Tutuklu Mektubu -Ali Sirmen

harbikiz

New member
Katılım
23 Haz 2007
Mesajlar
1,473
Reaction score
0
Puanları
0
Silivri Cezaevi’nde bulunan tutuklu iki meslektaşımdan mektup aldım. Önemine binaen sizlerle paylaşmak gereğini duydum. “Sayın Sirmen, Başbakan Erdoğan’ın sevmediği haberleri yaptığı için tutuklanan gazeteciler olarak size bu mektubu yazıyoruz. 9 Kasım 2009 tarihinden bu yana tutukluyuz. Nedeni, Başbakan Erdoğan’ın telefon kayıtlarını haber yapmamız. 19 Ekim 2009 tarihinde, evimiz ve işyerimiz, Tayyip Bey’in ses kayıtları gerekçe gösterilerek Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların talimatıyla arandı. 20 gün sonra birdenbire gözaltı kararı çıkarıldı. Gözaltı gerekçesi bu sefer ‘Ergenekon örgütü üyesi olma, örgüt adına faaliyette bulunma’ oldu. 19 Ekim 2009’daki gerekçe ise ‘Başbakan Erdoğan’ın telefon konuşmalarının yasadışı kaydedilmesiydi!’ Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya Öz’ün tutuklama istemiyle mahkemeye sevk gerekçeleri ise bambaşkaydı: ‘Terör örgütü üyesi olmak, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kaydetmek, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yayımlamak.’ Hayatını bu mesleğe veren biri olarak, telefon kaydını haber yapan bir gazetecinin tutuklandığına şahit oldunuz mu? Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a ait ses kayıtlarının ortaya çıkması Ergenekon soruşturması savcılarının görevlerini kötüye kullandığını kanıtladı. Ses kaydı haberi Genelkurmay Başkanı’nın olunca gazetecilik, Başbakan Erdoğan’ın olunca terör örgütü üyeliği iddiası ile tutuklama! *** Sizin de bildiğiniz gibi kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek suçu, TCK’nin 135’inci maddesidir ve asliye cezalık suç kapsamındadır. Burada özel yetkili savcılık ve mahkemeler görevsizdir. Bütün hukuksuzluğa rağmen İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi İdris Asan 9 Kasım günü tutuklanmamıza hükmetmiştir. Böylece ‘özel hayatın gizliliğini ihlal etmek’ suçundan tutuklanan ilk gazeteciler olduk. Peki, Başbakan Erdoğan’ın telefon konuşmalarını kim ortaya çıkardı? Bu kayıtları ortaya çıkaran İşçi Partisi’dir. 17 Ekim 2009 tarihinde İP Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, partisinin genel merkezinde açıklamıştır. Bir gün sonra Aydınlık dergisi de bu açıklamayı kapak haberi yapmıştır. HaberTürk gazetesi de İP’nin bu açıklamasına ( 18 Ekim 2009) geniş yer vermiştir. Ancak kısa bir araştırma yaptık. Tayyip Bey’in bu ses kayıtları herkeste varmış. Özellikle Ankara’da elden ele dolaşıyor. İnternete bile düşmüş. Bakınız Vatan gazetesinin 28 Mart 2009 tarihli sürmanşetinin başlığını okuyalım: “Erdoğan’ın ses kaydı var mı?” Başlık altı: “Erdoğan önceki gece Show TV’de ‘Beni de dinliyorlar. Telefonda rahat değilim’ dedi… Aynı dakikalarda ona ait olduğu ileri sürülen bir ses kaydı internete düştü.” Dikkat ediniz! 2009 Mart’ında yayımlanıyor bu haber. İşçi Partisi ise 7 ay sonra açıklama yapıyor. Haberin ayrıntılarını okumanızı rica ederiz. Şimdi biz İşçi Partisi’nin açıklamasını haber yaptığımız için tutuklandık. Bu inanılır gibi değil! *** Bu bir gazetecilik faaliyeti olduğu için konunun mağdurlarının şikâyette bulunması şartı ile soruşturma açılabiliyor. Ancak bugüne kadar Başbakan Erdoğan ne şahsımız ne de yayın grubumuz hakkında herhangi bir şikâyette bulun(a)mamıştır. Sayın Erdoğan şikâyette bulunsa telefon kayıtlarını kabul edecek. O kayıtlarda KKTC’yi ‘biçimlendirme’ (bitirme) planları, Aydın Doğan’a şantaj konuşmaları ve Başbakan’ın işadamı Remzi Gür’e ‘Kızıma 20-25 lazım’ dediğini Gür’ün de ‘Tamam efendim’ yanıtını verdiğini dinliyoruz. Sonuç olarak Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal Haber-İstihbarat Müdürü Ufuk Akkaya gazetecilik faaliyeti kapsamında tutuklandı. Hem meslek örgütlerimiz hem de basın camiamız bu duruma karşı kalemlerini oynatamayacak mı? Deniz Yıldırım ve Ufuk Akkaya gazeteci değilmiş gibi davranmayı sürdürecek mi? Türk basınının geldiği bu utanç verici duruma son vermeyecek mi? 3 aydır tutukluyuz! Hakkımızdaki soruşturma da 4 aydır sürüyor. Hâlâ ortada bir iddianame yok! Bu basın özgürlüğü açısından utanç vericidir. Tutukluluk cezaya dönüştürülüyor, basınımız ve meslek örgütlerimiz buna göz yumacak mı? Basınımızın bu skandalın üzerine gitmesini beklemekle çok mu şey istiyoruz! Saygılarımızla Deniz Yıldırım, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni, Ufuk Akkaya, Ulusal Kanal Haber-İstihbarat Müdürü Silivri 4 No’lu Kapalı Cezaevi, B-9 Alt Koğuş” İşte memleketimden insan manzaraları. Başbuğ’un konuşmasını yayımlamak gazetecilik, Başbakan’ın konuşmasını yayınlamak cezalık. Bu da hukuk devleti. Buyurun bir de buradan yakın!

kaynak
 
O kayıtlarda KKTC’yi ‘biçimlendirme’ (bitirme) planları, Aydın Doğan’a şantaj konuşmaları ve Başbakan’ın işadamı Remzi Gür’e ‘Kızıma 20-25 lazım’ dediğini Gür’ün de ‘Tamam efendim’ yanıtını verdiğini dinliyoruz.

yoruma gerek varmı
 
Geri
Üst