Utandınız Mı!

sedapinar

New member


AKP YANLISI MEDYAYA TOKAT!
Ümranİye soruşturmasının 13 aydır beklenen iddianamesi dün açıklandı ve AKP’ye ’bağırsaktan bağlı’ medyanın yüzünde tokat gibi patladı. Aylardır linç kampanyası sürdüren, aynı noktadan servis edildiği belli üfürük senaryoları gerçekmiş gibi sunmaya çalışan AKP medyasının yalanları, başsavcı tarafından yüzlerine vuruldu.



YARGIYI SIKINTIYA SOKTULAR
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi bahçesinde yaptığı açıklamada, iddianamede ifade edilen ’terör örgütü’nün, klasik anlamda bölücü veya ideoloji terör örgütü olmadığını belirtti. Bilgi kirliliği yaratanlara ateş püsküren Engin, soruşturmanın adını kendilerinin vermediğini vurguladı.




KARAR GÜNÜ : 28 TEMMUZ
BaŞsavcI Engin’in açıkladığı iddianame, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme, 15 gün içinde davanın kabulü veya reddi yönünde bir karar verecek. 441 klasör ve 2 bin 455 sayfadan oluşan iddianameyi, Mahkeme Başkanı Köksal Şengör inceleyecek. Mahkeme Başkanı, iddianameyi kabul ederse dava açılmış olacak.








İddianame mahkemede
13 aydır beklenen iddianame, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin tarafından açıklandı.İddianamede, 86 süpheli hakkında “silahlı terör örgütü kurmak ve örgüte üye olmak” suçlamasında bulunuldu



Haber: Salim YAVAŞOĞLU
İstanbul’da 12 Haziran 2007’de bir gecekonduda el bombası ve fünye ele geçirilmesiyle başlayan “Ümraniye soruşturmasının” iddianamesi 13 aydan sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin tarafından açıklandı. Başsavcı Engin, Beşiktaş Adliyesi önünde yaptığı açıklamada iddianamenin İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildiğini söyledi. Hazırlanan iddianamenin 48’i tutuklu 38’i tutuksuz 86 şüpheliyi kapsadığını bildiren Başsavcı Engin, iddianamenin 2 bin 455 sayfadan oluştuğunu ve 441 klasör ekleri bulunduğunu ifade etti.




3 savcı soruşturdu
Olaya ilişkin operasyonlar sonucunda elde edilen belge ve deliller nedeniyle soruşturmanın genişleyerek sürdüğünü ifade eden Engin, soruşturmanın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesinde belirtilen suçlara bakmakla görevli ve yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili’nin görevlendirilmesiyle ve gözetiminde aynı birimde görevli 3 Cumhuriyet Savcısı tarafından yapıldığını kaydetti.




Tolon ve Eruygur için ek iddianame hazırlanacak
Başsavcı Engin, 48’i tutuklu 38’i tutuksuz 86 şüpheli hakkında, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “silahlı terör örgütüne yardım etmek”, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs”, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik”, “patlayıcı madde bulundurmak, atmak ve bu suçları azmettirmek”, “Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde atmak suçlarına azmettirmek”, “devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, kişisel verileri kaydetmek”, “askeri itaatsizliğe teşvik”, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” ve benzeri suçlardan iddianame düzenlendiğini kaydetti. Başsavcı Engin, Orgeneral Şener Eruygur, Orgeneral Hurşit Tolon ve ATO Başkanı Sinan Aygün’ün tutuklanmasıyla sonuçlanan 1 Temmuz 2008 tarihli operasyonla ilgili soruşturma devam ettiğini ve iddianamenin bu isimleri kapsamadığını dile getirdi. Başsavcı “Soruşturma tamamlandığında ayrıca yasal gereği takdir edilecektir” dedi.







Neden geç kaldı?
Soruşturmanın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesinde belirtilen suçlara bakmakla görevli ve 3 Cumhuriyet Savcısı tarafından yapıldığını kaydeden Başsavcı Engin, iddianamenin tevzi edildiği mahkeme tarafından henüz kabul edilmediğini bu nedenle yasal gizliliğin ve kısıtlama kararının halen devam ettiğini ifade etti. Başsavcı Engin iddianame hazırlanmasının neden bu kadar uzadığını ise şu sözlerle açıkladı:

Belge çok fazlaydı
“Bir bölümü tamamlanan soruşturmayla ilgili olarak basın ve yayın organlarından ve kamuoyundan en fazla eleştiri konusu olan hususlardan biri de iddianamenin düzenlenmesinin bir yılı aşan bir süreyi almasıdır. Bu konuda görevli olup iddianameyi düzenleyen Cumhuriyet Savcılarından aldığımız bilgilere göre, soruşturmanın çok kapsamlı olması ve şüpheli sayısının fazlalığı, teknik ve fiziki takipler ve aramalarda elde edilen yüz binlerce sayfa belge ve dokümanların yeni operasyonları gerektirmesi, bunların incelenmesi ve tasnifi, elde edilen belgelerle ilgili olarak yazışma yapılan kurumlardan cevapların beklenmesi, özellikle yeni CMK hükümleri gereğince iddianamenin düzenlenmesi için soruşturmaya esas teşkil eden tüm delillerin toplanmasının gerekli olması, bu belge ve delillerin değerlendirilmesinin uzun süreleri kapsaması ve nihayet 441 klasör ekleri bulunan ve 2 bin 455 sayfadan oluşan bir iddianamenin tanzimi ve yazılması gibi zorunlu sebeplerle davanın açılması bugüne kadar uzamıştır.”




Soruşturmanın ismini biz koymadık!
Açıklamasının ardından, gazetecilerin sorularını cevaplayan Engin, “Örgütün adı var mı?” şeklindeki soruya, “Bu örgüt ismi, soruşturmayı yapan savcılarımız tarafından konulmuş bir isim değildir. Zira Cumhuriyet Savcılarının yapmış bulundukları soruşturmalarda herhangi bir isim konulmaz. Böyle bir uygulama söz konusu değildir” cevabını verdi.







Klasik terör örgütü değil
Başsavcı iddianamede kullanılan “terör örgütü” kavramına açıklık getirdi.

Başsavcı Engin, iddianamede ifade edilen “terör örgütü” nün, herkesin bildiği klasik anlamda “bölücü” veya “ideolojik” terör örgütü olmadığını belirtti. Engin, “Terör tanımı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesinde yer almıştır. Bu maddede bölücü ve ideolojik terör örgütlerinin amaçlarını ifade eden tanımın yanında, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini ve kamu düzenini bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi ve kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylem de terör suçu olarak kabul edilmiştir” diye konuştu. İddianamede yer alan ve belirtilen suçlarla ilgili birkaç hususu açıklamayı gerekli bulduğunu ifade eden Başsavcı Engin, haklarında dava açılan şüphelilerden her birine bu suçların tamamının isnat edilmediğini vurguladı. Engin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220/5. maddesinde yer alan “örgüt yöneticileri örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır” hükmü dikkate alınarak, örgütte yönetici olarak nitelendirilen şüphelilerin tüm bu suçlardan da cezalandırılmalarının, yönetici konumunda olmayan diğer şüphelilerin ise sadece eylemlerine uyan suçların vasıf ve mahiyetlerine göre cezalandırılmalarının talep edildiğinin anlaşıldığını kaydetti.




Ergül: Haham Güney’in ifadesi yok
Ümraniye operasyonu kapsamında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Vedat Yenerer’in avukatı Vural Ergül, iddianamenin iadesi gerektiğini savundu. Ergül, “İddianamesinin iadesi gerektiği kanaatindeyiz. Tespit edebildiğimiz kadarıyla, eşcinsel haham Tuncay Güney’in ne sanık olarak ne de itirafçı olarak iddianamede ifadesinin alınmadığını öğrenmiş bulunmaktayız” diye konuştu. Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda iddianamenin iadesini düzenleyen 174. maddenin “b” bendini anımsatan Ergül, “b” bendinde, “Suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin iade edileceği” hususunun düzenlendiğini savundu. Ergül, Tuncay Güney’in, Ergenekon örgütünün kuruluş metnini yazdığı yönündeki ifadesini anımsatarak, iddianamede Güney’in ifadesinin yer almamasının eksiklik olduğunu ileri sürdü. Savcılık tarafından Güney hakkında interpole arama yazısı yazdırılmadığını söyleyen Ergül, “Hatta belirttiğimiz yargılama dosyasını alıp incelediği halde, soruşturma kapsamında eşcinsel haham Tuncay Güney’e ait bildiği Kanada’daki adresine İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne bildirmiş, ne de interpole yakalama için arama yazısı çıkartmıştır” dedi. (ANKA)








Haberlerin çoğu balon!
Başsavcı Engin iliştirilmiş medyanın Ümraniye soruşturması ile ilgili haberlerine de ateş püskürdü: Haberler ve yorumlar gerçek dışı. Ciddi bilgi kirliliği var. Sadece yetkililere itibar edin



Soruşturmanın başladığı tarihten itibaren yazılı ve görsel basında örneğine çok az rastlanan bir yoğunlukta soruşturmaya ilişkin bir kısmı gizli olan belge ve bilgilerin yayınlanması suretiyle soruşturmasının gizliliğini ihlal edici yayın ve yorumlar yapıldığını kaydeden Başsavcı Aykut Cengiz Engin, kamuoyunu bilgilendirmenin elbette basının en başta gelen görevi olduğunu ancak bu yayın ve yorumların çok büyük bir bölümünün gerçek dışı olduğunu ifade etti.




Özel yaşamı ihlal ettiler
Bu yayınların ciddi boyutlarda “bilgi kirliliğine” sebebiyet verdiğini ve kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğini dile getiren Engin, “Bir çoğu doğru olmayan bu bilgiler, çeşitli kişi ve gruplar tarafından da yanlış yorumlandığı için kamuoyunda yanlış beklentilere yol açmakta, soruşturmanın selametini, şüphelilerin özel yaşam ve temel haklarını ihlal etmekte ve yargı aleyhine de ağır eleştirilere sebebiyet vermektedir” diye konuştu. Başsavcı Engin, basın ve kamuoyundan, gerek devam eden soruşturma safhasında, gerek bundan sonraki yargılanama safhasında, yetkililerin açıklamaları dışındaki bilgilere itibar etmemelerini, soruşturma ve yargılama ile ilgili gereken hassasiyeti göstermelerini istedi.







Soruşturmada ‘Darbe Günlükleri’ yer almadı
Açıklamasında geçen yıl bir dergide “Darbe Günlükleri” adı altında yayımlanan iddialara da değinen Engin, bu iddialarla ilgili gerek soruşturmanın tamamlanan bu bölümünde gerekse 1 Temmuz 2008’de yapılan operasyonun bu iddiaların kapsamı dışında kaldığını söyledi. Engin, “Başka bir deyişle, bu iddialarla, yani bir dergide yayımlanan ’Darbe Günlükleri’adı altındaki iddialarla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından şu aşamaya kadar herhangi bir soruşturma yapılmamıştır” dedi.




Basından yoğun ilgi
İstanbul Başsavcı Aykut Cengiz Engin, Ümraniye soruşturması ile ilgili yaptığı açıklamayı basın ordusu izledi. Başsavcı Engin, basının soruşturmayla ilgili yaptığı haberleri eleştirerek, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi.












Gözler Türkiye’deydi
Türkiye siyasi tarihinin en önemli soruşturması kabul edilen Ümraniye soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamenin teknik boyutlarının açıklandığı basın toplantısı büyük ilgi gördü.

Başsavcısı Engin’in basın toplantısından notlar ve izlenimler şöyle :
* Saat 11.00’da düzenleneceği açıklanan basın toplantısı, 15 dakika öne alınarak 10.45’te başladı. Basın toplantısını El-Cezire, AP, İran’dan Press TV, Reuters gibi yabancı basın kuruluşları da izledi.

* Basın toplantısını 100’e yakın gazeteci, yaklaşık 40 kamera ve 21 canlı yayın aracı izledi. Basın toplantısı hemen tüm televizyon kanallarında canlı verildi. Basın toplantısı öncesi ve sorası da televizyonlarda iddianame özel programları yapıldı.

* Basın toplantısı Beşiktaş Adliyesi’nin iç bahçesine yapıldı. Başsavcı Engin, Adliye’nin iç bahçesinde kurulan bir kürsüden daha önce hazırlanmış 5 sayfalık yazılı metni okudu. Basın toplantısına, Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı da katıldı.








Süreç işte böyle işleyecek
İddianamenin gönderildiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 15 gün içinde davanın kabulü veya reddi yönünde bir karar verecek. Mahkeme, 28 Temmuz Pazartesi gününe kadar bu kararı vermiş olacak. 441 klasör ve 2 bin 455 sayfadan oluşan iddianameyi, Mahkeme Başkanı Köksal Şengör inceleyecek. Mahkeme Başkanı, iddianameyi kabul ederse dava açılmış olacak. İddianamenin reddedilmesi halinde, davayı açan Başsavcılık bu karara itiraz edebilecek. İtirazı da bir üst mahkeme görüşüp karara bağlayacak.















UZMANLAR VE SİYASİLER BAŞSAVCI’NIN AÇIKLAMALARINI İŞTE BÖYLE DEĞERLENDİRDİ




Bilgi servisiyle yönlendirdiler
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, partisinin soruşturma sürecine ilişkin tespitinin, Başsavcı Engin tarafından da doğruladığını kaydetti. TBMM’de basınla sohbet toplantısı düzenleyen Okay, iddianameyi değerlendirdi Engin’in, iddianamenin büyük kısmının basında yer aldığını ifade ettiğini belirten Okay, “Çok ciddi şekilde sızıntı olduğu Başsavcı tarafından da kabul edildi. Soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilmiştir” dedi. Türkiye’de çok ciddi anlamda birilerinin, soruşturmayla ilgili bilgi servisi yaparak hem soruşturmayı yönlendirdiğini, hem bir baskı oluşturduğunu hem de sindirme yaşandığını ileri süren Okay, “Türkiye’de 13 aydır hep bu tartışıldı. Birileri bunu çok önemsedi. Böylece o bilgi kirlenmesinden veya yönlendirmesinden dolayı Türkiye’de bir Ergenekon muamması doğdu” diye konuştu.
Ciddi bağlantılar var
Okay, kimi gizli tanıklarının ifadelerine dayanılarak iddianame hazırlanmasının, kamuoyu vicdanında soruşturmanın sağlıklı yürütüldüğü inancı doğurmayacağını söyledi. İddianamenin açıklanan bölümlerinde çok ciddi suç isnatları ve bağlantılar bulunduğunu ifade eden Okay, Danıştay Davası ile Cumhuriyet Gazetesine yapılan bombalı saldırıları buna örnek olarak gösterdi. CHP’li Okay, Danıştay saldırısıyla ilgili Ankara Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği bir karar bulunduğu, ancak iddianamede bu olayla ilgili ayrı bir bölüm açıldığının söylendiğini belirterek, “Hangisi doğru? Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama sürecinde bir şeyler mi saklandı? Yoksa, Danıştay saldırısıyla ilgili olarak savcılık elinde bazı bilgiler vardı da onu mu gizledi? Yargı birbirini baypas mı ediyor?” diye sordu.







Medya yargısız infaz yaptı
İzmir Barosu Başkanı Erdemir, soruşturmanın hiçbir aşamasında gizlilik kuralına uymayan medyayı eleştirdi




Ümraniye soruşturması iddianamesiyle ilgili yayın yasağına rağmen yayınlarını aralıksız sürdüren bir kısım medyayı eleştiren İzmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir, “Medya yargısız infaz yaptı. İsnat edilen suç ne olursa olsun suçluluğu hükmen tespit edilene kadar kişilerin masum olduğu ilkesini hatırlatan Erdemir, soruşturmada başından itibaren gizlilik kuralının ihlal edildiğini savundu. Erdemir, “ İktidar, ABD, AB destekli medyada çarşaf çarşaf yayın yapıldı. Yayın yasağına uymayanlar hakkında işlem yapılmadı. Böylesine başından itibaren kişilerin şerefini, haysiyetini, onurunu ayaklar altına alan, gizlilik kuralını ihlal eden bir olay Türkiye’nin adalet tarihinde asla yaşanmadı. Tam anlamıyla yargısız, infaz yapıldı” dedi.

Kanadoğlu: Dinledik
Bu arada, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, “Açıklama denen şeyi hepimiz dinledik. Bunun üzerine daha başka bir açıklama ya da yorum da yapılamaz. Üzerine hiçbir şey söylenmez. Davanın içeriğini açıklamaması için uyarıldığı belli. Bu da bir şeydir. Hukuk ihlali yok ortada.
Anladığımız kadarıyla iki emekli general için ayrı iddianame hazırlanacak” dedi. Avukat Dursun Yassıkaya ise, Başsavcı Engin’in açıklamalarının, mahkemenin “gizlilik” kararına aykırı olduğunu savundu.
Haber: Selda Öztürk KAY











Özok: Başsavcı Engin’in yeni terör tanımı çok yanlış
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in terörle ilgli yeni tanım getirmesini yanlış bulduğunu söyledi. Özok iddianamenin kesinleşmiş ve yargı tarafından kabul edilmiş bir iddianame olmadığını belirterek bilgilendirme amacıyla yapılan bu açıklamanın hukuki dayanağı olmadığını söyledi. TBB Bşkanı Özdemir Özok, NTV canlı yayınında şunları söyledi: “Ben tabi bugün hayret ettim. Neden böyle bir açıklama ihtiyacı duydu. Çünkü üzerinde konuştuğu iddianame mahkeme tarafından kabul edilmiş bir iddianame değil. Kaldı ki kabul edildikten sonra zaten bu konuda bir açıklama yapamaz. Türkiye’nin gündemine oturan ulusal ve uluslararası medyanın ilgisini çeken bütün halkımızın üzerinde yoğunlaştığı bir konuda İstanbul Cumhuriyet Bşsavcılığı ciddi bir rahatsızlık hissetmiş. Tamamen bilgilendirme amacıyla yapılmış bir basın açıklaması diye düşünüyorum. Bunun hiç bir hukuki dayanağı yok kişisel kanuna göre.” Engin’in terör tanımını da eleştiren Özok, şunları söyledi:
Kamuyu inandıramazsınız
“Savcının terörle ilgili yeni bir tanım ve yeni bir açıklama getirmesi son derece yanlış. Terör ve terörün tanımı bellidir. Cebir ve şiddet varsa bu düşünülüyorsa bu hedefleniyorsa ve bu cebir ve şiddet yoluyla düşünülen kafadaki o düşünce gerçekleştirilmeye çalışılıyorsa burada terör vardır. Bu iddiaları kanıtlayacak, bunun arkasında bilgi belge kanıt yoksa gerçekten, ben bu kuşkuyu gördüm, en çok beni üzen tarafı bu oldu. İddia makamı inanmalı kendisi inanmadan kamuyu inandıramaz.”








Ek iddianame beklenmeli
SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, Ümraniye soruşturmasıyla ilgili olarak ek iddianamenin beklenilmesi gerektiğini söyledi. Karayalçın, şunları söyledi: “Bir süredir Hilmi Özkök’ün açıklamalarıyla birlikte iddianamenin bu şekle dönüşeceği izlenimini edinmişti. Özkök’ün açıklamaları bunun işaretini vermekteydi. Ancak kesin bir değerlendirme yapabilmek için ek iddianameyi beklemek lazım. Ek iddianamenin neleri getireceği bu konudaki kargaşayı açıklığa kavuşturacaktır düşüncesindeyim..”




Mumcu: Tartışma yaşanıyor
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ceyhan Mumcu, soruşturma nedeniyle ağır ceza mahkemeleri arasında tartışma yaşandığını savundu. Mumcu, “Başsavcı, soruşturma ile ilgili olarak Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi saldırılarını da konu etti. Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi, soruşturmayla baskınların irtibatı olduğu iddiasını reddetti. Başsavcının öne sürdüğü iddia, tüm iddianamenin reddini gerektirir. Çünkü, bir mahkeme kararı bir diğer ağır ceza mahkemesi tarafından tartışmaya açılmaktadır” diye konuştu.




Türkiye iki dava arasında kaldı
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından kapatma davası ve Ergenekon soruşturması ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çiçek, “Baştan beri hep söylüyoruz; Türkiye iki dava arasında saat sarkacı gibi gidip geliyor. Terazinin bir kefesinde Ergenekon denilen ki bu yargının verdiği bir isim değil, dışarıdan verilen bir şey, Sayın Başsavcı böyle açıkladı. Öbür tarafta kapatma davası. Varsa yoksa bu iki dava ile Türkiye bir kıskaca sokuldu” diye konuştu.







DSP’li İçli:Hukuk skandalı
Ümraniye soruşturması iddianamesini değerlendiren DSP’nin hukukçu milletvekillerinden Tayfun İçli, tutuklanan iki emekli general için “ek iddianame” hazırlanacağı yönündeki açıklamanın tam anlamıyla bir “hukuk skandalı” olduğunu söyledi. İçli, “Emekli generaller 15 gün önce gözaltına alınıp tutuklanmalarına rağmen, onları bu davanın ve mevcut iddianamenin içine dahil etmemek olacak şey değil. Hukuk açısından çok vahim bir süreç” dedi.
Bu arada, DSP Genel Sekreteri Masum Türker de, soruşturmanın yönlendirme amaçlı olduğunun ortaya çıktığını belirterek, “Aslında bu soruşturma kadar kamuoyunda yapılan yönlendirmenin ve servis edilen haberlerin merkezini odak olarak alıp değerlendirmek gerekir” diye konuştu.







MHP’li Şandır: Günlüklerin olmaması iyi
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin tarafından açıklanan, soruşturmaya ilişkin belgelerin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilip dava açıldığı takdirde, “iddianame” mahiyeti taşıyacağını söyledi. Belgelerde, “Sözde darbe günlükleri”nin yer almamasını da ülke açısından faydalı bulduğunu kaydeden Şandır, “Bu konuda bir takım itham ve iddiaların netliğe kavuşması siyasi iktidarın sorumluluğundadır. Sayın Başbakanı bu konuda topluma bir açıklama yapmaya davet ediyorum. Çünkü sözde darbe günlüklerinde ismi geçenler, o gün görevde olan devlet görevlileridir ve başbakana bağlıdır. Bunların doğru olup olmadığını idareten sorgulamak siyasi iktidarın görevidir” dedi.







HYP’li Okuyan:Belge sayısı çok abartılı
HYP Genel Başkan Vekili Yaşar Okuyan, Başsavcı Engin’in Ümraniye soruşturması nedeniyle hazırlanan 2 bin 500 sayfalık iddianame ile 441 ek klasöre ilişkin açıklamalarını şöyle değerlendirdi: “Şu anda gizlilik yasağı devam eden bu soruşturmanın iddianamesi mahkemeye verildikten sonra, mahkeme 15 gün içinde kararını vermek durumundadır. Yasalar bunu gerektiriyor. Ancak 2 bin 500 yüz sayfa iddianame ile 441 ek dosyayı hangi mahkeme nasıl okuyacak merak ediyorum. Sağlıklı bir hüküm verebilmek için tüm delillerin, ifadelerin ve alınan her kaydın incelenmesi zorunludur. Bir mahkemenin bu süre içinde nasıl inceleme yapacağı ve vereceği kararın ne ölçüde sağlıklı olacağı belli değil. Bunun cevabı verilmeli.”







AKP’li Bozdağ:Müdahale edilmedi
AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Ümraniye soruşturması iddianamesini değerlendirirken, “Hükümetin bu sürece herhangi bir müdahalesi söz konusu değildir. Bunu söyleyenler, süreci mecrasından saptırmak isteyenlerdir” dedi. Konuyla ilgili gazetecilerin sorularını cevaplayan Bozdağ; “Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüklerin iddianamede yer almadığının” hatırlatılması üzerine, “Soruşturmayı yürütenlerin takdir edeceği bir konu. Bizim nedenini, niçinini bilmediğimiz bir konuda fikir yürütmemiz doğru değil” dedi. Bozdağ, bir gazetecinin, “İddianamede 20 gizli tanığın ifadelerinin de yer aldığını” hatırlatması üzerine de “Muhtevayı bilmiyorum. Dolayısıyla yorum yapamam” diye konuştu.




15/07/2008 00:31

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haberdetay.php?hit=8220
 

64general1

New member
Dağ fare dogirmiştir...Entrika uzmanı F-Tipi örgütün yeni oyunlarını beklemekte fayda var.Vatanseverlerin üzerinden baskıyı eksik etmeyecek, yeni oyunları servis etme olasılıklarını göz ardı etmemek gerekir.Devlette öyle bir örgütlendiler ki bunların siyasetleri dogrultusunda işlenen cinayetler ve eylemler tam karşıtlarına yapıştırılıyor.
 

OrHUN_BEY

New member
Utanmak ne kelime eminim ki şimdi daha dün hücrelerine kadar suçladıkları adamlara yalakalıklar yapacak, methiyeler düzeceklerdir. Çünkü onların derdi aslında onlar değildi. Onların derdi genel anlamıyla tüm TÜRK vatanseverleriydi. Ve bu uğurda köprüyü geçene kadar ilkesi onların en olmazsa olmaz psikolojisidir.
 

HTML

Üst