Ulusalcıların onların deyişiyle 'gönüllerine su serpen' yazıların yazarı Yılmaz Özdil'in maskesini Alper Görmüş düşürdü.
Adeta her yazısı sosyal medyada elden ele dolaşan Özdil, emperyalizm karşıtı ve hükümetin ABD ilişkilerini iyi tutmasınını eleştiren yazılarıyla Ulusal kesimin favori yazarıydı.
Görmüş bugünkü yazısında Özdil'in Star gazetesinde görev yaptığı zamanlarda Amerika'yı destekleyen yayınlarını ortaya çıkardı.
İşte Görmüş'ün bugünkü yazısından bir kesit....
Günümüzün en bi ulusalcısının gönüllü kökten-Amerikancı günleri
Bu ölümcül çelişki, kritik anlarda ulusalcı ideolojinin gerek asker gerek sivil kanatlarının hava yapmasına neden oluyor ve o anlarda ulusalcılık Amerikan muhibliğine evriliveriyor.
14 ağustos tarihli Davalar 1 Mart tezkeresinin rövanşı masalı üstüne ve 17 ağustos tarihli Ulusalcılığın sivil kanadının anti-Amerikancılığı başlıklı yazılarımda, ulusalcıların Amerikancılığının cee dediği tarihsel anlardan örnekler vermiştim.
Bugün ise biraz daha geriye gidecek, günümüzün en hızlı anti-Amerikancısı Hürriyet yazarı Yılmaz Özdilin gönüllü kökten-Amerikancı günlerinden utanç verici örnekler aktaracağım.
Yılmaz Özdil, 2001de ABDnin Afganistan ve Ortadoğuya müteveccihen başlattığı seferberlikte Star gazetesinin yazı işleri müdürüydü ve bu gazete o günlerde en süfli Amerikancılığın en yozdilli temsilcisiydi.
Hatırlayacaksınız, Türk basınının 2001deki Ortadoğuya dalalım çığlıklarını ele aldığım iki yazıdan (28 ve 31 ağustos) ikincisinde Starın marifetlerinden birini hatırlatmış, önümüzdeki günlerde birkaç örnek daha vereceğimi söylemiştim.
Dolayısıyla bu yazı hem 28 ve 31 ağustostaki Ortadoğuya dalalım yazılarının devamı olarak, hem de 14 ve 17 ağustostaki ulusalcıların sahte anti-Amerikancılığı yazılarının bir devamı olarak okunabilir.
Yeter ki terimiz soğumasın...
Gelin önce Starın ilk marifetini hatırlayalım, böylece Ortadoğuya dalalım yazılarıyla bağlantıyı da kurmuş olalım:
Haber (Star, 9 Ekim 2001) ABDnin Afganistana bombalarla birlikte yiyecek paketleri de attığına dair... Paketlerin üzerinde nasıl açılırın değil, nasıl yenilirin tarifi varmış. Başına bombalar yağmakta olan bir halkla şöyle eğleniyordu Starcılar: Paketin nasıl açılacağı değil, içindekilerin nasıl yeneceği tarif ediliyor. Kaşığı ağzınıza götüreceksiniz ve yiyeceksiniz, manasında... Pakette suşi yok. İşte bunlar var... Menü idare eder...
Bu, ABDnin nihayet başlattığı (bir ara Bush da pısırık çıktı diye endişelenmişlerdi) bombalamanın Star bünyesinde yarattığı ferahlığın bir yansımasıydı. Ondan önce, 19 eylül tarihli Star gazetesinin birinci sayfasını mutlaka hatırlamak gerekir.
O gün gazetenin birinci sayfasında, sayfayı boydan boya kaplayan bir Amerikan ölüm timi savaşçısının fotoğrafı vardı. Stara göre, özel kara güçleri, özel hava güçleri, özel deniz güçleri, delta gücü ve altıncı seal timinden oluşan beş seçkin birlik Asil Kartalın yolunu açacaktı.
Bir gazete, terimizin soğumaması için daha ne yapabilirdi? (Star, Amerikanın başlatacağı savaşın kod adının Asil Kartal olduğunu öğrenince de coşmuş, bu müjdeli haberi, bir kürede işaretlediği bölge ülkelerini bir kartalın pençesine geçirterek sunmuştu.)
Delta Forcea karşı Delta Fos!
Ağzınızla yiyin başlıklı haberin yer aldığı 9 ekim tarihli Star aslında bir ırkçılık potpurisi şeklinde düzenlenmişti... Onun hemen altında, tepelerine düşen ilk bombayı radyodan izleyen Afganlar tiye alınıyordu. Starcılar, o korkuyla gözlerini radyoya dikmiş Afganların hâlinden bile espri üretmeyi becerebilmişlerdi. Ne diyo? Valla görmedim başlıklı haberin içeriği şöyleydi:
Pakistandaki kamplarda kalan Afgan mülteciler, olup bitenleri radyodan işte böyle izledi... Sanki televizyon ekranıymış gibi gözlerini radyoya diken mülteciler, gece boyunca radyonun yanından ayrılmadılar.
Star o gün Amerikanın son teknolojiyle geliştirilmiş silahları kullanan Delta Force birliği askerleriyle namlunun ucundaki ülkelerden biri olan Pakistanın seçkin askerlerini de (Starın deyişiyle Delta Fos) kıyaslıyordu. Gazete, bir Delta Fos askerini, fotoğrafından çıkardığı oklarla şöyle tarif ediyordu:
Başa takılan kask sahra modeli; yani arazi olmaya uygun... Yaka bağır açık; ne de olsa sıcak savaş!.. Tüfek bazen tutukluk yapabiliyor. Ama olsun; en azından sağlam. Düştüğü zaman ses getiriyor!.. Telsiz Nuhu Nebiden kalma; koşmak için silahı bırakmak lazım... Pantolon kumaştan, kemerin ise bir özelliği yok; pantolonun belde durmasına yarıyor... İşte Pakistanın Rambosu... Ama bu Rambo biraz farklı... Bıyığı, göbeği ve donanımıyla, şark sanatının benzersiz bir örneği...
ABDnin Rambolarının nasıl anlatıldığına girmeyeceğim, fotoğraflar nedeniyle bugün yerim sınırlı... Tahmin ettiğiniz gibi, deyip geçeyim.
Starın haberlerindeki kıvrak, dalgacı, oryantalist üslup aklınıza birini mi getiriyor? Haklı olabilirsiniz, ben de aynı şeyleri düşünüyorum.
Rotahaber