerçekleşebileceği düşsel bolluk, bereket ülkesidir.Güney Amerika kıtasının Kuzey ve Kuzeybatısı boyunca uzanan yüksek And dağlarındaki ılıman iklim koşullarında yetişen ve Erythoxylon Coca olarak adlandırılan bitkinin yapraklarından elde edilen bir alkoloiddir. Merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkiye sahip bir uyuşturucu maddedir. Baz kokain beyaz kristalize bir tozdur.

İlk kez 1860 yılında Alman kimyacı Albert Niemann tarafından koka yapraklarından ayrılarak elde edilmiştir. Bir alkaloid olan kokainin kimyasal yapısı ve etkisi atroponi andırır, kokain beyaz bir toz olup suda erir.

Kokainin hammaddesi Kolombiya'da yerleşik kokain kartelleri tarafından; Peru, Kolombiya sınırında işlenerek Kolombiya'da üretilen kokainle birlikte Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerine sevk edilmektedir. İkinci büyük koka yaprağı üreticisi olan Bolivya'nın Chapare vadisinde geniş koka üretim alanları bulunduğu, elde edilen hammaddenin komşu ülkelerden temin edilen kimyasal maddelerle burada kimyasal işlemlere tabi tutulduğu bilinmekte ise de, son zamanlarda Kolombiya kokain kartellerinin bu ülkedeki uyuşturucu pazarında söz sahibi oldukları anlaşılmıştır. Kısaca Kolombiya kokain kartellerinin dünyadaki kokain piyasasının büyük bir bölümünü ellerinde tuttukları söylenebilir. Adı geçen üç ülke dışında, Venezüella, Panama, Brezilya, Arjantin ve Ekvator'da da az miktarda kokain üretimi olduğu bilinmektedir.Yerliler, eski dönemlerden beri bunun yapraklarını uyarıcı etkisi için çiğnerler.1800’lerde bir çok hastalığın tedavisi için kullanıldı.

i32384_10.jpg

* 1880 ve 1990’larda kokaine çok değer verilirdi. Papa Leo XII, Sigmund Freud, Jules Verne, and Thomas Edison gibi bir çok ünlü isim tedavide kullanımını önerdi.1914’de uyuşturucu olarak sınıflandırıldı. Coca-cola orjinal olarak kokain içermekteydi ve 1888’de ‘‘yorgunluğu geçiren içecek’’ olarak reklam yapıyordu. Coca-cola daha sonra kokaini içeriklerinden çıkarmış ve yerine kafein koymuştur.
Kokain burna çekilerek,enjeksiyonla veya Dumanın içe çekilerek kullanılır.Kokain kullananlarda başlangıçta geçici bir zindelik ve neşe hali ile birlikte zeka, söz ve hafızalarında geçici bir berraklık hissederler. Buna bağlı olarak yorgunluk azalır, çok konuşma ve aşırı heyecanlanma meydana gelir.Uzun süre kokain kullananlarda bütün zihin yetkilerinin azalmasıve duygusal bitkinlikle birlikte giden ruhsal çöküntü olur. Kişilik ve karakter değişmeleri ortaya çıkar. Toplum ve ahlak dışı davranışlar görülür.

ESRAR

i32388_1.gif


Çin ve Hindistan’da İÖ 3.binden beri kullanılmaktadır. Geçmişte lifleri giysi, yay, kağıt yapımında kullanılmıştır. Taoizm’de zevk almak için kullanımı yasaklanmıştır.Dinsel ve büyü törenlerinde kullanılmıştır.Doğuda esrar,binlerce yıldır batıda alkolün bulunduğu sosyal rolde olmuştur. Napolyon’un Mısır’ı almasından sonra esrar Fransa’ya yayıldı.Amerika’da 1920’lerde yasaklandı.
i32389_2.gif
Esrar, dünyanın hemen her yerinde yetişebilen kenevir bitkisinden elde edilmektedir. Bitkinin özsuyunda bulunan uyuşturcu aktif maddesi Tetra Hydro Cannabinol’ü haşhaş bitkisinde olduğu gibi kolayca elde etmek mümkün değildir.Bir de bitkinin gövde ve yaprak bölümlerinde bulunan aktif maddenin değişik oranlarda olması nedeniyle bikinin değişik bölümlerinden ayrı esrar üretim yapılması esrar maddesinin çeşitlerin daha da arttırmaktadır.Torba içinde ya da preslenmiş bir şekilde satılır.Haşiş kenevir bitkisinin reçinesinden yapılır.Sigara olarak (cigaralık ya da joint adı verilir) ya da pipo, çubuk içinde içilir.Son yıllarda sigaraların içi boşaltılıp crack gibi başka bir madde ile karıştırılmış halde esrar doldurularak hazır satılmaktadır.Bazıları, esrarı yiyeceklere (kurabiye vs) karıştırır ya da demlemek için çaya karıştırır.Sigara ile içilince etkisi 10-20 dk’da başlar, 2-3 saat sürer.



i32391_3.gif
Ağızdan alındığında etki gücü 1/3’dür ama etkisi 12 saat sürer. Esrar sakızımsı ve suda çözünemez olduğu için enjekte edilebilen bir preperata dönüştürülemez ve dolayısıyla damardan alınamaz.Esrar kullanıldığında; ağız kurur, gözbebekleri genişler, yüz kızarır, kalp vurumu ve nabız sayısı artar. Kan basıncı yükselir.
Esrar alındıktan sonra kısa süren hafif bir canlılık ve uyanıklık olur. Bunu kaygı, sıkıntı ve tedirginlik dönemi izleyebilir.
Bu dönem geçtikten sonra duygulanma ve coşkuda haz yönüne doğru artma olabilir. Aşırı neşe ile birlikte konuşma ve hareket artar. Çağrışım ve düşünce akışı hızlanır. Algılama ve tasarım gücü canlanır. Çevreyle ilişki artar. Esrar kullananların "iyi yolculuk" (good trip) adını verdiği "kendini mutlu görme durumu" her insanda ve her zaman ortaya çıkmaz. Çoğu kez bulantı, kusma, endişe, kaygı, sıkıntı ve tedirginlik belirtilerinin ön planda olduğu "kötü yolculuk" (bad trip) yaşanır.Neşe dönemini algı ve düşünce bozukluklarını n bulunduğu dönem izleyebilir.



Görme halüsinasyonları olabilir. Zaman ve mekan algısı bozulur. İrade zayıflar, cinsel sapmalarla ilgili davranışlara rastlanır. Esrar ile ilgili halkımız arasında yanlış bin kanı vardır, şöyle ki; esrar maddesinin içinde kimyasal madde olmadığı ve bitki olduğu düşüncesidir. İşte bu masum gösterilmeye çalışılan esrar maddesi diğer uyuşturuculara her zaman basamak teşkil etmektedir. İnsanlarımız arasında "ottur günahı yoktur" deyişiyle küçümsenen bu uyuşturucu maalesef insanlarımız arasında masum gösterilmesinden dolayı yayılmaktadır.
 
EROİN


Eroin, baz morfinin asetik anhidrit maddesiyle çeşitli kimyasal işlem ve süreçlerden geçmesi sonucu elde edilen bir uyuşturucudur. Beyazdan açık kahverengiye kadar değişik renklerde bulunabilen, kokusuz, acı, kristal, toz bir maddedir. Kapsül veya tablet haline de getirilebilir. Merkezi sinir sistemi üzerinde yatıştırıcı bir etkiye sahip bir uyuşturucu maddedir. Kullanıldığında eroin vücudumuz tarafından morfine dönüştürülür.Tarihteki en eski ilaçlardan biridir. Eski Sümerler (IÖ4000)ve Mısır’da (IÖ 2000) zamanında yoğun kullanılmıştır.

i32401_5.jpg


Eroin ilk olarak Almanya'da Bayer İlaç fabrikalarında çalışan kimyacı Dresser tarafından elde edilmiştir.Eroin saf olarak satılmaz, satıcıların "katkı" adını verdikleri maddelerle karıştırılarak satışa hazır hale getirilir. Bu katkılı halinden sonra kahverengi tonlarında olur.Eroin; beyaz, gri, koyu gri, fildişi ve kahverengi tonlarda, küçük kristaller halinde veya un gibi toz halinde bulunabilir. Saf halde iken beyaz olan eroindeki bu renk farklılaşması içerisine konulan katkı maddelerinin miktarına göre değişir. Eroin; uyuşturucu maddeler arasında en etkilisi dolayısı ile de en tehlikelisidir. Morfinden iki ila on defa daha kuvvetlidir. Eroin varolan uyuşturucu maddeler arasında en çabuk bağımlılık oluşturan maddedir, bir-iki deneme kişiyi eroin kurbanları arasına almaya kafi gelir.

i32400_4.gif


Eroine ilk başlayan çoğu bağımlı bu maddenin ne olduğunu bilmeden başlamıştır. Genel olarak ilk alınma şekli tütün ile alınmasıdır. İlk kullanacak olan şahsın; "eroini bilmeden aldım" diye söylemesi söz konusu bile edilemez, zira, tütün içinde yakılan eroinden çok kötü bir koku yayılır ve bu kokunun fark edilmemesi imkansızdır. Tütünle eroin alan kişide kısa süre içerisinde kafayı bulma denilen durum başlar ve alınan eroinin saflık derecesine göre bu uyuşukluk halinin süresi değişkendir. Eroini bu şekilde kullananlar arasında yanlış bir kanı vardır; bu yöntemin daha az zararlı olduğu ve istenildiğinde kolayca bırakılacağıdır ama bu düşünce insanların kendisini kandırmasından başka bir şey değildir.Hemen şunu belirtelim ki; eroinin insan vücuduna verdiği zarar vücuda girmesi ile alakalıdır vücuda nasıl girdiği ile değil.

i32402_6.jpg
 
AFYON


i32404_5.jpg


Afyon, haşhaş kozasının çentiklenmek (çizilmek) suretiyle akan süt gibi beyaz özsuyundan elde edilmektedir. Hava ile temas ettikçe koyulaşır ve kahverengi bir renk alır.Olgunlaşmış haşhaş bitkisinde, fındık büyüklüğünde bir kapsül(koza) oluşur.Kozanın kendisi bir uyuşturucu madde değildir.Afyon ve türevlerinin elde edildiği bir kaynaktır.Haşhaş bitkisinin değeri elde edilen morfinin yüzdesinin yüksekliğiyle ölçülür.Afyonun keskin, hoş olmayan kokusu ve acı bir tadı vardır.Ayrıca afyonun içeriğinde şeker, protein, kauçuk yağı gibi maddelerle birlikte sayıları 25'i geçen alkaloid denilen zehir mevcuttur. Afyonun en önemli ve başlıca alkaloidi morfindir.(Alkaloid:içeriğinde bulunan diğer maddelerin genel adı.)

i32406_7.jpg


Afyon da çeşitli şekillerde alınabilir ancak hangi şekilde kullanılırsa kullanılsın aynı tesiri gösterir. Başlangıçta varsa ağrıları azaltır, üzüntüler kaybolur, sıkıntılar geçer ve geçici bir keyif hali başlar. Afyonkeşler bu keyif haline balayı derler. Fakat bu keyif hali çok kısa sürer. Ardından mide bulantısı, baş dönmesi, renk solması, kalp ve solunum yavaşlaması göz bebeklerinde daralma, görme keskinliğinin kaybolması, derideki yüzeysel damarlarda genişleme,ağızda kuruluk, hareketlerde ağırlık, halsizlik, yorgunluk ve mide bağırsak hareketlerinde yavaşlama ile birlikte zehirlenme hali başlar.

i32410_6.gif


Afyon narkotiklerinin birden fazla miktarda kullanılması sonucu zehirlenme tablosu ortaya çıkar. Bilinç kısa sürede kaybolur. Derin uykuda derin komaya kadar değişen bilinç bozuklukları gözükür. Dolaşım ve solunum yavaşlar. Kan basıncının birdenbire düşmesi şok tablosuna ve ani ölüme yol açar. Özellikle morfin ve eroin kullananlarda birden fazla narkotik madde alması sonucu bu tür ölümler sık görülür.(Afyon ile diğer uyuşturucu maddelerin aynı anda alınması halinde.) Ancak ani ölümlerin nedeni sadece yüksek miktarda ve değişik narkotik maddelerin bir arada alınması değildir.



Afyon narkotiklerinin ruhsal etkisi, kişiden kişiye, çevreden çevreye değişebilir. Çoğunlukla alındıktan kısa bir süre sonra tatlı bir uyuşukluk ve neşe verir. Ağrılar kesilir; endişe, kaygı, karamsarlık, kötümserlik, sıkıntı gibi elem veren duygulanım durumları kaybolur. Kimi kez balayı dönemi denilen, marazi neşe (euphoria) durumu olur. Bağımlılık bu durumu yeniden yaşamak için alınan narkotik maddenin miktarının arttırılması ile sürer. Ancak balayı dönemi bir kez daha yaşanmaz. Bu dönemden sonra bedensel ve ruhsal kötü etkiler başlar. Duygulanımda azalma, durgunluk, ilgisizlik, isteksizlik, künkleşme olur. Zihinsel işlemler bozulur.
 
CAPTAGON

i32414_2.gif


Sentetik bir uyuşturucu türüdür.Önceleri Almanya’da yasal olarak üretilen bu maddenin üretimi, kötüye kullanımının artması üzerine durdurulmuştur.Üretiminin durdurulmuş olması ile birlikte yasal olmayan yollardan,yüksek kazanç elde etmek için çeşitli ülkelerde kaçak olarak üretilmeye başlanmıştır.Piyasaya captagon ticari adı ile sürülen ve etken madde olarak fenetylline içeren bu uyuşturucunun özellikle Arap ülkelerinde kullanımı yaygındır

i32413_1.jpg


.Captagon üretiminde tespit edilen iki aşama vardır.Birincisi fetylline maddesinin imal edildiği kimyasal aşama,ikincisi ise elde edilen etkin maddenin tablete dönüştürülmesi olan fiziksel aşamadır.Yapılan araştırmalar göstermiş ki; yasadışı yollardan captagon üretimi yapan şahıslar, daha fazla uzmanlık,zaman ve laboratuar malzemesi gerektirdiğinden,fenetylline maddesini doğrudan temin edip, ikinci aşama olan ve çok uzmanlık gerektirmeyen fiziksel aşama devresinden itibaren üretime geçmektedir.Önceleri etkin maddesi fenetylline olarak üretilen ve satılan captagonun, üretiminin yasaklanması neticesinde yasadışı yollardan gizli laboratuarlarda üretilmeye başlanması ile etkin maddesi ve içerisinde ne olduğu tam olarak bilinmeyen, ancak hapların üzerlerindeki captagon logolarından dolayı captagon adı ile satışı yapılan, farklı özelliğe sahip haplarda tespit edilmiştir.
 
FİZİKİ ETKİLERİ

i32415_etki.gif


Beyin ve Merkezi Sinir sisteminde :
Sigaradan itibaren bütün uyuşturucuların en büyük zararı ve tahribatı beyin ve merkezi sinir sistemi üzerindedir.

Bu sebeple beynin mazrufu olan aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi dengeden, normal yaşam ve davranışlardan uzaklaştırırlar.

Beyin ve akıl sağlığının en büyük düşmanı uyuşturuculardır. Bağımlılarda beliren ilk olgu; akıl ve sinir hastalıkları ve arızalarıdır. Delilik, erken bunama, şuur kaybı, uykusuzluk, felçler hezeyan (sayıklama, saçmalama, akıl dışı davranışlar ) halüsinasyon (vehim, hayal görme, işitme vs. ) lar, zeka ve hafıza kayıpları.En kısa ifade ile: Akıl hastalıkları, zihni ve ruhi karmaşa ve kaoslar .

Sindirim Sisteminde: Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmları, kanama ve yaraları, gastrit, ülser vs.

Karaciğer ve Böbreklerde: Bu zehirlerin organizmadan atılmasında en ağır görev bu organlara düşmekte olup, karaciğer ve böbreklerde büyük arıza ve tıkanmalara, karaciğerde yetersizlik, yağlanma ,sertleşme (siroz)...
Böbreklerde büyük tahribat, albümin, kan ve idrar çoğalması, tıkanmalar ,ağır böbrek hastalıkları

Gözlerde: Işık ve mesafede uyumsuzluk, şaşılık gece körlüğü, göz bebeği büyümesi, küçülmesi, göz adele felci bilinen sonuçlar ve tezahürlerdir.

Solunum Sisteminde: nefes darlığı, öksürük, boğulma hissi, bu yolla kalp sıkışmaları, solunum felçleri ve ölümler bilinen olaylardır.

Kan organlarında: Kan ,insan hayatının en önemli organı olup, uyuşturuculardan büyük zararlar görür. Kansızlık ,kan zehirlenmeleri, kan hücrelerinde şekil ve miktar değişiklikleri, kanın korkulu arızası olan pıhtılaşma ve kangrenler başlıca arızalardır.

Zehirlenme: Uyuşturucuların başta gelen olumsuzluğu zehirlenmeler ve bu yolla gelen ölümlerdir. İlk defa olursa HAD, tekerrür ederse "Müzmin Zehirlenme" adını alır.

SOSYAL ve MADDİ ETKİLERİ

Sosyal bir varlık olan insanın çevresi ile uyum içinde olması, akıl ve zihin sağlığı ile mümkündür.

Bu sebeple akli ve zihni hayatın en büyük düşmanı olan uyuşturucular, insanın uyum gücünü zaafa ve iflasa götürmekle onu aileden, toplumdan ve çevresinden kopararak, yalnızlığa, bunalıma ve hemen ardından da sorumsuz, hipisel (hayvani) bir hayata mahkum eder. Bağımlıyı yaşayan bir ölü haline getirir. (Hip Kültür)

Bu sebeple, uyuşturucuların, bağımlıya, aile hayatına, doğacak çocuklara, iş hayatına, aile ve ülke ekonomisine, ferdi ne toplumsal ahlaka (namus ,iffet, şeref, haysiyet v.s.) verdiği zararlar ifadelere sığdırılamaz.

İntiharların, cinayetlerin, her türlü fuhşiyat, gasp ve anarşinin temelinde uyuşturucu vardır.

İç ve dış düşmanların en tahripkar silahı uyuşturucu ve uyuşturucu salgınlarının itici gücü olan uyuşturucu kültürü (hip kültür) dür. Cemiyetleri inkıraza götüren her türlü maddi ve manevi tahribatın temeldeki sebebidir.Ayrıca AİDS, frengi, verem, kanser, kangren ve benzeri bir çok ölümcül hastalığın yayılmasında da en büyük fail uyuşturucular ve bağımlılarıdır.
 
TEDAVİ
Madde bağımlılığı, günümüzde hemen hemen bütün dünyayı saran ve etkisini gittikçe arttıran bir problemdir.Madde bağımlılığını geleneksel olarak ahlaki ve yasal bir problem olarak görülmüş ve bu problemi bağımlı olan (örneğin esrarkeş) kişinin kendi sorumluluğu ya da şanssızlığı olarak değerlendirilmiştir.Ancak bir çok araştırma göstermiştir ki madde bağımlılığının tedavisi en az şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi diğer hastalıkların tedavileri kadar başarılıdır ve bu tedavi için yapılan harcama, madde kullanımının yol açtığı büyük ekonomik ve sosyal kayıpların yanında çok küçüktür. Çoğu zaman, hastanelerdeki acil servislerde dahi alkolikler ve diğer bağımlılar (sarhoş, yoksunluk krizinde ya da madde kullanımı sonucu başka nedenlerle) baş vurduklarında doktorlar ve diğer tıp personeli tarafından tanı ve tedavi gerektiren vakalar olarak değil “bela, problem” olarak görülürler. Ne yazık ki davranışları, hastalara karşı tepkileri de buna bağlı olarak olumsuz olmakta ve hastalar ihtiyaç duydukları tedaviyi alamamaktadırlar.Toplumun bazı kesimleri, bağımlılığı sadece o kişinin problemi olarak görerek sorumluluk ve yardımdan kaçma eğilimindedir.Ne de olsa bağımlı kişi bunu almaya kendi iradesi ile başladı ve yine kendi arzusu ile devam ediyor diye sorunun çözümü için toplumun zaten kısıtlı olan maddi ve sosyal kaynaklarını ayırmak istemezler. Çoğu zaman çevrenin ve toplumun desteği olmadan bu sorunu aşmaz imkansıza yakındır. Ama bağımlılık tedavileri oldukça pahalı olabilmektedir.
Alkol ve madde bağımlılığının tıbbi tedavisi çok etkilidir. Araştırmalar, tedavinin yasal tedbirlerden 22 kat daha etkili olduğunu ortaya koymaktadır.
Doç. Dr İlhan Yargıç

Uyuşturucu madde kullanan kişiler tedavi olabilir. Kullanıcılar arasında "bu hastalığın tedavisi olmadığı" yolunda bir kanı yerleşmiştir. Bu değiştirilmeye çalışılmalıdır. Uyuşturucu maddeyi bırakan kişilerde tekrar madde kullanımına başlamak sık olarak gözlenen bir durumdur. Kişi uyuşturucu maddeleri bıraktıktan sonra bir daha hiçbir zaman kullanmamalıdır. Bir kez kullanması onun eski günlerine dönmesine neden olabilir.Tedavinin başarıya ulaşması için;birincisi kişinin tedavi olmayı gerçekten istemesidir. Eğer kişi tedavi olmayı kendisi istemiyor ise, kimse ona zorla bıraktırmayı başaramaz.
ikincisi ise kişinin maddeyi bırakmaya kendini hazır hissetmesidir. Çünkü, kişi maddeyi bıraktığı zaman alışkanlıklarını, yaşadığı ortamı değiştirmek zorunda kalabilecektir. Eğer tüm bunlara hazır değilse, yapabilecek fazla bir şey yoktur.
Aileler; alkol ve uyuşturucu maddeler hakkında bilgilenmeli, tehlikeyi kendilerinden ve çocuklarından çok uzaklarda görmemeli, tehlikeden uzak kalabilmek için tedbirler geliştirmelidirler.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şubenin Web Sitesinde Yer Alan Bazı Bilgiler :

Madde Kullanan Kişi Nasıl Anlaşılır?

Madde kullanan kişiyi anlamak için kesin bir ölçü yoktur. Kişilerde görülen davranış değişikliklerini hemen uyuşturucu kullanımına bağlamak yanlış olur. Unutulmamalıdır ki; ergenlik döneminde de bedensel değişiklikler görülür.
Uyuşturucu madde kullanan kişilerde görülen davranış değişiklikleri şöyle özetlenebilir:
- Arkadaş çevresi değişir.
- Aile ilişkileri azalır, odasında yalnız kalmayı tercih eder.
- Okul başarısı ve okula devamı azalır.
- Daha fazla para harcamaya başlar
- Bazen neşeli, sakin, bazen öfkeli, saldırgan davranışlar gibi ruhsal değişimler gün içinde gözlenir.

Çocuğunuzun Uyuşturucu Madde Kullandığını Anlarsanız Bu Konulara Dikkat Edin!
Anne ve babalar; çocuğunuzun uyuşturucu kullandığını anladığınızda;
1- Paniğe kapılmayınız,
2- Öfke ile hareket etmeyiniz,
3- Sorunu görmezden gelmeyiniz,
4- Durumu gözlemleyiniz,
5- Çocuğunuzun sosyal çevresini inceleyip, sorunun kaynağını tespit etmeye çalışınız,
6- Çocuğunuzun arkadaş ilişkilerini gözden geçiriniz,
7- Çocuğunuzun uyuşturucu madde kullanmasının sebeplerinin arasında, sizin de eksik ve yanlış davranışlarınızın olduğunu göz ardı etmeyiniz,
8- Çocuğunuza kesinlikle kötü davranmayınız, onu suçlamayınız,
9- Uzman bir hekimin bilgisine başvurunuz
10- Uzman hekimin tavsiyeleri doğrultusunda hareket ediniz,
11- Çocuğunuzu sıkmadan, sevgi ve şefkatli bir yaklaşımla ona daha fazla zaman ayırınız,
12- Aile bağlarını gözden geçirip, sorunları giderip, güçlendirmeye çalışınız,
Gençlik ve Uyuşturucu
Ergenlik

Ergenlik on üç yaşlarında başlayan ve yirmi yaşlarına kadar devam ettiği kabul edilen cinsel fizyolojik ve bilişsel yönden olgunlaşma süreci olarak adlandırılabilir.Tüm ergenlerin uyuşturucu madde kullanmaya başlama riski vardır. İradesizlik, kişilik zayıflığı madde kullanmak için mutlak etkenler değildir. Ancak madde kullanmaya başlayan gençlerde ortak bazı özellikler dikkat çekmiştir:

-Ani tepkiler veren
-Saldırgan ya da asi davranışları olan
-Her şeyi reddeden
-Davranış bozukluğu gösteren
-Aykırı davranışlar içinde bulunan
-Erken yaşlarda davranış problemleri olan
-Çabuk heyecanlanan
-İçe dönük olan
-Fazlasıyla itaatkar olan
-Yaşıtlarından aşırı etkilenen
Uyuşturucu Kullanan Gençlerin Ailelerinde Benzer Bazı Özellikler Bulunmuştur-
-Parçalanmış, boşanmış aileler
-Ebeveynlerden birinin kaybı
-Aile içinde uyuşturucu madde kullanan bir üyenin varlığı
-Aile içi iletişim eksikliği
-Baskıcı ve ilgisiz aile
-Aile içinde gencin özdeşim kurabileceği bir bireyin olmaması

Madde Kullanmaya Gençler Daha Çok Nasıl Başlıyor?
Gençler en sık olarak merak nedeni ile madde kullanmaya başlamaktadır. Bu nedenle uyuşturucuya karşı özendirici davranışlardan kaçınmak gerekir.
Arkadaş baskısı ikinci önemli etkendir. Bir arkadaş ortamında yapılan ısrara çoğunlukla dayanılamamaktadır. Arkadaş grubunun dışında kalmak, onlardan farklı olmak korkusu yaşanmaktadır. Gencin kendini kanıtlama güdüsü ile bir de buna merak eklenince kullanım kaçınılmaz olmaktadır. Bu nedenle gencin kendi hakkını koruması, "hayır" diyebilmesi çok önemlidir.
Sorunlarını çözmek için başka yol kalmadığına inandıkları anda kullanım sıklaşır. Bir başka deyişle çaresizlik önlemi bir etkendir. Bu nedenle gençlere sorunlar ile başa çıkma yöntemlerinin öğretilmesi önem kazanmaktadır. Bu sorun karşısında nasıl davranmaları gerektiğinin öğretilmesi ve bugüne kadar kullandıkları yanlış davranış biçimlerinin düzeltilmesi gerekir.

Belirtileri
FİZİKSEL TOPLUMSAL RUHSAL
- Bitkinlik
- Dalgınlık
- Uyuklama
- Uyku bozukluğu
- Konuşma güçlüğü
- Burun akıntısı
- Terleme
- Titreme
- Dengesizlik
- Gözde kanlanma
- Göz bebeğinde daralama
- Yüzde kızarma-soğukluk
- Kabızlık
- İshal
- Mide-Bağırsak yakınmaları
- Yürüme bozukluğu
- Solunum güçlüğü
- Ağrılar
- Duygu durumu değişikliği
- İlgi-istek kaybı
- Donukluk
- Bilişsel bozukluklar
- Başarıda azalma
- Bakımsız dış görünüş
- Gerçek dışı konuşma
- İçe kapanma
- Çevre değişikliği
- Konuşma içeriğinde değişme
- Aşırı para harcama
- Suç işleme eğilimi
- Evden uzaklaşma
- Madde kokusu

Tedavi İçin Başvurabileceğiniz Yerler

AMATEM ALKOL VE MADDE BAĞIMLILIĞI TEDAVİ MERKEZİ
İl İrtibat Kurulabilecek Telefonlar
İSTANBUL (0212) 660 00 26-543 65 65
ADANA (0322) 439 04 77
DENİZLİ (0258) 263 93 11
ELAZIĞ (0424) 233 08 86
 
i32383_9.jpg


adam işi biliyor şerefsize bak 100 dolarla içiyoo

aYRICA KOKAİN SOSYETE İÇİMİDİR COK PAHALIDIR ...
 
....::: YAŞANMIŞ BİR UYUŞTURUCU HİKAYESİ :::....

Benim burada sizlere bir şeyler anlatmak istememin en büyük sebebi çekmekte olduğum acılardır, çektiğim bu büyük acılar; hem maddi hem de manevidir ama insanı derinden yaralayan acılar elbette manevi olanlardır...
Şu an kan bağıyla bağlı olan yakınlarım bile benden nefret etmekteler ve bundan dolayı kimseyi suçlayacak halimde yok çevremdeki tüm insanlar haklı,çünkü bu güne kadar onların hepsini çok üzdüm...
Büyük umutlarla bırakacağımı söyledim, inandırdım hepsini ama ne var ki tüm inanışlar defalarca boşa çıktı...
1953 yılında İstanbul'da doğdum ilkokulu zorda olsa bitirdim. Daha sonra okumadım, dayımın yanında terzi çıraklığına başladım, bir şeyler öğrenip işe yarıyor olmak, ilk zamanlarda hoşuma gitmiyor değildi hatta haftalığımla eve ufacıkta olsa katkı yapmak, aferin almak büyük keyif veriyordu... Terzi dükkanında patronumun dayım olduğunu söylemiştim,akrabayız ya,meslek öğretiyor ya, bana kafasına göre haftalık verirdi, çaresiz katlanırdım.
Sonra mı? Sonrası ise çok klasik; büyümeye başladım ve gençlik heyecanıyla kulak asmaz oldum büyüklerin sözlerine, başıma buyruk olmaya başladım, ardından ilk sigara tecrübem geldi. Mahallemizde küçük boş bir arsa vardı, şimdilerde ise üzerinde koca bir gökdelen var... Bu şehirde yok olan her şey gibi oyunlarımızın doğduğu o boş arsada yok artık.
Oyunlarımızı oynadığımız o arsa ilk kötü alışkanlığıma da ev sahipliği yapmış oldu. Gizli gizli sigara içmeye başladık, mahalle arkadaşlarımla, o gün kim babasının sigara paketinden sigara aşırırsa getiriyor ve hep birlikte o sigarayı içiyorduk.

Eroin kullanım araç-gereçleri.


Günlerden bir gün aynı arsadayız, o zamanlar çok sevdiğim ama bana yaptığı zararları sonradan anladığım arkadaşımın biri çok heyecanlı geldi yanımıza ve "bakın bende ne var" dedi, hep birlikte baktık biraz koyu yeşil siyaha yakın bir renkte naylon gibi bir şeye sarılı tanımadığım bir maddeydi, ilk kez gördüm ama defalarca ismini duymuştum.
Arkadaşım bitmeyen heyecanıyla anlatmaya başladı "oğlum var ya hiç yaşamadığınız duyguları yaşatacak bu madde size" haliyle hepimizi bir merak aldı,bu arada korkmadım desem yalan olur. Getiren arkadaşımız hazırladı ve anlattı nasıl içileceğini, sigaraya benziyordu ama içince anladım ne olduğunu? Sigaraya göre 10 kat acıttı önce boğazımı sonra ciğerlerimi. iki-üç dakika geçti geçmedi ayaklarıma bir şeyler olmaya başladı sanki yoklardı hissetmiyordum, başımı ise boşluğa asılmış gibi görüyordum. Korkmaya başladım; etrafımdaki hiçbir şey normal değildi tam olarak göremiyor, tam olarak duyamıyordum bir şeyler konuşuyorduk ama ne kadar manalı veya manasız farkında değildim... Saatin ne kadar ilerlediğini, normale dönmeye başlayınca fark ettim iki saat geçmişti, ağzımın kuruduğunu ve müthiş bir baş ağrısının başladığını hissettim...
Bu ilk esrar tecrübemi yaşadığımda 13 yaşındaydım, daha sonra zar-zor kazandığım paramın büyük bir bölümünü esrara vermeye başladım...

Terzilikten öğrendiklerimin yeterli olduğunu sanmaya başladım. Böyle düşünmem dayımın beni dükkandan kovmasının başlangıcı oldu. Günlerden bir gün öğle paydosunda depo olarak kullandığımız kısımda esrarlı sigaramı hazırlayıp içtim tüm bunlar normal olan şeylerdi ta ki dükkanı yakana kadar... Depodan çıkıp çalıştığım bölüme geçtim, ütü yapmam gerekiyordu. Esrarı içtikten sonra normal davranmak imkansızdır,zaten uyuşturucu niye içilir ki.!? Başladım ütümü yapmaya, esrar aşırı derecede unutkanlık yapar, ben de esrarı yalancı çıkarmamak için ütüyü yeni diktiğimiz takım elbisenin üzerinde unuttum. Bu derece unutuyorsun da bunları nasıl hatırlıyorsun? Diyebilirsiniz. Tam olarak hatırlamıyorum tabii ki, dükkan yanıp ta dayım beni işten kovunca dükkanı benim yaktığımı anladım.
On yedi yaşına gelmiş biri olarak çalışmak zorundaydım, iş bulmak o kadar kolay değildi çünkü kötü bir üne sahiptim. Orada burada günübirlik nerede iş bulduysam çalıştım günü kurtardım mı karda sanıyordum kendimi, sanmanın hata olduğunu büyüdükçe anladım ama sanmaktan da bir türlü vazgeçemedim.
Daha çok para kazanma hırsı ile at yarışı işlerine karıştım, belli bir sermaye ile bu ortama girdim. Bu ortamdan kasıt tabii ki yasal olmayan yollardır. Kendimi at yarışı mafyasının içinde buldum etraftan beni tanıyanlar ganyan yerine parayı bana veriyor eğer yazdığı atlar gelirse ben onlara ganyandan daha fazla veriyordum. Doğal olarak; hangi atların geleceğini genelde ben bildiğim için yüzde seksen oranında ben kazanıyordum. Bunun adına "Yarış harici bilet oynama" yöntemi deniyordu, bu gayri meşru yöntem bana iyi paralar kazandırdı desem de sanmaktan öteye gidemedim yine... Param nasıl akıyorsa cebime o zamanlar aynı hızla da geri çıkıyordu.

Satışa hazır halde, araç gereçleriyle birlikte eroin.


Çevrem ve ben ilk kez aynı düşünüyorduk; evlenmemin iyi olacağı, bu sayede hayatımın düzene gireceği. İşte bu iyi niyetli düşüncelerle 1975 yılında 22 yaşında evlendim. İlk zamanlar evlilik bana çok iyi geldi, eşim esrar içtiğimi bilmediği için mecburen daha az içmeye başladım, en azından evde içmiyordum. İlk başlarda eşim anlamadı esrar içtiğimi ama daha sonra o da fark etti normal halimle, normal olmayan halim arasında ki farkı, ardından kavgalar başladı, buna bağlı olarak evimde daha az vakit geçirmeye başladım.
Evliliğimin altıncı ayıydı esrarla ilk tanışmamı sağlayan o zamanlarda ki en iyi arkadaşım bir süre önce eroin maddesine başlamış bundan benim haberim yoktu, ta ki bana eroin maddesini getirdiği o güne kadar. Kendisinin belirli bir işi yoktu ekonomik olarak özgür değildi ve eroine para yetiştiremiyordu, aklına iyi bir formül geldi; etrafında biri daha eroin kullanırsa bulması daha kolay olabilirdi ve bu niyetlerle eroinle beni tanıştırdı. O zamanlar anlayamıyorum yapılanları, gençliğimizin verdiği heyecanla daldan dala uçuyoruz. Esrar da tat vermiyordu artık eskisi gibi, diğer adını duyduğum uyuşturucular nasıldı acaba?
İşte bu merak ve arkadaşım sayesinde; eroinin içinde buluverdim kendimi, ilk olarak burnumdan aldım eroini, müthiş bir baş dönmesi ve kusma hissi belirdi... Delikanlıyız ya madara olmamam lazımdı arkadaşıma, sıktıkça sıktım kendimi ama dayanmak ne mümkün sonunda bir güzel kustum sonra ise anlatılmaz duygular yaşadım hem anlatsam kime ne faydası olur ki..........!
Bir iki derken baktık ki her gün arıyoruz bu maddeyi ben hala bırakırım havalarındayım "ne olur ki istediğim zaman bırakırım" diyordum. Eroini ilk getiren arkadaşım kesenin ağzını açmam gerektiğini söyledi, çünkü kimde eroin satılır o biliyordu.
Günler günleri takip etti tam anlamıyla eroinman olmuştum işlerimi takip edemez hale gelince param azalmaya, paramın azalması ile birlikte dostlarım azalmaya başladı. Karımın evi terk ettiğini söylememe, bilmem gerek var mı? Sonra bir de baktım ki ben ve eroin, etrafımda başka da bir şey kalmamış. Eroinman haline gelen bir insanın düzenli bir yaşantı sürmesi olanaksızdır. Bir süre sonra; işsiz biriydim evde ne var ne yok satmaya başladım...
Eroin ihtiyacı hissetmeye başladığımda beynimin verdiği tek emir eroin bul! oluyor ve her ne pahasına olursa olsun eroini bulmamı emrediyor. Vücudumun ağrımayan noktası kalmıyor, tuvaletimi bile tutamıyorum, yeme-içme gibi isteklerim aç-susuz bile olsam gerçekleşmiyor. En sevdiklerimi bile gözüm görmüyor gerçi bu safhaya gelmiş bir eroinmanın sevdiği olmaz ama... En azından anam var O'nu dahi gözüm görmüyor varsa-yoksa eroin.
Kısacası; güzel olarak nitelendireceğiniz ve sevgiyle sarılacağınız hiçbir şey kalmaz etrafınızda, varsa-yoksa EROİN.!?
Çektiğim acıları sakın abarttığımı sanmayın anlattıklarım yaşadıklarımın onda biri bile değil!
Bu arada diyebilirsiniz "be adam bu maddeyi bırakmayı hiç mi denemedin? "Denemez olur muyum hem de defalarca sayısız kez tedavi olmak için çabaladım, çektiğim o acılardan sonra kullanmadım eroini ama bir baktım ki benim tek çevrem eroinman insanlardan oluşmakta bazen gururla gittim yanlarına bakın ben eroini bıraktım diye... Yanlarına gittiğimde beynim; eroin bul! diye emir vermeye başlıyordu, arkadaşlarımda yap bir bayramlık* diyorlardı. Öyle bir madde ki bu dayanamıyordum "hop bir bayramlık yuvarlanıyordum eroinin içine, ta ki diğer bırakma macerama kadar...

Eroinman haline gelen bir insanın tüm yaşantısı değişir, ilk başlarda eroin ile kurulan o yalancı dünya sizi aldatmaya başlar artık normal bir insan değilsinizdir. Hayatınızda düzen adına hiçbir şey kalmaz cinsel hayatınız bile ortadan kalkar. O noktadan sonra normal bir insan olmak için yapacağınız tek şey eroin maddesi almaktır. Aldıktan sonra kısıtlı bir süre normal insan olursunuz. Bu normal halinizde eroini bırakmanın yollarını arar, sevdiklerinizi ne çok üzdüğünüzü düşünürsünüz, yani normal bir insanızdır o an, ama çok sürmez bu durum. Eroinin etkisi azaldıkça bunalıma girersiniz. Çünkü etkisi geçtikten sonra iğrenç arama moduna giriyorsun önce para bulacaksın,
paran yoksa ne yapıp edip bulacaksın, gerekirse kendini bile satacaksın! Erkek yada kadın olman fark etmez! Yani ne pahasına olursa olsun eroin parasını bulacaksın. Parayı bulmakla iş bitmiyor malı satın alacağın kişiyi bulmak en az parayı bulmak kadar önemli işin en onursuz tarafı da satıcıya yalvarmaktır "( onur mu o da ne? Bende kalmadı ki! )" Aman ha! Birde paran eksikse hapı yuttun asla satın alamazsın ihtiyacın olan eroini işte o zaman hem yalvarır hem de kıvranırsın acıdan...


(Bu hikayeyi anlatan şahsın son durumu.)


Yaşadıklarımın hepsiyle bir kitap yazılır, yaşadıklarımı anlatacak kelimelerin başında gelen PİŞMANLIK kelimesi galiba anlamsız kalıyor yaşadıklarımın yanında.!? Allah düşmanımı dahi eroinman yapmasın! Bunu çok samimi söylüyorum. Ben şu anda yaşayan bir ölüyüm, toplumda hiçbir şeye olumlu bir katkım yok en azından, burada hayatımdan sunduğum ve tamamen gerçek olan bu anlattıklarımın; uyuşturucuya yeni başlamış yada hiç uyuşturucu ile tanışmamış insanlara faydalı olmasını temenni ediyorum
Eroin hayatıma girdiği andan itibaren kendim dahil hiçbir insana ufacık bir faydam olmadı size bunun aksini söyleyen olursa sakın inanmayın.
Eroine başlamak onursuz ve boş bir yaşama atılan adımdır.!


Anlatan: İsmini vermek istemeyen bir eroinman

Bayramlık*: Eroini bırakan eroinmanların ara-sıra kullanmasını anlatan bir deyim.
 
BEŞİNCİ ELEMENTİ ARIYOR

S.K. beşinci elementi ararken tanıştığı çirkin sevgiliyle altı yıl yaşadı. Sonunda onu terketmeye karar verdi. Ölümü pahasına da olsa damarından, beyninden söküp atacak. Fakat bencil sevgilinin onu bırakmaya hiç niyeti yok. S.K. beş gün içinde yardımınızı bekliyor



Randevu saatinden önce gelmiştim buluşacağımız yere. Kapıdan içeri girdiğimde bir çorba kaşığı içinde ısıttığı eroini, titreyen parmaklarıyla enjektöre çekiyordu. Her yerinden ter akıyordu. Kollarında iğneyi sokmadığı yer kalmadı. Sonra ayak parmaklarından denedi. Yine olmadı. Vücudunda delinmemiş bir damar bile bulamadı. Sonra bütün gücüyle masaya sapladı şırıngayı. Krizin şiddeti giderek artıyordu. Dizleri tutmuyordu. Çantasına uzandı. Küçük bir paket çıkardı. Kat kat naylonlara sarılmış paketi açıp içindeki tozu cam sehpanın üzerine döktü. Çakmağıyla iyice ezdi. Kredi kartıyla çizgi yaptı. Cüzdanından çıkardığı gıcır gıcır bir milyonluk banknotu boru yaptı. Bir ucunu burnuna soktu. Diğer ucuyla da her çizgiyi birer nefeste çekti. Beyaz zehir kana karıştıktan sonra normale döndü.

S.K. sokaklarda kıvranan onbinlerce gençten biri. 27 Ocak 1975'te Münih'te doğdu. Tıp eğitimi aldı. Doktor asistanı oldu. Psikolojik danışmanlık eğitimi aldı. Ünlü Busters Dans Grubu'nda oynadı. Tayland Boksu'nda Münih ikinciliği var. Türkiye'de rehberlik ve hosteslik yaptı. Sabah 06:00'da kalkıyor; yüzüyor, koşuyor, yazıyordu. Ay parçasıydı, zekiydi. Kafasında 127 telefon numarası tutabiliyordu. Hayat doluydu.

Bir gün '5. Element'i (sevgiyi) aramaya çıktı. Yolu İstanbul'a düştü. Sevgiyi bulamadı ama bencil bir sevgiliyle tanıştı. Öylesine bencildi ki, onu herkesten kopartıp aldı. Esiri yaptı. S.K. o çirkin sevgilinin uğruna Tarlabaşı'nda, Aksaray'da, Beyoğlu'nda... umutlarını, hayallerini sattı. Sonunda bir ilkbahar günü tanıştığı bu sevgiliyi terketmeye karar verdi. Çıkageldi işte. Sadece beş gün dayanabilecek. Beşinci günün sonunda iki seçeneği olacak S.K.'nin. Ya terkettiği sevgilisine geri dönecek ya da ölümcül krize girecek. Ama birincisini asla tercih etmeyecek.

S.K.'nin komaya girmemesi için ya eroin alması gerekiyor ya da hastaneye yatması. S.K. onu, terkettiği için asla almayacak. Gireceği kriz 2 saat 30 dakikayı aşarsa, muhtemelen ölecek. Son krizi 2 saat 32 dakika sürmüş. Eğer krizi hastanede karşılarsa S.K yeniden doğacak.

S.K.'nin bu derginin yeni sayısı çıkana kadar vakti var. Bu satırları okurken onun zamanının giderek azaldığını unutmayın. Onun cansız bedenini umumi bir tuvalette bulduğumuzda çok geç olacak. S.K. hayal ve gerçeğin arasındaki çirkin çizgide sizi bekliyor. İşte onun ibret verici hikayesi.

—Uyuşturucuyla tanışma sürecini anlatır mısın?

Eğitimimi tamamladıktan sonra Almanya'da T..... adında birini sevdim. İlk aşkımdı. O ise çocukluk arkadaşımla nişanlandı. Bu olay bana çok acı verdi. Henüz 18 yaşındaydım. Kırıldım... Aynı apartmanda oturuyorduk. Onu arabadan inip apartmana girene kadar sadece 5 saniye görebilmek için hergün 5 saat bekliyordum. Astım olmama rağmen sigaraya ve alkole başladım. Benim için dayanılmaz olan bu acıyı unutabilmek için memleket değiştirdim. Türkiye'ye geldim.

Geri dönüş hakkımı yaktım. Mutsuzum. Hayatımda sevgi yok. Bir köpeğe âşık oldum. Bütün sevgimi ona bağladım. Bana sadece babamın mektupları destek oluyordu.

—Nasıl geçiniyordun?

Ailemin gönderdikleri harçlıklar ve sigorta parasıyla. Sonra bir Alman firmasının İstanbul şubesinde müşteri temsilcisi olarak işe başladım. Yeni insanlarla tanıştım. O bar senin bu disko benim... Akşamları Regata'da bir süre şarkı söyledim. Etrafımda çok yakışıklı erkekler vardı ama onların aradığı başka şeydi. Arkadaşlarım 'Aradığını bulana kadar denersin' diyerek benim bu tavrımı eleştiriyorlardı. Bundan hoşlandım diyerek yatağa girmek bana ters geliyordu. Aradığım erkeği bulduğumda ona verecek bir şeylerim olmalıydı. Sadece beni bir gece göğsünde yatırıp, sabaha kadar hiçbirşey istemeyecek birini arıyordum. Böyle birini bulsaydım ertesi gün ona canımı, herşeyimi vermeye hazırdım. Ama en son istenecek şeyi ilk önce istiyorlardı.

Bir gün işyerinde hiç de tipim olmayan E.... beni sevdiğini söyledi. Onunla birlikte olabileceğim aklımın ucundan bile geçmiyordu. Israrını kıramadım, birkaç defa hep birlikte bir yerlere gittik. Dans ettik. Elimi tuttu. Yanağımdan öptü. İçim 'cız' etti. Birşeyler hissettim. O gece de rüyamda dans ettik, gözlerimizden sevgi akıyordu... Ertesi gün herşey farklıydı. Onu sevmeye başladım.

Zamanla onda aradığım sevgiyi, inceliği bulamıyordum. Küçücük bir ilgiyi bile esirgiyordu benden. Bir günaydın bile demiyordu. Yalvardım, ağladım olmadı, olmadı, olmadı... Artık çok geçti çünkü ben sevgimi ona bağlamıştım. O eğlenip, gezmek, yatmak, kalkmak istiyordu. Nişanlısından ayrılmış ve bir duygusal boşluktaymış. Yani bir kurban arıyordu, o kurban ben oldum. Benim işim bitti dedim. Çünkü ben doğuştan —sevgiye— bağımlı biriyim. İşte uyuşturucuya başlamamda en büyük etken E.... oldu.

—Eroinle nerede tanıştın?

Büyük bir bunalıma girmiştim. Bir ilkbahar günüydü. Almanya'da beraber büyüdüğüm kankardeşime gittim. Evde arkadaşları da vardı. Bunlar sırasıyla banyoya gidip geliyordu. Giren mutlu çıkıyordu! Ben de girdim. Çamaşır makinasının üstünde çizgiler vardı. Burunlarına çekiyorlardı. Bu şeyin uyuşturucu olduğunu tahmin ediyordum ama tam olarak ne olduğunu bilmiyordum. Ben de istiyorum diyerek atıldım. Bana da bir çizgi yaptılar. Çektim.

Önce biraz midem bulandı. Ama o kadar mutlu oldum ki, anlatamam. 'Tamam! Aradığım bu işte' dedim. O kadar mutsuzdum ki, onun verdiği acıyı taşıyamıyordum. Bana mutluluk veren tek şeyi bulmuştum artık! Uzanıyorum. Gözlerim kapanıyor. Daha önce bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum. Adını öğrendim; eroinmiş. 'Ben bunu içmeliyim, bunu bulmalıyım' dedim ve orada başladım işte.

—Kolay mal bulabiliyor musun?

Param vardı. Şirkette tercüme işlerine de ben bakıyordum. İyi para alıyordum. Parayı verip "Bulun diyordum" geliyordu. Önceleri ufak ufak almaya başladım. İki günde bir, haftada bir çekiyordum. İşyerine de götürmeye başladım.

—E....'ın haberi oldu mu?

Bir gün E...'ı karşıma alarak, bir çizginin tam üstündeyim. Yardımına ihtiyacım var, ben uyuşturucu batağına saplandım. Sonu ölümmüş ama sen şu an bırak de hemen bırakırım ve senin için ömür boyu el sürmem dedim. "Bana ne kızım! Ben mi verdim senin eline" dedi ve gitti. Yıkıldım... Onun umurunda bile değildim. Ben ona bütün sevgimi vermişim, ömrümü bitirmeye hazırdım. E... kapıdan çıkıp gittikten sonra artık benim hayatımda acılarım ve eroinim kaldı. İyice bağımlı olmaya başladım. 4—5 ay sonra krizler başladı.

Torbacının nasihati(!)

—Eroini hep arkadaşların mı temin ediyor yoksa belli mekanlardan mı alıyorsun?

Regatta'da şarkı söylerken konuşuluyordu. Birbirlerine 'Peynir var mı?' diye soruyorlardı. Ama orada hiç kimseden almadım.

Birgün Marmaris'teki dostlarım İstanbul'daki akrabalarıyla tanıştırdılar. Bu kişinin bir de kankardeşi vardı. Romen kız. Onun eroin kullandığını öğrendim. Samimi oldum. Bana mal bulmasını istedim. O da beni Aksaray'da torbacısıyla tanıştırdı. Bu benim ilk torbacım oldu. Çok iyi bir adam. Bana her mal getirdiğinde yarım saat nasihat veriyordu. "Bak kızım; bu pislikten ben neler gördüm, neler... Ölenler oldu. Sen daha yolun başındasın. Şu an zevkini yaşıyorsun ama ben dağları devirenleri gördüm. Ne yuvalar yıkıldı. Bak şimdi işin, paran var. Bunların hepsini kaybedersin. Bir gün fuhuş batağına kadar gireceksin. Gel yol yakınken dön" diyordu. Torbacı dediğin parayı alır, malı verir çeker gider. Bu diğerlerinden farklıydı.

—Torbacıya kaç günde bir gidiyorsun?

Haftada bir. Her defasında 5 gram satın alıyordum. Bu da bana 5 gün yetiyordu. Yani günde 1 gram içiyordum. Bugün 10 gram çekiyorum.

—Malı hep aynı torbacıdan mı alıyorsun?

O kadar çok torbacı girdi ki araya isimlerini bile hatırlayamıyorum.

—Ailen nasıl öğrendi?

İstanbul'daki ablam biliyordu. Ağabeyimin gençlik bunalımları için annem İstanbul'a gelip gidiyordu. Bir süre bende kaldı. Birgün işyerinde kriz gelmeye başladı. O gün de çok önemli müşteriler gelecekti. Tuvalete gittim ama çantamda malım yoktu. Anladım. Annem bulmuştu. Taksiye atlayıp eve gittim ve onu vermesini istedim. Bir daha içmeyeceğime ikna ederek geri aldım. Akşam eve gelmeden un ve karabiber karışımı bişey hazırladım ve annemin gözü önünde tuvalete döktüm. Zavallı anneciğimi kandırmıştım. Bana inanmış bir halde Almanya'ya döndü. Kahroldum. Ben ne yapıyorum, nereye gidiyorum bilmiyorum.... Bir tozla dost olmuş, bir toza bağımlı yaşıyorum.

—Günlük hayatın nasıl, normal mi?

Normal insanlar gibi sabahları kalkıp bir kahvaltı yapamıyorum. Kalkar kalkmaz eyvah yine bir gün başlıyor diyorum. Terlemeyle uyanıyorum, burnum akıyor, ışığa bakamıyorum, eklem yerlerim ağrıyor, midem bulanıyor. Sadece onu istiyorum. Yastığımın altında mal olmalıydı. Sabahları kalkamıyorum, sızıyorum, işe geç gidiyorum. E....'ın acısı da içimde. İşten ayrılmayı düşünüyorum. İstifa dilekçemi hazırlamıştım. Fakat onlar beni çağırıp 3—5 bin mark tazminat verip atıldığımı söylediler. O kadar çok sevinmiştim ki... Paranın hepsini mala yatırdım. Kasımpaşa'dan 500 paket mal aldım. Torbacımı bulamadığım için kazıklandım. Paramın olduğunu biliyorlardı. 1 milyonluk malı 100 marka sattılar.

Beton tedavisi!

—Baban ne diyor bu işe?

Marmaris'e dostlarımın yanına gittim. Onları çok seviyorum. Orada manevi dayım ve manevi yengem var. Bir süre kaldıktan sonra malım bitti. İstanbul'a döndüm. Mal alıp geri dönecektim. Evimin kapısını açtığımda karşımda babamı buldum. Benim durumumu öğrenince Türkiye'ye gelmişler. Tatile gittik. Beni karşısına aldı, karşılıklı sigara yaktık. "Almanya'da olduğu gibi şu anda ben senin baban değil arkadaşınım. Hadi anlat bana. Ne kullanıyorsun?" diye soruverdi. Anlattım. Babam kahrolmuştu. Tedavi olmamı istedi. Onu kıramadım. Birlikte AMATEM'e gittik. Orada çok aşağılandık. Babama, "Kızın bu kadar sene içerken kör müydün?" diye hakaret ettiler. Yerleri olmadığını, bir ay sonra gelmemizi söylediler. İnanılır gibi değil. Bir bağımlı gelmiş yardım istiyor ve bir ay sonraya gün veriyorlar. Zaten ben babamın hatırı için yatacaktım. Kurtulma isteğim çok azdı. Zaman kazanmak benim de işime geliyordu. Çünkü eroine daha doymamışım. Beynimden tam silmemişim. Hâlâ içimde acılarımı yaşıyorum. E....'ın acısını, yalnızlık acısını yaşıyorum. Pişmanlık var içimde. Yanımda babam olsaydı bunları yaşamazdım diye düşünüyorum.

—AMATEM'e yattın mı?

Yer açıldı, yatırdılar beni. Birinci gün malın etkisi vardı; kafam iyiydi. İkinci gün çok pis krize girdim. Eyvaaah! dedim. Olayı beyninden silip attığın zaman bedensel acı hafifler ve daha kolay kurtulursun. Babamın hatırına yattığım için bir an önce şu yataktan kalkıp canlansam da gitsem içsem düşüncesi var kafamda. Krizde ne bir doktor tedavisi vardır ne bir şey... Çırpınıyoruz, kendimizi yere atıyoruz. Biz buna 'beton tedavisi!' deriz. Betona yatıp tepiniriz. Evde de bunu yapardık. Çünkü kriz anında vücudun yanıyor, acılar çekiyorsun, betona atıyorsun kendini, betonda yatıyorsun. Serum filan yok orada. Takmadılar. Takılması gerekiyordu.

10. gündeyim, tam bırakmak üzereyim büyük krizi atlatmışım, kararlıyım. Birden yanıma biri geliyor, yeni yatış yapmış. "Oooh!" diyor. "Şimdi iğne yaptım kafam öyle güzel ki" diyor. Gel de delirme! 17. gündeyim titremelerim yüzünden odadan dışarı çıkamaz oldum. Utanıyorum. Kaşığı, bardağı bile ağzıma tutturamıyorum. Her yerim oynuyor. Serum yok. Vitamin istiyorum vermiyorlar. "Dışarıdan alacaksın, doğal besleneceksin" diyorlar. Akşamları bir Diyazem veriyorlar o kadar. Beton tedavisine devam. Taburcu olmak isitiyorum dedim. İmzamı attım çıktım. Bu titremeler bana oradan kaldı.

AMATEM'e eroin sokmuşlar

—Tedavi işe yaradı mı?

İyiniyetli arkadaşların yardımıyla yeniden yattım. Krizdeyim. 72 saat sürdü. Baktım yapamayacağım torbacımı arayıp mal istedim. "Hayır, sen tedavi oluyorsun mal veremem" dedi ve telefonu kapattı. Defalarca aradım, başka bir hastaneye yatacağım, yürüyebilmem için gerekiyor diyerek ikna ettim. O gün de çarşamba; ziyaret günü. O zaman kurallar farklıydı. Ziyaretine herkes gelebiliyordu.

Ziyaret saati geldiğinde annemi, babamı ve torbacımı kapıda gördüm. Torbacıyı görünce çekmiş kadar oldum, gözlerim parlıyor. Hayatım, aşkım gelmişti. Annemle babamı bir masaya oturtup malımı çaktırmadan aldım. Tuvalete koşup bir fırt çektim. Yüzüme, gözüme, dizlerime can geldi. Ailem de beni bu kadar mutlu gördükleri için seviniyordu.

İçicileri de ayaklandırdım. Adamlar hepsi kurtulmuşlar, kararlıydılar bir daha geri dönmeyeceklerdi. Hepsinin kanına girdim. Belki bu çektiklerim onların günahı. Ama ben çok az gördüm kurtulanı. Ne zaman mal gelecek diye hepsi peşimde fır dönüyor. Ben paraları topladım. Herkes bir çekimlik için bütün parasını veriyordu.

—Bir tedavi merkezine uyuşturucu sokmak bu kadar kolay mı?

Tespit ettikleri anda atıyorlar.

—Nasıl tespit ediyorlar?

Her sabah idrar tahlili var. Bu yüzden mal bekleyen arkadaşlar ellerinde malı çekmeden önce idrarlarını hazırlamışlar bile. Kimi bardağa, kimisi poşete doldurmuş. Onlar şeytan biz şeytan! Bunu öğrenince ben de idrar dilenmeye başladım. Herkes malı çektiği için de temiz idrar bulamadım. Sızmışım odamda. 48 saat sonra gözümü evde açtım.

—Ailenin tepkisi nasıl oldu?

Malımı istedim. Babam döktüğünü söyledi. Ben de işte şimdi beni kaybettin diyerek yerdeki halıyı tırnaklarımla parçaladım. O anda babam malı yuttum dese karnını yarıp yine alacak kadar vahşileştim. Öyle acılar çekiyorsun ki; tarifi yok. Damarlarımın içinde acı. Kemiklerimin içinde. Ruhumun içinde acı. Sonra pasaportumu ve annemin cüzdanını kaptığım gibi evi terkettim. Babam ağlayarak peşimde koşuyordu. "Kızım evde deneyelim" diye yalvarıyordu. Tozumu atmakla beni kaybettin baba diyerek bir korsan taksiye binip gözden kayboldum. (Daha sonra öğrendim ki, duraktaki diğer korsanlar, çalışmıyoruz diyerek babamın beni takip etmesini engellemişler.) O kadar acı çekiyordum ki, babamın acısı krizin acısını bile bastırıyordu. Çünkü babam benim herşeyimdi. Astımlı bir bebekken beni ayaklarında sallayarak uyuturdu. Aybaşımı, bulaşık yıkamayı ondan öğrendim.

Eroin paramı babam verdi!

—Babana duyduğun sevgi taksiyi durdurmaya yetmedi mi?

Duygusal tarafım dur diyor. Çünkü ben kişiliğimi eroine satmadım. Fakat içimdeki şeytan "Çabuk, krizdesin, yürü, iç kendine gel, içince nasıl olsa bu acıyı unutacaksın" diyor. Şeytanı dinledim ve doğruca torbacıma gittim. Kaleiçi'nde buluştuk. Malı çektim.

Kendime gelince babamı aradım. Dönmem için yalvardı. "Tedaviyi evde yaptırırız" dedi. Döndüm... Tedaviye ben hazır olduğumda başlanmasını istedim. Bir ay sonra hazır olurum dedim. Bu süre içinde gözlerinin önünde hep içtim. Sızıyor, sağımı solumu yakıyordum. Onlar için dayanılmaz bir acıydı bu. Babacığım bir ay boyunca sırf evde kalayım diye eroin paramı bile verdi. Annem benim kendi elleriyle zehirlenmeme dayanamıyordu. Hemen Babam Almanya'ya gidip 27 yıl çalıştığı BMW'deki işini bıraktı. Sigortalarını öldürdü ve kesin dönüş yaptı. Alman yasalarına göre 3 ay oroda oturup da dönüş yaparlarsa her ay 7 bin mark para alacaklardı. Babam "Belki o 3 ay içinde evladımı kaybedebilirim" diyerek bütün haklarını öldürdü.

—Bir ay sonra...

Bu bir aylık süre de zaman kazanmaktan başka birşey değildi benim için. Olay benim beynimde bitmemişti. Tek aşkım, tek sevgilim eroin. Ben buna aşığım. Ben hâlâ içiyorum. Evde huzur diye bir şey kalmadı. Tedavi olmaya razı oldum babamın hatırı için. Doktor geldi, serum bağlandı ve tedavi başladı.

Doktordan Rivotril istiyorum. Çünkü tarifsiz bir acı var. Canımdan can gidiyor. Üzerimde böcekler geziyor gibi. Terleyip üşümeyi aynı anda yaşıyorsun. Vücudunun heryerine dikenler batıyor. Dizlerinde, tarifsiz ağrılar var. Krizin ikinci gününde kusmalar başlıyor. Üçüncü gün ölecekmiş gibi zannediyorsun. Her nefes alışında boğazın kuruyor artık nefes alamıyorsun, ölüyorsun sanki. Kusmalar devam ediyor. Yemyeşil zehir kusuyorum. Öğürüyorum, duvarlarda yankılanıyor. Safra kesesinin, bağırsakların içindeki zehir öğürmeyle dışarı çıkıyor. Bu çıktıktan sonra rahatlıyorsun. 72 saat böyle geçiyor. Beşinci, altıncı gün derken 10 gün de serumlar devam etti.

Sonunda hayata döndüm. Babam "Dile benden ne dilersen" dedi. Bir dediğim iki edilmiyordu. Araba istedim; Kırmızı Ford Sierra. Garajım yapıldı, hemen arabam geldi. Yalnız kalmak istediğimi söyledim; harabe haline getirdiğim daireyi benim için yeniden düzenlemeye başladılar.

—Gerçekten kurtuldun mu?

İki ay aradan sonra sokağa çıkar çıkmaz çantamı aldığım gibi torbacının evinin yolunu tuttum. Babam ise arabayla hava aldığımı sanıyor. Şeytan damarlarımda dolaşıyor. Zaten beynimden çıkmamıştı. Eroinin verdiği hazla o zavallı insanları boş hayallere daldırdım. 'Eroinsiz güzel günler yaşayacağız. Uyuşturucu bağımlısı bir kızınız olmayacak. Kendimi size adayacağım, hiç evlenmeyeceğim' diyordum. İyice güvenlerini kazandım.

İstanbul bana tehlikeli, Marmaris turu yapayım dedim. İnandılar. 2—3 ay kaldım. Döndüğümde evim harika olmuştu. Onlar beni tertemiz sanıyor, verdiğim umutla ayakta duruyorlardı. Gene malım bitti. Bir çekimlik vardı çektim. Balkonda sızmışım. Vücudumun yarısı balkondan aşağı sarkmış. Ağzımdan salyalar akıyor. Yürek yakan bir manzara... Arkamdan babam geldi. Gözgöze geldik. O bir dakikalık bakışa neler sığdı neler. Beni yatağıma yatırırken konuşamıyordu, gözleri doldu. O batağa yeniden düştüğümü anladı.

Sabah mal almaya çıkıyorum. Babam hiç sitem etmedi "Hadi tekrar deneyelim, başarana kadar deneyelim, hata yapmış olabilirsin" diyordu. Baba önümden çekil dedim. Çünkü krizim geliyordu. Sekiz saatim dolmak üzereydi. Gittim ve çektim.

—Bu düş kırıklıkları ne kadar sürdü?

Defalarca. Başladık. Serumlar takıldı. Ama beynimdeki şeytanı atamıyorum. Annem sabahlara kadar iğne kaymasın diye başımı bekliyor, elimi tutuyor. İki gün serum yedim. Babamı meyva suyu almaya gönderdim. Sonra pasaportu alıp Marmaris'e gittim. Manevi dayıma, yengeme tedavi olmak istiyorum dedim. Onların da bana güvenleri kalmamıştı. Dört dörtlük bir tedavi uyguladılar. Dört gün serum yedim, bütün arkadaşlar seferber oldu. Ayağa kalkınca ben yapamayacağım, eroini özlüyorum dedim. Onları da çiğneyerek İstanbul'a geldim. Tekrar başladım. Bırakmak istediğinde gerçekten bırakıyorsun. Ama düşlere engel olamıyorsun.

Hollanda'da eroin krizi

Bir gün kankardeşimin abisi (kabin amiri) kafama girdi, hostes olmaya ikna etti. Konuyu babama açtım, tedavi olmak istiyorum dedim. O kadar çok sevindi ki... Hosteslik kursu boyunca tedavi sürdü. Krizdeyken sınava girdim ve kazandım. İki ay sonra uçuşa başlayacaksınız denildi. Marmaris'e gittim. Şirketle bağlantı içindeyim. Uçuş tarihi bekliyoruz. Yine içiyorum.

Beklenen telefon geldi: "İlk uçuş Hollanda'ya. Sabah 08:30'a kadar hazır ol." Acilen İstanbul'a döndüm. Krizdeyim. Arkadaşın evine Şişli Etfal'den doktor çağırdık. Serumları taktırdık. Kriz geçmeden uçuşa geçtik. Binbir işkence ile 350 yolcuya servis yaptım.

—Uçuş sırasında eroin alıyor muydun?

Hayır. Evde alıyordum. Yine bir uçuş sonrasıydı. Uçak 4 saat rötar yaptı. Beş yıldızlı bir otele gittik. Herkes gününü gün ederken ben odamda krize girdim. Orada satışı serbest ama satılan yerlerin adını bile soramıyorum. Bir anlayan olur diye çekiniyorum. İstanbul'daki ofisi aradım, hemen işten ayrılmak istediğimi söyledim. İstanbul'a gelmemi istediler. İnanılmaz acılar içinde döndüm. Biri ispiyonlamış. Ben hemen eroin kullandığımı söyleyerek çıkışımı aldım.

—Sonra...

Marmaris'te ünlü bir tur firmasında rehber olarak işe başladım. Jiple turist gezdiriyordum. Ayrıca turistik mekanlardan da yüzde 25 komisyon alıyor, animatörlük yapıyordum. Bir günde 10 bin mark kazandığım oluyordu. İşimi çok iyi yapıyordum. Ay sonunda İstanbul'a gelip malı alıp dönüyorum. Bu arada yumurtalıklarımı üşüttüm. İltihap bağlamış. 3 milyara yakın parayla İstanbul'a tedavi olmaya geldim ama arkadaşlarla yedik.

—Paralar bitti. Şimdi nasıl mal bulacaksın?

İşte bugünden sonra ben nerelere sürüklendim. Camlı Kahve'de mal aradım. Beni kullanmak isteyenler oldu. Benimle yatmak isteyenler oldu. Torbacılar ortada yok. Mutlaka biri yüksek dozdan ölmüştür.

Kız arkadaşlarımın aracılığıyla Bayrampaşa'da oturan biriyle tanıştım. Zeytinburnu'nda bir yere gittik. Evlerinde kaldık. Bunlar gece tufaya çıkıyor (hırsızlığa), gecede 500 milyon kazanıyor ama bana eroinim için günde 3 milyoncuk veriyorlardı. Evinde kaldığımız çocuk bunun bedelini çok ağır ödememi istiyordu. Bir gece krize girdim. Ben kıvranırken o malı gözümün önünde sallıyor, onunla yatmamı istiyordu. Acılar içinde kıvrana kıvrana terk ettim orayı. İki kız arakadaşta tedavi oldum! Pasaportumu, hosteslik sertifikamı unuttuğum için aynı eve geri döndüm. Bana bira ikram etti. Birden şişeyi kırıp boğazıma dayadı. Boynumdan kanlar akmaya başladı. Zorla tecavüz etti. Ben işkence çekerken, dünyam yıkılırken o zevkinin derdindeydi. (Ağlıyor)

—Bu kötü olay için sonun başlangıcı diyebilir miyiz?

Belki de... Bu olay beni erkeklerden daha da uzaklaştırdı. Çünkü eroinmanlar zaten seksten hoşlanmaz.

Hırslandım, yeniden Marmaris'e gidip kendime tedavi programı hazırladım. Öyle güzel uyguladım ki 4., 5. günde yemek yiyebildim. 9. gün ayaktayım. Cin gibiyim. 10. gün yeni bir kriz bastı. İki saat titredim. Bilincim yok. Tek gözlü canavarlar görüyorum. Elinde şırınga yaklaşıyorlar. O anda birisi sakin ol diye dokunmaya kalksa gittim. Hemen öleceğim. Manevi dayımın bir tanıdığı bu krizleri biliyormuş. O evdekileri uyarmış; aman sifonu dahi çekmeyin, lambalara dokunmayın demiş. Onun yardımıyla mutlak bir ölümden döndüm.

—İğneye ne zaman başladın?

Eroinsizlikten bunalımdayım. Annemi arıyorum, onun sevgisine ihtiyacım var. Ama babam telefona çıkmaya hazır olmadığını söylüyordu. Annemin beni sevmediğini düşünüyordum. (Oysa zavallı annem benim yüzümden kalp hastası olmuş, bana söylemiyorlar.) 30 tane hap aldım. Sarhoş olup kendimi denize attım. İçmelerin oradaki tehlikeli bölgede girdaba doğru yüzdüm. Kurtarmışlar. Dostlarım yardım etti, moral verdiler. Artık eroin kullanmıyordum.

Manevi dayım ailemi arayarak müjdeli haberi verdi. Hep birlikte İstanbul'a geldik. Otogarda babam karşıladı. Hemen kızımı (köpeğimi) sordum. Ağlamaya başladı. Kızım, intihara kalkıştığım gün kendini iki kez arabanın altına atmış ve ölmüş. Babamın güllerle donattığı mezarının başında, sabahlara kadar ağladım. Bu acıyla damardan almaya başladım.

Dergâhta bir eroinman!

—Ruhsal durumun nasıl?

Beklenen yarınlar kaybolmuş dünden/Ümitler selamı kesmişler benden/Nasılsa hayır yok gelecek günden/Kadere rest çektim isyanlardayım...

—İsyan etmek neyi çözüyor?

Dua da ettim. Bazı tanıdıkların teşvikiyle ailemle birlikte Adıyaman'a Menzil Dergahı'na gittik. Türbede dua ederken gözyaşlarımı tutamadım. Çevremdeki insanlar "Ulan biz yıllardır geliyoruz gözyaşı dökemiyoruz, şu açık kıza bak" diyerek beni seyrediyorlardı. Bayan olduğum için şeyh ile görüşemedim. Babam benim adıma şeyhten tövbe aldı. Ben de Rabia Ana'dan tövbe aldım. Rabia Ana "İnşaallah kurtulacaksın" dedi. Dua ettik, sekiz şartı yapıp tövbe ettik. Menzilden dönerken beynim o kadar karışık ki... Bir tarafta köpeğim, ortada şeytan (eroin). Yolda şeytan uyandı. Bu sefer çok kararlıydım. Eroinsiz sekiz ay geçti. Ailem gerçekten inandı. Namaz bile kılmaya başladım. Doğum günümde bana sürpriz yaptılar. Tüm aile ablamlarda toplandı. Bana bir doğum günü pastası hazırlamışlar. Üzerine 24 yerine sıfır yazmışlar. Annem ilk kez orada sarıldı bana. (Ağlıyor).

—Mutlu son mu?

Keşke öyle olsaydı! Bir gün aniden hosteslik zamanından tanıdığım kız arkadaşım aradı. O...pu'nun tekidir... Beynimde şimşekler çaktı. Dayanamadım evine gittim. Kapıdan içeri girer girmez kokusunu aldım. Bu ısıtılan tam olarak iyi kaliteli bir maldı. Hemen çektik, kafayı bulduk. O lanet şey yine kanıma girdi.

—Tünelin sonuna gelmişsin. Neden?..

Bu yaşadığım kötü bir düş gibiydi. Bu olaydan sonra ailemle olan tüm bağlarım koptu. Ailemi kaybettim. Üç kız arkadaşla Fatih'te yaşamaya başladık. Beyoğlu Şanzelize Bar'da konsomatrislik yaptık. Mal parası için sabaha kadar çalışıyor, sarhoşların kahrını çekiyoruz. Aramızda kötü olaylar oldu. Ayrıldık.

Yeniden hostesken tanıdığım kızın yanına döndüm. Birlikte yaşamaya başladım. Ben çok güzel olduğum için beni pis işlere zorladı. Sırtımdan geçinmeye başladı. Beni ezdi, dövdü, iftira attı, aşağıladı. Sırtımdan dünyaları kazandı. En sonunda ayrıldım onun yanından.

Param yok, gidecek yerim yok. Banklarda, kömürlüklerde yattım. Denize düşen yılana sarılırmış. Eskiden beni sevdiğini söyleyen erkek arkadaşın evine gittim, bir ay orada kaldım.

Altın vuruş yaptım

—Biraz da esiri olduğun aşkından bahsedelim istersen. Rekorun nedir, altın vuruşu denedin mi?

Altın vuruşu üç kere denedim. İkisinde kriz halindeydim, damar bulamadım. Biri başarıyla sonuçlandı. Öldüğümü gördüm. Mezara girdim. Ağladılar başımda. Beyin damarım çatlamış. 5 saat sürdü. Kulağımdan ve genzimden kan geldi. Ölmedim.

- Yanında hiç ölen oldu mu?

Birgün biri yüksek dozda almış, gidiyor. Hemen tuzlu su bastık, ölmedi. Yine biri şırıngaya mal çekerken pislik kaçırmış, fenalaştı. Pislik çok tehlikelidir. Bu yüzden malı çekerken sigara filitresinden çekeriz. Hemen temiz mal bastım. Temiz mal basınca kendine geldi.

—Aşkını nasıl terkettin. O günü anlatır mısın?

Birgün kuaförlük yapan biri bir torbacıyla tanıştırdı. Bu benim son torbacım oldu. Beni sevdiğini söylüyordu. Malı ondan alıyordum. Fakat beni dövüyor, aşağılıyordu. Mal uğruna nefreti, kini içime yazıyor, sabrediyordum. O gün yine bir kavga oldu. Bana 'kaşarlanmış k..pe', 'namussuz' dedi. Yüzüme tükürdü. İşte bu filmi koparttı. Çünkü eroin benim kişiliğimi asla yok edemedi. Ben kişiliğini kaybeden insanları gördüm. Anasını, babasını, bacısını satıyor. En önemli kavramlar onun için bitmiş. Var olan tek şey toz. Bulacak, içecek, uçacak. Fakat hayat dolu olan bir insanı ezdiler, hırpaladılar, aşağıladılar, sırtımdan geçindiler, gururumu ayaklar altına aldılar. Hayata küstürdüler beni. Namus-eroin-kriz üçgeninde kaldığımda ben namusu seçiyordum. Ama... Bedelini ağır ödedim. Herşeyimi bırakıp çıktım o bataklıktan. Yanımda sadece beş günlük tozla. Bir dostumun "Bir gün kurtulmak istersen buraya gelebilirsin" dediğini hatırladım. Taksiye bindim. Tekerlekler döndükçe o bataklıktan gerçekten uzaklaştığımı hissettim.

-Ailenden haber alıyor musun?

Yıkılmışlar. Annem kalp hastası oldu. Babam aklını yitirmek üzereymiş. Hepsini bitirdim.

—Türkçen iyi olmadığı için sanırım bazı şeyleri yeterince anlatamadın. Kendini bir filmle, şarkıyla, ya da kitapla anlat desem hangisini seçersin?

Beşinci Element derim. Çünkü orada aranan beşinci element sevgiydi. Ben de hayatım boyunca hep beşinci elementi aradım aradım.

—Sen tıp eğitimi almış birisin. Eroinin içinde böyle bir element var mı?

Yok. (Ağlıyor) Yine de dünyanın bir yerinde benim için bir sevgi var. Buna inanıyorum.

—Elini uzatıp yardım etmek isteyen insanlar sana güvenebilir mi?

Başka şansımın olmadığını biliyorum. Öleceğimi biliyorum. Zamanımın daraldığını biliyorum. Ben inançları olan bir insanım, Allah'a kendimi affettirmeden ölmek istemiyorum. Beş günlük eroinim var. Beşinci günün sonunda büyük krize gireceğim. En son krizim 2 saat 32 dakika sürdü. Bu 3 saati aşacak. Buna da insan bedeni dayanmıyor. Torbacılar bunu bildikleri için durmadan beni arıyor. Mal vermek istiyorlar. Buna rağmen o bataklığa dönmeyeceğim. Kriz anında hastanede olursam yaşarım. Yoksa burada... Bana son bir şans verin. Lütfen... (Ağlıyor)

—Son kararın mı?

KesiKesinlikle... Eğer kontrol altına alınabilirse, yeterince güçlüyseniz gerçekten işe yarar. Ben yaşayan kanıt olmak istiyorum.

— Bir cümle ile eroinin tanımını yapar mısın?

Hayalle gerçek arasındaki çirkin çizgidir eroin.



TORBACI, EROİNMAN KIZI TEDAVİ ETTİRDİ!

Ben ne torbacılar gördüm. Temizsin hastaneden çıkmışsın seni araya araya buluyor, bedava mal veriyor. "İç benden olsun" diyor. Temizsin ya. O kadar emekler, acılar boşa gidiyor. Bağımlı olana kadar bedava, sonra ölsen de parasız zırnık yok. Romen kızın torbacısı farklıydı. Romen kız, eroin parasını vücudunu satarak kazanıyordu. Sonra torbacı yanına aldı bunu. Birlikte yaşamaya başladılar. Torbacı, hem satıyor hem de onun gözünün önünde erimesine dayanamıyor. Sonunda ona acıyor ve tedavi ettiriyor. Sonra da ülkesine göndermiş.



EROİNMANIN SÖZLÜĞÜ

Peynir: Eroin

Torbacı: Satıcı

Hastayım: Krizdeyim

Tedavi olmak: Krize girince mal çekip rahatlamak

Küt—küt: Fuhuş

Tufaya çıkmak: Hırsızlık

Altın vuruş: Yüksek dozda ölüm vuruşu

Ihlamur (Ih): Sus, çaktırma

Taklaya gelmek: Kafan iyi, uçuyorsun

Cilalamak: Eroinin etkisini artırmak için hap almak
 
Helal olsun beğler. Anlamsız bir konu değil ki bu bir kerelik bakılmayı haketmiştir emeklerim.Sizden teşekkür istemiyorum ben.Sadece bakın.

Vücudumuzu narkozla alkolle uyuşturucuyla uyuştururken beynmizi de anlamsız saçma sapan konularla uyuşturmuşuz.Şu foruma bakın ve anlamsız konuşarın aldığı cevap sayısıyla şunu bir karşılaştırın.
 
Gerçekten çok faydalı bir konu, bir çoğunu okudum. Ellerine sağlık.
Allah bu illetlerden herkesi korusun, bunun tuzağına düşen kolay kolay kurtulamıyor...
 
kardeş resimler anlatımlar felan super bi çalısma olmus bravo :cool:
 
Geri
Üst