Unutma, unutturma paylaş…

1001Design

330i ///M3 Design
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
25,561
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Shut up and train!
SOLHABERİ BU HABERİ İÇİN KUTLUYORUZ…

irak-iskence.jpg


8 yıl önce şu günlerde Irak topraklarına giren ABD, yedi ay önce ülkeden çekildiğini duyurmuş olsa da işgal hâlâ sürüyor.

Irak halkı, 7 yıl süren işgalin ardından yaralarını sarmaya çalışıyor. Ancak, ABD, Irak’tan çekildiğini duyursa da, bölgeye müdahale etmeyi sürdürüyor.

İşgal öncesi durum

Irak’ın Kuveyt’i işgalini fırsat bilen ABD 1990′da Körfez Savaşı’nı başlatmıştı. Savaşta, Irak yaklaşık 200 bin kayıp vermiş, ABD’nin kaybı ise yalnızca 350 asker olmuştu. ABD bölgede egemen güç olmayı başarmış, Irak’ı zorlu bir ambargo süreci ile karşı karşıya bırakmıştı. 2003 yılındaki işgale kadar devam eden ambargo döneminde Irak halkı gıda temin etmekte oldukça zorlanmış, hayat standartları gelişmekte olan ülkelerle kıyaslanamayacak kadar düşmüştü. Çocuk ve bebek ölüm oranların oldukça yükseldiği bu yaklaşık 12 yıllık dönemde bir buçuk milyon kişi hayatını kaybetmişti.

Pek çok ülke asker gönderdi
Irak, kitle imha silahlarına sahip olduğu ve 11 Eylül sonrası teröre destek verdiği bahaneleriyle 20 Mart 2003’te ABD ve koalisyon birlikleri tarafından işgal edildi. Amerika 160 bin, İngiltere 45 bin ve Avustralya 2 bin asker ile Irak topraklarına girdi. Irak işgali boyunca başta İngiltere olmak üzere farklı kıtalardan 40′ın üzerinde ülke ABD’ye silah, uçak, savaş gemisi ve mühimmat desteğinde bulunmayı ihmal etmedi. “Irak’ı özgürleştirme operasyonu” adı altında yapılan müdahale için ABD birlikleriyle omuz omuza savaşmak üzere İtalya, Danimarka, Fransa, İspanya, Polonya gibi kırk ülkeden bölgeye asker gönderildi.

Türkiye de gidecekti
(İLK KURŞUN NOT: CHP’YE YAPILAN BUGÜNKÜ OPERASYONU ANLAMAK İÇİN O GÜNLERDE 1 MART TEZKERESİNE YİĞİTÇE DİRENDİĞİNİ HATIRLAMAK LAZIM, BAYKAL VE SAV’IN KİM TARAFINDAN VE NEDEN TASFİYE EDİLMEK İSTENDİĞİNİ ANLAMAK GEREKİR)

AKP için, iktidarının ilk yıllarına denk düşen Irak işgali, ABD yanlısı tutumunu göstermek açısından büyük bir fırsattı. AKP hükümeti tarafından 25 Şubat 2003′de TBMM’ye sunulan adı “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için Hükümet’e yetki verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresi” mecliste oylanarak onlarca AKP’li vekilin kabul oyuna rağmen kabul edilmemişti.

Tarihe 1 Mart tezkeresi olarak geçen bu tezkere, Türkiyeli askerlerin, koalisyon askerleri ile birlikte Irak’ta savaşa girmesi anlamına geliyordu. Tezkere, 264 kabul, 250 ret oyuna karşın, salt çoğunluğa ulaşılamaması sebebiyle reddedildi ve yüzlerce askerin, ABD ile birlikte komşu Irak halkına karşı savaşırken hayatını kaybetmesinin önüne geçildi.

Tezkere kabul edilmemiş olsa da Türkiye toprakları, askeri üsleri, limanları ve hava sahası Amerikan ordusu tarafından savaş boyunca aktif olarak kullanıldı.

Ölüm, işkence, tecavüz
Irak’ta eğitim, sağlık, barınma, ulaşım gibi temel hizmetlerin tamamen yok edildiği işgal yılları açlık, yoksulluk ve ölüm getirdi. Irak’ta işgal başladığından beri 1.500.000 insanın öldürüldüğü tahmin edilirken, ABD kaynakları sayıyı 100 bin olarak verdi. Irak’ta halkın yüzde 40’ı, savaşın başladığı günden bu yana ailelerinden en az bir kişiyi kaybetti. Iraklı yurtseverlerin aylar süren direnişi ile ABD’nin kayıpları da 4 bini geçti.

İnsanlık tarihinin en vahşi işkencelerine sahne olan Irak’ta öldürülen direnişçilerin hemen hepsine türlü yollarla işkence edildi. Ebu Garib gibi hapishanelerde tutuklu bulunan Iraklılar sistematik olarak işkenceden geçirildiler. 2004 ve 2006 yıllarında bu işkencelere ait görüntüler basına sızdı, ancak insan hakları örgütlerinin büyük tepki gösteridği bu işkencelerden sorumlu askerler cezalandırılmadı.

Savaş sonrasında ülkelerine dönen ABD askerlerinin yarısının psikolojik tedavi görmeye başlaması ve 300’den fazla askerin intihar etmesi de binlerce kişiye akıl dışı yöntemlerle işkence ve tecavüz eden askerlerin durumlarını ortaya koydu.

Ve işgal sonrası…
ABD, 19 Ağustos 2010’da son birliklerini de çekerek ülkeyi terk ettiğini ilan etti. Ardında viran kentler ve binlerce ölü bırakan ABD işgalinden sonra Irak’ta hiçbir şey eskisi gibi değil.

Türk Tabipler Birliği raporlarına göre, bebek ölüm oranının hala binde 50’nin üzerinde olduğu Irak’ta hastanelerin yaklaşık yüzde 10’u kullanılamaz durumda. Beş yaş altındaki her dört çocuktan biri yeterli beslenemiyor, her dört kişiden biri temiz su içemiyor.

1977 yılında halkın yüzde 78’inin okuryazar olduğu Irak’ta şimdi nüfusun neredeyse yarısı okuma yazma biliyor. Okulların yüzde 7’sinin hala kullanılamaz durumda olduğu biliniyor.

İşsizlik oranının yüzde 20’leri bulduğu Irak’ta her üç gençten biri işsiz. Petrol üretiminin bile ona bir seviyesine düştüğü Irak’ta 7 milyon kişi açlık sınırının altında yaşıyor. Bu kişilerin günlük gelirinin ortalama 2 dolar olduğu belirtiliyor.

Irak’ta yaklaşık 1 milyon kişi hala mülteci kamplarında yaşıyor. İşgal süresince toplam 1 buçuk milyon vatandaşın evsiz kaldığı belirtilirken göç etmek zorunda bırakılanların sayısının 3 milyonu bulduğu ifade ediliyor.

ABD’nin” demokrasi ve özgürlük” götürdüğü Irak’ta, 2010 yılının ilk 5 ayında 62 kişiye idam cezası verildi.

AKP’nin Irak pazarlığı
1 Mart tezkeresinin reddedilmesi ile Türkiye bu zulme ortak olmanın eşiğinden döndü. Birkaç ay önce açıklanan Wikileaks belgeleri ABD’nin işgale destek olması için AKP hükümeti ile yaptığı pazarlıkları gün yüzüne çıkardı.

Abdullah Gül’ün Başbakanlığı döneminde, Irak’ı işgale hazırlanan Amerika’yla yapılan savaş pazarlıklarına ilişkin belgelerde, ABD’nin Gül’e “Size yılda iki milyar dolar veririz, üç gün içinde cevap isteriz” dediği ortaya çıktı. ABD’li yetkilinin “Savaşa girmesi halinde Türkiye’nin kazanacağı çok şey var. Savaş daha az riskli olabilir, daha kısa sürebilir. Türkiye’nin ve bölgenin ekonomisine daha az zarar verebilir. Kuzey Irak’ta bir otorite boşluğu oluşma potansiyeli de azalır. Savaştan sonraki dönemin idaresi kolaylaşır. Türkiye’nin böyle bir askeri harekatın neden olabileceği iktisadi risklerle ilgili endişelerinin farkındayız. ABD Başkanı, Türkiye’ye sağlam bir yardım paketi sağlamak için kongreyle işbirliği yapmaya hazır” şeklindeki ifadeleri belgelerde yer aldı.

Belgelerde, Gül’ün “Amerika, on yıllardır stratejik ortak. Bu ilişkiyi sürdürmek ve derinleştirmek istiyoruz. Ancak hükümet daha yeni güvenoyu aldı ve bu konuda sadece iki brifing aldı. Konuyu takip ediyorduk ama tabii görev başında olunca iş farklı. Samimi olmak gerekirse siyasi bir karar verebilmemiz için zamana ihtiyacımız var. Milyonlarca işsiz var, kırılgan ekonomimiz de sorun oluşturuyor. İşbirliği yapacağız. Çalışmak için de zamana ihtiyacımız var. Yeni Dışişleri Bakanı (Yaşar Yakış) az şey biliyor, yeni Savunma Bakanı (Vecdi Gönül) az şey biliyor” diye cevap verdiği anlatılıyor.

ABD hala Irak’ta
19 Ağustos 2010’da Irak’tan tamamen çekildiğini ileri süren ABD’nin ülkede hala 50 bin civarında askeri bulunuyor. ABD, Irak devletinden izin almadan istediği bölgede operasyon yapma yetkisini de elinde bulunduruyor.

Irak’ta ABD’li sermayedarlara ait yaklaşık 9 bin şirket bulunurken, bu şirketler pazarda büyük paya sahip. ABD’li şirketlerden Blackwater’a ait 7 bin dolayında paralı asker de Irak’ta görev yapıyor.

ABD’nin, Irak’ta 100’ün üzerinde üssü bulunuyor. ABD askerleri de genellikle bu üslerde yaşıyor. Üsler şehir merkezlerinden ziyade şehre uzak kırsal alanlara dağılmış, ülkenin dört bir yanını kontrol altına almış durumda. Ayrıca başkent Bağdat’ta da 8 ABD üssü bulunuyor.

Basra Körfezi’ndeki petrol sevkiyatının büyük kısmının yapıldığı Um Kasr Limanı’nda bulunan Camp Bucca askeri üssü de ABD’nin Irak petrolünü yönetmesi açısından önemseniyor.

Wikileaks aklamaya çalışmıştı
Wikileaks’in Ekim ayında açıkladığı Irak ile ilgili 400 bin belgede genel olarak Irak işgalini “haklı” çıkaracak ifadeler yer alıyordu. Basında geniş yer edinen bu belgelerin sızdırılması işgali meşru kılmak amacını da taşıyordu.

ABD’nin Irak’ta işkence yapmadığı ileri sürülen belgelerde Irak’taki toplam sivil ölümü sayısı da 66 bin olarak gösterilmişti. Oysa, eski askerlerden Jason Washburn, ABD askerlerinin öldürdüğü çok sayıda sivile direnişçi süsü verdiğini itiraf etmişti.

Belgeler, Saddam’ın kitle imha silahlarına sahip olduğunu da ileri sürmüştü. Oysa, ABD’li üst düzey yetkililer Irak’ta kimyasal silah bulunmadığını itiraf etmişlerdi. İngiltere eski Başbakanı Tony Blair bile, işgali meşrulaştırmak için kitle imha silahı iddiasını uydurduklarını dolaylı olarak kabul etmişti.


UNUTMA, UNUTTURMA PAYLAŞ… - İlk Kurşun Gazetesi
 
ortadoğu projesinin eşbaşkanına neden bu kadar ilgi duyulduğunun farkına varamayan güzel halkıma anlatılacak en güzel şeyler ama
burada yazılanları anlamak için kapasite ister :)
 
Geri
Üst