barpeacebar
New member
- Katılım
- 8 Eki 2005
- Mesajlar
- 207
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
Seni istiyorum. Katıksız sevgimin kör bıçağı bilendi seninle.
Bir düştü bekleyişler sakin, sessiz Narlıdere sahilinde.
Ardı ardına içilen sigaralar gelmeyen sevgilinin ardından edilen yalancı intiharcıklardı.
Dokunamadığım , sevgimi anlatamadığım heyecanımın korkuttuğu kadın, karşımda duran, dokunamayıp ağlaştığım zamanların kargaşasıydı.
Umutsuzluğum akamayan göz yaşlarımın haykırışlara cevap verememesinden. Oysa ki seni görmek bile kamçılıyor bedenimi. Bir İsa’dan farksız geriyorsun beni çarmıha.
Sen ki baktığımda içimi gıcıklayan insan, şimdi bir başkasının masasında.
Çay içiyor-dudaklarının değdiği bardağı saklamak için neler vermezdim- adamın biriyle laflıyor…
Kim bilir belki de tıpkı bana güldüğü gibi ölümcül gülüşler savuruyor...
Elim ayağım titriyor şimdi. Korkulu bir bekleyiş hakim bütün vücuduma.
Sönen sigaralar ardı ardına , yalvarır gibi süzülüyor ciğerlerimde.
Oysa ben seninle aynı beraber soluduğum ortamda, sana dokunmadan, yalnız sırtını ve mimiklerini izlerken, bin birinci kez aşık oluyorum yeniden.
Uçsuz bucaksız başak tarlalarında elin elimde koştuğumuz hayali düşüyor aklıma. Seninle yuvarlanıyorum sıcaktan çatlamış toprağın üstünde…
Oysaki ben senin benim olamama ihtimalin üstüne kurmuştum düşlerimi.
Seni görmeden yaşamıştım şehvetin adını ruhumun derinliklerinde.
Sen ansızın çıktın karşıma. Her şey bir den oldu.
Yağmur birden yağdı. Benim boynum büküldü. Kalbim ansızın durdu. Birden kızardı yüzüm.
Oysa ben birden aşık oldum çocukluğuma.
İçini bilmem ama yüzün bensiz gülüyordu.
Sebebi yoktu bu sevginin. Sonucu kaçınılmaz bir acıydı.
Oysa ben ne dokunabildim yalnızlığıma ne de konuşabildim seninle.
Senden diğerlerinden yani insanlardan farksız korktum.
Kaçmadım hiç ama korktum.
Sana olan sevgimin büyüyeceğinden, sahip olmadığım –olamadığım- nefesini nefesimde hissedemediğim, herhangi bir evde, damı olan bir ahırda, derme de ve çatma da yüzünü görememekten sesini duyamamaktan korktum.
Bütün çıplaklığınla gözümdeki hayalinden korktum.
Sen yalnızlığımın nedeniyken bunu sana söylemekten korktum. Dokunduğum en sıcak akşamın aralık ortası olacağı kimin aklına gelirdi ki…
Oysa ben seni kaybetmekten korktuğum için kaybettim.
Farkım yok diğerlerinden.
Yaşamında beraber olduğun hiç kimseden farkım yok.
Ne mutluluk andını tutabilirim, ne dağ delebilirim.
Uçsuz bucaksız bir sevgi vaadi sana , yalnızca sana, sunabileceğim.
Bütün bedenimden ziyade ruhum senin tekelinde.
Üstelik adamakıllı sarhoş falan değilim, bütün aklım başımda.
Kalabalığın orta bir köşesinden bulup çıkaracağın tipten çok da farklı değilim. Herhangi biriyim herkes için.
Şimdi yokluğunun acısını çeken herhangi biri…
Kumsallarda gül bitmesi ütopya ne de olsa. Ben bitmeyen gülleri ezebilirim.
Her yaprağını tek tek çiğneyebilirim.
Ama tek bir gerçek var sevdiceğim tohumlarını rüzgara bıraktığım aşk seni buldu konaklamak için.
Ne sen anlayabildin bu yedi ceddini bilmeden küfrettiğim kaderin oyununu ne de ben anlatabildim sana.
Sadede gelirsek, bir yudum insandan farksız, sadede seni seviyorum ben. Gözümden akan her damla yaşta sevdanın izi var.
Adını yazdım biriktirdiğim yaşlarla.
Gelip bulmaya yeltenecek oldum, cesaretim yoktu, takatim yoktu karşına çıkmaya…
Oysa ben katıksız sevmiştim, sevilmeye, sevilmemeye bakmadan…
Gittim. Bir yitik acı yaşarken içimde, dolanırken başıboş kahvehanelerde, bir sarhoşla konuşurken, yahut bir ocak akşamında donduran soğukla cebelleşirken, elim diğer elime dokunduğunda, bi’şeyler karalamaya kalktığımda, kırık dökük bir meyhaneden küfe ile taşındığımda, telefonla konuşurken, sigara içerken, yitik bir acı düşüyor şimdi bir karanfilin üstüne…
Yitmiş bir aşkın son parçaları bu ağızda gevelenen.
Artık üzülmeyeceğim ne yokluğuna ne umutsuzluğuma çünkü biliyorum bir tek gerçeği.
Ben senin için herhangi biriyken , sen benim her şeyimdin.
İş bu sebepten seni sana bırakıyorum.
Hayal kurmayı, beynimde seni yaşamayı, ruhuna sahip olma arzumu, kısacası tüm ideaları, idealarımı , terk ediyorum.
Kırık dökük bir sevişmeydi bizimkisi nerede başlayıp bittiği belli olmayan.
Oysa ne gelecek vardı hayatta ne geçmiş.
Umuttan başka hiçbir şey barınmadı bedenim orta yerinde, her şeye rağmen. Şimdi umutlarımla vedalaşıyorum.
“Umut kötülüklerin en kötüsüdür , çünkü işkenceyi uzatır.”
Alıntı--
Bir düştü bekleyişler sakin, sessiz Narlıdere sahilinde.
Ardı ardına içilen sigaralar gelmeyen sevgilinin ardından edilen yalancı intiharcıklardı.
Dokunamadığım , sevgimi anlatamadığım heyecanımın korkuttuğu kadın, karşımda duran, dokunamayıp ağlaştığım zamanların kargaşasıydı.
Umutsuzluğum akamayan göz yaşlarımın haykırışlara cevap verememesinden. Oysa ki seni görmek bile kamçılıyor bedenimi. Bir İsa’dan farksız geriyorsun beni çarmıha.
Sen ki baktığımda içimi gıcıklayan insan, şimdi bir başkasının masasında.
Çay içiyor-dudaklarının değdiği bardağı saklamak için neler vermezdim- adamın biriyle laflıyor…
Kim bilir belki de tıpkı bana güldüğü gibi ölümcül gülüşler savuruyor...
Elim ayağım titriyor şimdi. Korkulu bir bekleyiş hakim bütün vücuduma.
Sönen sigaralar ardı ardına , yalvarır gibi süzülüyor ciğerlerimde.
Oysa ben seninle aynı beraber soluduğum ortamda, sana dokunmadan, yalnız sırtını ve mimiklerini izlerken, bin birinci kez aşık oluyorum yeniden.
Uçsuz bucaksız başak tarlalarında elin elimde koştuğumuz hayali düşüyor aklıma. Seninle yuvarlanıyorum sıcaktan çatlamış toprağın üstünde…
Oysaki ben senin benim olamama ihtimalin üstüne kurmuştum düşlerimi.
Seni görmeden yaşamıştım şehvetin adını ruhumun derinliklerinde.
Sen ansızın çıktın karşıma. Her şey bir den oldu.
Yağmur birden yağdı. Benim boynum büküldü. Kalbim ansızın durdu. Birden kızardı yüzüm.
Oysa ben birden aşık oldum çocukluğuma.
İçini bilmem ama yüzün bensiz gülüyordu.
Sebebi yoktu bu sevginin. Sonucu kaçınılmaz bir acıydı.
Oysa ben ne dokunabildim yalnızlığıma ne de konuşabildim seninle.
Senden diğerlerinden yani insanlardan farksız korktum.
Kaçmadım hiç ama korktum.
Sana olan sevgimin büyüyeceğinden, sahip olmadığım –olamadığım- nefesini nefesimde hissedemediğim, herhangi bir evde, damı olan bir ahırda, derme de ve çatma da yüzünü görememekten sesini duyamamaktan korktum.
Bütün çıplaklığınla gözümdeki hayalinden korktum.
Sen yalnızlığımın nedeniyken bunu sana söylemekten korktum. Dokunduğum en sıcak akşamın aralık ortası olacağı kimin aklına gelirdi ki…
Oysa ben seni kaybetmekten korktuğum için kaybettim.
Farkım yok diğerlerinden.
Yaşamında beraber olduğun hiç kimseden farkım yok.
Ne mutluluk andını tutabilirim, ne dağ delebilirim.
Uçsuz bucaksız bir sevgi vaadi sana , yalnızca sana, sunabileceğim.
Bütün bedenimden ziyade ruhum senin tekelinde.
Üstelik adamakıllı sarhoş falan değilim, bütün aklım başımda.
Kalabalığın orta bir köşesinden bulup çıkaracağın tipten çok da farklı değilim. Herhangi biriyim herkes için.
Şimdi yokluğunun acısını çeken herhangi biri…
Kumsallarda gül bitmesi ütopya ne de olsa. Ben bitmeyen gülleri ezebilirim.
Her yaprağını tek tek çiğneyebilirim.
Ama tek bir gerçek var sevdiceğim tohumlarını rüzgara bıraktığım aşk seni buldu konaklamak için.
Ne sen anlayabildin bu yedi ceddini bilmeden küfrettiğim kaderin oyununu ne de ben anlatabildim sana.
Sadede gelirsek, bir yudum insandan farksız, sadede seni seviyorum ben. Gözümden akan her damla yaşta sevdanın izi var.
Adını yazdım biriktirdiğim yaşlarla.
Gelip bulmaya yeltenecek oldum, cesaretim yoktu, takatim yoktu karşına çıkmaya…
Oysa ben katıksız sevmiştim, sevilmeye, sevilmemeye bakmadan…
Gittim. Bir yitik acı yaşarken içimde, dolanırken başıboş kahvehanelerde, bir sarhoşla konuşurken, yahut bir ocak akşamında donduran soğukla cebelleşirken, elim diğer elime dokunduğunda, bi’şeyler karalamaya kalktığımda, kırık dökük bir meyhaneden küfe ile taşındığımda, telefonla konuşurken, sigara içerken, yitik bir acı düşüyor şimdi bir karanfilin üstüne…
Yitmiş bir aşkın son parçaları bu ağızda gevelenen.
Artık üzülmeyeceğim ne yokluğuna ne umutsuzluğuma çünkü biliyorum bir tek gerçeği.
Ben senin için herhangi biriyken , sen benim her şeyimdin.
İş bu sebepten seni sana bırakıyorum.
Hayal kurmayı, beynimde seni yaşamayı, ruhuna sahip olma arzumu, kısacası tüm ideaları, idealarımı , terk ediyorum.
Kırık dökük bir sevişmeydi bizimkisi nerede başlayıp bittiği belli olmayan.
Oysa ne gelecek vardı hayatta ne geçmiş.
Umuttan başka hiçbir şey barınmadı bedenim orta yerinde, her şeye rağmen. Şimdi umutlarımla vedalaşıyorum.
“Umut kötülüklerin en kötüsüdür , çünkü işkenceyi uzatır.”
Alıntı--